KÜLTÜR SANAT - 12 Aralık 2025 Cuma 10:34

‘Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlenen şiir yarışmasının ödül töreni yapıldı

A
A
A
‘Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlenen şiir yarışmasının ödül töreni yapıldı

‘Doğumunun 120’nci, vefatının ise 50’nci yılında Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlenen ‘Milli Ruh, Milli Kimlik ve Kahramanlık’ şiir yarışması ödül töreni gerçekleştirildi.


Türk Eğitim Sen Genel Merkezi’nin, Türk fikir dünyasına, edebiyatına ve tarihine derin izler bırakan Hüseyin Nihal Atsız’ı anmak ve aziz hatırasını yaşamak amacıyla ‘Doğumunun 120’nci, vefatının ise 50’nci yılında Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlediği ‘Milli Ruh, Milli Kimlik ve Kahramanlık’ şiir yarışmasının ödül töreni gerçekleştirildi.


Törene, Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan ve eşi Havva Geylan, Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Ülkü Ocakları Genel Sekreteri İlhan Durak, TÜRKAV Genel Başkanı Ebubekir Korkmaz, Türk Mühendisler Derneği Genel Başkanı Yaşar Yekebağcı, Türk Orman Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türk Yerel Hizmet Sen Genel Başkanı Tuncay Erden, Türk İmar Sen Genel Başkanı Zafer Çelik, Türk Enerji Sen Genel Başkanı Şuayip Deniz Demir, Türk Eğitim Sen Genel Başkan Yardımcıları, Türk Eğitim Sen Merkez Kadın Komisyonu, Türk Eğitim Sen Ankara Şubeleri ve çok sayıda davetli katıldı.


Yarışma, Türk Dünyası’nın güçlü isimlerinden Nihal Atsız’ın fikirlerini ve eserlerini genç nesillere tanıtmayı amaçlarken, aynı zamanda Türk milletinin kahramanlık mirasına, kültürel zenginliklerine ve millî ruhuna şiir aracılığıyla taze bir nefes kattı.


Ödül töreni, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Kur’an-ı Kerim Tilaveti’nin ardından da Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan açılış konuşmalarını gerçekleştirdi.



"Milletler yalnızca zaferler kazanarak değil; dilini koruyarak, kimliğini yaşatarak değerlerini diri tutar "


Genel Başkan Geylan, ödül töreninin açılış konuşmasına şair yazar Hüseyin Nihal Atsız’ı şükranla anarak başladı. Geylan şunları söyledi: "Bugün burada, Türk fikir dünyasına, edebiyatına ve tarihine derin izler bırakmış büyük mütefekkir Hüseyin Nihal Atsız’ın; ‘Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş, Anılmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhoş?’ Diyerek gönderdiği selamı almak, onu rahmet ve vefayla anmak; onun aziz hatırasını yaşatmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu buluşma; yalnızca bir anma programı değildir; millet olmanın temel mayası olan millî ruhu, millî kimliği ve kahramanlık şuurunu yeniden hatırlama vesilesidir. Türk milletinin tarih sahnesindeki yürüyüşü, yalnızca ‘destan yapanların’ yürüyüşü değildir; aynı zamanda destanı kelimeye dönüştürenlerin, hatırayı hafızaya, hafızayı şuura çevirenlerin de yürüyüşüdür. Tarih yapan kadar tarihi yazan; kılıç kullanan kadar kalem taşıyan; sınır çizen kadar sınırı anlamlandıran münevverler vardır. Çünkü milletler yalnızca zaferler kazanarak değil; dilini koruyarak, kimliğini yaşatarak, değerlerini diri tutarak büyür. Bu yüzden edebiyat, fikir, tarih ve kültür dünyamızın büyük isimleri, zamanın karanlığında ışığı yakan birer nöbetçilerdir" dedi.



"Türk milleti haysiyetini ve istikbal tasavvurunu korumak için mücadele etmiş büyük bir millettir"


Türk milletinin, tarih boyunca yalnızca sınırlarını değil; inancını, dilini, haysiyetini ve istikbal tasavvurunu da korumak için mücadele etmiş büyük bir millet olduğunu kaydeden Geylan, "İşte Hüseyin Nihal Atsız da bu nöbetin önemli isimlerindendir. O; tarih araştırmacısı, öğretmen, akademisyen, şair-yazar ve milletine karşı mesuliyet duyan büyük bir mütefekkirdir. O, Ziya Gökalp ve arkadaşlarının yaktığı meşaleyi kimi zaman sisin içinde, kimi zaman fırtınanın karşısında taşımış ama her daim istikametini muhafaza etmiştir. Türk milleti, tarih boyunca yalnızca sınırlarını değil; inancını, dilini, haysiyetini ve istikbal tasavvurunu da korumak için mücadele etmiş büyük bir millettir. Bu mücadele, kimi zaman ordunun ön saflarında, kimi zaman kürsüde, kimi zaman kalemin ucunda, kimi zaman da bir ülkünün etrafında kenetlenen yüreklerde sürmüştür. Bu mücadelede, her çağın kendi öncüleri var olmuştur. Bilge Kağan’dan Sultan Alparslan’a, çağ açıp çağ kapatan Fatih’ten küllerinden yeni bir devlet kuran Atatürk’e uzanan bu yürüyüş; Türk devlet aklının ve Türk idealinin ufkunu temsil eder" diye konuştu.


"Eğitimin yalnızca bilgi aktarmak değil; aynı zamanda karakter inşa etmek, değer yaşatmak ve mensubiyet duygusunu güçlendirmek olduğuna inanıyoruz"


Türk milletinin büyük yürüyüşlerinin sadece meydanlarda değil mısralarda da sürdüğünü kaydeden Geylan, "Geçmişte ve yakın tarihimizde ise Atsız gibi isimler, farklı şartlarda ama aynı hedef doğrultusunda, inandığı fikirleri savunmayı milli bir sorumluluk bilmiştir. Atsız’ın yürüyüşü; Türkçülük ve Turancılık davasını bir slogan kolaylığına teslim etmeyen, ödediği bedeliyle birlikte yaşayan bir fikrî seferberliktir. O, kalemini rüzgâra göre eğip bükmeyen; itirazın, yalnızlığın, hatta zaman zaman hedef gösterilmenin karşısında dahi duruşunu koruyan bir iradenin adıdır. Türk Eğitim-Sen olarak, eğitimin yalnızca bilgi aktarmak değil; aynı zamanda karakter inşa etmek, değer yaşatmak ve mensubiyet duygusunu güçlendirmek olduğuna inanıyoruz. Tam da bu anlayışla, ‘Doğumunun 120’nci, Vefatının 50’nci Yılında Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa" temasıyla düzenlediğimiz ‘Millî Ruh, Millî Kimlik ve Kahramanlık’ Şiir Yarışması; Türk milletinin en asli unsurlarından olan kahramanlık, milliyetçilik, devletçilik gibi hasletleri yüceltmeyi; şiirin diliyle tarihe not düşmeyi ve bunu geleceğe emanet etmeyi hedeflemektedir. Çünkü milletlerin büyük yürüyüşleri yalnızca meydanlarda değil, mısralarda da sürer: Bazen bir mısra bir nesli ayağa kaldırır; bazen bir hissediş bir millete yön verir; bazen bir şiir bir çağrıyı tarihin vicdanına kazır" şeklinde konuştu.


"Bedel ödemek, doğru yoldan döndürmez; aksine doğruyu daha gür sesle söyleme cesareti verir"


Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen çatısı olarak emeğin onurunu ve kamu çalışanının hakkını savunmaktan her zaman vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Geylan, "Atsız’ı anlamak, sadece bir kişiyi hatırlamak değildir; öğretmenliğiyle, akademisyenliğiyle, şairliğiyle ve mütefekkir duruşuyla bedel ödemeyi göze alan bir fikrî ahlâkı da hatırlamaktır. Sendikal mücadelemizle fikrî mücadelenin aynı çizgide yürüdüğünü söylerken, aslında Hüseyin Nihal Atsız’ın şahsında, bugün de sendikal tercihi, fikrî duruşu, millet ve devlet hassasiyeti sebebiyle ekmeğiyle, işiyle, çalışma ortamıyla, ücretiyle tehdit edilen; baskıya, dışlanmaya ve gadre uğrayan kamu çalışanlarımızın hâlini görüyoruz. Atsız’ın Türkçülük ve Turancılık davasıyla başlayan yürüyüşünün tabutlukta işkenceye varan ağır süreçlerle sınandığı; fakat bütün mağduriyetlere rağmen yılmadan direndiği ve sonunda hakikatin yanında duruşuyla zaferi kazanarak bize 3 Mayıs Milliyetçiler Günü gibi nesilden nesile taşınan bir şuur mirası bıraktığı gerçeği, bizim için sadece bir hatıra değil; aynı zamanda bir moral ve motivasyon kaynağıdır. Çünkü o mücadele bize şunu öğretiyor: Bedel ödemek, doğru yoldan döndürmez; aksine doğruyu daha gür sesle söyleme cesareti verir. Bu inançla bizler de Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen çatısı altında, hangi şartla karşılaşırsak karşılaşalım, emeğin onurunu ve kamu çalışanının hakkını savunmaktan vazgeçmeyecek; birliğimizi büyüterek, teşkilatımızı güçlendirerek, haklı mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi.


"Türk Eğitim-Sen bir yıldız gibi parlıyor"


Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ise şunları kaydetti: "Türk Eğitim-Sen, yalnızca eğitim çalışanlarımızın ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumakla kalmıyor. Ülkemizin bilimsel ve entelektüel kapasitesinin artırılması, milli değerlerimizin yaşatılması ve geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuk ve gençlerimizin, şanlı tarihimizin ve kahramanlarımızın ışığında yetişerek devletine ve milletine bağlı bireyler olması yolunda son derece önemli çalışmalara da imza atıyor. Bu çerçevede yazar, Türkolog, düşünür, şair ve her şeyden önemlisi bir öğretmen olan Hüseyin Nihal Atsız’ın hatırasını yaşatmak, düşünce dünyasını genç dimağlarda sürdürmek adına son derece anlamlı bir yarışmayı da düzenlemiş olması, Türk Eğitim-Sen’in neden hizmet kolundaki diğer bütün sendikalar içinde bir yıldız gibi parladığını da ortaya koyuyor. Başta Atsız olmak üzere; bu millet için yazan, düşünen, mücadele eden, fikriyle yol açan tüm münevverlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Bu güzel programımıza katılan tüm misafirlere saygılarımı sunuyor; Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. ‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene’."


Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ve TÜRKAV Genel Başkanı Ebubekir Korkmaz dereceye giren eser sahiplerine ödüllerini takdim etti. Buna göre; birincilik ödülünü Türk Eğitim Sen Uşak Şubesi’nden Ömerali Şimşek’in "Atsız Ata" isimli eseri kazandı. İkincilik ödülünü Türk Eğitim Sen Gümüşhane Şube’den Talat Ülker’in "Kızılelma Muştusu" isimli eseri alırken iken, üçüncülük ödülünü ise Türk Eğitim Sen Gaziantep 1 No’lu Şube’den Abdulhamit Koçoğlu’nun "Hilalin Gölgesinde Atsızlar" isimli eseri kazandı.


Ödül töreni, Atilla Yılmaz’ın ‘Yolların Sonu’ adlı konseri ile son buldu.



‘Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlenen şiir yarışmasının ödül töreni yapıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Çocuklarda özgüven gelişi Düzce Üniversitesi Bilim İletişimi Ofisi tarafından Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜKAM) ve Toplumsal Katkı Koordinatörlüğü iş birliğiyle düzenlenen "Çocuğumda Özgüveni Nasıl Geliştiririm?" adlı Bilim Kafe etkinliği gerçekleştirildi. Düzce Mehmet Akif İnan Hafız İmam Hatip Lisesi’nde gerçekleştirilen bilimin toplumla buluşması, üniversitelerde üretilen bilginin toplumda anlaşılır ve erişilebilir hale gelmesi amacıyla düzenlenen etkinliğin davetli konuşmacısı Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdi Güngör, çocuklarda özgüven gelişimine yönelik önemli değerlendirmelerde bulundu. "Çocuk, anne ve babasının aynasıdır" "Çocuk, anne ve babasının aynasıdır" sözüyle konuşmasına başlayan Güngör, çocukların özgüveninin düşük veya yüksek olmasının sebebinin yine anne babalar olduğunu ifade etti. Çocukların da bir birey olduğunu söyleyen Güngör, ailelerin büyük çoğunluğunun çocukları birey olarak kabul etmediklerine işaret etti. "Çocuklar çok iyi bir gözlemci ama yanlış değerlendiricidir" Çocukların çok iyi bir gözlemci ama yanlış değerlendirici olduğunu dile getiren Düzce Üniversitesi öğretim üyesi Güngör, kişiliğin ilk 5-6 yılda oluştuğunu sözlerine ekledi. İhmal edilmiş ve şımartılmış çocuk kavramlarından da söz eden Doç. Dr. Abdi Güngör, yeterli ilgi görmeyen çocukların özgüveninin düşük olduğunu belirterek şımartılmanın da maddi durumla ilgisi olmadığını söyledi. "Sınırsız sevgi, optimum sınır" Konuyla ilgili en net formülü, "Sınırsız sevgi, optimum sınır" şeklinde açıklayan Güngör, en büyük tehlikenin de çocuklarda suçluluk duygusu oluşturmak olduğu uyarısında bulundu. Çocuklarda tembellik kavramının temelinde cesaretin kırılması, ertelemecilik kavramının temelinde ise mükemmeliyetçilik olduğunu ifade eden Doç. Dr. Abdi Güngör, çocuklara nasihat, öğüt veya tavsiye vermenin hiçbir etkisinin olmadığına dikkat çekerek, değişimin yaşayarak olabileceğini dile getirdi. Soru-cevap şeklinde devam eden Bilim Kafe etkinliği, Düzce Üniversitesi Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Şule Çeviker Ay tarafından Doç. Dr. Abdi Güngör’e teşekkür belgesi takdim edilmesinin ardından sona erdi.
Niğde Niğde Belediyesi’nin dizilerdeki yüzü Niğde’nin adını ulusalda duyuruyor Niğde Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Şehir Tiyatrosu’nun Yönetmeni Ertuğrul Aslan; hem sahnedeki başarıları hem de ulusal televizyon ekranlarında canlandırdığı karakterler ile Niğde’nin adını ülke genelinde duyurmaya devam ediyor. Oyunculuk performansı, disiplinli çalışması ve güçlü sahne duruşuyla dikkat çeken Aslan; hem ekip arkadaşlarına ilham kaynağı oluyor hem de bu meslekte ilerlemek isteyen gençlere yol gösteriyor. Ertuğrul Aslan, son yıllarda yer aldığı yapımlarla izleyicinin hafızasında güçlü bir yer edindi. Ünlü yapımlardan Gönül Dağı dizisinde ’Taci’, Kara Tahta dizisinde ’Musti’, Ateş Kuşları dizisinde ’Halil’, Kara Ağaç dizisinde ’Kamil’, Arka Sokaklar dizisinde ’Asım’, Veliaht dizisinde ’Mevlüt Kaptan’ karakterlerini başarıyla canlandıran Aslan, sinema alanında da ’Bergen’ filminde canlandırdığı ’Ciğerci Ökkeş’ rolüyle de dikkat çekmişti. Ayrıca festival filmi Dumandan Sonrada ’Kazım’ karakteriyle yer alırken, Mor Işıklar dizisinde ’Mürsel’ rolüyle de yakında ekranlarda olacak. Şimdilerde ise Eşref Rüya dizisindeki yeni rolü 10 Aralık Çarşamba günü izleyicilerle buluştu. 300 aktif öğrenci eğitim alıyor Aslan; Niğde Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Şehir Tiyatrosu bünyesindeki birçok oyuncunun ulusal çaptaki yapımlarda rol almasına imkan sağlayarak şehrin kültürel hayatına yeni kapılar açtı. Şehir Tiyatrosu öğrencilerinden Yasin Hacıbekiroğlu Uzak Şehir ve Bereketli Topraklar dizilerinde, Dilara Altınoluk Siyah Kalp dizisi, Mert Can Özbek Kara Ağaç dizisi ve Dumandan Sonra filminde, Barış Sabırlar Kara Ağaç dizisinde, Emre Sakarya Kara Ağaç dizisinde, Serap Erelli Kara Ağaç dizisinde, Emin Aytekin Siyah Bere dizisinde yer aldı. Bugüne kadar 150 yetişkin ve 150 çocuk olmak üzere toplam 300 öğrencinin tiyatro yolculuğunun desteklendiği söyleyen Aslan; bu imkanların sağlanmasında Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir’in önemli bir payı olduğunu belirtirken, başkanın konuyla ilgili öncülüğü ve hayata geçmesindeki rolü ve destekleri sayesinde yalnızca oyuncuların değil, ailelerin ve gençlerin de hayatlarına dokunulduğunu ifade etti. Yılda on beş bin seyirciye ulaşıldı Dört yıldır aktif şekilde çalışmalarını sürdüren Niğde Belediyesi Şehir Tiyatrosu, geçen yıl gerçekleştirdiği 30 gösteriyle 15 bin seyirciye ulaşarak şehrin kültür sanat hayatında önemli bir eşiği geride bıraktı. Geleneksel ve klasik tiyatro oyunlarının yanı sıra Niğde’nin tarihi ve kültürel değerlerinden olan Hüdavend Hatun gibi önemli şahsiyetleri sahneye taşıyarak kentin kimliğine katkı sağlayan oyunlara da imza attılar. Sanatı bir köprü olarak gören Ertuğrul Aslan hem oyunculuk kariyeri hem de şehir tiyatrosu yöneticiliğiyle Niğde’nin adını Türkiye çapında gururla temsil etmeyi sürdürüyor.
Gaziantep Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nın maskotu zürafa öldü Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nın maskotu olan ve uzun yıllar eş bulunamadığı için müzmin bekar olarak gündeme gelen zürafa ileri yaşa bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle 32 yaşında hayatını kaybetti. Uzun yıllar boyunca Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nda yalnız yaşadığı için kamuoyunda ve halk arasında "müzmin bekar "olarak tanımlanan zürafa, dünyanın farklı ülkelerinde yapılan arayışların ardından 10 yıl önce Kayseri’den getirilen zürafa sayesinde yalnızlıktan kurtulmuştu. Hayvanat bahçesine getirildiğinde bir yaşında olan, uzun yıllar kendisine eş bulunamadığı için yalnız yaşayan ve "müzmin bekar" olarak anılmaya başlanılan erkek zürafa ile Kayseri’deki Hayvanat Bahçesi’nde yaklaşık 9 yıl önce dünyaya gelen ve bakıcıları tarafından dişi zürafa ile yalnızlıktan kurtulan zürafa, ölmesiyle eşini yalnız bıraktı. 23 yıl önce henüz 7 yaşındayken Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’na getirilen zürafa oldukça ileri bir yaşa ulaşmış ve son dönemlerinde ise geçirdiği rahatsızlıklar nedeniyle yapılan tüm tedavi ve müdahalelere rağmen ileri yaşa bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle dün hayatını kaybetti. Zürafanın hayatını kaybetmesi başta Gaziantep halkı olmak üzere tüm hayvan severleri derinden üzdü. Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’na geldiği ilk günden beri ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılan zürafa özellikle çocuk ziyaretçilerden yoğun ilgisi görüyordu. Zürafanın hayatını kaybetmesiyle ilgili Gaziantep Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, 2001 yılında Atatürk Orman Çiftliği’nden Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’na getirilen, uzun yıllar parkın ve kentin sevilen hayvanları arasında yer alan zürafanın ileri yaşa bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle 32 yaşında öldüğü bildirildi. Açıklamada, "Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nın simgelerinden biri olan zürafamızı kaybettik. 2001 yılında Atatürk Orman Çiftliği’nden parkımıza getirilen ve uzun yıllar kentimizin en sevilen canlılarından biri olan zürafa, ileri yaşa bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle 32 yaşında hayatını kaybetmiştir. Doğal yaşamında ortalama 17-18 yıl yaşayan zürafaların ömrü dikkate alındığında, zürafa oldukça ileri bir yaşa ulaşmış, son dönemlerinde ise veteriner hekimlerimizin özel bakım ve tedavi süreçleri titizlikle sürdürülmüştür. Hareket kabiliyeti yaşlılığa bağlı olarak azalmış olsa da, ekibimiz tüm destek uygulamalarını büyük bir özenle yürütmüştür. Zürafanın yıllar boyunca sağlıklı şekilde yaşamını sürdürebilmesi, Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nın uzman veteriner kadrosunun bilimsel yaklaşımı, düzenli kontrolleri ve özverili bakımları sayesinde mümkün olmuştur. Kentimizin hafızasında özel bir yeri olan zürafanın kaybı, Gaziantep Doğal Yaşam Parkı ailesini derinden üzmüştür" denildi. Zürafanın ölmesi en çok ise bakıcısı Ali Görgel’i üzdü. Bakıcı Ali Görgel ile Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nın maskotu olan zürafa arasında oluşan bağ, görenlerin ilgisini çekiyordu. Görgel ile zürafa arasındaki dostluk bağını görenler şaşkınlıklarını gizleyemiyordu. Zürafaya 20 yıldır bakıcılık yapan Görgel’in zürafaya kuru incir vermesiyle başlayan yakınlaşma, zamanla sevgi ve dostluğa dönüşmüştü. Her gün zürafaların tüm bakımlarını yapan ve yiyeceklerini hazırlayan Görgel, "çocuklarım" dediği zürafalara gözü gibi bakıyordu. Zzürafalara bakıcılık yaptığı için çok mutlu olduğunu belirten Görgel, zürafaların çok sadık dost olduğunu ifade etmişti.
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar: "Her bir hemşehrimin gönlüne dokunmak için çalışıyoruz" Kocasinan Belediyesi ile İl Sağlık Müdürlüğü’nün iş birliğiyle 2023 yılında hayata geçirilen Evde Bakım Hizmetleri Projesi, yatağa bağımlı vatandaşlara düzenli olarak kişisel bakım desteği sunarak büyük beğeni toplamaya devam ediyor. Sosyal belediyecilikte örnek gösterilen projeleriyle her kesimin gönlünde taht kuran Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, "Dualarıyla güç aldığım her bir hemşehrimin gönlüne dokunmak için çalışıyoruz" dedi. Kocasinan’da sosyal belediyeciliği en üst seviyeye taşıdıklarının altını çizen Başkan Çolakbayrakdar, 2023 yılında başlayan "Yatağa Bağımlı Evde Sağlık Hizmetleri Projesi" ile yüzlerce vatandaşın hayatına dokunduklarını belirtti. Kocasinan’ın her alanında vatandaşların hayatını kolaylaştıracak projelere imza attıklarını vurgulayan Başkan Çolakbayrakdar; "Allah şifa versin. Kişisel bakımını kendi başına yapamayan genç-yaşlı tüm vatandaşlarımıza bu hizmeti sunuyoruz. Sağlık Müdürlüğümüzle iş birliği içinde, sağlık çalışanlarımızın hasta yakınlarının da gözetiminde gerçekleştirdiği bu hizmet, hem hijyen hem de sağlık açısından son derece kıymetlidir. Rabbim herkese sağlık ve afiyet versin. Rutin belediyecilik hizmetlerini en iyi şekilde yerine getirirken, sosyal belediyecilikte sınırlarımızı sürekli genişletiyoruz. ‘Dost Eli’ Kocasinan Gönüllüsü Projemizle ihtiyaç sahibi ailelere ulaşıyor, onların gönüllerine dokunuyoruz. İlçemizde yalnız yaşayan, yemek yapamayan, ihtiyaç sahibi 65 yaş üstü 229 hemşehrimize her gün sıcak yemek ulaştırıyoruz. Amacımız, Kocasinan’da yaşayan her bireyin hayatına değer katmak ve yüzlerini güldürmek" ifadeleri kullandı. Hizmetten yararlanan vatandaşlar ve hasta yakınları ise duydukları memnuniyeti dile getirerek, "İşi gücü rast gitsin. Başkanımızdan Allah bin kere razı olsun. Hizmet ayağımıza kadar geliyor, daha büyük hizmet olamaz. Ne kadar teşekkür etsek azdır" diye konuştu. Öte yandan Kocasinan Belediyesi Sosyal Yardım İşler Müdürlüğü ile İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, uzman ekipler yatağa bağımlı hastalara düzenli olarak evde kişisel bakım desteği sağlıyor. Kişisel hijyen ihtiyacını karşılayamayan özel ihtiyaçlı vatandaşlara daha sağlıklı bir yaşam ortamı sunmayı hedefleyen proje ile yaşam kalitesinin artırılması amaçlanıyor. Evde Sağlık Hizmetleri’nden yararlanmak isteyen vatandaşlar, 0 (352) 222 70 00 numaralı hattı arayarak ya da Kocasinan Belediyesi Sosyal Yardım İşler Müdürlüğü’ne başvuruda bulunarak destek talep edebiliyor.