POLİTİKA - 01 Aralık 2025 Pazartesi 21:58

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Bölgemiz üzerinde emperyalist birtakım tasarımların, tuzakların boşa çıkarılması bağlamında da terörsüz Türkiye son derece kıymetli"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Bölgemiz üzerinde emperyalist birtakım tasarımların, tuzakların boşa çıkarılması bağlamında da terörsüz Türkiye son derece kıymetli"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Terörün, şiddetin, çatışmanın, bu kavgaların olmadığı ortam aynı zamanda demokrasinin gelişmesi, demokratik standartların yükselmesi, kaynakların boş yere birtakım yerlere akmayıp kalkınmaya, sosyal hedeflere, insani hedeflere yönlendirilmesi açısından son derece faydalıdır. Bölgemiz üzerinde emperyalist birtakım tasarımların, tuzakların boşa çıkarılması bağlamında da terörsüz Türkiye’nin son derece kıymetli olduğunu belirtmek istiyorum" dedi.


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda "2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi" ve "2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi" görüşmelerine katıldı. Cumhurbaşkanlığı ile bağlı kurumların bütçeleri hakkında bilgi vererek, milletvekillerinin sorularını cevaplayan Yılmaz, "Bu ülkenin yönetim merkezi Cumhurbaşkanlığı’nın bütçeden aldığı pay binde 1.1. Geçmişte bu işi yapan iki tane kurum vardı. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık toplam binde 3.2 pay alıyormuş. Bugünkü Cumhurbaşkanlığı harcaması, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığın harcamalarının üçte biri. Bu giderlerin yüzde 41’i diğer kurumlara transferlerden oluşuyor veya barışı destekleme projelerine transfer ediliyor. Bütün genel idare için yüzde 28.38, Cumhurbaşkanlığı bütçesi artış oranı 25.7" ifadelerini kullandı.


Yılmaz, yeni anayasa konusunda, "Ben de sizi bir eleştireyim. Hem de anayasayı tartışmayız diyorsunuz. Doğru mu? ’Biz Mecliste oturup -ana muhalefete söylüyorum, size söylemiyorum- anayasayı konuşmayız ama bu yönetim sistemi değişsin’ diyorsunuz. Gerçekten yönetim sistemini iyileştirmek istiyorsanız değerli arkadaşlar ben de buradan bir çağrı yapıyorum. Anayasa bütün partilerin seçim beyannamelerinde var. Dolayısıyla gelin Meclisimiz, tabii bu Meclisin görevi ama her partinin de bu konuda yumruklarını çalıştırması, bir hazırlık yapması, sonra oturup bunları bir araya getirmesi lazım. Biz AK Parti olarak çalışıyoruz" şeklinde konuştu.


Cumhurbaşkanına hakaret konusunda Yılmaz, "Cumhurbaşkanımızın tercihi konusu değil. Ayrıca bu bırakın Cumhurbaşkanlığı makamını her bir insan, yaratılanların en şereflisi. Hiç kimsenin bir başkasına hakaret etmeye hakkı yok. Hiç kimsenin bir başkasına küfretmeye hakkı yok" diye konuştu.


Terörsüz Türkiye sürecine de değinen Yılmaz, "Terörsüz Türkiye; Türkiye’yi terörden kurtarma, ikinci aşaması da terörsüz bölge. Bölgemizin daha huzurlu olması, terörden kurtarılması meselesi Türkiye’nin devlet politikasıdır ve stratejik bir hedefidir. Bunu yaparken elbette üniter yapımızı, milli birliğimizi hiçbir şekilde tartışma konusu yapmıyoruz. Olması da mümkün değil. Terörün olmadığı, eşit vatandaşlığın yaşandığı şartlarda demokratik siyasetin de, kalkınmanın da güçleneceğine yürekten inanıyoruz. Terörün, şiddetin, çatışmanın, bu kavgaların olmadığı ortam, aynı zamanda demokrasinin gelişmesi, demokratik standartların yükselmesi, yine boş yere kaynakların birtakım yerlere akmayıp kalkınmaya, sosyal hedeflere, insani hedeflere yönlendirilmesi açısından da son derece faydalıdır. Diğer taraftan hepimiz gözlerimizi açıp çevremize bakmak durumundayız. Bölgemiz üzerinde hesaplar yapan çok önemli güçler olduğunu, çok ciddi birtakım çatışmalar yaşandığını, bir değişim sürecinden geçtiğimizi de görmemiz lazım. Dolayısıyla bu ilk cephemizi güçlendirme vurgusu boş yere yapılmış bir vurgu değildir. Gelişmeleri, Gazze’de yaşananları da, Suriye’yi, başka alanları da hep birlikte görüyoruz. Bölgemiz üzerinde emperyalist birtakım tasarımların, tuzakların boşa çıkarılması bağlamında da terörsüz Türkiye’nin son derece kıymetli olduğunu belirtmek istiyorum" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.