POLİTİKA - 05 Şubat 2025 Çarşamba 16:24

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Partiyi marjinal sol örgütlerin oyuncağı haline getirdiler"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Partiyi marjinal sol örgütlerin oyuncağı haline getirdiler"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve heyeti, tarihi bir kavşakta ülkemize çok kritik bir ziyarette bulundu. İki komşu ülke olarak geleceğimize yön verecek mühim kararlar aldık" dedi.


Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 7. Olağan Kongresi’nde konuştu. Erdoğan, AK Parti’nin kurulduğu günden beri zorlu, çetin, engebeli fakat bir o kadar da şerefli, önemli, hasbi bir yolda sabırla yürüdüklerini vurguladı. Erdoğan, Çeyrek asra yaklaşan bu yolculuklarının her bir kilometresini, her bir adımını millete hizmet aşkı ve sevdasıyla katettiklerini bildirdi. Türkiye’nin 7 bölgesine, 81 vilayetine, 783 bin kilometrekarenin her bir karışına, 85 milyon vatandaşın her birine hizmetleriyle ulaşmanın, her bir insanın gönlüne taht kurmanın çabası içinde olduklarını söyleyen Erdoğan, bu kutlu mücadelelerinin mihmandarlığını her zaman kadınların yaptığını belirtti.


"Bizim kongrelerimizde yumruklar değil, yürekler konuşuyor"


12 Ekim’de başlayan kongre sürecini bir bayrak yarışı anlayışıyla gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Emektarlarımızın deneyimini, gençlerimizin dinamizmi ile harmanlayarak yeni yüzlerle kadrolarımızı güçlendirerek kongre sürecimizi yönetiyoruz. Muhalefet, kurultayları tasfiye aracı olarak kullanırken, biz ise yenileniyor, tazeleniyor, kardeşliğimizi daha da perçinliyoruz. Ne büyük bahtiyarlık ki bizim kongrelerimizde yumruklar değil, yürekler konuşuyor. Kongrelerimizde sadece teşkilat mensuplarımız değil, aynı zamanda gönüller buluşuyor, kalpler kucaklaşıyor. Hiçbir kargaşanın, düzensizliğin, saygısızlığın yaşanmadığı, sandalyelerin ve hakaretlerin havada uçuşmadığı, bugün burada olduğu gibi bir şölen havasında kongrelerimizi teker teker tamamlıyoruz" ifadelerini kullandı.


- "Tuğba Hanım’ın bayrağı daha yukarılara taşıyacağına inancım tam"


Geçen hafta AK Parti Gençlik Kolları’nın 7. Olağan Kongresi’ni büyük bir coşkuyla yaptıklarını ve 4 yıl sonra orada nöbet değişimine gittiklerini hatırlatan Erdoğan, bugün de Kadın Kolları Başkanlığında görev ve kan değişiminin yaşandığını aktardı.


Kadın Kolları Başkanlığını 4 yıl yapan Düzce Milletvekili Ayşe Keşir’e emekleri, gayretleri ve fedakarlıkları için teşekkür eden Erdoğan, "Ayşe Hanım ve ekibi, iş hayatından kadına yönelik şiddetle mücadeleye, afetlerden sosyal politikalara kadar geniş bir yelpazede geride iz bırakan projelere imza attılar. Kendilerini bir kez daha şahsım, ailem, partim adına tebrik ediyorum. Başkan olarak mesuliyeti son derece ağır bir vazifeyi üstlenen İstanbul Milletvekilimiz Tuğba Işık Ercan kardeşime de yüce Mevla’dan üstün muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Tuğba Hanım da İstanbul teşkilatlarımızda yetişmiş, geçmiş dönemde Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeliğimizi yapmış, bu hareketin içinden gelen bir kardeşimizdir. Tuğba Hanım’ın teslim aldığı bayrağı her alanda çok daha yukarılara taşıyacağına inancım ve itimadım tamdır" ifadelerini kullandı.


"En tepeden, en ücra birimine kadar hepimiz görevimiz ne olursa olsun ülkeye ve millete hizmet davasının neferleriyiz." diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:


"En tepeden, en ücra birimine kadar hepimiz görevimiz ne olursa olsun ülkeye ve millete hizmet davasının neferleriyiz. Kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla, ana kademesiyle bir bütün olarak Türkiye’yi yüceltmenin, demokrasimizi güçlendirmenin, milletimizi asırlık hayalleriyle buluşturmanın samimi mücadelesini veriyoruz. Dikkatinizi çekerim, biz kısa mesafe koşucusu değiliz. Biz pazara kadar yol arkadaşlığı yapan insanlardan da değiliz. Her birimiz sonunda Hakk’ın rızası ve halkın duası olan uzun ve yorucu bir maratonun koşucularıyız. İnşallah bu yolda da enerjimizi, sabrımızı, heyecanımızı ve direncimizi asla kaybetmeden ipi göğüsleyene kadar durmadan koşacağız."


’TÜRKİYE’YE HİZMET ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ’


Milleti hizmet yolunda kırılmak, darılmak, küsmek, yarıştan kopmak gibi bir lükse kimsenin sahip olamayacağının altını çizen Erdoğan, "Bugüne kadar böyle yanlış bir anlayışı kapımıza yaklaştırmadık, inşallah bundan sonra da bu tür marazları büyüyenimize sirayet ettirmeyeceğiz. Kişisel ihtiraslarını, şahsi çıkar ve menfaatlerini, siyasetlerinin merkezine yerleştirenler gibi olmadık ve olmayacağız. ’Ben’ değil ’biz’ demeye, enaniyetten uzak durmaya ısrarla devam edeceğiz. Rabbim ömür verdikçe, nefes verdikçe, imkanımız, dermanımız, enerjimiz oldukça hep birlikte tüm Türkiye’ye hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Gerek kadın kollarında, gerek gençlik kollarında, gerekse il ve ilçe teşkilatlarında görevlerini devreden tüm yol arkadaşlarımdan biz razıyız, her birine minnettarız, gayretleri için her birine müteşekkiriz. Zor zamanlardan itibaren bu davaya omuz vermiş olanların ne yaparsak yapalım haklarını ödemeyeceğimizin bilincindeyiz" diye konuştu.


"Zulmün, baskının ve yasakların ufkumuzu karattığı eski günlerden 2025 yılının güçlü, itibarlı, müreffeh Türkiye’sine yine beraber ulaştık"


Bugün 22 yıl öncesine kıyasla her alanda bambaşka bir Türkiye’den gururla bahsettiklerini belirten Erdoğan, "Bunda sizlerin çok büyük emeği ve fedakarlığı var. Ülkemizin bugün eriştiği seviyelerde siz kadınların çok büyük payı var. Türkiye’nin ekonomiden üretime, hak ve hürriyetlerden demokrasiye elde ettiği eşsiz kazanımlarına sizlerin çok büyük katkıları var. Elele verdik Türkiye’nin çehresini değiştirdik, zorlukların üstesinden beraberce geldik. Milli iradeyi hedef alan saldırıları birlikte püskürttük. Huzurumuza ve güvenliğimize kast edenleri birlikte boşa çıkarttık. Demokrasinin, adaletin, kalkınmanın, refahın yolunu sizlerle birlikte açtık. Tahriklere, provokasyonlara, iftiralara, karalamalara, kışkırtmalara prim vermeden kardeşliğimizi birlikte savunduk. Hayal denilen, imkansız görülen nice reformlara yine birlikte imza attık. Zulmün, baskının ve yasakların ufkumuzu karattığı eski günlerden 2025 yılının güçlü, itibarlı, müreffeh Türkiye’sine yine beraber ulaştık" ifadelerini kullandı.


Kendileri yola çıkarken ’kadınlar için siyaset’ değil, ’kadınlarla siyaset’ dediklerini bildiren Erdoğan şu ifadeleri kullandı:


"Bu sözümüzü bugüne kadar hamdolsun sadık kaldık. 22 yılı aşan hükümetlerimiz döneminde Türkiye’nin her meselesinde hanım kardeşlerimizin, sizlerin kanaatlerini almaya özel önem verdik. AK Parti Kadın Kollarımız da maşallah siyasete yalnızca nezaket değil, aynı zamanda seviye getirdi, kalite ve niteli kazandırdı. Siyasette kadınlara yönelik ön yargılarının kırılmasına sizler vesile oldunuz. Türkiye’de siyasi partilerde bir zihniyet değişimine sizler öncülük ettiniz. Hani şair diyor ya; ’Cihan ara cihan içindedir arayı bilmezler. O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler. Evet, birileri bilmeseler veya bilseler dahi kabul etmek istemeler de bu ülkede yıllarca kadının adı yoktu."


’Ey CHP, üniversitelerin kapısında ’ikna’ odalarını kuranlar sizdiniz siz’


Kadınlar çoğu zaman siyasette bir vitrin malzemesi olarak görüldüğünü aktaran Erdoğan, "Kılık kıyafetlerinden dolayı seçilme hakları gasp ediliyordu. Başörtülerinden ötürü okuma, üniversite eğitimi görme, kamuda ve özel sektörde çalışma hakları kısıtlanıyordu. Ey CHP unutma, üniversitelerin kapısında ikna odalarını kuranlar sizdiniz siz. Şimdi çıkmış bunlar bize kadın haklarından bahsediyor. Siz kadın haklarını yakalamak için daha çok fırın ekmek yersiniz. Eline kına yakıp dualarla ve gözyaşlarıyla asker eyledikleri evlatlarının yemin törenini tel örgüler arkasında seyretmek zorunda kalan kadınlar evet bu ülkenin çok acı bir gerçeğiydi. Üniversite kapılarının önlerinde kurulan o ikna odalarında psikolojik işkenceye maruz kalan genç kızlar bu ülkenin vahim bir gerçeğiydi. Üniversitesini birincilikle bitirdiği halde mezuniyet törenine alınmayan öğrenciler bu ülkenin bir gerçeğiydi. Sırf başörtülü diye milletin meclisinden zorla çıkartılan, Gazi Meclis’in kürsüsünden tehdit edilen kadınlar bu ülkenin bir gerçeğiydi. 28 Şubat’ta vesayet odaklarına yaranmak için gazete köşelerinden iffetine dil uzatılan kadınlar bu ülkenin bir gerçeğiydi. Yokluk, yoksulluk ve yasakların tüm yükünü açık söylüyorum, bu ülkede senelerce kadınlar çekmiş, en büyük bedeli kadınlar ödemişti. Eski Türkiye’nin kahırla, acıyla, zorluklarla ve sıkıntılarla geçen karanlık ikliminde uzun yıllar belki en fazla horlanan kadınlar olmuştur. Ey CHP, ya siz değil miydiniz hemen çarşaflı bir bayanı alıp yakasına partinizin rozetini takmak suretiyle işte biz bak kadınların yanındayız diyen maalesef sahte cambazlar değil miydiniz? Hamdolsun ülkemize, milletimize ve demokrasimize yakışmayan tüm bu kötü manzaralara biz sizlerle birlikte son verdik" şeklinde konuştu.


’Eğitimde kız çocuklarımızın okullaşma oranını arttırdık’


Sadece yasakları ve baskıları kaldırmakla kalmadıklarını, ’kadının olmadığı bir toplumun yarısı eksiktir’ şiarıyla kadınların haklarını genişleten, fırsat eşitliğini sağlayan birçok adım attıklarını ifade eden Erdoğan, "2004 yılında anayasaya kadın ve erkek eşitliğini güvence altına alan düzenlemeyi ekleyerek yeni bir dönemi başlattık. Eğitimde kız çocuklarımızın okullaşma oranını biz arttırdık. Haydi Kızlar Okula kampanyamız ile yüzbinlerce kız çocuğumuzu eğitim hayatına kazandırdık. Nitekim rakamlar çabalarımızın meyve verdiğini ispat etmektedir. Bakınız 2002’de üniversitelerde bu rakamlar çok önemli, kız öğrenci oranı sadece yüzde 13’iken, bugün yüzde 53’ün üzerine çıktı. Ey Özgür Bey, biz buraya durup dururken gelmedik ya, ter döktük ter, yüreğimizi koyduk yüreğimizi. Böylece kimin yasaklarla ve baskılarla kadınları eve hapsettiği, kimin de kadınları özgürleştirdiği ortaya çıkmış oldu. Bizden önce siyasette bir dolgu unsuru olarak bakılan kadınlar hak ettiği yeri almaya, hak ettikleri değeri görmeye AK Partiyle birlikte başladı. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yerel yönetimlerde, iş dünyasında, sivil toplumda kadınların güçlü bir şekilde temsil edilmesini biz sağladık. Muhalefetin engelleyici tutumuna ve yasakları savunan fazişan tavrına rağmen bunları başardık. Geldiğimiz noktada kadınlar artık her alanda kendilerini göstermekte, karar mekanizmalarında çok güçlü biçimde yerlerini almaktadır" diye konuştu.


’Meclis’teki kadın vekil oranını yüzde 4,1’den, 20’ye biz taşıdık Özgür bey’


İstihdamda sayılarında son 22 yılda yaşanan sessiz devrimi net bir şekilde görebildiklerini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti: , "İş gücüne katılım oranı yüzde 27,9’dan yüzde 37’ye yükseldi. Kadın istihdam oranı ise yüzde 25,3 iken, şimdi yüzde 33’e yaklaştı. Kadınlar yalnızca eğitim ve iş hayatında değil, siyasette de büyük atılımlar gerçekleştirdi. Meclis’teki kadın milletvekili oranını yüzde 4,1’den yüzde 20’ye biz taşıdık Özgür Bey."


"Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir"


Erdoğan, kadına yönelik şiddetle mücadelede taviz vermediklerini vurgulayan Erdoğan , "Bizi bu konuda haksızca eleştirenlerin bilmediği husus şudur; 2005’teki kapsamlı Türk Ceza Kanunu düzenlemesine kadar mevzuatımızda ’kadına yönelik şiddet suç’ olarak tanımlı bile değildi. Kadına karşı şiddeti nitelikli suç haline bizim iktidarlarımız getirmiştir. Biz son hep şunu söyledik; unutmayın, kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir. Bu anlayışla 2012’de yürürlüğe giren 6284 sayılı kanunla başka hiçbir sözleşmeye, belgeye veya dışarıdan müdahaleye ihtiyaç duyulmayacak bir kapsayıcılıkta kadınların korunmasının temin ettik" ifadelerini kullandı.


Aile içi şiddette resen takip edilen suçlar arasına alınmasına kadar birçok başlıkta muhalefetin gündeminde bile olmayan devrim niteliğinde adımlar attıklarının altını çizen Erdoğan, "Kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkanlardan eşit ve adil bir şekilde istifade etmeleri için üzerimize ne düşüyorsa samimiyetle yapmaya çalıştık. Bununla birlikte kadınların karşılaştığı zorlukları elbette biliyoruz. Bilhassa son seçimlerde muhalefette geçen bazı mahalli idarelerden ciddi şikayetler alıyor, medyada son derece vahim haberlerle karşılaşıyoruz. Özellikle muhalefetin yönettiği kimi belediyelerde 28 Şubat döneminden hatırladığımız ayrımcı politikalar tekrar hayata geçirilmek isteniyor. Toplumumuzun mütedeyyin kesimlerinin hayat tarzı ve hassasiyetlerine gerekli saygı maalesef gösterilmiyor. Burada da daha önceki dönemlerde olduğu gibi hedefe yine kadınlar konuyor. Buram-buram rövanşizm kokan marjinal bir siyasetin muhalefet eliyle ilk etapta yerel yönetimler üzerinden hortlatılmaya çalışılması, ülkemiz demokrasisi adına utanç ve endişe vericidir. Bunların hepsi yakın takibimizdedir. Burada tekrar söylüyorum; ideolojik bağnazlıklarla insanımızın yaşam tarzına, inanç ve kültür değerlerine müdahale edilmesine asla izin veremeyiz. Bilhassa kadınların uzun yıllara sari çetin mücadeleler neticesinde elde ettikleri kazanımların ister yerel yönetimler olsun, ister özel sektör olsun, 3-5 faşist tarafından gasp edilmesine tolerans göstermeyiz" diye konuştu.


"Eski Türkiye’nin kötü alışkanlıkları eski Türkiye’de kalmıştır"


Türkiye, vesayet virüsünü içlerinden atamayan kifayetsiz muhterislere boyun eğmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, " Devr-i sabık peşinde koşanlara eyvallah etmeyiz. Güncel kimi siyasi tartışmaları öne sürerek bu milletin kahir ekseriyetinin tahrik ve tahkir edilmesine sessiz kalmayız. Bazı gerçeklerin artık çok iyi anlaşılması lazım. Birileri halen kabullenmekte zorlansa da, dün dünde kalmıştır. Eski Türkiye’nin kötü alışkanlıkları eski Türkiye’de kalmıştır. Kerameti kendinden menkul azgın azınlığın, çığırtkanlık yaparak sessiz çoğunluğu sindirdiği, susturduğu günler artık geride kalmıştır. Vesayet odakları adına konuşan tetikçi kalemlerin millete ve sivil siyasete ayar verdiği günler bir daha gelmemek üzere geride kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tapusu Türk milletinin üzerindedir. Bu vatanın, devletin, belediyelerin ve diğer kurumların yegane sahibi bir avuç seçkin değil, Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, muhafazakarı, seküleri ile 85 milyonun tamamıdır. Yaşanan onca hezimete rağmen bunu hazmetmekte zorlananlar varsa önünde sonunda bu hakikatlerle yüzleşmek mecburiyetinde kalacaklardır. Biz iktidar ve ittifak olarak yasakçı, baskıcı, kibirli ve rövanşist zihniyetle mücadelemizi demokrasi ve hukuk zemininde kararlılıkla sürdüreceğiz" şeklinde konuştu.


Millete hizmet süreklilik, adanmışlık, aşk ve azmin istediğini ifade Erdoğan, "Bunun için ilk günden beri aşk ile koşan yorulmaz diyoruz. Bunun için kısa vadeli hesaplarla değil, önümüzdeki çeyrek asra, yarım asra mührümüzü vuracak geniş bir vizyonla hareket ediyoruz. Planlarımızı, projeksiyonlarımızı yine buna göre yapıyoruz. Türkiye, dış politikada usta bir satranç oyuncusu gibi yaptığımız stratejik hamlelerle bölgemizde ve dünyada anahtar konuma gelmeye başladı. Tarihimizden, kültürümüzden, kadim devlet geleneğimizden tevarüs ettiğimiz zengin birikimle ülkemizi özlemini duyduğu güç ve ağırlığa hızla kavuşturuyoruz" dedi.


"2 komşu ülke olarak geleceğimize yön verecek mühim kararlar aldık."


Dün, Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve heyeti tarihi bir kavşakta Türkiye’ye çok kritik bir ziyarette bulunduklarını anımsatan Erdoğan, "Güvenlikten yeniden inşa faaliyetlerine, ticaretten ulaştırmaya, ekonomiden beşeri ilişkilere birçok konuyu kendisiyle değerlendirdik. 2 komşu ülke olarak geleceğimize yön verecek mühim kararlar aldık. Öncesinde Arap dünyasının lider ülkelerinden Mısır’ın Dışişleri Bakanını Külliyemizde kabul ettik, geçen hafta Hamas yöneticilerinden Ruanda Cumhurbaşkanı Sayın Paul Kagame’ye çok önemli konuklarımız vardı. Bu akşam Almanya Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier ile Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde bir araya geleceğiz" diye konuştu.


’Önümüzdeki hafta Asya seyahatine çıkacağız’


Yarın depremin ikinci yıldönümü vesilesiyle Adıyaman’da olacağını söyleyen Erdoğan, "Önümüzdeki hafta Malezya, Endonezya ve Pakistan’ı kapsayan bir Asya seyahatine çıkacağız. Yine bu arada bir süredir bekleyen telefon görüşmelerimiz, kabullerimiz, farklı seviyede temaslarımız olacak." dedi.


"Türkiye yüzyılı ülkümüzün inşası için çok yoğun bir gündemle yurt içinde ve yurt dışında canla başla çalışıyoruz ve çalışacağız"


Pazartesi günü iki müjdeli haber aldıklarını hatırlatan Erdoğan, "Ocak ayı ihracat rakamımız 21 milyar 164 milyon dolarla rekor kırdı. Son 12 ay yıllıklandırılmış ihracatımız 263 milyar dolara yükseldi. Savunma ve havacılık sanayi ihracatımız ise Ocak ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16 artışla 383 milyon dolar oldu. Ülkemizin şimdilik ve en uzun menzilli füzesi olan Tayfun Füzesinin test atışı tam isabetle ve başarıyla gerçekleştirildi. İstismarcılarla aramızdaki derin zihniyet ve samimiyet farkını böylece bir kez daha ortaya koyduk. Yani Türkiye yüzyılı ülkümüzün inşası için çok yoğun bir gündemle yurt içinde ve yurt dışında canla başla çalışıyoruz ve çalışacağız" ifadelerini kullandı.


"Marjinal sol yapıların maskotu haline getirdiler"


Muhalefetin nelerle uğraştığına artık bakmak bile istemediklerini belirten Erdoğan, "Bırakın dünyayı, bölgemizde olup bitenlerden dahi haberleri yok. Küresel gelişmeleri, krizleri ve hadiseleri zaten takip etmiyorlar. Koltuk kavgasına, parti içi iktidar mücadelesine kendilerini öyle kaptırdılar ki üçüncü cihan harbi patlak verse umurlarında olmaz. Bir ara kırmızı kartla bazı şeyler yapmayı denediler, ama onu da her işleri gibi yine ellerine, yüzlerine bulaştırdılar. Daha sonra anladık ki aslında kartları birbirine gösteriyorlarmış. A şehrinin belediye başkanı, B şehrinin belediye başkanına, eski genel başkan yeni genel başkana, bunların holiganları ise medyada ve sosyal medyada birbirlerine sürekli kart gösteriyorlar. İş yapmak, eser üretmek, hizmet etmek gibi bunların bir derdi yok. Şimdi de elinde askerin, polisin, bir sürü milliyetperver vatan evladının kanı olan marjinal sol örgütlerin sloganlarıyla kendilerini avutuyorlar. Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu partiyi döndüler dolaştılar marjinal sol yapıların maskotu, oyuncağı, payandası haline getirdiler. 23 Nisan müsameresi gibi Meclis kürsüsünden slogan atıyor. Ne diyorlar? Kart devrimciler misali birbirleriyle sloganla buluşuyorlar. Öyle bir siyasi parti ki ortalıkta ne kadar başıboş gezen, küfürbaz, marjinal ve tembel varsa hepsini paratoner gibi kendisine çekiyor. Muhatap alıp cevap versek inanın bize yazık, cevap vermesek millete ve memlekete yazık. CHP’li vatandaşlarımız zaten uzun zaman önce bunlardan umudu kestiği için trajediye varan bu rezillikler artık onları eskisi kadar etkilemiyor" ifadelerini kullandı.


"Dünyanın en büyük sivil toplum hareketi"


" Varsın onlar kırmızı ve sarı kartlarla oyun oynamaya devam etsinler" sözlerini kullanan Erdoğan şu ifadeleri kullandı:


" Varsın onlar sol terör örgütlerinin jargonuyla konuşmayı sürdürsünler. Varsın onlar siyasi kariyerleri dışında her şeye gözlerini kapatsınlar. Biz şu anlamlı şiire ilham veren ruhla çalışacak, koşturacak, ülkemizi her gün bir seviyeye daha özellikle yukarı çıkarmanın derdinde olacağız. ’Kuruldu çelik yay gibi, akarız deli çay gibi, buluttan çıkan ay gibi. bir gün geri geleceğiz’ diyerek hedeflerimize doğru koşar adım gideceğiz. Milletimizle muhabbetimizi daha da artıracağız, daha fazla hanenin kapısını çalacak, daha fazla gönle gireceğiz. Bugüne kadar yaptığımız gibi evleri yine içeriden fethedeceğiz. Unutmayın, kale içeriden fethedilir. Bu süreçte şunu hiçbir zaman unutmamanızı sizlerden rica ediyorum; AK Parti kadın kollarımız 5 milyon 694 bin üyesiyle dünyanın en büyük sivil toplum hareketidir. Hepiniz üye sayısı itibarıyla işte bu devasa ailenin fertlerisiniz. Kadın kolları olarak sizler bu partinin birinci sınıf mensuplarısınız. Sizler sadece AK Parti’nin üyeleri değil, aynı zamanda kalpleri Türkiye aşkıyla çarpan hizmet gönüllerisiniz. Ben sizlere güveniyorum, sizlere sonuna kadar inanıyorum. Rabbime şahsıma sizler gibi yol ve mücadele arkadaşları verdiği için bir kez daha hamd ediyorum."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."