ASAYİŞ - 28 Ekim 2025 Salı 20:23

Fırtına minareyi yıktı: Cemaat ölümden döndü

A
A
A

Ankara’nın Ayaş ilçesine etkili olan fırtına nedeniyle bir caminin minaresi yıkıldı. Cami cemaati muhtemel faciadan kıl payı kurtuldu.

Olay, Ankara’nın Ayaş ilçesine bağlı Çanıllı Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, etkili olan sağanak yağış ve fırtına nedeniyle caminin minaresi namaz vakti yıkıldı. Devrilen minare, bitişiğindeki bakkalın üzerine düşerken, olay sırasında camide cemaatin bulunduğu öğrenildi. Minarenin caminin yan tarafına devrilmesi muhtemel bir faciayı önledi. İhbar üzerine bölgeye sağlık, AFAD ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Ekiplerin yaptığı incelemelerin ardından cami çevresinde güvenlik önlemleri alındı. Minarenin yıkılması sonucu cami ve çevrede maddi hasar meydana gelirken, olayda herhangi bir yaralanan olmadı.

"Bomba atar gibi ses geldi dışarı çıktık ve minaremiz yıkılmış"

Olaya camide namaz kılarken yakalanan Hakan Deniz, "Olay anında camideydim, namaz kılıyordum. Dışarıda aşırı rüzgar vardı sonra bomba atar gibi ses geldi dışarı çıktık, minaremiz yıkılmış. Çok şükür can kaybımız ve yaralımız yok maddi hasarımız var. Bazı evlerimizde çatılar da uçmuş. Rabbim beterinden korusun. Caminin bitişindeki dükkan da zarar gördü. Orada da ufak bir maddi hasar var, dükkanın içinde gençlerimiz vardı çok şükür, yaralımız yok" diye konuştu.

"Evlerin çatıları uçtu, ağaçlar ortadan yarıldı"

Köyde daha önce böyle bir olay yaşamadıklarını ifade eden Salih Atak, "Olay, ikindi vaktinde oldu. Önce hafif rüzgar geldi sonra rüzgar sert esmeye başladı, dolu, yağmur karışık yağmaya başladı. Fırtına başlayınca hepimiz içeriye girdik. Önce gök gürültüsü oldu sonra çok büyük bir patlama sesi geldi. Caminin minaresi olduğu gibi düştü aşağıya. Köyde fırtına nedeniyle evlerin çatıları uçtu, ağaçlar ortadan yarıldı. Daha önce hiç yaşamadığımız bir olay oldu" dedi.

Ahmet Özkurt - Ahmet Nusret Saçan



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.