GÜNDEM - 28 Mart 2025 Cuma 16:49

Dağların Hayaleti’ni görüntülemek için Himalaya Dağları’nda 16 günlük zorlu serüven

A
A
A
Dağların Hayaleti’ni görüntülemek için Himalaya Dağları’nda 16 günlük zorlu serüven

Yıllardır yaban hayatını inceleyen Doğanay Vural, Himalaya Dağları’nda 16 günlük serüven ile Kar Leoparı’nı görüntülemeyi başardı.

Veteriner hekim ve yaban hayatı belgesel yapımcısı Doğanay Vural, doğaya ve nesli tükenmekte olan hayvanlara olan ilgisini, sosyal medyada ve televizyon programlarında içerikler üreterek izleyicilerle buluşturuyor. Babasının "Öldürme, ölümsüzleştir" sözünü kendine motto edinen Vural, yaban hayatı fotoğraflarıyla başladığı serüveninde Himalaya Dağları’nda 16 günlük bir macera ile Kar Leoparı’nı görüntüledi.

"Himalaya Dağları’nın eteklerinde Kar Leoparı’nı aradık"

Kar Leoparı’nın, görülmesi en zor hayvanlardan birisi olduğunu söyleyen Vural, "Onu görüntülemek için Himalaya dağlarında bir yolculuk yaptım. Yolculuk 16 gün sürdü. Himalaya Dağları’nın eteklerinde Kar Leoparı’nı aradık. Dürbünler, kameralar, çeşitli ekipmanlarla keşfimizi yaptık. 10’uncu günde ancak bulabildik. Eksi 35 derecelik bir soğuk havayla karşı karşıyaydık. Ona göre ekipmanlarımızı aldık ama yine de sabah uyandığımızda odamızın penceresinin içerisi, sularımız donuyordu, su ihtiyacımızı karşılayamıyorduk. En büyük problemlerden bir tanesi yeme içmeydi ve yemeklerimiz donuyordu. Donmasa bile orada yemek bulmak çok zor ve vücudumuz oradaki yemeklere karşı alışık değil" dedi.

"Yerli ekip, kayalıklardan düşerek vefat etti"

Yüksek irtifanın getirdiği zorlukları belirten Vural, "5 bin 500 metreden bahsediyorum. Çıktıkça hem duygusallaşıyorsunuz hem oksijen seviyesi azaldığı için baş ağrısı, sırt ağrısı çarpıntı gibi problemlerle de karşılaşıyorsunuz. Ben her zaman söylüyorum, başarmak inanmanın yarısıdır. Biz inandık ve günün sonunda başardık. En tehlikeli yollar olarak nitelendiriliyordu bu yollar. 90 derecelik eğimler ve yol boyunca yaklaşık 10 farklı aracın kazasıyla karşılaştık. Şoförümüz tapınak gibi bir yerde durdu. Dua etmeye başladı. Sebebi de o yola gidip geri dönenlerin sayısı o yola gidip geri dönemeyenlerden daha az. Çok şükür biz döndük. Kar Leoparı’nı arayan yerli ekiplerden 1 tanesi, 90 derecelik eğim dediğim kayalardan kayıp düşüyor ve vefat ediyor. Bu haberi almak bizi olumsuz etkiledi" diye konuştu.

"O hayvanı görünce insanın eli ayağına dolanıyor"

Günlerce süren yolculukta, Kar Leoparını göremeyeceği düşüncesine kapılan Vural, "Bu tedirginliğin ve bekleyişin ardından o hayvanı görünce insanın eli ayağına dolanıyor. İlk başta tepki veremiyor. Ben dürbünle görür gibi oldum. O kadar kamufle yeteneğine sahip ki bu hayvan. Dürbünle baktım, ‘Kar Leoparı mı abi? Gördüm galiba’ dedim. Beni çeken kamerayı hemen aldım çevirdim oraya. Kaya gibi öyle bir bütünleşmiş ki görülmüyor gerçekten. Sonra hesaplarımdan bunları paylaştım, görebilen var mı diye kimse göremedi tabii ki. Paylaşacağımız videoda o hayvanı çok güzel bir şekilde nerede olduğunu gösterdik" ifadelerini kullandı.

"Geçilen yollar, genle yeni nesillere aktarılıyor"

Kar Leoparlarında GPS hafızası olduğuna ve gelecek nesillere geçtikleri yolları aktarabildiklerine değinen Vural, "10 yıl, 20 yıl sonra genlerini aktardığı yeni nesiller tarafından tercih edilebiliyor. Dolayısıyla bugün çektiğim Kar Leoparı yarın gittiğimde yine orada olabilir. 10 gün sonra yine orada olabilir. Çünkü sürekli o yolları kullanıyorlar. O patikaları kullanıyorlar. Biz de o patikayı keşfettik. Onu keşfettikten sonra hep oraya odaklandık" şeklinde konuştu.

"Doğadaki bu hayvanları tanımak gerekiyor"

Gelecek nesile mesajı olan Vural, "Doğada bu hayvanlar var. Bunları tanımak gerekiyor. Evet, dünyadaki bu zorlu ekstrem yerlere gitmek belki şu aşamada zor olabilir ama ben küçük bir çocukken yaşadığım yerde Vaşak’ın olduğunu ona da Ormanın Hayaleti dediklerini öğrenmiştim. Bu beni çok etkilemişti ve Vaşak’ı görüntülemekle başladı aslında bu hikaye. Bu öten kuş hangi kuşa ait? gibi küçük çalışmalarla doğaya olan merakınızı arttırabilir, daha sonra da gelecek nesillere bunları tanıtabilirsiniz. Çalışmalar yaparak doğaya faydalı olmalarını tavsiye ediyorum" dedi.

"Yaban hayattan gelir elde edilecekse yaşatarak yapılmalı, öldürerek değil"

Yurt dışında ’ekoturizm’ olarak adlandırılan çalışmadan bahseden Vural, "Örneğin, bir koyun kar leoparı tarafından avlandığında çoban zarar görmesin diye devlet koyunun bedelini ödüyor. Böylece hem leopar korunuyor hem de doğadaki denge bozulmuyor. Ülkemizde ise avcılığı tasvip etmiyorum. Eğer yaban hayattan gelir elde edilecekse, bu hayvanları yaşatarak yapılmalı, öldürerek değil. Üniversitelerde yaban hayatı üzerine konuşmalar yapıyorum ve veteriner hekim adaylarının bu alana ilgisi olduğunu görüyorum. Ancak Türkiye’de yaban hayatı alanında istihdam konusunda bir belirsizlik var. Bu açığı kapatmak için yurt dışındaki örnek projeleri ülkemize uyarlamayı hedefliyorum. Örneğin, bir yaban hayatı rehabilitasyon merkezi kurarak yaralı ve zarar gören hayvanları tedavi edip doğaya kazandırmak mümkün. Aynı zamanda veteriner hekimler için de yeni iş alanları oluşturabiliriz. Bu konuda adımlar atmaya başladık" ifadelerini kullandı.

Bilal Sarıkavak 

Dağların Hayaleti’ni görüntülemek için Himalaya Dağları’nda 16 günlük zorlu serüven

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta yeni yıl öncesi gıda denetimleri artırıldı Muş Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekipleri, yılbaşı öncesinde vatandaşların güvenli ve sağlıklı gıdaya ulaşmasını sağlamak amacıyla il genelinde gıda denetimlerini sıklaştırdı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, yaklaşan yeni yıl öncesinde gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla denetim çalışmalarını artırdı. İl Müdürlüğüne bağlı resmi gıda kontrolörleri tarafından il genelinde gıda üretimi ve satışı yapılan işletmelerde denetimler aralıksız sürdürülüyor. Yılbaşı döneminde tüketimi artan ürünler başta olmak üzere her türlü içecek, kuruyemiş, beyaz et ve kırmızı et satışı yapan işletmeler ile şekerleme, pastane ve benzeri gıda işletmeleri denetim kapsamına alındı. Denetimlerde ürünlerin hijyen, muhafaza ve satış şartları ile mevzuata uygunluğu titizlikle kontrol ediliyor. İl Müdür Yardımcısı Muhammed Şen, denetimlere ilişkin yaptığı açıklamada, "Halk sağlığının korunması ve güvenilir gıda arzının sürdürülebilirliği amacıyla yılbaşı sürecinde denetimlerimiz artırılarak devam edecektir. Tüketicilerimizin sağlıklı, güvenilir ve kaliteli gıdaya en hızlı şekilde ulaşması sağlanacaktır" dedi. Vatandaşların da gıda güvenliği konusunda duyarlı olmalarının önemine dikkat çeken Şen, "Karşılaşılan her türlü gıda güvenliği ihlali, hijyen eksikliği veya şüpheli durumların Alo 174 Gıda Hattı’na bildirilmesi, hızlı ve etkin müdahale açısından büyük önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerinin yeni yıl öncesinde denetimlerini hız kesmeden sürdüreceği bildirildi.
Bartın BARÜ’de "Bartınlı Bir Akademisyenin Hayatından Kesitler" söyleşisi düzenlendi Bartın Üniversitesinde (BARÜ) Türkiye’nin idare hukuku alanının önde gelen akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Turgut Tan’ın bağışta bulunduğu kitaplık açılırken akademik yaşamı, bilimsel çalışmaları ve mesleki deneyimleri konuşuldu. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Kütüphane Dokümantasyon ve Daire Başkanlığı tarafından Türkiye’nin idare hukuku alanının önde gelen akademisyenlerinden biri olan Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Tan’ın konuk olduğu "Bartınlı Bir Akademisyenin Hayatından Kesitler" başlıklı bir söyleşi düzenlendi. Kütüphane Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan, Bartın Belediye Başkanı M. Rıza Yalçınkaya, BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı. Bartın’da geçen çocukluk yıllarını anlatan Prof. Dr. Tan, "İlkokul ve ortaokul yıllarım Bartın’da geçerken liseyi İstanbul’da okudum. Ankara Üniversitesi o dönem Mülkiye olarak geçen Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdim. Mezun olduktan sonra kabul aldığım burslarla Fransa’da bulundum. Türkiye’de özellikle idare hukuku alanında ders verdim. Bugün Bartın’a geldiğimde yıllar önce dersine girdiğim başarılı bir öğrencimi memleketimin mülki idaresinin başında vali olarak görmekten mutluluk duyuyorum. Diğer bir mutluluğum ise benim zamanında devam edebileceğim bir lisenin olmadığı memleketime bugün Bartın Üniversitesinin kazandırılmış olmasıdır" dedi. BARÜ Merkez Kütüphanesinde "Prof. Dr. Turgut Tan Kitaplığı" açıldı Ayrıca Bartınlı Prof. Dr. Tan, uzun yıllardır biriktirdiği yaklaşık bin 400 kitabı ve süreli yayını kendisinden sonraki nesillere fayda sağlaması için bölgenin en büyük kütüphanesi olarak bilinen BARÜ Kütüphanesine kitap bağışladı. Söyleşi programı kapsamında, bağışlanan eserlerden oluşan "Prof. Dr. Turgut Tan Kitaplığı"nın da açılışı yapıldı. Bağışlanan eserlerin bir referans niteliğinde olduğunu vurgulayan Kütüphane Dokümantasyon ve Daire Başkanı Burak Beygirci, "Bu koleksiyon idare hukuku, anayasa hukuku, vergi hukuku ve kamu yönetimi alanlarında büyük bölümü klasikleşmiş eserlerden oluşmaktadır. Bu alanların dışında ekonomi, siyaset bilimi, tarih ve edebiyat gibi konularda Türkçe ve Fransızca olmak üzere eşsiz eserleri kütüphanemize bağışlamıştır. Yapılan teknik işlemler esnasında koleksiyonda yer alan pek çok eserin kütüphanemiz tarafından ilk kez girişinin yapıldığı ve ülkemizde ilk kez BARÜ Merkez Kütüphanesine tarafından kataloglandığı tespit edilmiştir. Koleksiyon erişime açıldıktan sonra farklı üniversite kütüphanelerinden bu eserler için kütüphaneler arası ödünç taleplerinin gelmesi söz konusu bağışın eşsiz ve referans niteliğinde bir koleksiyon olduğunu ortaya koymuştur" dedi.
Bartın BARÜ’de farklı kültürler bir araya geldi Bartın Üniversitesinde (BARÜ) eğitimlerine devam eden uluslararası öğrenciler "Kültür Buluşması" etkinliğinde geleneksel giysilerini, yöresel yemeklerini ve danslarını tanıttı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Türkçe Öğretim Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) ile Uluslararası Öğrenci Kulübü tarafından kültürler arası etkileşime katkı sağlamak amacıyla "Kültür Buluşması" etkinliği düzenlendi. Kütüphane Konferans Salonu’nda yapılan programda Türkmenistan, Kazakistan, Yemen, Azerbaycan ve Endonezya’ya ait kültürler; geleneksel giysileri, yöresel yemekleri, müzikleri ve danslarıyla tanıtıldı. BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya da etkinliğe katılarak uluslararası öğrencilerin kültür buluşmasına ortak oldu. Öğrencilerin hazırladığı gösterileri ilgiyle izleyen Rektör Akkaya, kültürel çeşitliliğin üniversite yaşamına kattığı değere dikkat çekerek "Bugün dünyanın farklı coğrafyalarından gelen öğrencilerimizin kendi kültürel değerlerini tanıtmalarına eşlik ediyoruz. Burada Türk kültürünü öğrendiniz. Her ne kadar başka diyarlardan gelmiş olsanız da Anadolu kültürünü buradan yaşayıp dostluklar edindiniz. Biz Bartın Üniversitesi olarak dili kültürün bir taşıyıcısı olarak görüyoruz. Hepiniz birer Bartın Üniversitesi ve Bartın elçisisiniz. Gittiğiniz ülkelerde Türkiye’nin bir sesisiniz. Burada yaşanmışlıklarınız sizlere rehberlik sunacaktır. Bu vesileyle kültürler arası etkileşimi güçlendiren etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Uluslararası öğrencilerin kültürel zenginliklerini tanıttığı stantların yoğun ilgi gördüğü program, hatıra fotoğraflarının çekilmesiyle sona erdi.