SAĞLIK - 30 Temmuz 2024 Salı 12:30

Doç. Dr. Küçükyıldız: “Endometriozisli kadınların yaklaşık yüzde 30-50’sinde gebe kalamama problemleri ile karşılaşılabilir”

A
A
A
Doç. Dr. Küçükyıldız: “Endometriozisli kadınların yaklaşık yüzde 30-50’sinde gebe kalamama problemleri ile karşılaşılabilir”

Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. İrem Alyazıcı Küçükyıldız, “Endometriozisli kadınların yaklaşık yüzde 30-50’sinde gebe kalamama problemleri ile karşılaşılabilir” dedi.


Uzmanlar, toplumda ‘çikolata kisti’ olarak bilinen ve üreme çağındaki kadınların yaklaşık yüzde 10’unu etkileyen endometriozisin iyi huylu bir hastalık olduğuna dikkati çekiyor. Ayrıca uzmanlar, endometriozisin kadınlarda oluşturduğu şikayetlerin hafif düzeyde olabileceği gibi, kişinin günlük hayatını tamamen etkileyen ve hayat kalitesini bozan şiddetli düzeylere de ulaşabileceğini de ifade ediyor. Endometriozisin rahmin iç duvarında bulunan hücrelerin rahim dışında bulunması durumu olduğunu belirten Medicana International Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. İrem Alyazıcı Küçükyıldız, endometriozisin tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi


Şiddetli ağrılara neden olabilir


Endometriozisin üreme çağındaki kadınların yaklaşık yüzde 10’nunu etkileyen östrojen bağımlı, inflamatuar ve iyi huylu bir hastalık olduğunu aktaran Doç. Dr. İrem Alyazıcı Küçükyıldız, “Menarş öncesi ve menopoz sonrası dönemde hormon bağımlı hastalık olduğu için endometriozis sıklıkla şikâyet oluşturmayan ve tespit edilmeyen bir rahatsızlıktır. Ektopik endometrial dokunun bulunduğu yere göre şikayetler farklılaşabilmektedir. Sıklıkla ağrılı adet, siklik veya siklik olmayan pelvik-karın ağrısı, bağırsak tutulumuna bağlı olarak kabızlık, ishal ya da ağrılı büyük tuvalet yapmak gibi şikayetler, cinsel ilişki sırasında ağrı ve kısırlığa sebep olabilmektedir. Şikayetler hafif düzeyde olabildiği gibi, kişinin günlük hayatını tamamen etkileyen, hayat kalitesini bozan şiddetli düzeylerde de ortaya çıkabilir” dedi.


“Endometriozisli kadınların yüzde 30-50’sinde gebe kalamama sorunu görülebilir”


Endometriozis hastalığının teşhis ve tedavisi için en yaygın cerrahi yöntemin laparoskopi olduğunu belirten Küçükyıldız, “Ancak iyi bir anamnez ve pelvik muayene de ayırıcı tanı için gereklidir. Endometriozisli kadınların yaklaşık yüzde 30-50’sinde gebe kalamama problemleri ile karşılaşılabilir. Endometriozis,oluşturduğu yapışıklıklar ile pelvik anatominin bozulmasına, böylelikle mekanik olarak döllenmenin engellenmesine, endometriozis varlığının yumurta (oosit) kalitesi üzerinde olabilecek olumsuz etkilere sebep olabileceği bilgileri mevcuttur” diye konuştu.


Tedavi yöntemi şikayet düzeyine göre belirlenir


Endometriozis hastalarında tedavi yaklaşımlarının genelde hastalarda görülen şikayetlerin düzeylerine göre belirlendiğinin altını çizen Küçükyıldız, şu ifadeleri kullandı:


“Eğer kişide öncelikli problem ağrı ise medikal tedaviler (ilaç tedavileri) ilk basamak tedaviyi oluşturur. Çok şiddetli olmayan ağrı şikayetlerinde öncelikle NSAİİ ilaçlar ile tedaviye başlanabilir. Östrojen bağımlı bir hastalık olduğu düşünülen endometrioziste, östrojen hormonunu azaltmaya yönelik ya da progesteron hormonunu artırmaya yönelik yaklaşımlar şu an güncel tıpta en sık kullanılan medikal tedavi yöntemleridir. Kombine oral kontraseptifler kadın doğumun birçok alanında kullanıldığı gibi endometriozis hastalarında da tercih edilen ilaç grupları içerisinde yer alır.“


Medikal tedavi yöntemleri kullanılabilir


Diğer taraftan vücutta progesteron hormonun etkisini taklit eden ilaçların ise sıklıkla kullanılan diğer medikal tedavi yöntemleri olduğunu kaydeden Doç. Dr. Küçükyıldız, Levonorgestrel salgılayan rahim içi araç kullanımının da yine endometriozis tedavisinde yer verilebilen yaklaşımlardan biri olduğunu vurguladı.


Yan etkilerinden dolayı ilk basamak tedavide çok sık tercih edilmeyen ancak diğer medikal yöntemlere de dirençli olan hastalarda hipofiz görevini baskılamak için GnRH aganistleri tedavileri de bulunduğunu aktaran Doç. Dr. Küçükyıldız, bu tedavi yönteminin uzun kullanımında kemik mineral yoğunluğunun olumsuz etkilenmesi, perimenopoz-menopoz döneminde görülebilen sıcak basması, terleme, çarpıntı gibi durumların en önemli yan etkileri olduğunu anlattı.


Çocuk isteği tedavi yönteminde belirleyici


Hastanın çocuk doğurmak yönünde isteği olduğu durumlarda, endometriozis için kullanılan medikal yöntemlerin bu grup hastalar için uygun olmadığını söyleyen Doç. Dr. Küçükyıldız, “Çünkü bu yöntemler hormonal değişiklikler yaparak, yumurtlamayı engellemektedir. Bu grup hastada yakın takip izlem, yardımcı üreme teknikleri ya da cerrahi uygun olan yaklaşımlar olacaktır. Yakın takip izlem genelde yoğun ağrı şikâyeti olmayan hastalarda ve gebeliğe engel olabilecek diğer sebeplerin olmadığı genç hastalarda kısa bir süre uygulanabilir” ifadesini kullandı.


Çikolata kistleri yumurtalık kanseri gelişme riskini artırabilir


“Doğurganlık istemi dışında, medikal tedavi ile sonuç alınamayan hastalarda da cerrahi tedavilere geçmek durumunda kalınabilmektedir” diye konuşan Doç. Dr. İrem Alyazıcı Küçükyıldız, cerrahi tedavi seçeneği ile ilgili şu bilgileri verdi:


“Cerrahi tedavi seçiminde bir diğer kriter de endometriomaların büyük boyutlarda olmasıdır. Çikolata kistleri yumurtalık kanseri gelişme riskini bir miktar artırmaktadır. Bu nedenle takiplerde hızla büyüme eğiliminde olan, tümör markır takibi (CA125) yüksek ve giderek yükselme eğiliminde olan kişilerde kanser ihtimalini ekarte etmek için cerrahi planlanabilir. Cerrahi tedavilerde amaç tüm endometriozis dokularının mümkünse çıkarılması, pelvik anatominin normal hale getirilmesi veya iyileştirilmesidir. Ancak ameliyat planlaması dikkatli yapılmalı, hastaya muhtemel fayda ve zararlar iyi planlanmalıdır. Kistin tekrarlama ihtimalini azaltmak için kist duvarını çıkarmak önemlidir. Ancak bu girişimlerde yumurtalık rezervinin etkilenebilme ihtimali de unutulmamalıdır. Çocuk istemi olan ve cerrahi ile yumurtalık rezervinin etkilenebileceği durumların varlığında öncelikle yardımcı üreme tekniklerine yönelim düşünülmelidir.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta yeni yıl öncesi gıda denetimleri artırıldı Muş Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekipleri, yılbaşı öncesinde vatandaşların güvenli ve sağlıklı gıdaya ulaşmasını sağlamak amacıyla il genelinde gıda denetimlerini sıklaştırdı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, yaklaşan yeni yıl öncesinde gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla denetim çalışmalarını artırdı. İl Müdürlüğüne bağlı resmi gıda kontrolörleri tarafından il genelinde gıda üretimi ve satışı yapılan işletmelerde denetimler aralıksız sürdürülüyor. Yılbaşı döneminde tüketimi artan ürünler başta olmak üzere her türlü içecek, kuruyemiş, beyaz et ve kırmızı et satışı yapan işletmeler ile şekerleme, pastane ve benzeri gıda işletmeleri denetim kapsamına alındı. Denetimlerde ürünlerin hijyen, muhafaza ve satış şartları ile mevzuata uygunluğu titizlikle kontrol ediliyor. İl Müdür Yardımcısı Muhammed Şen, denetimlere ilişkin yaptığı açıklamada, "Halk sağlığının korunması ve güvenilir gıda arzının sürdürülebilirliği amacıyla yılbaşı sürecinde denetimlerimiz artırılarak devam edecektir. Tüketicilerimizin sağlıklı, güvenilir ve kaliteli gıdaya en hızlı şekilde ulaşması sağlanacaktır" dedi. Vatandaşların da gıda güvenliği konusunda duyarlı olmalarının önemine dikkat çeken Şen, "Karşılaşılan her türlü gıda güvenliği ihlali, hijyen eksikliği veya şüpheli durumların Alo 174 Gıda Hattı’na bildirilmesi, hızlı ve etkin müdahale açısından büyük önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerinin yeni yıl öncesinde denetimlerini hız kesmeden sürdüreceği bildirildi.
Bartın BARÜ’de "Bartınlı Bir Akademisyenin Hayatından Kesitler" söyleşisi düzenlendi Bartın Üniversitesinde (BARÜ) Türkiye’nin idare hukuku alanının önde gelen akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Turgut Tan’ın bağışta bulunduğu kitaplık açılırken akademik yaşamı, bilimsel çalışmaları ve mesleki deneyimleri konuşuldu. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Kütüphane Dokümantasyon ve Daire Başkanlığı tarafından Türkiye’nin idare hukuku alanının önde gelen akademisyenlerinden biri olan Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Tan’ın konuk olduğu "Bartınlı Bir Akademisyenin Hayatından Kesitler" başlıklı bir söyleşi düzenlendi. Kütüphane Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan, Bartın Belediye Başkanı M. Rıza Yalçınkaya, BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı. Bartın’da geçen çocukluk yıllarını anlatan Prof. Dr. Tan, "İlkokul ve ortaokul yıllarım Bartın’da geçerken liseyi İstanbul’da okudum. Ankara Üniversitesi o dönem Mülkiye olarak geçen Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdim. Mezun olduktan sonra kabul aldığım burslarla Fransa’da bulundum. Türkiye’de özellikle idare hukuku alanında ders verdim. Bugün Bartın’a geldiğimde yıllar önce dersine girdiğim başarılı bir öğrencimi memleketimin mülki idaresinin başında vali olarak görmekten mutluluk duyuyorum. Diğer bir mutluluğum ise benim zamanında devam edebileceğim bir lisenin olmadığı memleketime bugün Bartın Üniversitesinin kazandırılmış olmasıdır" dedi. BARÜ Merkez Kütüphanesinde "Prof. Dr. Turgut Tan Kitaplığı" açıldı Ayrıca Bartınlı Prof. Dr. Tan, uzun yıllardır biriktirdiği yaklaşık bin 400 kitabı ve süreli yayını kendisinden sonraki nesillere fayda sağlaması için bölgenin en büyük kütüphanesi olarak bilinen BARÜ Kütüphanesine kitap bağışladı. Söyleşi programı kapsamında, bağışlanan eserlerden oluşan "Prof. Dr. Turgut Tan Kitaplığı"nın da açılışı yapıldı. Bağışlanan eserlerin bir referans niteliğinde olduğunu vurgulayan Kütüphane Dokümantasyon ve Daire Başkanı Burak Beygirci, "Bu koleksiyon idare hukuku, anayasa hukuku, vergi hukuku ve kamu yönetimi alanlarında büyük bölümü klasikleşmiş eserlerden oluşmaktadır. Bu alanların dışında ekonomi, siyaset bilimi, tarih ve edebiyat gibi konularda Türkçe ve Fransızca olmak üzere eşsiz eserleri kütüphanemize bağışlamıştır. Yapılan teknik işlemler esnasında koleksiyonda yer alan pek çok eserin kütüphanemiz tarafından ilk kez girişinin yapıldığı ve ülkemizde ilk kez BARÜ Merkez Kütüphanesine tarafından kataloglandığı tespit edilmiştir. Koleksiyon erişime açıldıktan sonra farklı üniversite kütüphanelerinden bu eserler için kütüphaneler arası ödünç taleplerinin gelmesi söz konusu bağışın eşsiz ve referans niteliğinde bir koleksiyon olduğunu ortaya koymuştur" dedi.
Bartın BARÜ’de farklı kültürler bir araya geldi Bartın Üniversitesinde (BARÜ) eğitimlerine devam eden uluslararası öğrenciler "Kültür Buluşması" etkinliğinde geleneksel giysilerini, yöresel yemeklerini ve danslarını tanıttı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Türkçe Öğretim Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) ile Uluslararası Öğrenci Kulübü tarafından kültürler arası etkileşime katkı sağlamak amacıyla "Kültür Buluşması" etkinliği düzenlendi. Kütüphane Konferans Salonu’nda yapılan programda Türkmenistan, Kazakistan, Yemen, Azerbaycan ve Endonezya’ya ait kültürler; geleneksel giysileri, yöresel yemekleri, müzikleri ve danslarıyla tanıtıldı. BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya da etkinliğe katılarak uluslararası öğrencilerin kültür buluşmasına ortak oldu. Öğrencilerin hazırladığı gösterileri ilgiyle izleyen Rektör Akkaya, kültürel çeşitliliğin üniversite yaşamına kattığı değere dikkat çekerek "Bugün dünyanın farklı coğrafyalarından gelen öğrencilerimizin kendi kültürel değerlerini tanıtmalarına eşlik ediyoruz. Burada Türk kültürünü öğrendiniz. Her ne kadar başka diyarlardan gelmiş olsanız da Anadolu kültürünü buradan yaşayıp dostluklar edindiniz. Biz Bartın Üniversitesi olarak dili kültürün bir taşıyıcısı olarak görüyoruz. Hepiniz birer Bartın Üniversitesi ve Bartın elçisisiniz. Gittiğiniz ülkelerde Türkiye’nin bir sesisiniz. Burada yaşanmışlıklarınız sizlere rehberlik sunacaktır. Bu vesileyle kültürler arası etkileşimi güçlendiren etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Uluslararası öğrencilerin kültürel zenginliklerini tanıttığı stantların yoğun ilgi gördüğü program, hatıra fotoğraflarının çekilmesiyle sona erdi.