POLİTİKA - 18 Kasım 2025 Salı 16:56

TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Başından beri yürüttüğümüz tüm çalışmalar, Türkiye’de terör eylemlerinin artık sona erdiğini işaret ediyor"

A
A
A
TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Başından beri yürüttüğümüz tüm çalışmalar, Türkiye’de terör eylemlerinin artık sona erdiğini işaret ediyor"

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, "Başından beri yürüttüğümüz tüm çalışmalar Türkiye’de, terör eylemlerinin artık sona erdiğini işaret ediyor" dedi.


TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ı dinlemek üzere toplandı. Kurulan bu komisyonun müzakere ve istişareyi büyüten bir masanın etrafında bir araya gelmelerini sağladığını söyleyen Kurtulmuş, "Komisyon üyeleri olarak bir araya gelirken ülkemizin dört bir yanından yükselen desteği ve dayanışma iradesini yürekten hissettiğimizi bir kere daha ifade etmek isterim. Kurduğumuz bu komisyon, müzakere ve istişareyi büyüten bir masanın etrafında bir araya gelmemizi sağlıyor. Bu masada sesini yükseltenler değil, sözünü kurmayı ve herkese anlatmayı bilenler kendine yer buldu, yer bulmaya da devam edeceklerdir. Burada her kesimden insanımızı dinliyor ve anlamaya çalışıyoruz. Halkın sesine kulak veriyor, sorunların kaynağına iniyor, çözümü ilkelerde ve kurumlarda bulmak için gayret sarf ediyoruz çünkü dinlemeden adalet olmaz, anlamadan kardeşlik güçlenmez ve demokrasimizin standartları yükselmez" şeklinde konuştu.



"Başından beri yürüttüğümüz tüm çalışmalar Türkiye’de, terör eylemlerinin artık sona erdiğini işaret ediyor"


"Terörsüz Türkiye" süreci doğrultusunda kurulan Komisyon’un müşterekleri büyüttüğünü ayrılıkları ise azaltmaya çalıştığını belirten Kurtulmuş, "Her kesimden temsilci ve her düşünceden vatandaşımızın komisyona yönelttiği ilgi, çalışmalarımızın milli bir gayretin eseri olduğunun açık bir kanıtıdır. Çatışmayı değil uzlaşmayı, kutuplaşmayı değil karşılıklı rızayı esas alarak çalışıyor. Milletimizin iyi niyetini, toplumun vicdanını ve hukukun ölçüsünü dinliyoruz. Dinleyen bir Meclis aslında, ’Güçlü bir Meclis’ demektir. Müzakere ve istişare eden Meclis, çok şükür milletin gönlündeki yerini de tahkim ediyor. Gerçekleşen oturumlar, Meclisimizin bir müzakere yeri olduğunu da güçlü bir şekilde ortaya koyuyor. Burada üretilen her fikir daha da güçlenmesini istediğimiz demokrasimizin bakım ve onarım işçiliğidir. Bir yandan da arızalı dil ve üslubu tamir ediyor ve toplumsal güveni artırıyoruz. Başından beri yürüttüğümüz tüm çalışmalar, Türkiye’de uzun yıllar acılar ve kayıplar üreten terör eylemlerinin artık sona erdiği yeni bir döneme işaret ediyor. Bu hayırlı gelişme; geniş bir mutabakatla, söz birliği ve oy birliğiyle alınan kararlarla bugüne kadar gerçekleştirilmektedir. Eşit yurttaşlık bilincini güçlendirmek, hukukun üstünlüğünü günlük hayatın standardı haline getirmek, yerelden merkeze ve merkezden tüm bölgeye kardeşlik dilini taşımak istiyoruz. Hedefimiz ifade özgürlüğünü büyüten, güvenlik ile özgürlük arasındaki dengeyi akılla ve ölçüyle işleten güçlü bir Türkiye’dir. Devletin vakarını ve siyasetçinin nezaketini ve milletin itibarını korumak hepimizin ortak görevidir" dedi.



"Ülkesini seven siyasi rakibini, ‘Düşman’ diye tarif etmez"


Milletin vekillerinin güçlü bir ittifak halinde sürece destek verdiğinin altını çizen Kurtulmuş, "Meclisin ve milletin mücadelesine gölge düşürmeye çalışan dilden medet umanlara buradan sesleniyorum; Komisyonumuza dönük ağır yaftalar sadece seviyenizi gösterir ve siyasetin kalitesini düşürür. Kimden gelirse gelsin, iftira ve hakaret aslında fikrin yoksullaşması demektir. Ülkesini seven siyasi rakibini, ’Düşman’ diye tarif etmez. Biz şahıslarla değil fikirlerle konuşuyoruz. İftirayla değil fikirlerle tartışıyoruz. Kimlerin birlikteliğimizden rahatsız olduğunu, kimlerin dayanışmamızı küçültmeye çalıştığını gayet iyi görüyoruz. Birliğimize yönelen her saldırı bizi daha da kenetliyor. Buradaki birlik sadece komisyon üyeleri arasında değil Türkiye’nin, 86 milyonun gelecek birliğidir. Kimliklere ve değerlere saygı doğrudan vatana sadakattir. Eleştiri haktır, bunun için de hakaretten ari olması şarttır. İstişare cesaret ister, kavga etmek ise kolaydır. Bizim yolumuz devlet ciddiyetinin sözün adabıyla bütünleştiği yoldur" ifadelerini kullandı.



"Komisyonun kazanımları demokrasi kültürümüzü derinleştirmektedir"


Komisyon çalışmalarını tamamladığında, toplumda yargı süreçlerinin öngörülebilirliğinin artacağına yürekten inandığını belirten Kurtulmuş, "Temel hak ve özgürlüklerin gündelik hayattaki karşılığı da hiç şüphesiz güçlenecektir. Yerelde huzurumuz büyüyecek, ulusal düzeyde güven tesis edilecek ve siyasi rekabet medeni ölçüler içerisinde kalmaya devam edecektir. Birbirimizin yükünü hafifletirsek Türkiye’nin yükü hafifler. Kardeşlik büyürse krizler küçülür. Hukuk işlerse adalet yerini bulur. Meclisimiz güçlendikçe vatandaşlarımız daha rahat eder. Biz bu görüşleri birer temenni olarak değil, hedef olarak ifade ediyoruz. Komisyonun kazanımları demokrasi kültürümüzü derinleştirmektedir. Bizim yürüttüğümüz süreç toplumsal huzurun barışın ve kardeşliğin kurumsallaşmasıdır. Bugün artık görüyoruz ki, halkın sesi Mecliste yankı buldukça kardeşlik dili hayatın her alanına sirayet etmektedir. Çünkü demokrasi bir arada yaşama ahlakıdır. Adaletin, hoşgörünün ve dayanışmanın ortak zeminidir. Nihayetinde komisyonumuz, milletçe kurduğumuz büyük bir sofranın siyasal mutfağıdır. Burada hazırlanan her öneri, o sofraya konulan helal bir lokmadır" dedi.



"Kararlar kadar üslup da bir devlet işidir"


Süreci durdurmak isteyenlerin olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Ulusal ve bölgesel dinamikler hızla değişiyor. Bu nedenle komisyon her aşamada, hem ilkesel hem de pratik bir denge gözeterek ilerlemektedir. Her adımda ülkemizin, bölgesinde barış ve istikrarın merkezi olma misyonunu güçlendiren bir vizyonla hareket ediyoruz. Siyasi rekabeti tamamen medeni çizgilere taşıyacağız. Kurumlarımızın itibarını günlük tartışmaların insafına bırakamayız. Devlet vatandaşının safında durdukça, vatandaş hakkını devletin güvencesinde bilecektir. Kalıcı barışı büyüteceğiz, ortak iyiliği kurumsallaştıracağız. Temel konularda geniş mutabakat, farklı görüşlerde ise medeni rekabet içinde istikrarlı uzlaşma yöntemini sürdüreceğiz. Siyasette yeni normalimiz uzlaşı kültürü olmalıdır. Elbette tartışacağız ama saygıyla konuşacağız. Elbette yarışacağız ama kurallarla ilerleyeceğiz. Eleştireceğiz ama hakkaniyeti elden bırakmayacağız. Dilimiz birbirimizi incitmeyecek ve hukukumuzu zedelemeyecek. Birimize yapılan haksızlık hepimize yapılmış demektir. Dillerin buluşması ülkenin barışını kuracaktır. Kararlar kadar üslup da bir devlet işidir. Biz kimseyi dışlamadan ilerlemek zorundayız" değerlendirmesinde bulundu.



TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Başından beri yürüttüğümüz tüm çalışmalar, Türkiye’de terör eylemlerinin artık sona erdiğini işaret ediyor"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Ceyhun: "Birlik olmazsak sömürü devam eder" Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Sebahattin Ceyhun, Müslüman coğrafyalarında yaşanan insani krizlere dikkat çekerek birlik ve dayanışma çağrısında bulundu. Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Sebahattin Ceyhun, Dumlupınar Üniversitesi’nde okuyan Suriyeli öğrencilerin Esad rejiminin devrilişinin birinci yılı dolayısıyla düzenledikleri ’Zafer Programı’na katıldı. Programda konuşan Ceyhun, Müslüman dünyasında yaşanan savaşlar, zulümler ve ekonomik sıkıntıların derin izler bıraktığını vurgulayarak, gençlerin bu süreçte bilinçli ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmesi gerektiğini ifade etti. Ceyhun konuşmasında, Suriye’den Filistin’e, Doğu Türkistan’dan Sudan’a kadar birçok bölgede yaşanan zulmün sürdüğünü belirterek şu ifadeleri kullandı: "Hakikaten yüreğinizin unutulmaması, acımaması imkânsız. Müslüman coğrafyasının her bölgesinde maalesef benzer acılar yaşanıyor. Gazze’de, Suriye’de, Doğu Türkistan’da insanlar her gün nesillerini kaybediyor." Gençlere seslenen Ceyhun, eğitimlerini en iyi şekilde tamamlayarak ülkelerine fayda sağlayacak bireyler olmalarının önemine değindi. Ceyhun, "Buradaki zamanınızı boş geçirmeyin. Bir kısmınız ekonomist, bir kısmınız mühendis, bir kısmınız bilim insanı olacak. Geri dönüp memleketlerinizi ayağa kaldıracak olan sizlersiniz" dedi. "Müslüman coğrafyasında acı dinmiyor" Başkan Ceyhun, Müslüman toplumların birlik olması gerektiğini vurgularken, geçmişte İslam medeniyetinden alınan ilmin Batı tarafından gelişmiş teknolojilere dönüştürüldüğünü söyledi. Ceyhun, "Bir zamanlar Müslümanların dünyaya kattığı ilmi aldılar, geliştirdiler. Biz ise özgüvensizlik nedeniyle geri kaldık. Birlik olmazsak bu sömürü devam edecek" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayi ve uluslararası ilişkiler alanında bağımsızlık yolunda önemli adımlar attığını belirten Ceyhun, "Türkiye şu anda 1952’den sonra tüm dünyada temsil kabiliyeti kazanmak için önemli bir girişim içerisinde. Kendi savunma sanayisini ve fakültelerini güçlendiriyor" dedi. Sudanlı öğrencilere seslendiği örneği hatırlatan Ceyhun, gençlerin ülkelerinde sanayi, eğitim ve girişimcilik alanlarında sorumluluk almaları gerektiğini belirtti. Konuşmasının sonunda tüm öğrencilere seslenen Ceyhun, zulüm altındaki coğrafyaları unutmamalarını isteyerek şöyle konuştu: "Biz burada etkinlikler yaparken, dünyanın birçok yerinde insanlar zulüm altında. Onları unutmayın. Rabbim yardımcımız olsun. İnşallah memleketlerinize döndüğünüzde ülkenizi kalkındıran nesiller olursunuz."
İstanbul Ekrem İmamoğlu ‘sahte diploma’ davasında 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu, lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin 8 yıl 9 aya kadar hapis talebiyle yargılandığı davada yarın 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanmış, hazırlanan iddianamede İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Hazırlanan iddianame kapsamında İmamoğlu, 12 Eylül’de ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. İmamoğlu, yarın İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nce Marmara Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, University College of Northern Cyprus’ın (UCNC) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı, şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında University College of Northern Cyprus’ın yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı anlatıldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından KKTC’de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanındığının belirtildiği iddianamede, yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı, bazı öğrencilerin listeden usulsüz olarak silinerek yine listeye yeni öğrencilerin eklendiği, 3 kişilik kontenjanı bulunan bölüme usulsüz olarak 54 kişinin alındığı aktarıldı. Gerek başvuru kabul edilecek yükseköğretim kurumlarıyla ilgili gerekse başvurusu değerlendirilecek öğrencilerle ilgili çok sayıda hileli işlem yapıldığının belirtildiği iddianamede, İngilizce İşletme programına yurt dışı yatay geçiş başvuruları kabul edilen öğrencilerin herhangi bir dil seviye tespit sınavı ya da yeterlilik sınavı yapılmadığı, yurt dışı yatay geçiş başvurusunda bulunan öğrencilerin ‘rektör, dekan, yönetim kurulu üyeleri, fakülte sekreteri, yatay geçiş komisyonu üyeleri’ gibi süreçte yer alan kişileri referans olarak gösterdikleri kaydedildi. İddianamede, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde görevli babası Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ersin Güredin’in KKTC’ye akademik izinle gittiği, dönüşünü yurt dışında sürekli dönüş gibi göstererek oğlu olan Eren Güredin’i yurt dışı nakil işleminden yararlandırdığı, Necati Eren Güredin isimli öğrencinin mezun olduğu kuruluş olan University College of Northern Cyprus’de (U.C.N.C.) yerine gerçeğe aykırı şekilde aynı şüpheli Ekrem İmamoğlu gibi öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiği, ayrıca Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenci işleri müdürü olarak görev yapan bir şahsın ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla alınan beyanında Ekrem İmamoğlu adına okulda herhangi bir kayıt bulunmadığını, dolayısıyla bu kişinin bu okula giriş yapmadığını söylediği kaydedildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kurulu eğitim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınmakta olduğu bilgisini İstanbul Üniversitesi’nin bilmesine rağmen İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçişi sırasında gerçeğe aykırı şekilde öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiğinin tespit edildiği aktarılırken, yapılan bu işlemle hem İstanbul Üniversitesi yetkililerinin hem de şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun, University College of Northern Cyprus adlı kurumun Yükseköğretim Kurulu nezdinde tanınırlığının bulunmadığını bildikleri halde şüphelinin denkliği olan bir kurumdan yatay geçiş yapmış gibi gösterildiği kaydedildi. Şüpheli Ekrem İmamoğlu tarafından yatay geçiş sürecinde üniversiteye sunulan belgelerin University College of Northern Cyprus’a ait bir tanıtım broşürü ve bir adet transkriptten ibaret olduğunun belirtildiği iddianamede, bu belgelerin Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne ait olmadığının açıkça anlaşılması karşısında İstanbul Üniversitesi tarafından şüphelinin kaydının Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak yapıldığı, gerçeğe aykırı resmi belgenin açık bir hile ile düzenlendiği, şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte bir belge meydana getirildiği aktarıldı. İddianamede, Ekrem İmamoğlu’nun hayat hikayesinin hiçbir aşamasında Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde eğitim gördüğüne ilişkin bir bilgi, bulgu bulunmadığı, buna rağmen İBB’nin resmi sitesinin de arasında bulunduğu pek çok yazılı ile görsel basın organlarında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden yatay geçiş yaptığı yönünde bilgi ve beyanlara yer verildiği, bu durumun temel nedeninin, İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş kaydı sırasında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisiymiş gibi gösterilmiş olmasından kaynaklandığı kaydedildi. İmamoğlu’nun kamuoyunda farklı bir algı oluşturacak şekilde hareket ettiği ve tüm bu hususların ifade sırasında açık ve net bir şekilde sorulduğu ancak şüphelinin söz konusu soruları cevapsız bırakmak suretiyle açıklama yapmaktan kaçındığı kaydedilirken, ayrıca hileli bir şekilde aldığı evrakı yüksek lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi’ne, askerlik hizmeti amacıyla Milli Savunma Bakanlığı’na ve Yüksek Seçim Kurulu’na sunarak kullandığı belirtildi. Hazırlanan iddianamede Ekrem İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.