POLİTİKA - 08 Temmuz 2025 Salı 15:19

DEM Parti Grup toplantısı

A
A
A
DEM Parti Grup toplantısı

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tulay Hatımoğulları, "Böylesi tarihi bir dönemeçte, bu duygunun ve fikrin hem beynimizi hem de yüreğimizi tamamen kaplaması gerekiyor. Kimsenin mesafe koymaması lazım. Barışın eşiğindeyiz. Barışı demokratik bir zeminde inşa etmeli ve kalıcı hale getirmeliyiz" dedi.


Hatımoğulları, DEM Parti Grup toplantısında konuştu. Hatımoğulları, bir mağarada 12 askerin metan gazından etkilendiğini ve şehit olduğunu öğrendiklerini belirterek, "Bütün ailelerine, sevdiklerine buradan bir kez daha başsağlığı dileklerimizi iletiyorum. Yaralılara da acil şifalar diliyorum. Toplumsal barış ve demokratik çözümü geliştirerek yaşam hakkını tesis etmeyi en önemli hedefimiz olarak görüyoruz. Barış sürecinin başarıya ulaştırılması her şeyden önce yitirdiğimiz on binlerce gence olan gence karşı olan tarihsel sorumluluğumuzdur. Bu süreci başarıya ulaştırarak gencecik bedenlerin toprağa düşmesine engel olmak ve kerpiç evlere cenazeler gitmesini engellemek için en güçlü şekilde mücadelemizi yürütmeye devam edeceğiz" dedi.


Hatımoğulları, 25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu tren kazasına değinerek, hayatını kaybedenleri andı. Ayrıca, Suruç’ta DEAŞ saldırısında hayatını kaybeden gençleri hatırlattı.



"Tarihi günlerin şafağındayız"


Hatımoğulları, demokratik toplumu inşa ederek, özgürlükçü laikliğe, demokrasiye ve hukuka dayanan bir demokratik cumhuriyet istediklerini belirterek, "Barış ve Demokratik Toplum Komisyonu’nun Meclis kapanmadan kurulması ve yaz boyunca çalışmalarını sürdürmesi gerektiğinin altını ısrarla çiziyoruz. Parlamento 86 milyona demokrasi ve barışı getirmek için mesai yapmalıdır. DEM Parti İmralı heyetimiz, silahsızlanmayla ilgili gelişmeler ve bölgemizde kritik gelişmeler yaşanırken Abdullah Öcalan’la önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Bu vesileyle Öcalan’ın Türkiye halklarına, kadınlara ve gençlere selamlarını iletiyorum. Öcalan görüşmede, silahsızlanma süreciyle ilgili çok kritik bir eşikte olduğumuzu; bu eşiğin aşılmasıyla özgürlük, demokrasi ve hukukun esas alındığı bir sürece girilebileceğini ifade etmiştir. Süreç kapsamında atılacak adımlarla birlikte, Türkiye’nin genel demokratikleşmesine ve barışına ulaşmak için hepimize sorumluluklar düştüğünü vurgulamıştır. Biz de bu sürecin başarıya ulaşmasıyla Türkiye’de demokratik dönüşümün, hukukun ve özgürlüklerin kapısının ardına kadar açılması gerektiğini düşünüyoruz. İmralı heyetimiz dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde tarihi bir haftaya girdik. Heyetimiz bu ziyarette, sürecin bugüne kadar geldiği aşamayı ve bundan sonra yapılması gerekenleri Cumhurbaşkanı ile istişare etmiştir. Bu tarihi haftanın en iyi şekilde geçmesiyle Türkiye’de siyasi ve hukuki engellerin kalkmasını; demokratik dönüşüm ve barışın kapılarının ardına kadar açılacağını canı gönülden temenni ediyoruz. Türkiye halklarının bu sürece desteği ve umudu her zamankinden büyüktür. Fakat bu destek ve umuda denk düşecek şekilde güveni de artırmak şarttır. Bu tarihi günler, tali günlere dönüştürülmemelidir. Biz DEM Parti olarak bunun için elimizden gelen her türlü çabanın içindeyiz. Bu anlamda daha fazla çalışacağız. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde en kritik haftalardan birine girmiş bulunuyoruz. 27 Şubat çağrısı ve 12 Mayıs kongre kararıyla başlayan süreçte, önümüzdeki yüz yılın geleceğini belirleyecek anlardan biri gelip çattı. Bu an, hepimizin özlemini duyduğu barışın merasimi olacak. Gazeteciler, siyasi partiler, emek ve demokrasi güçleri, kadın örgütleri hepsi bu tarihi anı izleyecek. Hepimiz bu tarihe tanıklık edeceğiz. Ancak bu tarihi an, zafer ya da yenilgi, kazanmak ya da kaybetmek anlamına gelmiyor. Bu başarı, 86 milyonun tarihi ve ortak başarısıdır. Demokratik bir ülke ve halklarla inançlar arasındaki ilişkilerin eşitlik temelinde güncellenmesi, Türkiye’nin barışının en güçlü sigortası olacaktır. Tarihi günlerin şafağındayız. Hepimiz bunun farkındayız ve kendimize güveniyoruz. Barışa ve demokrasiye olan inancımızdan, birlikte ve ortak yaşamı inşa edebileceğimize duyduğumuz güvenden dolayı kararlıyız. Büyük mücadeleler verdik, büyük bedeller ödedik. Mutluluklarımız yarım kaldı, hayatlarımız eksik kaldı. Birçok genç hayat toprağa düştü. Böylesi tarihi bir dönemeçte, bu duygunun ve fikrin hem beynimizi hem de yüreğimizi tamamen kaplaması gerekiyor. Kimsenin mesafe koymaması lazım. Barışın eşiğindeyiz. Barışı demokratik bir zeminde inşa etmeli ve kalıcı hale getirmeliyiz. İzleyen, dar anlamda çıkar bekleyen değil; Türkiye halklarının geleceği için barış zeminini kuran özneler olmalıyız. Bu görev ve sorumluluk hepimize aittir. Barışın ve demokrasinin yolu açıktır. Yeter ki mücadeleden ve inanmaktan vazgeçmeyelim. Yeter ki bu hafta gerçekleşecek silah bırakma merasimi ve sonrasındaki süreçle bu ülkeyi gerçek bir barışla buluşturacak somut adımlar atalım Buna ihtiyacımız var" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri ERVA Kar Fırtınaları başladı Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, 65’inci ERVA Spor Okulu olarak Erciyes Hacılar Kapı Kayak Merkezi’nde faaliyete başlayan ERVA Kar Fırtınaları Spor Okulu’nu ziyaret etti. Ziyaret esnasında ERVA Kar Fırtınaları Projesi hakkında konuşan Vali Gökmen Çiçek, Erciyes’in Türkiye’nin kayak açısından en uygun ve en güzel dağlarından birine sahip olduğunu vurgulayarak, bu potansiyelin mutlaka sporla değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Vali Çiçek açıklamasının devamında, "Kayak için Türkiye’nin en uygun dağına sahip bir ilde yaşıyoruz. Böyle bir şehirde ERVA Spor Okulları kapsamında kayak branşının açılmaması büyük bir eksiklik olurdu. Geçtiğimiz hafta 64’üncü ERVA Spor Okulumuzu Bünyan Cezaevinde açmıştık. Ancak kayakta Türkiye için bu kadar önemli olan bir şehirde, özellikle kayak sporcuları yetiştirmemiz gerekiyor" dedi. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün projeye büyük emek verdiğini belirten Çiçek, 100 öğrencinin evlerinden alınarak kayak merkezine getirildiğini ve haftanın beş günü düzenli antrenman yaptıklarını söyledi. Antrenörler ve proje ekibini tebrik eden Çiçek, "ERVA Spor Okulları Kar Fırtınaları projesiyle çok önemli bir adım atıldı. Bu branştan beklentimiz büyük" ifadelerini kullandı. Kayak sporlarıyla birlikte ERVA Spor Okulları’nın toplamda 26 branşa ulaştığını belirten Vali Çiçek, "Kayseri’nin çocukları, Kayseri’nin evlatları için başlatılan bu proje çığ gibi büyüyerek devam edecek" diyerek sözlerini tamamladı.
Antalya Eski başkan adayının cinayet davasında ’Kan parası ve tehdit’ iddiası Antalya’da alacak meselesi nedeniyle çıkan tartışmada bir kişinin ölümüne ilişkin tutuklu yargılanan eski Aksu Belediye Başkan Adayı Durmuş Ali Arslan’ın davasında, 3’üncü duruşmada sanığın tutukluluk halinin devamına hükmedildi. Arslan, olayın planlı olmadığını ve tehdit iddialarını reddederken, kendisinin ve ailesinin tehdit edildiğini savundu. Arslan, "Çocuklarım ve kan bağım olan herkes sürekli olarak Gürcistan numaralı bir numaradan gelen aramalarla taciz, tehdit ediliyor, kan parası bedeli altında taleplerde bulunuluyor" dedi. Olay, 18 Nisan 2025 tarihinde saat 13.00 sıralarında Antalya’nın Aksu ilçesi Fatih Mahallesi Şahinler Caddesi’nde bulunan bir iş yerinde meydana geldi. Eski Millet İttifakı Aksu Belediye Başkan Adayı ve bir dönem Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulunan Durmuş Ali Arslan, alacaklı olduğu Sebahattin Sunbat ile görüşmek üzere iş yerine gitti. Taraflar arasında çıkan tartışma sırasında Sebahattin Sunbat’ın babası Hamit Sunbat (70) tabancayla vurularak ağır yaralandı. İhbar üzerine olay yerine sevk edilen sağlık ekiplerince Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Sunbat, 22 Nisan’da yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olayın ardından gözaltına alınan Arslan, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Arslan hakkında, ’kasten öldürme’, ’öldürmeye teşebbüs’, ’silahla tehdit’ ve ’ruhsatsız silah bulundurma’ suçlamalarıyla açılan dava sürüyor. Tehdit iddiaları 3’üncü duruşmada gündeme geldi Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 3’üncü duruşmaya sanık Durmuş Ali Arslan ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada, önceki duruşmada silahla tehdit şikâyetini geri çeken katılan Tamer Ertürk’ün, bu beyanın ardından duruşma öncesi ve sonrasında telefonuna tehdit içerikli mesajlar geldiğini ileri sürerek yaptığı suç duyurusuna ilişkin dosya mahkemeye sunuldu. "Hem öldürülenin ailesiyiz hem tehdit edilen biziz" Duruşmada söz alan katılan Hayrettin Sunbat, "Öldürülen kişinin ailesiyiz. Buna rağmen tehdit edilen de biziz. Sanıktan ve ailesinden şikâyetçiyim" ifadelerini kullandı. "Tasarlama yok, seken mermiyle yaralandı" Sanık Durmuş Ali Arslan ise katılan vekillerinin olayın tasarlanarak gerçekleştirildiği yönündeki iddialarına karşı savunmasında, silahı önceden hazırlayarak iş yerine girdiği yönündeki anlatımları reddetti. Arslan savunmasında, olay günü Tamer Ertürk’ü dertleşmek amacıyla aradığını, Sebahattin Sunbat’ın kendi beyanlarında Konyaaltı’nda olduğunu söylediğini, bu nedenle iş yerinde kimlerin bulunduğunu bilmediğini ileri sürdü. Olayın planlı olmadığını savunan Arslan, "Olay günü Tamer Ertürk’ü dertleşmek için aramıştım, Sebahattin Sunbat kendi verdiği ifadelerinde de bana Konyaaltı’nda olduğunu söylediğini söylüyor, onların orada olduğunu bilmiyordum, bilmediğim bir durumda mekanizmayı hazırlayarak içeri girmem mümkün değil, planlayarak gerçekleştirmedim. Bunu nasıl tasarlayabilirim. Üzerime gelinmeseydi bu yaşanmazdı. Bir kez havaya ateş ettim, ikinci atışı hedef almadan yaptım. Seken mermiyle yaralandı. Ambulans çağrılmasını ben söyledim. Selahattin Sunbat’ın olayda yaralanmamış olması, aramızda 2 metrenin olması gözetildiğinde ona yönelik bir eylemde bulunmadığım anlaşılır. Ayrıca, nitelikli dolandırıldığıma dair dosyam mevcuttur" dedi. Kendisine ve ailesine yurt dışı kodlu numaralardan tehdit ve taciz içerikli aramalar yapıldığını iddia eden Arslan, önceki duruşmadan iki gün sonra Tamer Ertürk’ün duruşma öncesi ve sonrası tehdit içerikli mesajlar aldığına ilişkin açıklamasına yönelik savunmasında ise "Tamer Ertürk’ü tehdit ettiğim söyleniyor, infaz gibi ifadeler benim ya da çevremin kullandığı bir terminoloji değildir. Çocuklarım ve kan bağım olan herkes sürekli olarak Gürcistan numaralı bir numaradan gelen aramalarla taciz, tehdit ediliyor, kan parası bedeli altında taleplerde bulunuluyor. Tamer’in de aynı şekilde tehdit edildiğini düşünüyorum, bir oyun kuruyorlar, kendi yaptıkları tehdidi mahkemeye gelip belge olarak sunuyorlar. Bu olay kamuoyuna taşınarak mahkeme üzerinde baskı kurulmaya çalışılıyor" şeklinde konuştu. Uzlaşma bürosu kararı bekleniyor Mahkeme heyeti, önceki duruşmada silahla tehdit şikâyetinden vazgeçmesi üzerine dosyası uzlaşma bürosuna gönderilen Tamer Ertürk hakkında uzlaşma bürosundan henüz bir karar ulaşmadığını belirtti. Heyet, sanığın tutukluluk halinin devamına ve uzlaşma bürosundan gelecek kararın beklenmesine hükmederek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Davanın 2’nci duruşmasında silahla tehdit şikâyetini geri çeken katılan Tamer Ertürk, iki gün sonra Antalya Adliyesi’ne başvurarak tehdit edildiğini ileri sürdü. Ertürk, duruşma öncesi yurt dışı kodlu bir numaradan kendisine ve ailesine yönelik tehdit içerikli mesajlar gönderildiğini, duruşma sonrasında ise ifadeyi geri çekmesine yönelik teşekkür ve tehdit içeren mesajlar aldığını belirtti. Ertürk, adliye önünde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, can güvenliği endişesi yaşadığını ve bu nedenle suç duyurusunda bulunduğunu açıklamıştı.
İstanbul Beşiktaş’ta 29 kişinin ölümüyle biten gece kulübü yangınına ilişkin davanın görülmesine devam edildi Beşiktaş’ta tadilat yapılan gece kulübünde çıkan yangın sonucu 29 kişinin hayatını kaybetmesine ilişkin davanın görülmesine devam edildi. Beşiktaş Gayrettepe’de 2 Nisan tarihinde 16 katlı binanın eksi 1 ve eksi 2’nci katında faaliyet gösteren gece kulübünde tadilat yapımı sırasında yangın çıkmış, çıkan yangında 29 kişi hayatını kaybetmişti. Olaya ilişkin 22 sanıklı davanın görülmesine devam edildi. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmada 4 tutuklu sanık ile bazı tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmaya taraf avukatlarıyla bazı müştekiler de katıldı. Duruşmada bazı sanık avukatları ile mağdur aileler arasında gerginlik yaşandı. Heyet, duruşma düzeni bozulduğu gerekçesiyle ara verdi. Yaklaşık 45 dakika aranın ardından savunma ve beyanların alınmasına devam edildi. Duruşma ertelendi Alınan ifadelerin ardından ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Heyet, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı 2 Mart tarihine erteledi. Olayın geçmişi Beşiktaş Gayrettepe’de 2 Nisan tarihinde 16 katlı binanın eksi 1 ve eksi 2’nci katında faaliyet gösteren gece kulübünde tadilat yapımı sırasında yangın çıkmış, çıkan yangında 2’si yabancı uyruklu 29 kişi hayatını kaybetmişti. Yangına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca iddianame hazırlanmıştı. Hazırlanan iddianamede 9 şüphelinin ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak’ suçundan ayrı ayrı 2 yıl 8 aydan 22,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Soruşturma çerçevesinde İstanbul Valiliği’nce aralarında Eski Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcılarının da bulunduğu kişiler hakkında soruşturma izni verilmişti. Konuya ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlanmış, iddianamede ise 13 şüphelinin ‘görevi kötüye kullanma’ ve ‘taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma’ suçlarından ayrı ayrı 2,5 yıldan 17 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. 2 ayrı dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmişti.
İstanbul Ortaokul öğrencisinden ’barış’ çağrısı Ortaokul öğrencisinin barışla ilgili yazdığı şiir büyük takdir topladı. İstanbul Küçükçekmece Atakent Yavuz Sultan Selim Ortaokulu 2. sınıf öğrencisi Yusuf Ali Gökçe’nin kaleme aldığı "Şu Dünyada Barış Olsa" adlı şiir, arkadaşları ve öğretmenleri tarafından büyük beğeniyle karşılandı. Gökçe, savaş, adalet, insan hakları ve barış konularını işleyen şiirinde, "kan gövdeyi götürmezdi", "insan insanı vurmazdı" ve "bir karış toprak uğruna kardeş kardeşi vurmazdı" dizeleriyle barışın yokluğuna vurgu yaptı. Genç öğrencinin kaleme aldığı dizeler, özellikle adalet adı altında yapılan haksızlıklara ve savaşların yol açtığı yıkıma dikkat çekmesi nedeniyle öğretmenlerinden tam not aldı. Öğretmenleri, Yusuf Ali Gökçe’nin şiirinin hem edebi yönü hem de verdiği evrensel mesaj nedeniyle örnek bir çalışma olduğunu ifade etti. Eğitimciler, bu tür çalışmaların çocukların düşünce ve duygusal gelişimine önemli katkı sunduğunu vurguladı. Gökçe’nin kaleme aldığı şiir şöyle: "Şu dünyada barış olsa, Kan gövdeyi götürmezdi. Göz göre göre, Soykırımlar desteklenmezdi. Şu dünyada barış olsa, İnsan insanı vurmazdı. Adalet adı altında, Kul hakkına girilmezdi. Şu dünyada barış olsa, Bir karış toprak uğruna, Kardeş kardeşi vurmazdı. Bu hayali bile güç işkencehaneler, Hiçbir zaman kurulmazdı. Şu dünyada barış olsa, Yeni yapılan patlayıcı silahlar, Kapanlar, savaş uçakları Yapılır mıydı hiç?".