GENEL - 28 Ocak 2016 Perşembe 12:31

Kurutulmuş Bitki Örnekleri EXPO 2016'da Görücüye Çıkacak

A
A
A
Kurutulmuş Bitki Örnekleri EXPO 2016'da Görücüye Çıkacak

Türkiye’nin 81 ilinden 750 okulun katıldığı Etnobotanik Yarışması sonucunda dereceye giren kurutulmuş bitki örnekleri (herbaryum), EXPO 2016 Sergi Alanı’nda görücüye çıkmak için hazırlanıyor.
EXPO 2016 Antalya Ajansı, Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Özel Bilfen Liseleri’nin işbirliğinde 81 ildeki ortaöğretim 9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerinin katıldığı "Anadolu Bitkileri EXPO’da" adlı Etnobotanik Proje Yarışması sonrasında dereceye giren herbaryumlar, görücüye çıkmak için hazırlanıyor.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinden toplanan bitki örneklerinin preslenerek kurutulmasından sonra saklanan bitkiler, EXPO gönüllüleri tarafından özel kartonlar üzerine yapıştırılıyor. Karton üzerine, bitki örneğinin familyası, tür ismi, örneğin toplandığı yer, yükseklik ve tarih, örneği toplayanın adı, örneği adlandıran kişinin adı ve habitat özellikleri özenle yazılıyor.
Tür, cins, familya olarak gruplandırılan örnekler, EXPO gönüllüleri tarafından özel dolaplar içinde yatay olarak muhafaza ediliyor. Etnobotanik yarışmasının, genç kuşakların, insanlığın ortak malı olan biyolojik zenginliği fark etmeleri ve korumaları yönünde bilinç oluşturmak amacıyla düzenlendiğini belirten Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Yardımcı Doç. Dr. Candan Aykurt, "’Gelecek Nesiller İçin Yeşil Bir Dünya’ sloganıyla kuşaklar arası bitki zenginliğimizi fark ettirmek istiyoruz" dedi.
Yedi coğrafi bölgeden gönderdikleri projelerle dereceye giren öğrencilere ödülleri 15 Şubat’ta düzenlenecek törenle teslim edilecek. Ayrıca herbaryumlar, 11 Şubat 2016 tarihinde Özel Bilfen Lisesi’nde, daha sonra ise 23 Nisan 2016’da kapılarını açacak olan "Çiçek ve Çocuk" temalı EXPO 2016 Antalya’da sergilenecek.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.