EĞİTİM - 30 Aralık 2025 Salı 20:29

Eğitim-Bir-Sen’den "Mesleki ve Teknik Eğitimde 10 Yıllık Dönüşüm ve Acil Çözüm Önerileri Raporu"

A
A
A
Eğitim-Bir-Sen’den "Mesleki ve Teknik Eğitimde 10 Yıllık Dönüşüm ve Acil Çözüm Önerileri Raporu"

Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından "Mesleki ve Teknik Eğitimin Son On Yılı ve Geleceği: Tespitler ve Öneriler" başlıklı Odak Analiz çalışması gerçekleştirildi.


EBSAM tarafından "Mesleki ve Teknik Eğitimin Son On Yılı ve Geleceği: Tespitler ve Öneriler" başlıklı Odak Analiz çalışması hazırlandı. Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimin son on yıldaki dönüşümünü kapsamlı ve veriye dayalı olarak ortaya koyan rapor, nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi ve istihdam odaklı politikaların acilen hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.


Çalışmada, Almanya, Japonya, Finlandiya, Birleşik Krallık ve Güney Kore olmak üzere beş ülkenin mesleki ve teknik eğitim sistemleri detaylı biçimde incelendi. Bu ülkelerin mesleki eğitim modelleri; okul-işletme iş birlikleri, iş temelli öğrenme yaklaşımları, program esnekliği ve mezunların istihdama geçiş mekanizmaları açısından değerlendirilerek Türkiye için karşılaştırmalı bir çerçeve sunuldu.



Mesleki eğitimde öğrenci oranı düşüyor


Rapora göre, Türkiye’de mesleki ve teknik ortaöğretimdeki öğrenci sayısı 1 milyon 681 bin olmasına rağmen, ortaöğretim içindeki payı son on yılda yüzde 36’dan yüzde 31,5’e geriledi. OECD ülkelerinde mesleki programlardaki öğrenci ortalaması yüzde 44 iken, Türkiye bu ortalamanın oldukça altında kaldı. Raporda, mesleki eğitimin cazibesini artırmak için kapsamlı politikalar geliştirilmesi gerektiği vurgulandı.



Mesleki Eğitim Merkezleri yükselişte, ancak tanıtım ve yönlendirme eksik


Mesleki eğitim merkezlerine kayıtlı öğrenci sayısı 2016’da 36 bin 619 iken, 2025’te 420 bin 330’a yükseldi. Bu artışa rağmen, merkezlerin öğrenci ve velilere tanıtımı, rehberlik hizmetleri ve sektör iş birlikleri yetersiz bulunuyor. Raporda, mesleki eğitim merkezlerinin "cazibe merkezleri" haline getirilmesi için tanıtım, rehberlik ve hukuki hakların güvence altına alınması önerildi.



Özel sektör katılımı düşük, teşvik mekanizmaları şart


OECD ülkelerinde mesleki eğitimde özel sektör payı ortalama yüzde 23 iken, Türkiye’de bu oran sadece yüzde 6,4. Raporda, özel sektörün mesleki eğitime daha fazla katılımını sağlayacak teşvik mekanizmalarının devreye alınması çağrısı yapıldı.



Mezunlar istihdam yerine yükseköğrenimi tercih ediyor


Rapordaki tespitlere göre, mesleki ve teknik ortaöğretimden mezun olan öğrencilerin büyük çoğunluğu işgücüne katılmak yerine üniversite sınavına başvuruyor. 2024 yılında 360 bin 81 yeni mezundan 352 bin 545’i üniversite sınavına girdi. Yükseköğretimdeki kontenjan azalmaları ve baraj puanlarının kaldırılması, mesleki eğitim mezunlarının üniversiteye geçişini zorlaştırırken, eğitim-istihdam bağının güçlendirilmesi acil bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor.



Türkiye, NEET oranında OECD’de ilk sırada


Türkiye, 18-24 yaş arası ne eğitimde ne istihdamda olan (NEET) genç oranında yüzde 31 ile OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor. Bu gençlerin büyük bölümü lise mezunu olmasına rağmen hem istihdam hem de eğitim dışında kalıyor. Raporda, NEET gençlere yönelik özel politika ve yönlendirme mekanizmalarının geliştirilmesi öneriliyor.



Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı avantaja dönüştürülebilir


Mesleki ve teknik ortaöğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 11 ile Türkiye, OECD ortalaması olan 14’ün altında kaldı. Bu kapasitenin daha etkin kullanılarak, genel ortaöğretim öğrencilerine sertifikalı mesleki eğitim programları sunulması tavsiye ediliyor.



Veri temelli politika ve paydaş iş birliği şart


Raporda, mesleki eğitimde yaşanan sorunların çözümü için veri temelli politika geliştirme, sektör-okul iş birliklerinin güçlendirilmesi ve erken yönlendirme mekanizmalarının hayata geçirilmesi vurgulandı. Almanya, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerde mesleki lise mezunlarının istihdam oranının yüzde 89’lara ulaştığı aktarılarak, Türkiye’de de benzer modellerin uyarlanması gerektiği ifade edildi.


Analiz sonuçları; erken yaşta mesleki yönlendirme, okul-işletme iş birliğinin güçlendirilmesi, özel sektörün mesleki eğitime daha fazla dâhil edilmesi ve mezunların doğrudan istihdama geçişini destekleyen politikaların aciliyetini ortaya koydu. Ayrıca yüksek NEET oranları, mesleki eğitimin genç işsizliğiyle mücadelede daha etkin bir araç hâline getirilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Bu doğrultuda raporda şu öneriler sıralandı:


"Ortaöğretimde mesleki eğitime yönelimi artırmak için erken yaşta etkin kariyer rehberliği ve yönlendirme mekanizmaları güçlendirilmelidir. Mesleki eğitimin ortaöğretim içindeki payının düşmesi dikkate alınarak, mesleki eğitimi cazip hâle getiren yapısal politikalar geliştirilmelidir. İş temelli öğrenmenin cazibesini gösteren mesleki eğitim merkezleri kurumsal olarak güçlendirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Mesleki eğitim merkezleri ortaokuldan itibaren öğrenci ve velilere etkin biçimde tanıtılmalı, rehberlik faaliyetleri artırılmalıdır. Mesleki eğitimin sürdürülebilirliği için özel sektörün ortaöğretim düzeyinde mesleki eğitime katılımı teşvik edilmelidir. Mesleki ve teknik ortaöğretimde oluşan kapasite avantajı, kısa süreli ve sertifikalı mesleki eğitim programlarıyla daha etkin kullanılmalıdır. Mesleki eğitim mezunlarının doğrudan istihdama geçişini güçlendirmek amacıyla mezun beklenti ve yönelimlerine ilişkin veri temelli çalışmalar yapılmalıdır. Uluslararası örnekler doğrultusunda mesleki eğitimin itibarı, okul-işletme iş birliği ve esnek geçiş modelleriyle yeniden yapılandırılmalıdır. Yükseköğretime yönelen ve doğrudan istihdama geçecek öğrenciler için farklılaştırılmış mesleki eğitim modelleri oluşturulmalıdır. Yüksek NEET oranları dikkate alınarak gençlerin sertifikalı mesleki eğitimler ve mesleki eğitim merkezlerine yönlendirilmesi sağlanmalıdır. Mesleki ve teknik eğitim politikaları, tüm paydaşların katılımıyla ve veri temelli bir yaklaşımla planlanmalıdır."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa’da iş yeri hırsızlığına 5 tutuklama Manisa’nın Turgutlu ilçesinde Organize Sanayi Bölgesi’nde bir iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayıyla ilgili adım adım iz takip eden Manisa İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri 7 şüpheliden 3’ünü İstanbul’da yakaladı, şüphelilerden 2’sinin farklı suçlardan cezaevinde oldukları öğrenildi. Mahkemeye çıkarılan 5 kişi tutuklanırken, 2 şüpheliyi yakalama çalışmaları devam ediyor. Manisa İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince, 13 Ekim 2025’i 14 Ekim 2025’e bağlayan gece saatlerinde Turgutlu ilçesi Selvilitepe Mahallesi Organize Sanayi Bölgesi’nde yaşanan iş yeri hırsızlığı olayıyla ilgili geniş çaplı çalışma başlatıldı. Asayiş Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan çalışmalarda, iş yeri ve çevresinde bulunan çok sayıda güvenlik kamerası görüntüsü incelendi. Yapılan incelemelerde, yüzleri maskeli 4 şüphelinin iş yerine girdikleri, iş yerinde bulunan çelik kasayı keserek içerisindeki paraları aldıkları ve olayın ardından ara yolları kullanarak Manisa’dan ayrıldıkları belirlendi. Şüphelilerin yakalanmasına yönelik olarak 13-14 Ekim tarihlerinde kente giriş ve çıkış yapan yaklaşık 3 bin 500 araç incelemeye alındı. Yapılan çalışmalar sonucunda şüphelilerin İstanbul’dan Turgutlu’ya geldikleri tespit edilirken, olaya karıştığı belirlenen toplam 7 şüpheli şahıs belirlendi. Şüphelilerden H.K. (31) ve M.T. (25), İstanbul’da yakalanarak gözaltına alındı. 26 Aralık 2025 tarihinde Manisa’ya getirilen 2 şüpheli, sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. D.Ç. (27) ve M.K. (24) isimli şüphelilerin ise farklı suçlardan cezaevinde bulundukları tespit edildi. Söz konusu 2 şüpheli, 29 Aralık 2025 tarihinde dosya kapsamında SEGBİS yöntemiyle sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. Z.S. (27) isimli şüpheli ise İstanbul’da yakalanarak gözaltına alındı. 30 Aralık 2025 tarihinde Manisa’ya getirilen şüpheli, çıkarıldığı adli makamlarca tutuklandı. Olayla bağlantılı 2 şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışmaların sürdüğü belirtilirken, soruşturma kapsamında şu ana kadar toplam 5 şüpheli tutuklandı.
İstanbul Somali Cumhurbaşkanı Mahmud: "Netanyahu’nun bu saldırgan tavrı, Somali’yi de içeren bu tavrı kabul edilemez" Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, "Netanyahu’nun bu saldırgan tavrı, Somali’yi de içeren bu tavrı kabul edilemez. Aslında bu saldırgan tavır, uluslararası hukukun da ihlalidir" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde bir araya geldi. Toplantı sonrasında Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud basın açıklaması yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Somali’nin zor zamanlarında yanında olduğu ve liderliği için teşekkür eden Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, "Özellikle Somali’nin toprak bütünlüğü ve egemenlikle ilgili tehditle karşılaştığı bu dönemde biz, Türkiye’nin, Türk milletinin desteğini hissettik. Somali olarak biz de kendi kuvvetli hükümetimizi kurmak toprak bütünlüğümüzü eğemenliğimiz korumak için çalışıyoruz. Türkiye çok uzun yıllar önce Somali arasında arabuluculuk çalışmaları yapmıştır. O zamandan beri bu sorunun barışçıl dostane bir şekilde çözülebilmesi içinde çalışmalar yürütmüştür. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine Türkiye’nin Somali’nin yanında olduğunu bir kere daha tekrarlamıştır. Türkiye, Somali’yi desteklemek üzere Somali’nin yanında olacaktır. Türkiye’nin desteği, Somali’nin ilerlemesinde son derece önemli. Barış, istikrar ve iyileşme için Türkiye’nin işbirliği bizimle çok önemli" dedi. "Son 2 yılda Somali ve Türkiye farklı alanlarda yaptıkları çalışmalarla dikkat çekiyor" Türkiye ve Somali’nin yaptığı çalışmalarla dikkat çektiğini belirten Mahmud, "Netanyahu’nun bu saldırgan tavrı, Somali’yi de içeren bu tavrı kabul edilemez. Aslında bu saldırgan tavır, uluslararası hukukun da ihlalidir. Birleşmiş Milletler kurucu anlaşmasını ihlal eder niteliktedir. Yine Afrika Birliği’ni bir araya getirmiş olan anlaşmaların da diplomasinin de her türlü ilkesini ihlal eder niteliktedir. Toprak bütünlüğü, egemenlik ve bunlara müdahale etmemek bütün uluslararası sistemlerin altındaki temel değerlerdir. Somalili gruplar içerisinde de bazı gerginlikler var. Bu ayrımcılığı aşırı uç gurupları destekleyerek daha da derinleştirmek uluslararası ve dışarıdan müdahalelerle bunu derinleştirmek kimseye faydalı olmaz. Son 2 yılda Somali ve Türkiye farklı alanlarda yaptıkları çalışmalarla dikkat çekiyorlar. Güvenlik alanındaki çalışmalar buna bir örnek. Yine insani yardım çalışmaları da Somali’nin geçmiş olduğu en zor dönemde Türkiye’nin uzatmış olduğu yardım eli de çok önemli" şeklinde konuştu. Mahmud, "Bugün ortak olarak dedik ki Somali’nin petrol ve gaz kaynaklarının tetkik edilmesinde beraber çalışmalar yapıldığını ve anlamlı başarılar elde edildiğini duyurduk. Bu alanda uzun zamandır çalışma yapıyoruz. Türkiye’ye çok müteşekkiriz bu alanda öncülük ettiği için ve Somali’nin yanında durduğu için. Teknik ve bilimsel değerlendirmeler yapıldı ve bunun sonucunda olumlu sonuçlar elde edildi. Bu uzun süreli bir iş birliği ve yatırım. Bundan sonraki fazda yine sondaj çalışmaları devam edecek bu da çok büyük bir çalışma. Ağır bir görev. Fakat çok kısa süre içerisinde sondaj çalışmaları da başlayacak. 2026’ya çok iyi bir başlangıç yapacağız" diye konuştu. "Petrol ve gazın keşfedilmiş olmasının Somali’nin ulusal anlamda tekrar güçlenmesinde etkili olacaktır" Petrol ve gazın keşfedilmiş olmasının önemli olduğunu vurgulayan Somali Cumhurbaşkanı Mahmud, "Petrol ve gazın keşfedilmiş olmasının Somali’nin ulusal anlamda tekrar güçlenmesinde etkili olacaktır. Somalili insanın hayatını da iyileştirecektir. Somali insanı bu sayede daha yüksek bir refah seviyesine ulaşacaktır. Bunların yönetimi de hesap verebilirlik, eşitlik ve nesiller arası sorumluluk ile sürdürülmelidir. Biz bugün bu ilkelerin, bu sürecin temellerini atıyoruz. Biz, Somali-Türkiye işbirliğinin daha da kuvvetlenmesi yönünde kararlılığımızı bir kere daha tekrarlamak istiyoruz. Allah’ın izniyle bu çabaların somut sonuçlarını artık görmeye ve ülkemize bahşedilen bu zenginlikten fayda sağlamaya biz de başlıyoruz. Bu son derece önemli ve tarihi bir başarı bizim için. Ülkemizin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü zayıflatmaya çalışanlara karşı kararlılıkla mücadelemizi sürdürürken bu zorlukların bizi doğal kaynaklarımızın sorumlu ve sürdürülebilir biçimde geliştirilmesi yönündeki hedefimizden alıkoymasına asla izin vermedik. Ve bu süreçte de Sayın Erdoğan’dan ve Türkiye’den her zaman destek gördük. Amacımız, halkımız için daha iyi ve daha müreffeh bir geleceği güvence altına almaktır" dedi.