GÜNDEM - 12 Mart 2025 Çarşamba 12:51

FETÖ’cülerin şirketlerinin adresi Londra

A
A
A

Dünyanın birçok ülkesinde faaliyet gösteren FETÖ’nün Avrupa yapılanmasının temelini oluşturan ülkelerden biri İngiltere. FETÖ’nün 90’lı yıllardan itibaren giderek büyüyen bir yapılanmaya sahip olduğu İngiltere, 15 Temmuz darbe girişiminden önce çeşitli örgüt yöneticilerinin de kaçtığı ülkelerden biri oldu.

KHK ile kapatılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın eski başkanı firari FETÖ’cü Mustafa Yeşil, Koza Altın’ın eski patronu FETÖ firarisi Akın İpek, örgütün Kuzey Irak görevlisi olan Talip Büyük, FETÖ’nün gizli kasası ve iki numarası olan Mustafa Özcan ve ortağı Ali Çelik, Bank Asya’nın eski genel müdürü Ahmet Beyaz gibi FETÖ’nün önde gelen isimleri İngiltere’ye firar edenler arasında yer alırken, İngiltere’de bu isimler haricinde çok sayıda vatandaşlık ve oturum izni alan FETÖ mensubu bulunuyor. İngiltere’de 200 bin sterlin değerinde yatırım yaparak "girişimci" ya da 2 milyon sterlin değerinde yatırım yaparak "yatırımcı vizeleri" ile 45 günde oturum hakkı elde edilebilirken, 6 yılın sonunda ise yatırım yapanlar İngiltere vatandaşı olma hakkına sahip olabiliyor. Londra’ya firar eden FETÖ’cüler de "girişimci"lik üzerinden oturum ve sonrasında da vatandaşlık alabilme hakkını fırsata çevirdi. Firari örgüt yöneticileri, mahrem imamlar ve ailelerinin oturum ve vatandaşlık alabilmesi için örgütün maddi finansmanıyla şirketler açtılar.

FETÖ’cülerin şirketlerinin adresi Londra

Tek adreste onlarca şirket

İngiliz hükümetinin kayıtlarında, FETÖ firarilerinin oturum ve vatandaşlık alabilmek için Londra’da aynı adresler üzerine yüzlerce şirket açtıkları yer alıyor. FETÖ’cüler bir adres üzerinden birçok şirket açarak İngiltere’de oturum ve vatandaşlık hakkı elde ederken, aynı adresler üzerinden yüzlerce firari FETÖ mensubunun bilgilerine ulaşmak da mümkün. FETÖ’cülerin şirket açmak için kullandığı adreslerden birisi 244 Chase Road, London, England, N14 6HH. Dışarıdan bakılınca standart 2 katlı bir İngiliz evi gibi gözüken dairenin adresine kayıtlı birçok şirket bulunuyor. FETÖ’nün en tanınan isimlerinden olan Mustafa Yeşil, Ahmet Beyaz, Tarık Toros, Özcan Keleş, İsmail Sezgin gibi isimlerin şirketleri bu adrese kayıtlıyken, aynı adrese kayıtlı daha birçok ismi bilinen FETÖ’cünün şirketi bulunuyor. FETÖ’cülerin açtıkları şirketleri için kullandığı bir diğer adres de Suite 1, 596 Green Lanes, Palmers Green, London, United Kingdom, N135RY adresi. Bu adreste ise Mustafa Özcan ve İsmet Aksoy gibi örgütün tepe yöneticilerinin yanı sıra yine çok sayıda mahrem imamın adına kayıtlı şirketleri bulunuyor.

FETÖ’cülerin şirketlerinin adresi Londra

Örgütün para kasaları

Fetullahçı Terör Örgütü’nün yıllarca "himmet" adı altında topladığı paralardan ve gelirlerinden ayırdığı önemli bir miktar paranın olduğu biliniyor. Ancak, bu paranın miktarı ve nerede olduğu hep tartışma konusu oldu. Bu paralar ise örgütün para kasası olarak anılan çeşitli yöneticilerin ve aile üyelerinin Londra’daki şirketlerinde işletiliyor. Örgütün paralarını kontrol etmek ve çeşitli yatırımlarda çalıştırmak için İsmet Aksoy, Mustafa Yeşil, Mustafa Özcan, Talip Büyük, Ahmet Beyaz, Ali Çelik, Şerif Ali Tekalan gibi isimlerin kendileri ya da çocukları üzerine açılmış çok sayıda gerçek şirketleri de bulunuyor. Öte yandan Şerif Ali Tekalan’ın oğlunun da Londra’da emlak yatırım şirketi bulunuyor. Talip Büyük ve Ali Çelik’in Londra’da hem kendilerine hem de oğullarına ait şirketleri var. KHK ile kapatılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın eski başkanı firari FETÖ’cü Mustafa Yeşil’in de hem kendine hem de çocuklarına ait Londra’da ayrı ayrı şirketleri mevcut. Örgüt üyelerinin örgüte ait yatırımları gayrimenkul sektöründe ve düşük riskli finans piyasalarında değerlendirdiği bilinirken, örgütün parasının miktarının büyüklüğü ise bilinmezliğini koruyor.

FETÖ’cülerin şirketlerinin adresi Londra

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Milyonlarca liralık vurgun yapan şebekenin çökertildiği operasyonda 7 tutuklama Araç satmak isteyen 55 vatandaşı "senet hilesiyle" milyonlarca liralık dolandıran şahıslara yönelik Çorum merkezli 5 ilde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan şüphelilerden 7’si tutuklandı. Edinilen bilgiye göre, Çorum il Emniyet Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri tarafından, internet üzerinden araçlarını satmak için ilan veren vatandaşları ağına düşüren ve satın almak istedikleri araçların ücretinin bir kısmını güvenli ödeme ya da elden ödeyip, geri kalan tutarı ise senet düzenleyip ödeme yapmayan şebekeye yönelik çalışma başlattı. Ekipler tarafından yürütülen çalışmalar neticesinde, şüphelilerin devri alınan araçların kaydını kendi aralarında ya da üçüncü şahıslara devrettiği, bu yöntemle elde ettikleri gelirleri kendilerine ait şirketler üzerinden akladıkları tespit edildi. Şebekenin yöntemiyle toplam 55 araç sahibini dolandırdığını belirleyen ekipler, MASAK’tan temin edilen raporlarda şüphelilerin banka hesaplarında 2025 yılı içerisinde tam 45 milyon TL’lik işlem hacmi bulunduğu ve bu paranın 15 milyon TL’lik kısmının şirketler üzerinden aklandığını belirledi. Düğmeye basan ekipler, Çorum merkezli Kırıkkale, Kırşehir, Yozgat ve Ankara’da belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyon kapsamında 14 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin suçtan elde ettikleri değerlendirilen ve piyasa değeri yaklaşık 46 milyon 500 bin TL olan 58 araca ve 2 taşınmaza da el konuldu. Gözaltına alınan 14 şüpheli, emniyetteki işlemlerin ardından Çorum Adliyesi’ne sevk edildi. Hakim karşısına çıkartılan şüphelilerden 7’si tutuklanırken, 7’si ise adli kontrol adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Karabük Bakan Tunç: "Adaleti sadece köhne binalardan kurtarmadık, darbecilerin ve vesayetçilerin kontrolünden kurtardık" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Karabük Adalet Sarayı’nın temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye genelinde 395 müstakil adalet binası inşa ettiklerini belirterek, adaletin sadece fiziki mekanlarla değil vesayetçi ve darbeci anlayışlardan arındırılarak milletin yargısı haline getirildiğini söyledi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Karabük’te yapımı gerçekleştirilecek Adalet Sarayı’nın temel atma törenine katıldı. Törende konuşan Tunç, AK Parti iktidarları döneminde Karabük’ün önemli yatırımlar aldığını belirtti. Bakan Tunç, Karabük’ün eğitimden sağlığa, ulaşımdan kamu hizmet binalarına, sanayi tesislerinden altyapı projelerine kadar birçok önemli esere kavuştuğunu ifade ederek, "AK Parti iktidarlarıyla Karabük’ümüz çok önemli yatırımlar aldı, birçok esere sahne oldu. Türkiye genelinde olduğu gibi eğitimden sağlığa, ulaşımdan kamu binalarına, kamu hizmet yapılarından sanayi tesislerine varıncaya kadar Karabük’ümüz çok büyük eserlere kavuştu. Bugün de bunun devamını sağlamış oluyoruz" dedi. Adalet sarayının Karabük için önemli bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Tunç, göreve geldikleri ilk günden itibaren çalışmaların başlatıldığını belirterek, "Kamu hizmet binalarımızdan bir eksiğimiz vardı. Adalet binamızın bir an önce yapılması noktasında valimiz ve milletvekillerimiz, Bakanlığımızın ilk günlerinde ‘hayırlı olsun’ ziyaretine gelir gelmez, memleketimize bir adalet binası kazandıralım dediler. Biz de ilk günden itibaren hemen proje çalışmalarına başladık" ifadelerini kullandı. Bakan Tunç, adalet sarayının yapım sürecine ilişkin ise şu bilgileri paylaştı: "Saraylı binamızın temelini attıktan sonra, inşallah 600 gün süresi olan bu projeyi müteahhit firma 2 yıldan önce bitirerek Karabük’ümüze bu güzel eseri kazandıracak. Böylece adalet hizmetlerinin daha uygun bir mekânda, adaletin makamına yakışır bir şekilde yürütülmesini sağlamış olacağız." Türkiye genelinde adalet altyapısına yönelik yatırımlara da değinen Tunç, "Biz bugüne kadar Türkiye genelinde 395 müstakil adalet binası yaptık. 78 olan sayı, üç yüz doksan beşe yükseldi" dedi. Sadece bina yapmakla yetinmediklerini dile getiren Tunç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Tabii bunu söylediğimizde ‘Sadece bina mı yaptınız? Bina yapmakla adalet gerçekleşir mi?’ deniliyor. Hayır, biz sadece adalet binaları yapmakla kalmadık. Eğitimden sağlığa, üniversitelerden tünellere, limanlardan altyapı ve üstyapı projelerine kadar Türkiye’nin fiziki kalkınmasını sağlarken, ekonomik ilerlemesini de destekledik. Kamu binalarımızı da yeniledik, adaleti köhne binalardan kurtardık." Adaletin vesayetçi anlayıştan kurtarıldığını vurgulayan Tunç, "Ama biz adaleti sadece köhne binalardan ya da merdiven altı duruşma salonlarından kurtarmadık. Adaleti birilerinin arka bahçesi olmaktan, darbecilerin ve vesayetçilerin kontrolünden kurtardık ve milletin yargısı haline getirdik" şeklinde konuştu. Anayasal reformlara değinen Tunç, "Anayasada ‘darbeciler yargılanamaz’ anlayışı vardı. Sizin oylarınızla bunlar değişti. 30-40 yıl sonra 12 Eylül darbecileri ve 28 Şubat postmodern darbecileri yargı huzuruna çıkarıldı ve millet önünde hesap vermeleri sağlandı" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin demokratikleşme sürecine dikkat çeken Tunç, terörle mücadele konusunda da kararlı olduklarını belirterek, "İnşallah terörsüz bir Türkiye’yi de hep birlikte inşa edeceğiz. Terörden kurtulacağız ve bu noktada kararlı bir çalışmamız var" dedi. Terörün sona erdirilmesine yönelik yürütülen sürece de değinen Tunç, "İnşallah terörün sona erdirilmesi ve terör örgütünün tasfiyesiyle ilgili süreci şu anda yürütüyoruz. Terör örgütü silah bırakma kararı aldı" ifadelerini kullandı. Sürecin Meclis ve devlet kurumlarının koordinasyonu içinde sürdüğünü vurgulayan Tunç, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına da değinerek, terörün kalıcı olarak Türkiye gündeminden çıkarılması için kararlılıkla çalışmaya devam edeceklerini söyledi. Konuşmaların ardından protokol üyelerinin katılımıyla butonlara basılarak adalet sarayının temeli atıldı.
Kastamonu Kastamonu’da vatandaşlar Filistin için ses yükseltti Kastamonu’da cuma namazı çıkışında bir araya gelen vatandaşlar, Gazze’deki insanlık dramı için İsrail’i protesto etti. İnsanlık İttifakı ve Milli İrade Platformu tarafından Kastamonu’da cuma namazı çıkışında basın açıklaması düzenlendi. Nasrullah Meydanı’nda bir araya gelen grup Filistin’de devam eden İsrail saldırılarını kınadıklarını belirterek ’barışçıl şahitlik’ çağrısını yeniledi. Grup adına konuşan TÜGVA Kastamonu İl Temsilcisi Selim Önen, "Gazze’de yaşam, ‘normalleşme’ değil, hayatta kalma mücadelesi üzerinden sürmektedir. Uluslararası hukuk, güçlüye kalkan, zayıfa verilen sus payı olmamalıdır. İnsan hakları söylemi yalnızca rahat coğrafyaların dekoru olarak görülmemelidir. Bugün Gazze’de sivillerin korunması, sağlık sisteminin ayakta tutulması, gıda ve suya erişim gibi en temel başlıklar hala tartışma konusuysa burada yalnızca bir ‘kriz’ değil, aynı zamanda uluslararası düzenin ‘itibar kaybı’ yaşanmaktadır. Bugün yaşadığımız iletişim çağında, bir çocuğun soğukta can verdiği haberini ‘akış’ içinde tüketebiliyorsak, burada bir sorun vardır. Bir toplumun ihtiyaç duyduğu ‘insani yardım’ kavramı bile süslenerek tartışmalı hale getiren ‘prosedürler’ var ise burada bir sorun vardır. Bu çağrımız bir ülkeye, bir halka, bir kuruma karşı önyargı değil; insan hayatını merkeze alan evrensel bir tutarlılık talebi içermektedir. Milli İrade Platformu ve İnsanlık İttifakı çatısı altında 400’ü aşkın paydaş sivil toplum kuruluşuyla birlikte, kamu vicdanını diri tutmak ve insanlık onurunu savunmak amacıyla barışçıl ‘şahitlik’ çağrımızı yineliyoruz" dedi.