ASAYİŞ - 15 Aralık 2025 Pazartesi 08:08

Jandarmadan ‘Siber Dolandırıcılık’ operasyonu: 54 tutuklu

A
A
A
Jandarmadan ‘Siber Dolandırıcılık’ operasyonu: 54 tutuklu

Jandarma Genel Komutanlığında 8 ilde ‘Siber Dolandırıcılık’ suçuna yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonlarda 78 şüpheli yakalanırken 54’ü tutuklandı.


Jandarma Genel Komutanlığı tarafından 8 il merkezli ‘Siber Dolandırıcılık’ suçuna yönelik düzenlenen operasyonlarda; son 3 yıl içerisinde hesaplarında 689 milyon lira işlem hacmi bulunan 78 şüpheli yakalandı. Yakalanan şüphelilerin; 54’ü tutuklandı, 20’si hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı.


Bu kişiler aracılığıyla işlenen ‘Siber Dolandırıcılık’ suçlarıyla vatandaşların maddi ve manevi zarara uğraması engellendi. Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde İl Jandarma Komutanlıklarınca; Ankara, Şanlıurfa, Aydın, Yalova, Konya, Elazığ, Ordu ve Van merkezli gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanan şüphelilerin; sosyal medya hesapları üzerinden ‘yatırım danışmanlığı, beyaz eşya, motorlu araç, dekorasyon ve kadın bakım ürünleri satışı’ gibi sahte ilanlarla dolandırıcılık yaptıkları, internet siteleri üzerinden sahte e-ticaret siteleri kurarak vatandaşlarımızı kandırdıkları, vatandaşlara ait kişisel bilgileri ele geçirdikleri, sosyal medya platformları üzerinden ‘yüksek gelirli kazanç vaadi’ adı altında haksız kazanç sağladıkları tespit edildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana ATÜ yeşil kampüs olma yolunda ilerliyor: Dikilen fidan sayısı 22 bin 500’ü buldu Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde (ATÜ) yeşil kampüs hedefiyle yıllar içinde dikilen fidan sayısı 22 bin 500’ü buldu. Kampüste dikim için gerekli toprak analizleri yapılarak suya dayanıklı bitkiler tercih ediliyor. Türkiye genelinde her yıl 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü kapsamında gerçekleştirilen etkinliklere Adana’da bu sene ATÜ ev sahipliği yaptı. Kampüs içerisine bu sene de dikilen fidanlarla birlikte dikilen fidan sayısı 22 bin 500’ü buldu. Fidan dikim çalışmaları kampüsün yeşil dokusuna önemli katkı sağladı. Dikim öncesinde yapılan toprak analizleri doğrultusunda suya dayanıklı ve iklim şartlarına uygun bitki türleri tercih edilirken, sürdürülebilir çevre anlayışıyla su kaynaklarının korunması da hedefleniyor. "Yeşil bir kampüs olma yolunda ilerleyeceğiz" Konuyla ilgili Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Sözen, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Sözen, "Her Milli Ağaçlandırma Günü kapsamında kampüsümüzü yeşertmeye çalışıyoruz. Şu anda kampüsümüzde 22 bin 500 ağaç var. Bu sene 11 Kasım’da 5 bin fidan dikildi kampüsümüze. Ormanlar, hem iklim hem de görünüm açısından çok önemli. Kampüsümüzde 22 bin 500 daha ağaç dikilecek bölümler var. Yeşil bir kampüs olma yolunda ilerleyeceğiz" ifadelerini kullandı. "Toprak analizleri yapılarak dikim yapılmalı" İklim değişikliği krizinin her geçen gün kendisini daha fazla hissettirdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Sözen, "İklim değişikliği krizi son yıllarda gündemde. Kampüsümüzde su konusunda da çalışmalar yapıyoruz. Suya dayanıklı bitkiler tercih ediyoruz. Toprak analizleri yapılarak ekim yapıldı. Mutlaka ağaç dikilirken toprak analizleri yapılmalı. Çok daha az su ile daha fazla meyve veren ağaçlar tercih ediliyor. Bunlara dikkat edilmeli" diye konuştu.
Eskişehir Bu maçta pas işaret dili ile isteniyor, ‘gol’ sesi çıkmıyor Eskişehir’de işitme engelli bireyler, her hafta yaptıkları halı saha maçı esnasında pas, faul veya gol gibi terimleri birbirlerine işaret dili ile aktarıyor. ‘Çıt’ sesinin dahi çıkmadığı maçlarda bireyler oldukça eğlenip, gol sevinçlilerini birlikte yaşıyor. Eskişehir’de yaşayan bir grup işitme engelli bireyin yaptığı halı saha maçları, işaret dili ile anlaşmaları açısından ön plana çıkıyor. Duyamadıkları ve konuşamadıkları için oldukça sessiz ilerleyen müsabakalarda sahadaki oyuncular birbirleriyle işaret dili ile anlaşıyor. Maç esnasında oyuncular pas, faul, gol gibi terimlerin yanı sıra birbirlerinin pozisyon alması için uyarıları da işaret diliyle yapıyor. Her hafta düzenlenen maçlarda işaret dilinin yansıra göz temasıyla da anlaşan oyuncular, gol sevinçlerini de beraber yaşıyor. Sessiz ilerleyen ve adeta ‘çıt’ sesinin çıkmadığı mücadeleler dışarından dikkat çekiyor. Nuri İbiş: "Göz teması kurarak, ’Pas ver’ gibi komutları vererek anlaşıyoruz" Cihazı ile duyabilen fakat maç esnasında cihazını çıkaran 31 yaşındaki işitme engelli Nuri İbiş, "Yıllardır bu arkadaşlarla sürekli halı saha maçı düzenliyoruz. Her hafta birlikte bir etkinlik düzenleme amacıyla, sosyal faaliyet olsun diye toplanıyoruz. Ben işitme engelliyim; şu anda duyuyorum, konuşuyorum ama sahaya girdikten sonra cihazlarımı çıkartıyorum ve hiç duymuyorum. Konuşuyorum ama arkadaşlarım da hiç duymuyor. Onlarla beden dili ve Türk işaret dilini kullanarak iletişim kuruyoruz. Yani birbirimize ne kadar bağırsak da boş; birbirimizle göz teması kurmamız gerekiyor. Göz teması kurarak, ’Pas ver’ ya da ’Oraya geç’ gibi komutları vererek anlaşıyoruz. Bizden net bir ses çıkmıyor. Sonuçta duyamadığımız için bazı arkadaşlarımızın ağızlarından tam, net bir ses çıkmıyor. Gol olduğu zaman gol sesi çıkar ama onun haricinde; ’Şuraya geç, buraya geç, ben seni burada bekliyorum’ gibisinden haberleşme kelimelerini duyamazsınız. Birbirimize kızdığımız zaman direkt el temasında bulunup göz göze geliyoruz. Ondan sonra ’Dikkat et ben buradayım, bana pas verebilirsin’ gibi uyarıyoruz. Dışarıdan izleyen birisi ne düşünüyor inanın hiç bilmiyorum. Sonuçta biz kendi içimizde olduğumuz için, etrafımızdaki işitenler ’Bunlar garip garip ses çıkarıyor’ diyebilirler ağzımızdan net bir kelime çıkmadığı için. Her hafta düzenliyoruz" dedi. Erdoğan Çallar: "İsteyen arkadaşlar katılabilir, maç yapabilir, kapımız açık Eskişehir İşitme Engelliler Spor Kulübü Başkanı Erdoğan Çallar, "Şu anda işitme engellilerle haftada 1 gün halı saha oynuyoruz. Yaşı büyük, küçük olan herkesle keyif almak için, rekabet etmek için yapıyoruz bu halı sahayı. İsteyen arkadaşlar da katılabilir, maç yapabilir, kapımız açık. Biz duymuyoruz ama önümüzde bir engel yok. Biz sadece hissetme ile keyif alarak, göz teması kurarak hareket ediyoruz. Ben şu an futbol kulübünde, 2. ligde oynuyorum. Hentbol da var. İşitme engelliler olarak en iyi kullandığımız şey gözlerimiz. Hiç duymuyoruz ama gözlerimiz çok kuvvetli. Hissettiklerimizi gördüğümüz için duymaya ihtiyaç duymuyoruz" diye konuştu.
Trabzon Evlere ve vatandaşlara zarar veren ayı için başlatılan av sonuç verdi, ilk ayı vuruldu Doğu Karadeniz Bölgesi’nde popülasyonu hızla artarak yerleşim alanlarına kadar inen ayılar nedeniyle yapılan şikayetler üzerine Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüklerince belirlenen illerde sürek avı başlatılırken, Trabzonlu avcılar tarafından vatandaşları canından bezdiren bir ayı vurularak etkisiz hale getirildi. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde popülasyonu hızla artan ayılar, yayla ve köy evlerine girerek vatandaşların can ve mal güvenliğini yıllardır tehdit ederken, hayvanlarına ve arı kovanlarına da zarar veriyor. Özellikle arıcılık ve tarım faaliyetleriyle geçimini sağlayan üreticilerin korkulu rüyası haline gelen ayılar, meyve bahçeleri, seralar ve evlere girerek ciddi zararlara yol açıyor. Artan şikayetler üzerine Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlükleri son dönemde Trabzon ve Rize başta olmak üzere belirlenen illerde, vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla ayılara yönelik av izni verdi. Alınan izinler doğrultusunda gerçekleştirilen sürek avlarında ilk ayı vuruldu. Ormanlık alanda yapılan sürek avında, Trabzonlu avcılar tarafından bir ayı vurularak etkisiz hale getirildi. "Sadece şikayet geldi diye oradaki ayıyı vurmak kısmi bir çözümdür ama derde merhem olmaz" Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, "Ayı sayısındaki artış istediğimiz bir şey ancak kontrolünün planlı olması gerekiyor. Yapılan işleri biz her zaman bir plan dahilinde yapılmasını arzu ediyoruz. Şu sıralar şikayetlerden dolayı Trabzon’da ve Rize’de ayı avı yaptırılıyor. Daha öncesinde bir sayım yapılarak planlamaya gidilmesiyle nerede ne var gördükten sonra ayı avı yapılmasını öneriyoruz. Sadece şikayet geldi diye oradaki ayıyı vurmak kısmi bir çözümdür ama derde merhem olmaz. Bu yıldan başlayıp gelecek yılı planlamamız gerekiyor. Sayımlardan sonra en yoğun olduğu yerlerde av açılmalı. Aynı zamanda milli serveti heba etmiş olmayacağız. Bugün bir ayı Avrupa ve Amerika’da avlanma fiyatlarına bakıldığında ortalama 5-10 bin avrolardan gidiyor. Devlet bunu kaça ihale ederse etsin sonuçta kasasına bir para girecektir. Şu haliyle şikayet üzerine avlattığımızda ayı maalesef çöp oluyor" dedi. "1-2 ayının avlanması meseleyi çözecek bir durum değil" "Bugün Türkiye’de 300 civarında ot obur, boynuzlu hayvanı av turizminde avlatıyoruz bunlar çok küçük rakamlardır" diyen Prof. Dr. Şağdan Başkaya "Avrupa’da bunu kat kat fazlası avlanıyor. Bizim ülkemizin çoğu yerinde kaçak av yapılıyor. Kaçak avcıyı denetleyelim. Elbette peşinde koşturalım. Biz üretime, çoğaltmaya ondan sonra da yasal ava enerjimizi verirsek kaçak avı zaten azaltmış oluruz. Trabzon, Rize gibi belirli illerde şikayet üzerine Doğa Koruma Milli Parklar Şube Müdürlüklerinin de izni üzerine avlattırılıyor. Avcı kulüpleri ile irtibata geçilerek geçtiğimiz günlerde avlandı. 1-2 ayının avlanması meseleyi çözecek bir durum değil. Kaçak olarak çokça avlanıyor. Vatandaş ayıdan kurtulmak için neredeyse paralı adam tutacak. Ayı derdinden böyle kurtulmak yerine planlı, programlı bir şekilde yasal av ile bu işin çözümüne gitmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.