SAĞLIK - 24 Eylül 2023 Pazar 13:21

Uzmanından depremzede ailelere ve öğretmenlere çocukların okul dönemine dair uyarılar

A
A
A
Uzmanından depremzede ailelere ve öğretmenlere çocukların okul dönemine dair uyarılar

Ankara Etlik Şehir Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nde görev alan Doç. Dr. Ayşegül Efe, yeni eğitim öğretim dönemine başlayan depremzede çocukların ruh sağlığına ilişkin, “Adaptasyon için mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde çocukların gündelik ritüellerine ve işlevselliğine dönülmesini öneririz” dedi.


Türkiye genelinde eğitim hayatına başlayan ya da eğitimini devam ettiren milyonlarca öğrenci için yeni dönem 11 Eylül Pazartesi günü başladı. Ankara Etlik Şehir Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nde görev alan Doç. Dr. Ayşegül Efe, yeni eğitim öğretim dönemine başlayan çocukların okula alışma sürecine dair ebeveynlerin ve öğretmenlerin dikkat etmeleri gereken durumlar için İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine özel açıklamalarda bulundu.



“Okul öncesi dönemdeki bir çocuğa göre öncelikli anlamı kendi ebeveyninden ilk defa uzun süreli ayrılış yaşadığı dönemdir”


Efe, okul kavramının çocuğun yaşına, biliş seviyesine, duygusal gelişimine ve hangi kademede okuduğuna dair değişiklikler gösterdiğini ifade ederek, “Gereksinimleri ve gereksinimlere nasıl yanıt vereceğine göre şekillenmelidir. Okul öncesi dönemdeki bir çocuğa göre öncelikli anlamı kendi ebeveyninden ilk defa uzun süreli ayrılış yaşadığı dönemdir. Dolayısıyla bu duyguyu kontrol etmeye yönelik ilk önce ebeveynin okul öncesi aşamada çalışması gerekmektedir. Birtakım okul ziyaretleri yapma, okullarda ve konuşmalarda okulla ilgili temaları gündeme getirme ve bu konudaki düşüncelerini, duygularını kafasındaki belirsizlikleri ve bu belirsizliklerin oluşturduğu kaygı duygusunu paylaşmasına izin vermek gerekiyor” ifadelerini kullandı.



“Dengede tutabilmeyi başarmak lazım”


İlkokul sürecine geçildiğinde çocuk için durumun biraz daha farklı işlediğini dile getiren Efe, “Somut algı dönemine geçildiği için performans kaygısının yükseldiği, sosyal alanda kendini gösterme, otonomisini göstermenin önemli olmaya başladığı bir dönem olduğu için çocukta okula ilişkin yükler, stres başlamaktadır. Bu stresi yönetme, bu yılı nasıl planlayacağına yönelik konuşmalar yapma, organizasyon ve planlamada ebeveyn desteğine her zaman başvurabileceğinin güvencesinin hissettirilmesi gerekir. Bunun için de ebeveynin duygusal erişebilirliğini hissettirmesi gerekiyor. Özelikle kurallar ve sınırlar konusunda ebeveynin kendi içerisinde ve birbirleri arasında tutarlılık sergilemesi, katı kurallar çizmemesi ve yaz döneminden okul dönemine geçişi cezalandırır gibi bir üslupla yansıtmadan ancak tutarsızlık boyutuna da geçmeden arada dengede tutabilmeyi başarmak lazım” dedi.



“Bu dönemin yönetilmesinde ebeveyne mutlaka ergenlik danışmanlığı uygulamak gerektiğini düşünmekteyiz”


Doç. Dr. Efe, en sık başvuru aldıkları dönemin 5 ve 8. sınıf aralığındaki dönem olduğunu belirterek, “Çocuklar ergenlik sürecinin duygusal ve davranışsal belirtilerini görmeye başladıkları bu süreçte okul içerisinde bir takım sosyal gruplaşmalar ve cinsiyet dayanıklı gruplaşmalar olabiliyor. Bundan kaynaklı akran zorbalığı, sosyal içe kapanmalar, sosyal anksiyetenin yükselmesi gibi farklı durumlara neden olabiliyor. Bu dönemin yönetilmesinde ebeveyne mutlaka ergenlik danışmanlığı uygulamak gerektiğini düşünmekteyiz” değerlendirmesinde bulundu.



“Ebeveynlerinden maddi ve manevi yoğun destek ihtiyaçları olmaktadır”


Lise döneminde öğrencilerin soyut algı dönemine geçmelerinden ötürü kimlik gelişiminin çok daha farklı konjonktürün altında kaldığını dile getiren Efe, “Yaz döneminden okul dönemine geçişle alakalı sorunları azalmış olmakla beraber geleceğe ilişkin yapılandırma, gelecek kaygısı, seneyi iyi planlama gibi yeni gündemleri oluşmaktadır ve ebeveynlerinden de bu konuda maddi ve manevi yoğun destek ihtiyaçları olmaktadır. Bu dönemde en çok uyku sürecinde, uyku ritüellerindeki kayıplar konusunda sorular almaktayız. Burada sanki tatilden okula geçiş bir cezaymış gibi hissettirmemek için kademeli bir geçiş yapılmasını öneriyoruz” şeklinde konuştu.



“Adaptasyon için mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde çocukların gündelik ritüellerine ve işlevselliğine dönülmesini öneririz”


Kahramanmaraş merkezli depremlere maruz kalan çocukların gündelik yaşantılarını henüz stabilize edemediklerine de değinen Efe, “Bu çocuklarımızın birçoğu şehir değiştirdi, geçici olarak okul değişikliklerine gidilmek durumunda kaldı. Burada yaşadıkları travmanın üstüne yeni ortamlara alışmakta ve bu adaptasyonu sürdürmekte güçlük çektiler. Sonrasında tekrar bir değişikliğe gidildi. Tabii onlar için oldukça zor olacaktır. Biz her zaman çocukta ilk önce adaptasyonu hızlandırmak için mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde gündelik ritüellerine ve işlevselliğine dönülmesini öneririz. Bu travmanın tedavisinde de öncüldür çünkü bir travmanın etkisi iki yıl kadar bireylerde kendisini göstermektedir. Ne kadar hızlı sosyal işlevselliğine, gündelik işlevselliğine dönerse birey, o kadar hızlı tedaviyi kendiliğinden spontane olarak yürütebilmektedir. Tabii okul da bunun için en önemli, çocuklar açısından en önemli sosyal alanlardan birisidir” ifadelerine yer verdi.



“Depremzede çocuklar öğretmen gibi farklı yetişkinlerin duygusal desteklerine ihtiyaç duymaktadırlar”


Okul dönemi boyunca öğrencilerin okulda birlikte vakit geçireceği öğretmenlere de tavsiyelerde bulunan Efe, sözlerine şöyle devam etti:


“Söz konusu açıldığında yani konu mevzu açıldığında bunu bastırmadan çocuğun kendisini aktarmasına, duygu düşüncelerini ve yaşantısını aktarmasına engel olmadan sabırla dinlenilmesini ve destekte bulunulmasını öneriyoruz. Mevzu hiçbir zaman konu kapatmak olmamalıdır. Kişiler travmalarını ancak konuşup bu duyguyla barışarak, ömür boyu bu duygularla devam edebileceğine inanarak aşabilmektedirler. Tabii önemli bir taraftan bu çocukların birçoğu ebeveynlerini kaybetti. Birçoğu yalnız kaldı, sosyal hizmetlere ve kurumlara yerleşmek durumunda kaldı. Bu açıdan değerlendirdiğimizde öğretmen gibi farklı yetişkinlerin, diğer kurum personelleri gibi farklı insanların daha duygusal desteklerine ihtiyaç duymaktadırlar. Bu konuda da mutlaka danışmanlık alması gerektiğinde öğretmenlerin ve diğer personellerin danışmanlık almalarını öneririz.”



Uzmanından depremzede ailelere ve öğretmenlere çocukların okul dönemine dair uyarılar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta yeni yıl öncesi gıda denetimleri artırıldı Muş Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekipleri, yılbaşı öncesinde vatandaşların güvenli ve sağlıklı gıdaya ulaşmasını sağlamak amacıyla il genelinde gıda denetimlerini sıklaştırdı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, yaklaşan yeni yıl öncesinde gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla denetim çalışmalarını artırdı. İl Müdürlüğüne bağlı resmi gıda kontrolörleri tarafından il genelinde gıda üretimi ve satışı yapılan işletmelerde denetimler aralıksız sürdürülüyor. Yılbaşı döneminde tüketimi artan ürünler başta olmak üzere her türlü içecek, kuruyemiş, beyaz et ve kırmızı et satışı yapan işletmeler ile şekerleme, pastane ve benzeri gıda işletmeleri denetim kapsamına alındı. Denetimlerde ürünlerin hijyen, muhafaza ve satış şartları ile mevzuata uygunluğu titizlikle kontrol ediliyor. İl Müdür Yardımcısı Muhammed Şen, denetimlere ilişkin yaptığı açıklamada, "Halk sağlığının korunması ve güvenilir gıda arzının sürdürülebilirliği amacıyla yılbaşı sürecinde denetimlerimiz artırılarak devam edecektir. Tüketicilerimizin sağlıklı, güvenilir ve kaliteli gıdaya en hızlı şekilde ulaşması sağlanacaktır" dedi. Vatandaşların da gıda güvenliği konusunda duyarlı olmalarının önemine dikkat çeken Şen, "Karşılaşılan her türlü gıda güvenliği ihlali, hijyen eksikliği veya şüpheli durumların Alo 174 Gıda Hattı’na bildirilmesi, hızlı ve etkin müdahale açısından büyük önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerinin yeni yıl öncesinde denetimlerini hız kesmeden sürdüreceği bildirildi.
Bartın BARÜ’de "Bartınlı Bir Akademisyenin Hayatından Kesitler" söyleşisi düzenlendi Bartın Üniversitesinde (BARÜ) Türkiye’nin idare hukuku alanının önde gelen akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Turgut Tan’ın bağışta bulunduğu kitaplık açılırken akademik yaşamı, bilimsel çalışmaları ve mesleki deneyimleri konuşuldu. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Kütüphane Dokümantasyon ve Daire Başkanlığı tarafından Türkiye’nin idare hukuku alanının önde gelen akademisyenlerinden biri olan Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Tan’ın konuk olduğu "Bartınlı Bir Akademisyenin Hayatından Kesitler" başlıklı bir söyleşi düzenlendi. Kütüphane Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan, Bartın Belediye Başkanı M. Rıza Yalçınkaya, BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı. Bartın’da geçen çocukluk yıllarını anlatan Prof. Dr. Tan, "İlkokul ve ortaokul yıllarım Bartın’da geçerken liseyi İstanbul’da okudum. Ankara Üniversitesi o dönem Mülkiye olarak geçen Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdim. Mezun olduktan sonra kabul aldığım burslarla Fransa’da bulundum. Türkiye’de özellikle idare hukuku alanında ders verdim. Bugün Bartın’a geldiğimde yıllar önce dersine girdiğim başarılı bir öğrencimi memleketimin mülki idaresinin başında vali olarak görmekten mutluluk duyuyorum. Diğer bir mutluluğum ise benim zamanında devam edebileceğim bir lisenin olmadığı memleketime bugün Bartın Üniversitesinin kazandırılmış olmasıdır" dedi. BARÜ Merkez Kütüphanesinde "Prof. Dr. Turgut Tan Kitaplığı" açıldı Ayrıca Bartınlı Prof. Dr. Tan, uzun yıllardır biriktirdiği yaklaşık bin 400 kitabı ve süreli yayını kendisinden sonraki nesillere fayda sağlaması için bölgenin en büyük kütüphanesi olarak bilinen BARÜ Kütüphanesine kitap bağışladı. Söyleşi programı kapsamında, bağışlanan eserlerden oluşan "Prof. Dr. Turgut Tan Kitaplığı"nın da açılışı yapıldı. Bağışlanan eserlerin bir referans niteliğinde olduğunu vurgulayan Kütüphane Dokümantasyon ve Daire Başkanı Burak Beygirci, "Bu koleksiyon idare hukuku, anayasa hukuku, vergi hukuku ve kamu yönetimi alanlarında büyük bölümü klasikleşmiş eserlerden oluşmaktadır. Bu alanların dışında ekonomi, siyaset bilimi, tarih ve edebiyat gibi konularda Türkçe ve Fransızca olmak üzere eşsiz eserleri kütüphanemize bağışlamıştır. Yapılan teknik işlemler esnasında koleksiyonda yer alan pek çok eserin kütüphanemiz tarafından ilk kez girişinin yapıldığı ve ülkemizde ilk kez BARÜ Merkez Kütüphanesine tarafından kataloglandığı tespit edilmiştir. Koleksiyon erişime açıldıktan sonra farklı üniversite kütüphanelerinden bu eserler için kütüphaneler arası ödünç taleplerinin gelmesi söz konusu bağışın eşsiz ve referans niteliğinde bir koleksiyon olduğunu ortaya koymuştur" dedi.
Bartın BARÜ’de farklı kültürler bir araya geldi Bartın Üniversitesinde (BARÜ) eğitimlerine devam eden uluslararası öğrenciler "Kültür Buluşması" etkinliğinde geleneksel giysilerini, yöresel yemeklerini ve danslarını tanıttı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Türkçe Öğretim Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) ile Uluslararası Öğrenci Kulübü tarafından kültürler arası etkileşime katkı sağlamak amacıyla "Kültür Buluşması" etkinliği düzenlendi. Kütüphane Konferans Salonu’nda yapılan programda Türkmenistan, Kazakistan, Yemen, Azerbaycan ve Endonezya’ya ait kültürler; geleneksel giysileri, yöresel yemekleri, müzikleri ve danslarıyla tanıtıldı. BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya da etkinliğe katılarak uluslararası öğrencilerin kültür buluşmasına ortak oldu. Öğrencilerin hazırladığı gösterileri ilgiyle izleyen Rektör Akkaya, kültürel çeşitliliğin üniversite yaşamına kattığı değere dikkat çekerek "Bugün dünyanın farklı coğrafyalarından gelen öğrencilerimizin kendi kültürel değerlerini tanıtmalarına eşlik ediyoruz. Burada Türk kültürünü öğrendiniz. Her ne kadar başka diyarlardan gelmiş olsanız da Anadolu kültürünü buradan yaşayıp dostluklar edindiniz. Biz Bartın Üniversitesi olarak dili kültürün bir taşıyıcısı olarak görüyoruz. Hepiniz birer Bartın Üniversitesi ve Bartın elçisisiniz. Gittiğiniz ülkelerde Türkiye’nin bir sesisiniz. Burada yaşanmışlıklarınız sizlere rehberlik sunacaktır. Bu vesileyle kültürler arası etkileşimi güçlendiren etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Uluslararası öğrencilerin kültürel zenginliklerini tanıttığı stantların yoğun ilgi gördüğü program, hatıra fotoğraflarının çekilmesiyle sona erdi.