GÜNDEM - 15 Nisan 2025 Salı 23:37

Doktorlarından Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumuna ilişkin açıklama!

A
A
A

TBMM Başkanvekili ve DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in yaklaşık 12 saat süren ameliyatın ardından yoğun bakım ünitesindeki tedavisine devam ediliyor. Ameliyatı gerçekleştiren Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Ertan Sağbaş, "Çok ağır patolojiydi. Biz daha önce bu tür disseksiyon ameliyatları çok yaptık. Sırrı Bey'inki benim uzun zamandır gördüğüm en komplike disseksiyonlardan biriydi" dedi. Prof. Dr. Sağbaş ayrıca sonraki sürecin belirsizliğini koruduğuna işaret ederek, "Hastamız gerçekten çok kritik bir pozisyonda. Uzun vadeli de konuşamayız, bir şey dememiz de mümkün değil" ifadelerini kullandı.

TBMM Başkanvekili ve DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, geçirdiği kalp krizi sonrası yaklaşık 12 saat süren ameliyatın ardından yoğun bakım ünitesine sevk edildi. Önder'in tedavisine devam edilirken, hastane Başhekimi Prof. Dr. Çavlan Çiftçi ile ameliyatı gerçekleştiren doktorlardan Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Ertan Sağbaş Önder'in ameliyatına ve son durumuna ilişkin açıklama yaptı.

"Sırrı Süreyya Önder nabızsız, entübe ve kalp, akciğer masajı eşliğinde getirilmiştir"

Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumu hakkında bilgi veren Başhekim Prof. Dr. Çavlan Çiftçi, "Sayın Sırrı Süreyya Önder, 112 ambulans ekipleri tarafından nabızsız, entübe ve kalp, akciğer masajı eşliğinde dün gece saat 22.41 sıralarında hastanemiz acil ünitesine ulaştırılmıştır. Acil servisimizde yaklaşık 10 dakika süren kalp, akciğer masajı sonrası spontan dolaşım sağlanmış, nabız alınmış, yapılan acil ekokardiyografi sonucunda Tip 1 Aort Disseksiyonu tanısı konulmuştur. Tip 1 Aort Disseksiyonu kalpten çıkan ana aorta, arkus aorta ve inen aortayı içeren tüm aort ataklarının içerisine kanamadır. Takiben 23.05’de hastamızda yeniden ritim bozukluğu olup, nabız ve dolaşım durmuştur. Kalp masajı yapılarak hastamız acilen ameliyathaneye alınıp, saat 23.35’de operasyon başlamıştır. Operasyonumuz 12 saat sürmüştür. Ameliyatta aort disseksiyonunun sağ koronerden başlayıp tüm aortayı kapsadığı tespit edilmiştir. Sırasıyla sağ koroner damara koroner by-pass yapılmış, aort kapağı değiştirilmiş ve tüm aorta boyunca greftleme ve anastomoz işlemleri tamamlanmıştır. Ne yazık ki sağ koronerden başlayan disseksiyon orada bir miktar küçük bir kopmaya ve delinmeye neden olmuştur. Tüm aortayı etkileyen bizim Tip 1 dediğimiz bu disseksiyon, bizim en büyük kalp cerrahisi operasyonlarından biridir. Aslında mortalitesi son derece yüksek olan, ölüm riski yüksek olan bir ameliyattır. Bu disseksiyon gerek büyük olması, gerek kalbi besleyen sağ koroneri içermesi nedeniyle ameliyat esnasında hastaya takılmış olan EKMO, ameliyat sonucunda hastada sol ventrikülde kasılma varken, hastanın sağ ventrikülünde hala bir kasılma bulunmamaktadır. Sağ ventrikülde kasılmanın olmayışının nedeni, hastanın sağ koroneri disseksiyonun başlangıç noktası olması ve hastanın sağ ventrikül infarktüsü geçirmesidir. 12 saate yaklaşan bu ameliyat sonrası yapılan tüm bu işlemlerden sonra kalp dolaşım mekanik destek cihazıyla yoğun bakım ünitemize alınmıştır. Hala kendisi hayati riskini korumaktadır ve yoğun bakımda kendisinin tedavisi verilmeye devam edilmektedir" ifadelerini kullandı.

"En çok nörolojik tablosunu merak ediyoruz, çünkü hastamızın geldiğinden beri şuuru kapalıdır"

Önder’in hastaneye geldiği andan bu yana şuurunun kapalı olduğunu belirten Prof. Dr. Çiftçi, "Hastamız zaten arrest olarak gelmiş olduğu için asigozu en başından beri var. Biz bu asigozla yapmış olduğumuz daha ambulansla başlamış olan kalp masajı nedeniyle bizde de bu masaj yapıldı ve direkt ameliyathaneye alındığı için asigozla yoğun bakımda başa çıkabileceğimizi düşünüyoruz. Şu dakika itibarıyla en çok nörolojik tablosunu merak ediyoruz. Çünkü hastamızın geldiğinden beri şuuru kapalıydı. Hastamız EKMO desteği altında olduğu için nörolojik değerlendirmesini şu an gerçekçi bir şekilde yapamıyoruz. Umarım bunun önümüzdeki günler içerisinde daha somut bir şekilde açıklamasını yapacağız. Bu durum birkaç gün daha sürecektir. Bunun için 3-5 gün dememiz yanlış olur ama klasik bilgilerimize göre her zaman için sağ ventrikülün düzelmesi daha yavaş olur. Hepimiz sabırla bekleyeceğiz" şeklinde konuştu.

"Çok ağır patolojiydi"

Ameliyatı gerçekleştiren doktorlardan Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Ertan Sağbaş ise, aort disseksiyonunun başlı başına kalp damar cerrahisinin en önemli, en ileri patolojilerinden ve en zor tedavi edilenlerinden biri olduğunu belirterek, "Ama bir şeyi ilave etmek istiyorum. Burada disseksiyon ana atar damarı kalpten çıktığı yerden başlayıp aşağı kadar devam ediyor. Geriye doğru da aort köküne kadar yani aort kapağı kadar da geri gelmiş durumdaydı. Ve sağ koroner disseksiyonun içinde kalmış. Ve aynı zamanda sağ koronerin ağzında daha hafif bir yırtık da vardı. Ve bu disseksiyon sağ koroner ağzını kapatmış. Muhtemelen Sırrı Bey'in 112 acile geldiğinde şikayetini söyleyip yere yığılmasının sebeplerinden bir tanesi, bence en önemlisi buydu. Yani sağ koroner damarda, orada beslenme bozukluğundan dolayı disseksiyona bir de sağ koronerin etkilenmesinden dolayı kalp krizi de eklenmiş. Yani hem disseksiyon vardı hem de kalbin sağ tarafını etkileyen bir kriz de vardı. Dolayısıyla ağır bir patolojiydi. Biz bunu fark ettik. Ve hemen by-passını yaptık ve aort disseksiyonunu da düzelttik. Anevrizmayı da düzelttik. Hepsini düzelttik. Fakat kalp çok hırpalandığından, çok darbe yediğinden biraz dinlendirdik. Aslında bizim yaptığımız işler gece 04.00'de bitti ama kalbi dinlendirdik. Kanama kontrolü yaptık. Evet ameliyat 11-12 saati buldu. Çok ağır patolojiydi. Biz daha önce bu tür disseksiyon ameliyatları çok yaptık. Sırrı Bey'inki benim uzun zamandır gördüğüm en komplike disseksiyonlardan biriydi" dedi.

Sırrı Önder’in teşhisi konmuş bir aort anevrizma hastalığı olduğunu ifada eden Sağbaş, "Yani aort damarında bir genişlemenin olduğu bir teşhisi var. Birkaç merkezde de bu teyit edilmiş, takip edilmiş. Ama bu müdahale sınırında olmayan bir anevrizma. Onun için ilaç tedavisiyle takip edilmiş. Bizim bildiğimiz bu" ifadelerini kullandı.

"Kalbi durmuştu"

Sırrı Süreyya Önder'in ameliyathaneye kalp masajıyla girdiğini söyleyen Sağbaş, "Biz ameliyata aldığımızda, ameliyathaneye girdiğimizde masajla girdi. Masajla ameliyat masasına aldık. Masajla kasık damarlarına, kalp, akciğer makinesine geçtik. Ondan sonra masajı bıraktık. Vücut dolaşımını rahatlatınca masajı bıraktık. Tabii yani kalbi durmuştu" ifadelerini kullandı.

"Hastamız gerçekten çok kritik bir pozisyonda, uzun vadeli konuşamayız"

Sonraki süreçle ilgili uzun vadeli konuşamayacaklarını belirten Sağdaş, "EKMO beklediğimiz bir durum mu? EKMO her zaman bu tür ameliyatlarda bizim aklımızın bir kenarındadır yani. İhtiyaç olduğunda da bizim sistemler hazır olarak bekler ve EKMO'ya da hastayı sokarız. Bundan sonra ne olacak? Bundan sonrası için bu şekilde yüksek doz kalbi destekleyici ilaç alan bir hastada uzun vadeli konuşmak doğru değildir. Şu saatte bu olur. Bunu size söylememiz mümkün değil. Çünkü anlık verileri değerlendirerek biz bu hastanın takibini yapıyoruz. Ona göre tedavisini düzenliyoruz. Elbette şu var hani EKMO ile birlikte bazı parametrelerde kısmi düzelmeler gördük. Ama hastamız gerçekten çok kritik bir pozisyonda. Uzun vadeli de konuşamayız, bir şey dememiz de mümkün değil" dedi.

Siyasilerden Sırrı Süreyya Önder’e geçmiş olsun mesajı

Siyasiler, rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan DEM Partili Sırrı Süreyya Önder için geçmiş olsun mesajları paylaştı.

Siyasiler, İstanbul'da geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılan TBMM Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder için geçmiş olsun mesajı paylaştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "TBMM Başkanvekilimiz Sırrı Süreyya Önder’e, geçirdiği rahatsızlık nedeniyle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Tedavisi hassasiyetle sürdürülen Sayın Önder’in sağlık durumunu yakından takip ediyor, kendisine acil şifalar diliyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, "TBMM Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'e yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, acil şifalar diliyorum" ifadelerini kullandı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Acil şifalar diliyoruz" açıklamasında bulundu.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "TBMM Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’e geçirdiği rahatsızlık nedeniyle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Kendisine Rabbimden acil şifalar diliyorum" dedi.

Lokman Sarıkurt - Salih Emre Kaşkaya

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’da izinsiz gösteri yapan 30 kişi gözaltına alındı Ankara’nın Çankaya ilçesinde yasadışı eylem yapan 300 kişilik gruptan 30 kişi gözaltına alındı. Ankara’da akşam saatlerinde bir grup Konur Sokak’ta toplanarak eylem yaptı. Polisle eylemciler arasında gerginlik yaşanırken Ankara Valiliği olay ile ilgili açıklama yaptı. Valilikten yapılan açıklamada 30 kişinin gözaltına alındığı duyurularak, "25 Nisan 2025 günü saat 21.00 sıralarında Çankaya İlçemiz Konur Sokak üzerinde yasadışı eylem yapan 300 kişilik grubun, polisin dağılmaları yönündeki uyarılarını dikkate almayarak yürüyüşe geçmeleri ve polise karşı mukavemet etmeleri üzerine, gruba müdahale edilmiştir. Olayla ilgili olarak 9 kadın, 21 erkek olmak üzere toplam 30 kişi gözaltına alınmıştır" ifadeleri kullanıldı. "Erkek polislerin kadın şahsı gözaltına alınırken üstü açıldı" şeklinde paylaşım ve haberler ile ilgili olarak valilik şahsın erkek olduğunu belirterek, "Bazı basın ve sosyal medya organlarında, ‘Erkek polis memurlarının sözde kadın bir şahsı gözaltına aldıkları sırada, vücudunun bir kısmının görüldüğü’ görsellerin yer aldığı tespit edilmiştir. Konu ile ilgili yapılan görüntü incelemelerinde ve çalışmalarda, gözaltına alınan şahsın 1998 doğumlu M.B. isimli erkek şahıs olduğu, eylem sırasında yüzünü kırmızı kaşkol ile kapattığı, şahsın üzerinde kot pantolon, deri ceket ve tişört olduğu tespit edilmiştir. Ancak gözaltı işlemi sırasında ilgili şahsın, polise direnmesi sebebiyle ortaya çıkan görüntülerinde kadın iç giyimi kullandığı anlaşılmıştır. Bahsi geçen şahsın daha önce de yasadışı toplumsal eylemlere karıştığı, müstehcen görüntülerin yayınlanmasına aracılık ettiğinden dolayı hakkında devam eden adli davalarının bulunduğu ve 2020 yılında yasadışı örgüt propagandası yapma suçundan gözaltına alındığı şeklinde kayıtlar bulunduğu tespit edilmiştir. Kamuoyunun hassasiyetinin istismar edilerek, kasıtlı olarak yayılan bilgilere itibar edilmemesi önemle rica olunur" ifadelerine yer verildi.
Muğla Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın: "Milleti küçük gören jakobenlerin yanında olmadık" Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Muğla’da Eğitim Bir-Sen Muğla Şubesi’nin Menteşe Öğretmenevi’nde düzenlenen İl Divan toplantısına katıldı. Toplantıya Memur-Sen ve Memur-Sen Sendikasına bağlı şubelerin başkan ve üyeleri katıldı. Eğitim Bir-Sen Muğla Şubesi’nin İl Divan toplantısında konuşan Memur-Sen Genel Başkana Ali Yalçın, Anadolu’nun yerli ve milli değerleri üzerinde şekillenmiş olan 33 yıllık mücadele süresi içerisinde çizgisinden asla sapmayan ve bu karakterin üzerine yolculuğunu sürdürme iradesini her fırsatta ifade eden bir teşkilat olarak bugünlere geldiklerini açıkladı. "Toplumun değerleri ile hiç çatışmadık" Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 33 yıllık süre içinde bu toplumun değerleri ile hiç çatışmadıklarını belirterek, "Memur-Sen ailesi olarak geldiğimiz ana kadar 33 yıllık süre içerisinde hiçbir zaman toplumun değerleri ile çatışmadık. Hiçbir zaman milletle kavga etmedik. Hiçbir zaman bu topraklara yabancı düşmedik. Hiçbir zaman diğer ülkelerin, bazı grupların, emperyalist odakların, Türkiye’deki lejyonerleri gibi onlardan ihale almadık, onlar adına içeride mikser görevi görmedik. Onun için Anadolu’nun yerli ve milli değerleri üzerinde şekillenmiş olan 33 yıllık mücadele süresi içerisinde de bu çizgisinden asla sapmayan ve bu karakterin üzerine yolculuğunu sürdürme iradesini her fırsatta ifade eden bir teşkilat olarak bugünlere geldik. "Milleti küçük gören jakobenlerin yanında olmadık" Memur-Sen’in ücret taleplerinin içine sıkışmış bir sendika olmadığını, millete ‘kömürcü’ diyenler ile hiçbir zaman yan yana gelmediklerini belirten Yalçın, "Memur-Sen ailesi, Gazze olaylarına bugün cereyan ettiği haliyle de dünden bugüne oradaki insan direnişine her zaman sonuna kadar dikkatli davrandı ve toplum vicdanında, kamu vicdanında bu konuda elinden gelen örgütlü gücü ile tüm çalışmalarda ya başı çekti, ya da omuz verdi. Vermeye devam ediyor. Bunu insani bir sorumluluk olarak görüyoruz. Onun için Memur-Sen bu konuda farklı bir aile. Sadece ücret talepleri içine sıkışmış, onun üzerinden toplumun isteği manipüle eden, köpürten ama ideolojik sendikacılık yaparak, bazı uluslararası kirli projelerin içerideki taşeronları gibi hareket ederek bu konuda biz bu milletle ters düşmedik. Tahtayı mora boyayacağız, çocuklara LGBT anlatacağız gibi hiç bir saçmalığın içeresinde yer almadık. Bazı sendika görünümlüler gibi Diyarbakır annelerini ziyarete giden ve annelerin teröre karşı direnişini destek veren, üyelerini ihya eden aymazlar gibi hiçbir zaman davranmadık. Genelde işimiz, ülkenin demokratikleşmesi, korku tünelinden çıkması, ham demokrasinin tam demokrasi olması, vesayet odaklarının millet iradesi üzerinden düşmesi, herkes eşit ama biz biraz daha eşitiz diyen, bu ülkedeki beyaz adamların, egemenlerin, benim oyumla çobanın oyu bir mi diyen aymazların, millete bidon kafalı, kömürcü, makarnacı diyen ve milleti bu anlamda horlayan ve aşağılayan bu anlamdaki bazı jakobenlerin hiçbir zaman yanında olmadık, safında olmadık. Her zaman millet yanında, insan yanında, ergen yanında hareket ettik. Çünkü bizim genelde kuruluş hikayemiz bu ülkenin demokratikleşmesi, özgürleşmesi, devletin insanları ve bütün vatandaşlarını tanıması ve hizmeti bu minvalde yürütebilmesidir. Buradaki mesele temel bakış açısından kaynaklı. Tıpkı bazı liderlerin Avrupa bu işe ne der, Avrupa’ya Türkiye’yi şikayet etmeye çalıştığı gibi eziklik içerisinde hareket ettiği yerde biz kendi coğrafyamızda, kendi toprağımızda medeniyet mefkuremizin geleneği olarak bir durmak, omurgalı olmak, diğer masum ve mazlumların mağdurların da bize tutunarak ayağa kalkması için bunu bir fırsat görürken, onların ne gördüğü ve ne de durduğu konusu onları ilgilendirir ama bizim durduğumuz noktanın erdem ve fazileti bütün toplumun tarafından tespit ve teyit edilmiştir" dedi. Memur-Sen’in yetkiyi almadan önce yetkili olanların hiçbir şey üretmediğini belirten Yalçın, "Sendikal alana ilişkin dokunuşlara gelince. Bizden önce yetkili olanlar, 2001 yılında çıkan yasadan sonra, 2010’a kadarki süreçte masaya gitti, geldiler. Ve biz onu afiş yaptık, gönderdik okullara, okullarda o afişi görüyorsunuz. 4 yıl biri, 5 yıl biri oturdu masaya. 5 yıl sıfır, 4 yıl sıfır. Uzlaştığımız, uzlaşamadığımız toplu sözleşmeler var ama toplu sözleşmede sadece eğitim, hizmet kolundakini ifade edecek olursak, sadece toplu sözleşme kazanımı 88 kazanım diye oraya yazdık ve sıfır sıfırın gerekçesini de Devlet Personel Başkanlığı’nın bu konuda ürettiği, kitabı kamu görevlileri sendikacılığın kitabını oraya resmini koyduk, açın bakın diye. Bu, bizim Memur-Sen’in yetkili oluşuna kadar, çok laf ettiler ama çok iş yaptılar değil" dedi.