POLİTİKA - 07 Ağustos 2025 Perşembe 15:41

DEM Parti Sözcüsü Doğan: "Terörsüz Türkiye komisyonunda boş kalan koltuğa İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ı önereceğiz"

A
A
A
DEM Parti Sözcüsü Doğan: "Terörsüz Türkiye komisyonunda boş kalan koltuğa İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ı önereceğiz"

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, İYİ Parti’nin Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer almaması nedeniyle boş kalan koltuklara ilişkin, "Eğer oradan boşalan üye sayısı 3 siyasi parti arasında üleştirilirse biz DEM Parti İstanbul Milletvekilimiz Celal Fırat’ı önereceğiz" dedi.


DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında son zamanlarda ortaya çıkan elektronik imza ile düzenlenmiş sahte diplomalar, ehliyetler, ruhsatnameler ve pek çok belgenin iddia olmanın ötesine geçtiğini belirterek, "’Bunlarla ilgili yargı süreci başlatıldı, sonuna kadar gideceğiz’ falan bu açıklamalara Türkiye toplumu artık inanmıyor, aldanmıyor. Toplumu ikna edin. Nasıl ikna edebilirsiniz? Somut politikalarla ikna edebilirsiniz. Gerçekten koruyucu, önleyici tedbirler aldığınızı göstererek ikna edebilirsiniz. Bunun siyasi ayağının veya siyasette izdüşümünün olmadığını göstererek ikna edebilirsiniz. Şimdi bu kadar büyük bir ağdan, bu kadar büyük bir suç şebekesinden, şebeke demenin bile yetersiz kalacağı bir şeyden bahsediyoruz, networkten bahsediyoruz. Bunun siyasette bir izdüşümünün olmaması mümkün mü? Buna kim inanabilir? Olmadığını ispat etmek iktidarın sorumluluğundadır. Biz bu konunun takipçisiyiz" diye konuştu.



"Hepimizin birlikte yan yana gelerek ortak mücadelesiyle yapabilecekleri var"


‘Terörsüz Türkiye’ çalışmaları kapsamında Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun kurulmasını değerli bulduklarını aktaran Doğan, "Çok önemli bir kavşağa geldiğimizi düşünüyoruz. Elbette bütün sorunlarımızı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan bir komisyon tek başına çözemez. Bir komisyona böyle bir sorumluluk yüklemek de haksızlık olur. Hepimizin birlikte yan yana gelerek ortak mücadelesiyle yapabilecekleri var. Hem siyaset hem de toplum olarak" ifadelerini kullandı.



"DEM Parti olarak elimizden gelen her şeyi fazlasıyla yapmaya hazırız"


Siyasi partilerin komisyon çalışmaları adına çabasının kıymetli olduğunu söyleyen Doğan, "Komisyonun yol haritasının komisyon üyeleriyle birlikte belirlenmesi, orada farklı görüşlerin de ifade edilebilmesi ve tartışılabilmesi bizim açımızdan önemli. Ender rastlanan bir kavşaktayız ve bu kavşağı hep birlikte daha demokratik, daha eşit, daha adil, eşit bir kardeşlik hukukunun tesis edilebildiği, herkesin temsil edilebildiği, eşit yurttaşlık temelli bir Türkiye’nin oluşturabildiği ve birlikte bunu inşa edebileceğimiz şekilde alabilmek için biz DEM Parti olarak elimizden gelen her şeyi fazlasıyla yapmaya hazırız. Meclis Komisyonu’nun yapacağı çalışmaların etkili ve kalıcı bir sonuca ulaşması ve sonrasında atılacak adımların gerçekleşmesi için de partimiz her türlü çabayı gösterecektir. Yıllardır çalıştığımız konular. Adından da anlaşılacağı üzere komisyonun Türkiye’nin toplumsal dayanışmaya ihtiyacı var. Türkiye’nin demokrasiye ihtiyacı var. Türkiye’nin eşit kardeşliğe ihtiyacı var. Bunları sağlayabilecek bir komisyon yola çıktı. Hayırlı işlere imza atmalarını istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.



"DEM Parti İstanbul Milletvekilimiz Celal Fırat’ı önereceğiz"


İYİ Parti’nin komisyonda yer almaması nedeniyle boş kalan koltuklara 3 yeni üyenin geleceği hatırlatılarak DEM Parti’nin hangi vekili önereceği sorusu üzerine Doğan, şu cevabı verdi:


"Buna komisyon karar verecek. Ancak böyle bir ihtimal belirdi. Bu ihtimalin belirmiş olmasının nedeni de İYİ Parti’nin komisyona katılmayacağının olması. Bunun resmi olarak bildirimi ve bunun yarınki toplantıda nasıl karara bağlanacağını hep birlikte öğreneceğiz. Eğer oradan boşalan üye sayısı 3 siyasi parti arasında üleştirilirse biz DEM Parti İstanbul Milletvekilimiz Celal Fırat’ı önereceğiz. Elbette buna komisyon karar verecek. Bunun DEM Parti açısından bir önemi var sevgili arkadaşlar. Biliyorsunuz biz çoğulculuk ilkesini önemsiyoruz. Ancak yalnızca önemsemiyoruz bunu, aynı zamanda hayata da geçiriyoruz. Pek çok farklı siyasal temsiliyetin çatısı altında buluştuğu bir gelenekten bahsediyoruz ve diyoruz ki biz eşit yurttaşlık hakkı herkes için, demokrasi hakkı hepimizin, barış hakkı hepimizin. O yüzden de bir Alevi temsiliyetinin de orada bulunmasının önemli olduğunu düşündük. Komisyona yaklaşımımız da bu şekilde, sorunların çözümüne yaklaşımımız da bu şekilde. Celal Fırat olacak bizim önerimiz şayet komisyon yarın bu yönlü bir karar alırsa."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Minibüs caddedeki çukur yüzünden az kalsın devriliyordu Eskişehir’de bir minibüsün devrilme tehlikesi atlatmasına sebep olan çukurla ilgili açıklama yapan AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Serhat Tunç, "Bir şehir çukura batıyorsa bunun adı hizmet değil, ’Hayat Tepebaşı’nda’ sloganının iflasıdır" dedi. Çamlıca Mahallesi Birlik Caddesi’nde henüz bilinmeyen sebeple büyük bir çukur oluştu. Çukurdan dolayı geçtiğimiz gün bir minibüs devrilme tehlikesi atlattı. Caddedeki trafiği olumsuz yönde etkileyen durum, vatandaşların tepkisini çekti. AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Serhat Tunç, konuyla ilgili açıklamada bulunarak Tepebaşı Belediyesi’ni eleştirdi. "Bir şehir çukura batıyorsa bunun adı hizmet değil, ’Hayat Tepebaşı’nda’ sloganının iflasıdır" Başkan Tunç’ın açıklamasında, "Hayat Tepebaşı’nda diyerek yola çıktınız, ama bugün Tepebaşı’nda hayat ilerlemiyor, araçlar ilerleyemiyor. Birlik Caddesi’nde yaşanan bu manzara bir kaza değil; yıllardır ihmal edilen altyapının, denetlenmeyen çalışmaların ve yönetilemeyen bir belediyecilik anlayışının sonucudur. Yağmur yağınca çöken yollar, otobüsü çukura teslim eden asfalt, sorunun nerede olduğunu açıkça gösteriyor: Sorun yol değil, yönetimdir. Sloganlarla şehir yönetilmiyor, afişlerle çukurlar kapanmıyor. Tepebaşılı her gün yeni bir sıkıntıyla karşı karşıya kalıyor. Bir şehir çukura batıyorsa, bunun adı hizmet değil, ’Hayat Tepebaşı’nda’ sloganının iflasıdır" ifadelerini kullandı.
Kastamonu "Benim arazim" dedi, köy yolunu kestirdi Kastamonu’da bir vatandaş, tapulu arazisinden geçtiğini kanıtlandığı ve yaklaşık 50 köye ulaşım sağlayan grup yolunun kendi mülkü üzerinde kalan kısmını dilekçe vererek kaldırttı. Bölgede yaşayan vatandaşlar, daralan yolun kazalara sebep olabileceğini söyleyerek çözüm bulunmasını istedi. Kastamonu’da yaşayan F.A. isimli bir vatandaş, il merkezinden yaklaşık 50 köye ulaşım imkanı sunan grup köy yolunun bir bölümünün kendi arazisinden geçtiğini belirterek köy muhtarlarından ödeme talep etti. Muhtarların bu talebi kabul etmemesi üzerine F.A., Kastamonu İl Özel İdaresi’ne dilekçe vererek yolun geçtiği alan için ücret istedi. İl Özel İdaresi, yapılan inceleme sonucunda ücret talebini uygun bulmayarak reddetti. Bunun üzerine F.A., tapulu arazisinden geçen yolun kaldırılması için yeniden başvuruda bulundu. Başvurunun ardından İl Özel İdaresi ekipleri, tapulu arazi sınırları içerisinde kaldığı belirlenen yaklaşık 140 metrekarelik asfalt bölümü söktü. Asfaltın kaldırılmasının ardından arsa sahibi F.A., tarlasının sınırlarını belirlemek amacıyla alana demir kazıklar çaktı. Grup yolunun daraltılması, bölge halkının tepkisine neden oldu. Vatandaşlar, daralan yolun trafik kazalarına sebep olabileceğini belirterek, yetkililerden çözüm bulunmasını istedi. "Yol daraldığı için kaza burada kaçınılmaz hale geldi" Merkez ilçeye bağlı Akdoğan köyünde muhtar azalığı yapan Mehmet Ali Bacıroğlu, yetkililerden çözüm beklediklerini ifade ederek, "Burada kaza kaçınılmazdır. Yukarıdan gelen araç ile aşağından gelen araç, yol tek şeride düştüğü için çarpışabilir. Özellikle kışın don olursa duramazlar. Bu yüzden burası kazaya sebebiyet verir. Kadastro memuru burasını nasıl yazdı, benim aklım ermedi. Bu yol neredeyse 200 senelik bir yol. Arkadaş müracaat edince İl Özel İdaresi’nden gelerek buradaki asfaltı kestiler. Buradaki kesilen asfaltı iş makinesiyle kaldırdılar. Buradaki yol daraldı, yol daralınca buradan iki aracın geçmesi mümkün değil. Buradan 2 araba gelse kaza kaçınılmaz olur. Çünkü her an burada ölüm var" dedi. Yolun yaklaşık 20 gündür bu şekilde olduğunu söyleyen Bacıroğlu, "Yolumuz, yaklaşık 20 gündür bu şekilde daralmış tek şeride düşmüş halde duruyor. Buraya 20-25 gündür ne gelen var ne giden var. Yetkililer çözüm bulacak, biz bilmiyoruz" şeklinde konuştu.
Eskişehir 6 gündür kayıp olan öğretmeni bulmak için çalışmalar devam ediyor Eskişehir’de 6 gündür kayıp olan 51 yaşındaki Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı, bulmak için AFAD Eskişehir İl Müdürlüğü koordinesindeki 40 kişilik ekip, havadan ve Porsuk Çayı’nın içinde arama çalışmalarını sürdürüyor. Eskişehir’de 6 gün önce kaybolan Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’ı arama çalışmaları devam ediyor. Öğretmenin son görüldüğü yer olan Porsuk Çayı’nın Gökmeydan Mahallesi kısmında Eskişehir İl Afet Ve Acil Durum Müdürlüğü’nden 9, Odunpazarı Belediyesi Arama Kurtarma Ekibi’nden (OBAK) 5, Dorlion Arama Kurtarma’dan (DAK) 4, MEB Arama ve Kurtarma Birimi’nden (AKUB) 5, Şişecam’ın Acil Vaka Ekibi (SAVE) 4, itfaiyeden 6,Tepebaşı Arama Kurtarma (TAK) 5 ve Sivil Arama Kurtarma Derneği’nden (SARTEM) 2 çalışan olmak üzere toplam 40 kişilik ekiple aramalar, öğretmenin kaybolmasının 6’ıncı gününde devam etti. Havadan dron ve su da ise hem ekiplerin girmesi hemde botlarla yapılan aramalar sabah saatlerinde başladı. Ankara’dan ve Bursa’dan getirilen özel burunlu köpeklerin işaret ettiği yerde arama çalışmaları yoğunlaştı. Ekiplerin kıyı taraması da sürüyor. Tuncay Arslan’ın yakınlarının da çalışmaları yakından takip ettiği bölgede gözlendi. AFAD Eskişehir İl Müdürü Aslan Mehmet Coşkun çalışmaları sahada koordine edip yakından takip ediyor.
Kahramanmaraş MADO’dan "Salep Manifestosu" MADO, Anadolu’nun kadim lezzetlerinden biri olan salebe yönelik yaklaşımını "Salep Manifestosu" ile kamuoyuyla paylaştı. Manifestoda salebin bir içeceğin yanı sıra, kültürel miras, doğaya saygı ve sürdürülebilir üretim vurgusu öne çıktı. MADO tarafından yapılan açıklamada, salebin Anadolu’nun bin yıllık topraklarında, Torosların eteklerinde yetişen orkide köklerinden elde edildiği hatırlatılarak, her fincanın bu coğrafyanın belleğini taşıdığı ifade edildi. Salebin geçmiş ile gelecek arasında bağ kuran bir sembol olduğuna işaret edildi. Kültürel miras olduğu da vurgulandı. Manifestoda, MADO’nun salebi yalnızca bir ürün değil, kültürel bir miras olarak ele aldığı belirtildi. Bu kapsamda Türkiye’de tescilli salep yetiştiriciliği yapan ilk markalardan biri olunduğu, kendi tarlalarında üretim yapıldığı ve orkide koruma ile yaygınlaştırma projelerinin yürütüldüğü kaydedildi. Salep üreticilerine alım garantisi sunularak sürdürülebilir tarımın desteklendiği aktarıldı. Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı ile üniversitelerle iş birlikleri gerçekleştirildiği, Salep çalıştayları ve farkındalık programlarıyla üreticiler, öğrenciler ve kamuoyunun bilgilendirildiği ifade edildi. "Katkısız ve sürdürülebilir üretim" Doğallık ve saflık başlığı altında, ürünlerde katkı maddesi ve sentetik aroma kullanılmadığı belirtilirken, salep orkidesinin doğadaki dengesini korumak amacıyla kontrollü kök kullanımı ve sürdürülebilir hasat uygulamalarının hayata geçirildiği bildirildi. Manifestoda, gerçek salebin sabır ve ustalık gerektirdiği vurgulandı. MADO üretim sürecinde geleneksel yöntemlerin çağdaş tekniklerle birleştirildiği, her aşamanın deneyimli ustalar tarafından denetlendiği belirtildi. Salep kıvamı ve aromasının nesiller boyu korunan orijinal MADO reçetesiyle sağlandığı, bu bilgi birikiminin usta-çırak eğitim programlarıyla aktarıldığı kaydedildi. MADO’nun salebi yalnızca kış mevsimiyle sınırlamadığına dikkat çekilen açıklamada, Türkiye’de soğuk salep ürününü ilk kez ticarileştiren marka olduğu hatırlatıldı. Soğuk salep ve incirli, Antep fıstıklı, Türk kahveli gibi yeni çeşitlerle genç neslin damak zevkine hitap edildiği ifade edildi. "Her Mevsim Salep" vizyonu doğrultusunda global lansmanlar gerçekleştirildiği bildirildi. MADO, Salep Manifestosu kapsamında salebi çeşitlendirmeyi, geliştirmeyi ve yeniliklerle zenginleştirmeyi sürdüreceğini açıkladı. Soğuk salep çeşitleri ve farklı tat kombinasyonlarıyla salebin geleceğin içeceği haline getirilmesinin hedeflendiği belirtilirken, salebin Türk mutfak kültürünün evrensel elçisi olarak dünyaya tanıtılacağı vurgulandı. Orkide koruma ve sürdürülebilirlik konusunda da daha kapsamlı adımlar atılacağı ifade edildi.