EĞİTİM - 25 Eylül 2023 Pazartesi 10:17

Roman çocukları ‘Bahar Sosyal Sorumluluk’ projesiyle gelişim kaydediyor

A
A
A
Roman çocukları ‘Bahar Sosyal Sorumluluk’ projesiyle gelişim kaydediyor

Ankara’da sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde gönüllü olarak faaliyetlerde bulunan Merve Özcan, Kale Mahallesi’nde yaşayan Roman ailelerin çocukları için masal anlatıyor. Çocuklar ise dinledikleriyle kendi masallarını yazıyor.


Ankara’da yaşayan 23 yaşındaki Merve Özcan, sosyal imkanlara erişmekte güçlük çeken Roman çocukları için ’Bahar Sosyal Sorumluluk’ projesini başlattı. Gönüllülük esasına dayalı olan proje çerçevesinde Roman çocukları tiyatro ile tanışıyor. ‘Bahar Sosyal Sorumluluk’ projesi sayesinde dezavantajlı ailelerin çocukları, her hafta Cuma günü “Kaptanın Kafesi’nde” bir araya geliyor. Üniversite arkadaşlarıyla beraber çocuklara hikaye ve masal yazabilme özelliğini kazandıran Özcan, bir yandan kendi yazdıkları masalları tiyatro oyunuyla sergiliyor. Proje çerçevesinde etkinliklere katılan 10 ile 14 yaş arasındaki 25 çocuğun, drama ve müzik yeteneğiyle de ilerleyen zamanlarda adlarından çokça söz ettirmesi bekleniyor. İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine projenin başlangıcını ve gelişimini anlatan Özcan, çocuklara yeterli ilginin verildiğinde neler yapabileceğine dikkati çekti.


Özcan, bu projeyi 2 ay önce hayata geçirdiklerini ve çocukların gözle görülür bir şekilde gelişim kaydettiklerini söyledi. İlk olarak çocuklara masal anlatarak yola çıktıklarını belirten Özcan, dünyanın sevgi diliyle daha güzelleşeceğini ve bu yüzden böyle bir projeyi hayata geçirdiklerini dile getirdi.



"Çocuklarımızın ne ihtiyacı varsa biz onları karşılamaya çalışıyoruz"


Çocukların buluşma yeri “Kaptanın Yeri” kafesinde, kafe sahibi Erkan Kaptan ile projenin başında çok güçlükler çektiklerini ama bunun üstesinden geldiklerini vurgulayan Özcan, “Doğukan Nazif Soykök ile birlikte drama etkinliklerimize başladık. Arkadaşlarımız drama konusunda çok yetkinler. Fazlasıyla ilgililer ve drama etkinliklerini çokça katılıyorlar. Güzel de bir performans sağlıyorlar. Çinçin denilen bölgeyi herkes biliyordur. Oradaki arkadaşlarımızın ve çocuklarımızın ne ihtiyacı varsa biz onları karşılamaya çalışıyoruz. Psikolojik destek ise anlaşmalı kurumlarımızla birlikte psikolojik destek. Kılık ve kıyafetse eğer biz bireysel olarak faaliyetlere başladık” ifadelerini kullandı.



"Buradaki çocuklarımızla eğitiminden sosyal yaşamına kadar her alanda takip ediyoruz"


Çocuklara kafesini açan Erkan Kaptan ise Kale Mahallesinde doğduğunu ve buradaki problemlere yakından tanık olduğunu belirtti. Yaklaşık sekiz yıldır Kale Gençlik Platformunun başkanlığını yürüten Kaptan, amaçlarının çocukları topluma kazandırmak olduğuna dikkati çekerek, “Nasıl onların yeteneklerini keşfederek yetenekleri doğrultusunda kurum ve kuruluşların kapısın açabiliriz. Diğer akranlarıyla bunları eşitleyebiliriz. Bu bizim için önemli bir değer. Buradaki çocuklarımızla eğitiminden sosyal yaşamına kadar her alanda takip ediyoruz. Onları her alanda topluma kazandırmak için çaba harcıyoruz” ifadelerine yer verdi.



“Her biri gelecekte bir sanatçı adayı”


Mahalle sakinlerinden Ulviye Kıvrak ise projeden memnuniyetini dile getirerek, “Bu mahalle Roman mahallesi ve çocuklarının kulakları müziğe çok uygun. Annelerinden sanki sanatçı olarak doğmuş çocuklar. Bu çocukların müzik eğitimine özellikle çok ihtiyaçları var. Her biri gelecekte bir sanatçı adayı” dedi.


“Günümüz boş geçiyordu. Günümüzü doldurduk”


Projede yer alan 13 yaşındaki Tunay Demirkıran ise proje sayesinde kendini keşfettiğini kaydederek, “Tiyatroya ve çalgı çalmaya yeteneğim var. Her enstrümanı çalabiliyorum. Buraya geldik çünkü günümüz boş geçiyordu. Günümüzü doldurduk. Hocalarımız bizi eğlendiriyor. Suyumuzu ve yemeğimizi veriyor. Burada masal yapıyoruz. Tiyatro yapıyoruz. Kitap okumayı ve yazmayı seviyorum” diye konuştu.


Söz konusu çocukların en büyük istekleri ise kendilerine kitap ve defter bağışı.



Roman çocukları ‘Bahar Sosyal Sorumluluk’ projesiyle gelişim kaydediyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Palandöken: "Yılbaşında merdiven altı ürünlere dikkat" Yeni yıl öncesi merdiven altı üretimin yaygınlaştığına dikkati çeken Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Bu nedenle bildiğiniz, tanıdığınız, güvendiğiniz esnafa yönelmeniz sizin için en doğru tercih olacaktır" dedi. Yılbaşı alışverişlerinde merdiven altı ürünlere karşı vatandaşlara uyarıda bulunan Palandöken, "Bildiğiniz üzere zehirlenme olaylarının birçoğu maalesef bu gecelerde, bu özel günlerde yaşanıyor. Özellikle merdiven altı ürünlere, akşam karanlığında arabanın arkasında satılan kuru yemiş veya karışık kuru yemiş adı altında sunulan, nerede ve ne şekilde muhafaza edildiği bilinmeyen ürünlere karşı çok dikkatli olunmalı. O anda ısıtılmış, cazip gösterilen ve gerçek fiyatının çok altında sunulan bu ürünler ciddi risk taşıyor. Hele hele şarküteri ürünleri bu noktada çok daha önemli. Midye, ciğer, tavuk sote gibi ya da farklı malzemelerden yapılmış, içeriği belli olmayan ürünlere de özellikle dikkat etmek gerekiyor. Aksi halde hem kendinizin hem de misafirlerinizin, konuklarınızın sağlığını riske atmış olursunuz. Bunun için yapılması gereken tek şey; dikkatli olmak, kontrollü davranmak ve tanıdığınız, bildiğiniz, güvendiğiniz esnafa yönelmeniz sizin için en doğru tercih olacaktır. Bilindiği üzere pastırma, sucuk gibi şarküteri ürünleri; balık, ciğer gibi çabuk bozulabilen gıdalar ve sütlü ürünler çok hassas ürünlerdir. Bu ürünlerde ekstra dikkatli olunması gerekir. Fiyat olarak ekonomik gibi görünebilir ama sağlığınızdan olabilirsiniz" diye konuştu. "Yılbaşı gecesi taksici esnafımız 24 saat hizmet verecek" Öte yandan yeni yılda sevdiklerine ulaşmak için yola çıkacak vatandaşlara da uyarıda bulunan Palandöken, "O gece dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu da trafiktir. İnsanlar alkol alabiliyor, alkollü sürücüler trafiğe çıkabiliyor. Yorgunluk ve yılbaşı gecesinin karmaşasıyla kaza riski de artıyor. Bu nedenle mümkünse toplu taşıma araçlarını kullanmak ya da 24 saat hizmet veren taksi duraklarımızdan faydalanmak en doğru tercih olacaktır. Aracınızı kullanmak yerine, güvenli bir şekilde bu hizmeti veren arkadaşlarımızla yolculuk yapabilirsiniz. Sizin sağlığınız, geleceğiniz ve ailenizle birlikte bulunduğunuz aracın içindeki huzurun bozulmasını kimse istemez. Ancak maalesef bu tür olumsuzluklarla sık sık karşılaşıyoruz. Bu nedenle yiyeceğimize, içeceğimize, alacağımız hediyelere ve bu hediyelerin niteliklerine dikkat etmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu. "2026 yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum" Herkese huzurlu ve sağlıklı bir yıl dileyen Palandöken şu ifadelere yer verdi: "Bu ürünlerin insan sağlığına zararlı olup olmadığını kısa sürede anlamak her zaman mümkün olmayabilir. Günler azaldıkça korsan satıcıların, insan sağlığını hiçe sayan bu tür kişilerin sayısı da maalesef artıyor. Birincisi, trafik kurallarına mutlaka riayet edilmeli; mümkünse o gece araç kullanılmamalı, toplu taşıma ya da 24 saat nöbetçi olan taksi durakları tercih edilmelidir. Şimdiden 2026 yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sağlıklı, huzurlu ve ailenizle birlikte arzu ettiğiniz şekilde bir yılbaşı geçirmenizi temenni ediyorum."
Tokat Orta Asya’dan Tokat’a uzanan üç etek geleneği sürdürülüyor Tokat’ın Zile ilçesinde yaşayan 64 yaşındaki Fındık Bebek, yaklaşık 40 yıldır Orta Asya’dan gelen ata mirası yöresel kıyafetleri dikerek gelenekleri sürdürüyor. Yaylakent köyünde dünyaya gelen Fındık Bebek, 20 yaşındayken evlenip iki çocuk sahibi olduktan sonra eşinden boşandı. Hayatının bu döneminde ne yapacağını bilemez haldeyken, ninelerinden miras kalan yöresel kıyafetlere ilgi duymaya başladı. Herhangi bir ustadan eğitim almadan, tamamen kendi merakı ve gözlemleriyle işe başlayan Fındık Bebek, yıllar içerisinde köyün ve çevre bölgelerin aranan isimlerinden biri oldu. Orta Asya’dan göç eden atalarından kalan kültürün en önemli simgelerinden biri olan ve yörede "3 etek" olarak bilinen kıyafetleri diken Fındık Bebek, bu geleneğin kendileri için kıymetli olduğunu ifade etti. Üç parçadan oluşan kıyafetin üst, fistan ve önlükten meydana geldiğini belirten Bebek, her gelinin sandığında mutlaka bu kıyafetin bulunması gerektiğini söyledi. "Kıyafetler bizim kutsalımızdır" Yöresel kıyafetlerin yaşa göre farklılık gösterdiğini dile getiren Fındık Bebek, yaşlıların daha sade ve düz modelleri tercih ettiğini, gençlerin ise süslü ve işlemeli kıyafetler giydiğini aktardı. Geleneklerin eğitim ya da makamla değişmediğini vurgulayan Bebek, "Bizde her gelin, okusa da okumasa da hatta başbakan bile olsa 3 eteğini giyer. Bu bizim töremiz, bizim kıymetlimizdir" dedi. Yıllardır el emeğiyle diktiği yöresel kıyafetlerle kültürel mirası gelecek nesillere aktarmaya çalışan Fındık Bebek, ata yadigârı geleneklerin yaşatılmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi.