POLİTİKA - 28 Temmuz 2025 Pazartesi 19:08

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Yolun sonunda kardeşlik vardır, kalkınma vardır; barış, huzur, dayanışma ve istikbali birlikte inşa etme iradesi vardır"

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye’nin terör prangasından kurtulma mücadelesi, kısır çekişme ve farklı ikbal hesaplarına kurban edilmemelidir. Bunu ne millet affeder ne tarih affeder. Yolun sonunda kardeşlik vardır, kalkınma vardır; barış, huzur, dayanışma ve istikbali birlikte inşa etme iradesi vardır" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde toplandı. Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Erdoğan, konuşmasının başında geçen hafta Eskişehir’de yangına müdahale sırasında şehit olan 5 orman işçisi ile 5 AKUT gönüllüsüne rahmet diledi. Şehitlerin ailelerine, yakınlarına, sevenlerine sabır dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeşil vatanın bütün muhafızlarına fedakarlıkları dolayısıyla ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Yine Hatay İskenderun Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı’nda aşırı sıvı kaybına bağlı olarak şehit olan iki Mehmetçiğimize de Yüce Mevla’dan rahmet diliyorum. Şehitlerimizin kederli ailelerinin acılarını samimiyetle paylaşıyoruz. Her iki elim olayla ilgili soruşturmalar devam ediyor. Milletçe hepimizi yasa boğan bu iki hadisenin nedenleri en kısa zamanda ayrıntılarıyla netleşecek; akabinde ihmali olan varsa gereken yapılacaktır. Benzer acıları bir daha yaşamamak temennisiyle milletimizin tekrar başı sağ olsun diyorum" dedi.

Türkiye’nin sağlıktan eğitime, adaletten emniyete, tarımdan sanayiye, turizmden savunmaya uzanan geniş bir yelpazede çok yönlü bir atılım içinde olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi bir baştan diğer başa saran otoyollar, havalimanları, hastaneler, okullar, üniversiteler, konut projeleri, fabrikaların kalkınma yolculuğunun kilometre taşları olarak vatan topraklarını süslediğini kaydetti.

"Hükümet olarak gündemimize en üst seviyede hakimiz"

Türkiye’nin savunma, güvenlik, dış politika başta olmak üzere birçok alanda son asrın en parlak dönemini yaşadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin tüm birimlerinin tam bir uyum içinde millete karşı görevlerini layıkıyla yerine getirdiğini belirtti. Erdoğan, "Biz de hükümet olarak gündemimize en üst seviyede hakimiz. Önümüze çıkan engellere ve kurulan tuzaklara takılmadan hedeflerimize doğru adım adım yürüyoruz. Bir defa şunu 86 milyonun bilmesini arzu ediyorum: Felaket tellalları ne derse desin ülkemizin yolu da, bahtı da açıktır. Türkiye, önündeki engelleri aşacak kudret ve kuvvete fazlasıyla sahiptir. Büyük ve güçlü Türkiye idealimize, bölgemizdeki tüm krizlere, çatışmalara rağmen daha önce hiç olmadığı kadar yakınız. Zorluklarla beraber kolaylıkların da bizleri beklediğinin gayet bilincindeyiz. Milletimizin duası ve desteğiyle yılmadan, yıkılmadan Türkiye’yi aydınlık yarınlara kavuşturma mücadelemizi hamdolsun azimle sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

Bugünkü kabine toplantısında kritik meseleleri etraflıca ele aldıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış politikadaki gelişmeleri enine boyuna istişare etme fırsatı bulduklarını, yaz mevsiminin gelişiyle tüm dünyayla birlikte ülkede de artan orman yangınlarını masaya yatırdıklarını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide Türkiye’nin kredi notunun yükseltilmesi ve Merkez Bankası rezervlerinin 169 milyar dolara çıkması başta olmak üzere son günlerde aldıkları olumlu haberlerin değerlendirmesini de yaptıklarını aktardı. Erdoğan, toplantıda terörsüz Türkiye sürecine dair güncel durumu mütalaa ettiklerini kaydetti. Savunma sanayii alanında tüm dünyanın gıptayla baktığı atılımların gündemlerindeki bir başka konu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bütün bu başlıklarda ülkemizi hedeflerine biraz daha yaklaştıracak önemli kararlar aldık. Bu vesileyle aklıyla, emeğiyle, gayretiyle, alın teriyle Türkiye Yüzyılı’nın inşasına destek olan herkese bir kere daha şükranlarımı ifade ediyorum" dedi.

Son kabine toplantısı sonrasındaki programlarını paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Temmuz Cuma günü Milli Savunma Üniversitesinde kurmaylık eğitimlerini tamamlayan subayların mezuniyet töreninde olduklarını, orada 80’i dost ve kardeş ülkelerden gelen askerî misafir personel olmak üzere toplam 241 subayın mezuniyet heyecanına şahitlik ettiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yine tören vesilesiyle Millî Savunma Üniversitemizde ve bağlı birimlerinde inşası tamamlanan 6 yeni camimizi ibadete açtık. Buradan bir kez daha kurmaylık eğitimlerini alınlarının akıyla tamamlayan 241 subayımızı tebrik ediyor; hizmete açtığımız camilerimizin kahraman ordumuz ve üniversitemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum" şeklinde konuştu.

"Kıbrıs Türkünün müreffeh bir geleceğe doğru attığı adımlarda inşallah her zaman yanlarında olacağız"

20 Temmuz’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde olduklarını, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51’inci yıldönümünü Kıbrıs Türkleriyle birlikte yine büyük bir coşkuyla kutlarken, kahraman şehitlerin rahmetle yad edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ziyaretimizi, Lefkoşa Kuzey Çevreyolu Köprülü Kavşağı ve bağlantı yolları ile Maraş Sağlık Merkezi’nin açılışıyla adeta taçlandırmış olduk. Aynı programda 50 bin metrekare kapalı alana ve 320 yatak kapasitesine sahip Lefkoşa Yeni Devlet Hastanesinin ilk etabının temellerini attık. Açtığımız ve temelini attığımız yatırımların Kıbrıs Türkü kardeşlerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Anavatan ve garantör ülke olarak Kıbrıs Türkünün müreffeh bir geleceğe doğru attığı adımlarda inşallah her zaman yanlarında olacağız" diye konuştu.

"Son teknolojiye sahip ürünlerin görücüye çıktığı İDEF 2025’e 103 ülke ve uluslararası kuruluştan 231 heyet ve 980 heyet üyesi iştirak etti"

22 Temmuz’da 17’nci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı İDEF-2025’in açılışını yapmak üzere İstanbul’da bulunduklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:

"Kendi alanında dünyanın en etkili ve en kapsamlı ilk üç organizasyonundan biri olan fuarımıza yönelik ilgi yine oldukça yoğundu. Son teknolojiye sahip ürünlerin görücüye çıktığı İDEF 2025’e 103 ülke ve uluslararası kuruluştan 231 heyet ve 980 heyet üyesi iştirak etti. Fuarda 907 yerli ve 584 yabancı olmak üzere toplam bin 491 firma, 5 bine yakın ürününü sergiledi. Bunların bin 100’den fazlası ilk kez tanıtıldı. Yaklaşık 120 bin kişinin ziyaret ettiği bu muhteşem organizasyonda TAYFUN Blok-4 hipersonik balistik füze, Ejderha Anti Dron Sistemi, ASELFIR-600 elektro-optik kamera, GÖKBORA görüş ötesi hava-hava füzesi, ŞİMŞEK-2 Uydu Fırlatma Aracı gibi ürünlerimiz büyük beğeni topladı. Ataköy Marina’da ise 18 farklı deniz platformu sergilendi. IDEF 2025’te toplam 270 imza töreni düzenlenmiş, bu imzaların yüzde 65’i ihracat odaklı olmuştur. Fuarda imza edilen sözleşmelerin ticari hacmi 9 milyar doları aşmıştır."

48 adet KAAN uçağının Endonezya’ya tedarikini öngören sözleşme ile Eurofighter alım mutabakatının Türkiye açısından büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böylece bir taraftan ihtiyaçlarımız kapsamında caydırıcılığımızı artırma, diğer taraftan da kendi projelerimizi hayata geçirme irademizi teyit ettik. Son 23 yılda yerlilik oranını yüzde 20’lerden alıp yüzde 80 seviyesinin üzerine çıkardığımız savunma yatırımlarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz. Burada şunu da ifade etmekte fayda görüyorum: Ana muhalefet partisi genel başkanının kameralar önünde şikâyet ettiği ülkesine, kapalı kapılar ardında sahip çıktığını iddia etmesi, şayet doğruysa muhalefetin yerlileşmesi ve millileşmesi adına elbette kıymetli bir adımdır. Biz bundan kesinlikle rahatsız olmayız" ifadelerini kullandı.

"Dünyanın hemen hiçbir siyasi partisinde olmayan kendi ülkesini kötüleme alışkanlığından muhalefetin kurtulması, bizi sadece memnun eder" diyen Erdoğan, "Bunun somut işaretlerini görürsek, hiç merak etmesinler onları ’teşekkür dilenme’ zahmetinde bırakmaz; kendilerini takdir ve tebrik etmekten asla yüksünmeyiz. Yeter ki Türkiye partisi olmayı başarsınlar; yeter ki Ankara merkezli siyaset yapsınlar; yeter ki bu ülkeye ve millete zarar vermekten vazgeçsinler. IDEF 2025’e katılan uluslararası heyetlere ve kuruluşlara, Millî Savunma Bakanlığımıza, Savunma Sanayii Başkanlığımıza, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’na ve tüm savunma sanayii şirketlerine teşekkür ediyor, 2027 yılında 18’incisini düzenleyeceğimiz fuara şimdiden kendilerini davet ediyorum" diye konuştu.

Yakın çevredeki krizler, çatışmalar, savaşlar ve gerilimler artarak devam ederken, Türkiye olarak, barış diplomasisine hız vermiş olduğumuzu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşında ilk günden beri dengeli, hakkaniyetli ve barışı savunan bir politika benimsediklerinin bir kez daha altını çizdi.

"Bu savaşın artık bitmesi gerektiğine inanıyoruz"

Erdoğan, "Savaş baronlarının sözcülüğünü yapan muhalefetin bizi çekmek istediği tuzağa düşmedik. Tahıl koridoru mutabakatı, esir takasları ve İstanbul, Antalya gibi şehirlerimizde yapılan görüşmeler, barışa olan inancımızın neticeleridir. İstanbul’da 16 Mayıs’ta gerçekleştirilen ilk tur müzakerelerin ardından karşılıklı bin esir takas edilmişti. 2 Haziran’daki ikinci turun ardından ise 7 bin 60 kadar Ukraynalı askerin na’şına karşılık, 97 Rus askerin cenazesi teslim edilmiş, bin 200 kişiden müteşekkil esir takası tamamlanmıştı. Dışişleri Bakanımızın kolaylaştırıcılığında 23 Temmuz’da yapılan üçüncü tur müzakerelerde ise en az bin 200 kişi olmak üzere savaş esirlerinin takası kararlaştırıldı. Bu savaşın artık bitmesi gerektiğine inanıyoruz. Liderler düzeyinde bir görüşmeye ev sahipliği yapmaya hazır olduğumuzu her fırsatta vurguluyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kez daha Türkiye’nin barış masasına ev sahipliği yapabileceğini hatırlatarak, "Türkiye’nin samimi temennisi şudur; nasıl müzakere masası İstanbul’da kurulduysa, uzak olmayan bir tarihte barış masası da yine Türkiye’de kurulacak, bu kanlı savaş noktalanacaktır. 23 Temmuz’da İstanbul’da bu kritik toplantı icra edilirken, biz de Ankara’da Polis Akademimizin mezuniyet törenine katıldık. Polis Akademimizin farklı birimlerindeki eğitimlerini tamamlayan toplam 8 bin 238 öğrencimizin mezuniyet sevincini paylaştık. Genç polislerimizi buradan bir kez daha tebrik ediyor, Allah ayaklarına taş değdirmesin, diyorum. Şunu da açık ve net söylemek isterim: Rüşvet, irtikap ve yağma düzenlerini deşifre ettiği için polisimizin ve yargı mensuplarımızın hedef haline getirilmesine müsamahamız yoktur. Hırsıza değil de hırsızı ve rüşvetçiyi ’suçüstü’ yakalayana kızanlar ya ’kumpas’ iddialarını ispat etmelidir ya da çıkıp hakkına girdikleri emniyet ve yargı mensuplarından özür dilemelidir" diye konuştu.

"Hükümet olarak bölgedeki barış için çabalarken, kendi içimizde huzuru zedeleyen, milli birlik ve beraberliğimizi örseleyen, şer güçlere istismar zemini sunan sorunların üzerine de kararlılıkla gidiyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörsüz Türkiye süreci, sadece Cumhur İttifakı’nın değil aynı zamanda hükümetimizin, devletimizin, hepsinden önemlisi milletimizin projesidir. 86 milyonun tamamının özlemi, beklentisi, hayalidir. Bu hayalin adım adım gerçeğe dönüşmekte olduğunu görüyoruz. Şunu bir kere daha önemle ifade ediyorum: Kimsenin endişesi olmasın; evelallah girdiğimiz bu yol bizi demokrasisiyle de, ekonomisiyle de güçlü bir Türkiye’ye ulaştıracaktır. Yolun sonunda kardeşlik vardır, kalkınma vardır; barış, huzur, dayanışma ve istikbali birlikte inşa etme iradesi vardır. Dolayısıyla sorumluluklarımızın ne kadar büyük olduğunu biliyoruz. Bunun için ne umut tacirliği, ne de muhalefet gibi ucuz popülizm yapıyoruz. Devlet ciddiyetine, bulunduğumuz makamın ağırlığına ve itibarına yakışır şekilde bu yolda itinayla ilerliyoruz. Milletimiz de bizim bu çabalarımızı, hasbi ve harbi mücadelemizi yakından görmekte, menzile kazasız-belasız varmamız için dua etmektedir" açıklamasını yaptı.

Süreç ilerledikçe zihinlerdeki soru işaretlerinin hızla kaybolduğunu, temkin ve ihtiyatın yerini güven ve umudun aldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörden ve şiddetten beslenenlerin tezviratları, milletimizin engin basiret ve feraseti karşısında tuz-buz olmaktadır. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde büyük bir iyimserlik havası hakimdir. Biz de bu umutları boşa çıkarmamak için canla, başla çalışıyoruz. Sürecin şeffaf ve olabilecek en geniş katılımla devam etmesine ehemmiyet veriyoruz. Bu konudaki hüsnü niyetimizi farklı vesilelerle çok net ortaya koyduk. Meclis’teki tüm siyasi partilerin, Terörsüz Türkiye faaliyetlerine yapıcı katkı vermesini istediğimizi açıkça dile getirdik. Bu irademizin somut bir nişanesi olarak geçen hafta MİT Başkanımız, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çeşitli ziyaretler gerçekleştirdi. Ziyaretlerin akabinde yapılan açıklamaları dikkatle takip ettik" değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’nin terör prangasından kurtulma mücadelesinin kısır çekişmelere ve farklı ikbal hesaplarına kurban edilmemesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siyasette pek çok şeyin kazası olur; ama bu konuda ayak diremenin, işi yokuşa sürmenin, süreci sulandırmaya çalışmanın mazereti olmaz. Bunu ne millet affeder, ne tarih affeder. Terörsüz Türkiye süreci, özellikle Anamuhalefet Partisi için "geçmiş günahlarına kefaret" olabilecek, bulunmaz bir fırsattır. Bu fırsatın değerlendirilmesi, bir nebze de olsa, yapılan hataların telafisine vesile olacaktır. Anamuhalefetin, sürece daha geniş bir mercekten bakarak, tarihin doğru tarafında konumlanması, milletimizin de beklentisidir. Siyaset kurumu, milletin müşterek menfaatleri söz konusu olduğunda, görüş ayrılıklarını bir süreliğine rafa kaldırıp, ortak zeminde bulaşacak, sorunlara diyalogla çözüm arayacak olgunluğa erişmiştir. Terörsüz Türkiye süreci, bunun için önemli bir referans olacaktır. Meclis Başkanımızın yürüttüğü çalışmaları, verdiği kapsayıcı ve uzlaştırıcı mesajları, bu bakımdan memnuniyetle karşılıyoruz"dedi.

"Sahip olduğumuz bu teknolojiler sayesinde yangına ilk müdahale süresini 40-45 dakikalardan 10-11 dakikalara kadar düşürdük"

86 milyonun tamamını ilgilendiren, sadece bugünü değil, ülkenin istikbalini de şekillendirecek böyle bir mücadelede aklıselimin, sağduyunun, milli sorumluluk şuurunun en sonunda galip geleceğine inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu meseleyi, iktidarı ve muhalefetiyle dayanışma içinde kalıcı biçimde çözmeyi temenni ediyor; bu konudaki işbirliği çağrımızı yineliyoruz. İklim değişikliğinin bir sonucu olarak orman yangınlarındaki artış, artık küresel bir sorun haline gelmiştir. Öyle ki 2002-2012 arasında dünyada yanan orman alanı 44 milyon hektar iken, 2013-2023 arasında bu rakam 94 milyon hektara çıkmıştır. Dünyada son 9 yıl, 1880’den bu yana en sıcak 9 yıl olmuş, geçen yıl son 145 yılın en sıcak yılı olarak kayıtlara geçmiştir. Birleşmiş Milletlere göre orman yangınlarında 2030 yılına kadar yüzde 14, 2050 yılına kadar ise yüzde 50 artış beklenmektedir. Avrupa Orman Yangınları Bilgi Sistemi’ne göre yıl başından bu yana kıtada toplam 238 bin hektarlık alan yanmıştır. Geçen yıl aynı dönemde yanan orman alanı 133 bin 320 hektardı. Yani geçen yıla göre Avrupa’da yanan alan miktarı yaklaşık iki kat artmıştır. Bu yılın ilk 6 aylık kuraklık haritalarına baktığımızda ülkemizde son 5 yılın en kurak günleri yaşanıyor. 25 Temmuz’da bazı yerlerde görülen 50 derece ile ülkemizde tarihin en yüksek sıcaklık değeri kaydedildi. Aşırı sıcaklar, düşük nem ve şiddetli rüzgâr maalesef yangın riskini daha da yükseltiyor" diye konuştu.

Devlet olarak bütün planları bu ürkütücü veriler temelinde yaptıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artan tehditler karşısında yeşil vatanımız olan ormanlarımızı korumak için her türlü tedbiri alıyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığımız, sonbahardan itibaren yangına hassas illerimizdeki bütün köylerimizde bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirdi. Ormanların temizliğinden bakımına kadar gerekli bütün hazırlıklar, çok büyük özenle yapıldı. Yeni araç ve ekipmanların eklenmesiyle beraber hava ve kara filomuz yangınlara hazır hale getirildi. 27 uçak ve 105 helikopter ülke genelinde 65 noktada, 6 bine yakın kara aracımız ise bin 600 noktada konuşlandı. Orman teşkilatımız, 25 bin yangın personeli ve ihtiyaç halinde desteğe gelen 132 bin gönüllüsüyle 1 Mayıs’tan itibaren teyakkuz durumuna geçti. Ormanlarımızı 14 insansız hava aracı ve 776 gözetleme kulemizle 7 gün 24 saat takip ediyor ve yangın meydana geldiğinde sadece 2 dakika içinde tespit ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Bu alanda İHA kullanan iki ülkeden birinin Türkiye olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendi geliştirdiğimiz meteorolojik erken uyarı sistemimizle riskli bölgeleri önceden görüyor, önlemleri artırıyoruz. Dünyada sadece 5 ülkenin sahip olduğu yangın yönetim uçağımız OTAĞ da bu konuya ne kadar ehemmiyet verdiğimizin bir başka göstergesidir. Şurası özellikle dikkat çekidir: Sahip olduğumuz bu teknolojiler sayesinde yangına ilk müdahale süresini 40-45 dakikalardan 10-11 dakikalara kadar düşürdük. Hava ve kara araçlarımızın daha hızlı su alabilmesi için göreve geldiğimizde hiç olmayan yangın gölet ve havuzlarının sayısı bugün 4 bin 796’ya ulaştı" açıklamasını yaptı.

Tarihin en güçlü hava ve kara filosuyla yıl başından bu yana toplam 4 bin 247 yangınla mücadele edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yangınların 3 bin 102’sinin 1 Haziran’dan bu yana meydana geldiğini aktardı. Erdoğan, devam edenler dışında çıkan yangınların tamamını kontrol altına aldıklarını belirterek, "Bu yıl şu ana kadar çıkan yangınların yüzde 96’sı insan kaynaklıydı. Yani sigara izmaritinden söndürülmeyen piknik ateşine, ormana bırakılan camlardan anız yakmaya kadar çoğu zaman önemsiz görülen ihmallerin bedelini milletçe hep beraber ödedik; halen de ödüyoruz. Elbette, çok az da olsa sabotaj ve kasıtlar da var. 1 Haziran’dan bu yana 149 şüpheli gözaltına alınmış, 38 kişi tutuklanmış, 61 kişi hakkına adli kontrol kararı verilmiştir. Son olarak Bursa’daki yangını çıkardığı düşünülen, daha önce hakkında FETÖ’den işlem yapılmış bir şahıs yakalanmıştır. Bu vesileyle Bursa Kestel’deki orman yangınına destek için görev yapan su tankerinin dün kaza yapması sonucu vefat eden 3 gönüllümüze Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Yangınlara hızlı ve etkin müdahalemizin neticesini diğer ülkelerle kıyasladığımızda da çok net görüyoruz" dedi.

"Selden kütük kapma yarışında olanları milletimizin vicdanına havale ediyorum"

2020-2024 arası orman varlığına göre yanan alan oranına bakıldığında Türkiye’nin binde 17’lik oranla İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’dan çok daha iyi durumda olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aynı şekilde Akdeniz kuşağında yer alan ülkelerin tamamından daha fazla hava aracına sahibiz. Ancak, iklim değişikliği şiddetini her geçen yıl artırıyor ve artıracak. Bunun için ilave tedbirler alıyoruz, almayı da sürdüreceğiz. Unutmayalım ki bu bir savaş; bir Yeşil Vatan müdafaası. Bu sinsi düşmana karşı, şunu herkes bilsin ki, gereken neyse yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Ülkenin başına gelen her felaketten hemen siyasi rant devşirmeye çalışan fırsatçılara rağmen bunu yapacağız.Ellerini ovuşturanlara, dezenformasyon yayanlara, her fırsatta ülkesini kötüleyen bedhahlara rağmen, bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Ama bu savaşı milletimiz olmadan kazanamayız. Bu savaşta, 86 milyonun desteğini ve gayretini bekliyoruz. Yeşil Vatan’ı canları pahasına savunan Tarım ve Orman Bakanlığımıza, Orman Genel Müdürlüğümüze, illerimizde AFAD koordinasyonunda çalışmalarını sürdüren tüm kurumlarımıza, mücadeleye destek veren yerel yönetimlerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum.Su tankerleriyle, traktörüyle, elinde hangi imkan varsa onunla yangına koşan, ekiplere destek olan yöre halkımıza, vatandaşlarımıza aynı şekilde şükranlarımı sunuyorum. Ormanlarımızı korumak ve afetten etkilenen kardeşlerimize yardımcı olmak amacıyla sahada ter döken tüm genç kardeşlerimi tebrik ediyorum.Selden kütük kapma yarışında olanları ise milletimizin vicdanına havale ediyorum" şeklinde konuştu.

"Sosyal medyanın karanlık dehlizlerinden millete nefret kusanlar, bugüne kadar hedeflerine ulaşamadı, inşallah hiçbir zaman da ulaşamayacaklar" diyen Erdoğan, "Bir olacağız, birlik olacağız; dilinden ve klavyesinden kin damlayan nifak tüccarlarının oyunlarına asla gelmeyeceğiz. Devam eden yangınlardan da en kısa zamanda iyi haberler alacağımıza inanıyorum" dedi.

"İtfaiyecilik büyükşehirlerin işidir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şunu da burada açıklamak durumundayım. Malum, 30 büyükşehrimiz var. İtfaiyecilik, belediye başkanlığından gelmiş bir Cumhurbaşkanı olarak büyükşehirlerin işidir. Büyükşehirler, itfaiye birimlerini en ideal şekilde kurmak suretiyle bu işi üstlenecektir. 30 büyükşehrin dışında 51 ilimiz var. 51 ilimizde de bundan böyle AFAD’ımızla bu işi örgütleyeceğiz. AFAD, 51 ilde teşkilatlanmasını en güzel şekilde, en güçlü şekilde yapacak ve böylece 81 vilayetimizi örgütlemiş olacağız. Su tankerleriyle, traktörleriyle, elinde hangi imkan varsa AFAD bu 51 vilayetin tamamında en güçlü şekilde inşallah bu işi planlayacaktır. Ve böylece AFAD teşkilatımız şu andaki gücünü, yükümlülüğünü daha da artıracak ve böylece Türkiye genelinde bundan böyle nerede ne tür bir felaket olursa olsun AFAD nasıl her yere koşuyorsa, bundan sonra da aynı şekilde bütün ülke genelinde her yere inşallah yetişecektir."



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine devam edildi İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmal sonucu ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın 7’nci duruşması görüldü. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’ne yönelik düzenlenen 2. dalga operasyona ilişkin geçtiğimiz günlerde iddianame hazırlanmıştı. Çete lideri olduğu ileri sürülen Fırat Sarı ile birlikte hareket ettikleri belirlenen şahıslara yönelik hazırlanan iddianame ana dava ile birleştirilmişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adliyenin konferans salonunda görülen duruşmaya, 6’sı tutuklu bir kısım tutuksuz sanık ile tarafların avukatları hazır bulundu. Bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ise duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşma, yoklamaların alınmasının ardından sanıkların savunmaları ile başladı. Davada sanık sayısı 61 oldu Duruşmada, dava dosyasına eklenen evraklar okunduğu sırada, dosyadan ayrılan iki davanın ana dava ile birleştirildiği ve sanık sayısının böylece 61’e yükseldiği öğrenildi. Savunma yapan tutuklu sanık Şeyhmus Çelik, "Opara bebek, Fırat Sarı tarafından Birinci Hastanesi’ne gönderildi ve Hakan Doğukan Taşçı tarafından teslim alındı. Fırat Sarı tutuklanmadan önce saçsız bir insanken, soruşturma sonrası peruk takmıştır. Opara bebek Beylikdüzü Medilife Hastanesi’ne sevk edildi. Ben hastanede olmadığım gün Opara bebek ex oldu. Bunu diğer sanıklarda belirtmiştir. Hakan Doğukan Taşçı ve diğer sanıklar arasında geçen konuşmamada bebeğin ben hastanede yokken öldüğü bellidir. Ben bebekleri öldürmedim bu bellidir. Tahliyemi talep ediyorum" dedi. Tutuklu sanık Rıza Keykubad’ın eşi tutuksuz sanık Hilda Keykubad da savunmasında, "Ben mesleğimin gerekliliğini en iyi şekilde yaptım. Evimi, eşimi, çocuğumu ihmal ettim ama hastalarımı ihmal etmedim. Hayatım boyunca, polis, adliye görmedim. Onurumla yaptığım mesleğimi ihmalden yargılanıyorum. Burada olmaktan utanıyorum, hicap duyuyorum, utanıyorum. Ben imzaladığım her evrakı ölen bebeklerin defin işlemleri tamamlansın diye, tedaviye gelen bebekler de iyileşsin diye imzaladım. Kaya bebek geldiğinde ben hastanede çalışmıyordum. Bebek Kaya hayatını kaybettikten sonra çalışmaya başladım. Bebek Kaya’nın ölüm belgesini doktorlar imzalamadı. Ben de bebek ortada kalmasın, evrakları eksik olmasın diye defin işlemleri için kendim imzaladım evrakları ve aileye teslim ettim. Bu aile şehir dışından gelmişti’’ diye konuştu. Mahkeme, duruşmayı yarın saat 10.00’a erteledi.
İstanbul Sergen Yalçın’dan 5 değişiklik Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, Fenerbahçe’ye konuk oldukları Türkiye Kupası C Grubu maçına Süper Lig’de son oynadıkları Çaykur Rizespor mücadelesinin 11’inden 5 değişiklik yaparak çıktı. Ziraat Türkiye Kupası C Grubu ilk maçında Beşiktaş, Fenerbahçe’ye konuk oldu. Siyah-beyazlıların teknik direktörü Sergen Yalçın, Süper Lig’in 17. haftasında Dolmabahçe’de 1-0 kazandıkları Çaykur Rizespor karşılaşmasının 11’inden 5 değişiklik yaparak Kadıköy’de sahaya çıktı. Tecrübeli teknik adam, savunmada Taylan Bulut, Gabriel Paulista ve Rıdvan Yılmaz’ın yerine Gökhan Sazdağı, Emirhan Topçu ve David Jurasek’e şans verirken, Kartal Kayra Yılmaz ve Demir Ege Tıknaz’ın yerine ise Salih Uçan ile Devrim Şahin forma giydi. Beşiktaş’ın, Fenerbahçe maçı 11’i şu şekilde: "Ersin Destanoğlu - Gökhan Sazdağı, Tiago Djalo, Emirhan Topçu, David Jurasek - Salih Uçan, Orkun Kökçü, Milot Rashica, Vaclav Cerny, Devrim Şahin - Tammy Abraham." 3 oyuncunun ilk Fenerbahçe derbisi Siyah-beyazlı takımda 3 futbolcu ise ilk kez Fenerbahçe derbisi heyecanı yaşadı. Kartal’da; Tiago Djalo, David Jurasek ve Devrim Şahin ilk defa sarı-lacivertlilere karşı top koşturdu. Yedek kulübesinde bulunan Demir Ege Tıknaz, Kartal Kayra Yılmaz ve Taylan Bulut da ilerleyen dakikalarda görev alması durumunda sarı-lacivertli takıma karşı siftah yapacak. Rafa Silva kadroda yok Beşiktaş’ta Rafa Silva, Fenerbahçe karşılaşmasının geniş kadrosunda yer almadı. Rafa, tam 5 hafta aranın ardından ligdeki Çaykur Rizespor mücadelesinde kadroya girmesine rağmen formayı sırtına geçirememişti. Teknik Direktör Sergen Yalçın, fiziksel olarak hazır durumda bulunmadığını belirttiği Portekizli oyuncuya Fenerbahçe mücadelesinde şans tanımadı.
Trabzon Şenol Güneş: "Yurt dışından iki teklif vardı, kabul etmedim" Trabzonspor’un eski futbolcusu ve teknik direktörlerinden Şenol Güneş, Trabzon’da bir lisede düzenlenen söyleşiye katıldı. Söyleşi öncesinde horon ekibinin gösterisiyle karşılanan Güneş, daha sonra hayatına dair anılarını paylaşırken, öğretmen kimliği ve spor adamı tecrübesiyle katılımcılara önemli mesajlar verdi. Türk futboluna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şenol Güneş, Türk teknik direktörler arasında 1056 maçla en fazla karşılaşmaya çıkan isim olmasına da değinerek, rakamların çok üzerinde durmadığını söyledi. Yaklaşık 38 yıldır antrenörlük yaptığını hatırlatan Güneş, futbolculuk dönemiyle birlikte bu sürenin daha da arttığını ifade etti. Çocukluk döneminde futbola bakışın ve imkanların çok sınırlı olduğunu dile getiren Güneş, "Eğitimde, tesiste, malzemede ciddi eksiklikler vardı. Futbola bakış da olumsuzdu. Bu ortamda hem eğitimimi alarak hem de işimi iyi yapmaya çalıştım. Bunun karşılığını bugün Türkiye’nin her yerinde, hatta dünyada görüyorum. En büyük sermayem itibarım" dedi. Futbolun zamanla magazinleştiğine dikkat çeken Güneş, "Zaman zaman verdiğimiz mesajların yerini magazin aldı. Gündem futbolun dışına kaydı. Futbolun ekonomik tarafı kullanılırken, buna bağlı olarak kirlenme tarafına fazla kaçıldı. Üretmeden kolay kazanmak isteyenlerin arttığı bir dönem yaşıyoruz. Antrenörler, oyuncular ve hakemler olarak futbola sahip çıkamadık. Yeniden bir yapılanmaya ihtiyaç var. Türk futbolu ortak değerimizdir, erozyona uğrarsa herkes zarar görür" diye konuştu. "Trabzonspor’un önü açık" Trabzonspor’un mevcut durumunu da değerlendiren Şenol Güneş, bordo-mavili kulübün bir marka olduğunu vurguladı. Geçmişten ders alınması gerektiğini belirten Güneş, mazeretlerle yol alınamayacağını söyledi. ’Biraz iyi gidince çok iyiyiz, kötü gidince de bizden bir şey olmaz diyoruz’ sözlerinin doğru olmadığını ifade eden Güneş, Trabzonspor’un ekonomik, idari, sosyal ve teknik gerçeklerinin olduğunu dile getirdi. Uluslararası düzeyde rekabet edebilecek oyuncuların kazanılması gerektiğini ifade eden Güneş, "Kişiler üzerinden değil, doğru planlama üzerinden gitmeliyiz. Geçmişi kötülemeden, ders alarak geleceği planlamak gerekiyor. Hiçbir oyuncuyu büyütmeden ya da küçültmeden takım için değerlendirmeliyiz. Fatih Hoca’nın bunu iyi yapacağına inanıyorum. Trabzonspor’un önünün açık olduğunu düşünüyorum" dedi. "İki teklif vardı, kabul etmedim" Kendisine gelen transfer teklifleriyle ilgili soruyu da yanıtlayan Güneş, yurtdışından iki takımdan teklif aldığını ancak kabul etmediğini açıkladı. Bu tür konuların magazinleştirildiğini belirten Güneş, "Çalışmayacağım desem yarın çalışırsan derler, çalışacağım desem kulüp bulamadı derler. Dedikodu çok olduğu için susmayı tercih ediyorum" ifadelerini kullandı.
İzmir Başkan Pehlivan: "Menemen, Şehit Kubilay ve silah arkadaşlarını bağrına bastı" Şehit Asteğmen Kubilay ile şehit bekçiler Şevki ve Hasan, şehadetlerinin 95. yıl dönümünde Menemen’de törenle anıldı. Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, "Asteğmen Kubilay’ın, kent dışından gelen karanlık odaklar tarafından şehit edilişinin hiçbir izahı yoktur. Ancak Menemen, o günden bu yana Şehit Kubilay’ı ve silah arkadaşlarını bağrına basmış, aziz hatıralarını her zaman saygı, minnet ve sevgiyle yaşatmıştır. Her 23 Aralık’ta aynı inanç ve kararlılıkla burada olmaya devam edeceğiz" dedi. Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı, Menemen dışından gelen bir grubun ilçede başlattığı ayaklanma girişiminde şehit düşen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki, Yıldıztepe’de bulunan Kubilay Anıtı’nda anıldı. Düzenlenen törende Şehit Kubilay ve silah arkadaşları anılırken, Kubilay Anıtı’na çelenk sunuldu ve şehitlikte yatan vatan evlatlarının kabirlerine karanfil bırakılarak dualar okundu. "Şehit Kubilay’ı rahmet ve minnetle anıyoruz" Törene katılan ve 95 yıl önce bayraklaşan şehadetiyle İnkılap Şehidi olarak hafızalara kazınan Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın aziz hatırasını her daim yaşattıklarını ifade eden Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, "Her 23 Aralık’ta burada, bu şehitlikte aynı inanç ve aynı kararlılıkla olmaya devam edeceğiz" dedi. "Dinmeyecek acı" Başkan Pehlivan, "İnkılap şehitlerimiz Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki; bu ülke için hiçbir zaman dinmeyecek bir acıdır. İlçemiz Menemen içinse tam anlamıyla derin bir yaradır. Asteğmen Kubilay’ın, kent dışından gelen karanlık odaklar tarafından şehit edilişinin hiçbir izahı yoktur. Ancak Menemen, o günden bu yana, Şehit Kubilay’ı ve silah arkadaşlarını bağrına basmış, aziz hatıralarını saygı, minnet ve sevgiyle yaşatmayı görev bilmiştir. Bu topraklarda doğan her Menemenli bilir ki; Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay sadece bir asker değildir. O, bir fikrin, bir inancın, bir Cumhuriyet idealinin temsilcisidir. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük eserim dediği Cumhuriyetimiz, uğruna şehit ve gazi olanların bizlere mukaddes bir emanetidir. Bu nedenle Şehit Kubilay’ı anmak, bu toprakların bağımsızlık ve özgürlük ruhuna olan bağlılığımızı tazelemektir. Onları hatırlamak, bu toprakların bağımsızlık ve özgürlük ruhuna olan sarsılmaz bağlılığımızı yeniden ifade etmektir. Şehit Asteğmen Kubilay’ın aziz hatırası bize, karanlığa karşı uyanık olmayı, ayrışmaya karşı birlik olmayı, umutsuzluğa karşı inancı korumayı öğretir. 23 Aralık tarihi, Menemen İnkılap Şehitleri’nin yası, saygıyla anıldığı günün adıdır. Bu ve bunun gibi anmalar, siyasete malzeme yapılamayacak kadar kıymetli ve ağır konulardır. Tıpkı dinimiz, kutsal kitabımız, bayrağımız, vatanımız ve elbette Atamız gibi, siyaset üstüdür. Bu nedenlerle bizler, tıpkı 10 Kasım’da Atatürk’ü andığımız gibi, her 23 Aralık’ta da Şehit Kubilay’ın yasını tutuyor, saygı ve minnetle anıyoruz. Ülkesi ve milleti için karanlığa karşı bedenini siper eden tüm şehitlerimizi bir kez daha saygı, minnet ve hürmetle anıyorum. Böylesine karakterli, cesur ve vatanına adanmış evlatlar yetiştiren kıymetli ailelerine de şükranlarımı sunuyorum" dedi.