SPOR - 11 Ocak 2019 Cuma 11:09

Sinan Turan: “Kıbrıs meselesini bıraktılar, benim için yasa çıkardılar”

A
A
A
Sinan Turan: “Kıbrıs meselesini bıraktılar, benim için yasa çıkardılar”

Galatasaray altyapısında yetişen ve sonrasında Galatasaray A Takımı’nda da forma giyen Muğlaspor’un yıldız ismi Sinan Turan, samimi açıklamalar yaptı.

Galatasaray altyapısında yetişen ve sonrasında Galatasaray A Takımı’nda da forma giyen Muğlaspor’un yıldız ismi Sinan Turan, samimi açıklamalar yaptı. Bir dönem KKTC’de forma giyen Turan, “O dönemde benim oynamamam için dönemin KKTC Başbakanı, meclisi toplayıp benim oynamamam için yasa çıkardı” dedi.


Galatasaray altyapısında başlayan kariyeri, Galatasaray A Takımı’yla devam eden Muğlasporlu futbolcu Sinan Turan, kariyeriyle ilgili konuştu. Bir dönem kendisine yapılan vitamin iğnesi nedeniyle 2 yıl doping cezası alan ve bu dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde forma giyen orta saha oyuncusu, samimi açıklamalarda bulundu. Muğlaspor’da takımın yaş ortalamasının düşük olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Sinan Turan, “Genç bir kadroya sahibiz. Bugüne kadar yaşadıklarımızı gençlere aktarıyoruz ve bu şekilde devam etmeye çalışıyoruz. Türkiye şartlarında 30 yaşını geçince yaşlı futbolcu muamelesi görüyorsun ama yabancı oyuncu 30 yaşında olduğunda genç oluyor. Bu da ülkemizin verdiği dezavantajlardan birisi. Biz de 30 yaşını geçtikten sonra elimizden geldiğince futbol oynayıp yaşamımızı devam ettiriyoruz” ifadelerini kullandı.



“Dopingi bilerek yapmış olsaydım, testten kaçardım ve 6 ay ceza alırdım”


Galatasaray altyapısından çıkıp A takıma kadar yükselen Sinan Turan, Galatasaray forması giymenin her futbolcunun hayali olduğunu belirterek, “Gördük geçirdik. Gönül isterdi ki orada devam edelim. Ama şartlar elverişli olmadı. Ya şartlar elverişli olmadı ya da biz onların istediği standartta değildik. Oradan sonra Diyarbakır macerası başladı. Gayet de olumlu şekilde giderken ilk senemde ağır bir sakatlık geçirdim. Ondan sonra 3. senemde kendi adıma inanılmaz bir sene geçiriyordum. Hatta o sene Gençlerbirliği’yle anlaşmıştım. Ardından bir doping olayı ortaya çıktı. Bize vitamin diye ilaç verdiler ama dopingmiş. İster istemez bana mal oldu. Ben kullanmış olsaydım, teste girmeyip kaçmış olurdum ve 6 ay cezayla kendimi kurtarabilirdim. Doping testine bile gülerek, eğlenerek girmiştim. Sonrasında 2 yıl ceza aldım. Bu cezanın ardından ise bir Kıbrıs macerası yaşadım” açıklamasında bulundu.



“Kıbrıs meselesini unutup benim için meclisi toplayıp yasa çıkardılar!”


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti takımlarından Küçükkaymaklıspor’a transfer olan Sinan Turan, Yavru Vatan’a transferinde enteresan durumlarla karşılaştığını açıkladı. Özellikle kendisin havalimanında karşılamalarının çok farklı olduğunu söyleyen tecrübeli oyuncu, Kıbrıs’ta Hagi muamelesi gördüğünü söyledi. Doping cezası almadan önce Türkiye’de çok iyi bir sezon geçirdiğini söyleyen Sinan Turan, “Attığım goller, yaptığım asistler falan sosyal medyaya düştüğü için, Kıbrıs’a giderken öncesinde bu görüntüler izlenmiş. Uçaktan indikten sonra bir anlamda Kıbrıs’ta Hagi muamelesi gördüm. Limuzinle gelip aldılar beni havalimanından. ‘Ne oluyor’ diye düşünmeye başladım. Ama gelince, oynanan futbolu gördükten sonra, o karşılamayla, o futbolun çok tezat olmadığını gördüm. Gittiğim takım haricindeki bütün takımlar, o dönemin Başbakanına baskıda bulundu. ‘Böyle bir futbolcu, cezalı olduğu halde neden bizim ligimize oynuyor’ diye bir itirazda bulundular. Sonrasında dönemin Başbakanı, komik ama özel bir kanun çıkardı. ‘Ülkemizde oynamasın’ diye kanun çıkardılar. Ligi orta sıralarda tamamladık ama sonrasında Başbakanlık Kupası Finali’nde oynadık ve madalya töreninde dönemin Başbakanıyla karşılaştık. Madalyayı taktığında da kendisinde sordum, “Kıbrıs meselesi unutuldu ama sen meclisi toplayıp benim için kanun çıkarıyorsun” dedim. Benim, bunu suratına söyleyeceğimi beklemiyordu ve dona kaldı. Benim de oradaki son maçımdı ve sonrasında ülkeme geri döndüm” diye konuştu.



“Orduspor’un 26 yıllık Süper Lig hasretine son verdik”


KKTC macerasının ardından bir müddet doğduğu mahallede amatör bir takımda antrenmanlara çıkan Sinan Turan, “Bu idmanların ardından altyapısında yetiştiğim Kartalspor’da antrenmanlara çıktım. Sonrasında buradan ayrılıp cezamın bitmesinin ardından Orduspor’a transfer oldum. Orduspor’un 26 yıllık özlemini giderip Süper Lig’e çıktık. Ordu, inanılmaz bir futbol şehri. Hem kıyısıyla hem şehriyle hem de taraftarıyla inanılmaz bir şampiyonluk yaşadık. Ama şimdi Orduspor’a ne oldu desek, bence çok yazık oldu. Bunun da alternatifini çıkarmışlar, borçları olan takımı götürüp yerine Yeni Orduspor’u çıkaralım diyorlar. Yazık oluyor. Şehirlerin de yeni takımları kabullenmesi biraz zor oluyor. Hoş olmuyor. Bununla ilgili nasıl bir kanun gelecekse, hem futbolcuyu korusunlar hem de kulüpler böyle borç batağında gitmesin” diyerek sözlerini sürdürdü.



“Kulüp kapanınca bedavaya oynamış olduk”


Bir dönem ‘Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun kaldırılmasının ardından futbolcuların canın çok yandığını sözlerine ekleyen Muğlasporlu futbolcu Sinan Turan, “Yerel mahkemede en kısa mahkeme 3 sene sürüyordu. Futbolcu parasını alacak mı alamayacak mı? Ben de bunu Orduspor’da yaşadım. Mahkeme 5 senede sonuçlandı ve 5 yıl sonunda Orduspor kapandı. Futbolu kariyer için oynuyorsun ama alt liglerde mecburen para kazanmak zorundasın. Ama kulüp kapandığı için bedavaya oynamış olduk” dedi. Son olarak kariyer planları hakkında konuşan tecrübeli futbolcu, “Futbolun içinde kalmayı çok düşünüyorum. Ama futboldan kopamadığımız durumdan dolayı bunu söylüyorum. Özellikle alt liglerde büyük sıkıntılar var ve yapılacak iş değil diyoruz. Ancak lig oynanırken ‘Sezon bir an önce bitsin’ diyoruz, sezon bitince de ‘Lig ne zaman başlayacak’ diyoruz. Evet futbolun ardından antrenörlük düşünüyorum. Ama alt liglerde yapılması çok zor. Bu işi yapacaksan 1. Lig’de, Süper Lig’de yapacaksın. Eğer buralarda yer bulabilirsem, ileride bunu yapacağım, ama bulamazsam da hiç bulaşmamayı düşünüyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Bilecik için meteorolojik uyarı Bilecik Valiliği, son meteorolojik değerlendirmelere göre il genelinde hava sıcaklıklarının hissedilir derecede düşeceğini belirterek vatandaşları uyardı. Bilecik Valiliği tarafından yapılan açıklamada, halen mevsim normalleri civarında ve yer yer üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının bölge genelinde 4 ila 10 derece azalmasının beklendiği bildirildi. Soğuk havanın önümüzdeki hafta boyunca etkisini sürdürmesinin tahmin edildiği belirtildi. Açıklamada, özellikle gece ve sabah saatlerinde sıcaklıkların düşmesiyle birlikte buzlanma ve don olaylarının görülebileceği, buna bağlı olarak kara, hava ve deniz ulaşımında aksamalar yaşanabileceği ifade edildi. Tarımsal faaliyetlerin devam ettiği bölgelerde ise soğuk hava ve don olaylarının zirai don riskini artırarak ürün kayıplarına yol açabileceği öngörüldü. Valilik açıklamasında, 26 Aralık 2025 Cuma gününden itibaren Bilecik’in soğuk ve yağışlı havanın etkisi altına girmesinin beklendiği, yağışların karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacağının tahmin edildiği kaydedildi. İl merkezinde 26 Aralık 2025 ile 2 Ocak 2026 tarihleri arasında en düşük hava sıcaklıklarının eksi 3 dereceye kadar düşmesinin beklendiği bildirildi. Meteorolojik uyarının 26 Aralık 2025 saat 10.00’da başlayacağı ve 2 Ocak 2026 saat 10.00’a kadar geçerli olacağı duyurulurken, vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları istendi.
Bartın Öğrenciler savcıyı sorguya çekti Bartın’da kariyer günleri çerçevesinde İmam Hatip Lisesi öğrencileri ile buluşan Cumhuriyet Savcısı Fatih Ulaşan, savcılık mesleğini anlatarak, okul döneminden hatıralarını da paylaştı. İki eliyle de aynı anda yazarak not alabilme yeteneği bulunan Savcı Ulaşan, öğrencilerin ’’mafya ile karşı karşıya kaldınız mı, arkası kuvvetli şüpheliyle karşılaştınız mı, ölülerle duygusal bağ kuruyor musunuz?’’ sorularına da samimiyetle cevap verdi. Bartın’ın Ulus ilçesinde görev yapan Cumhuriyet Savcısı Fatih Ulaşan, kariyer günleri etkinlikleri kapsamında Şehit Mustafa Kemal Açıkgöz Anadolu İmam Hatip lisesinde öğrencilerle buluştu. Seminerde öğrencilik dönemlerini anlatan Savcı Fatih Ulaşan, öğrencilere başarılı olmak için istikrarlı ve yoğun bir çalışma temposuna girmeleri gerektiğini kaydetti. Öğrencilere tavsiyelerde de bulunan Fatih Ulaşan, ’’Ben çok özel ders almadım. Bana göre liseler yeterliydi. En az günde 6-7 saat okuldan sonra ders çalışıyordum. Geleceğe hazırlık için de önemli. Hukuk fakültesine girdikten sonra da çalışmak zorundasınız. Üniversitede çalışma temponuzu devam ettirebilmeniz daha kolay olur. O ritmi yakalamanızda yardımcı olur’’ dedi Savcı ve hakim olmak isteyenlere hukuk fakültesi ve branşlaşma konularında da bilgiler veren Ulaşan, ’’Hukuk Fakültesi sadece ceza ile alakalı değildir. Hayatı tanımanızı da sağlar. Belli bir problemi çözmek için sadece hukuk kitaplarıyla yorum yapamazsınız. Başka branşlardan da destek almalısınız. Kamu yönetimi, siyaset, ekonomi hatta psikoloji dersleri vardır. Onlardan bir bütün olarak destek alıp hukuku daha çok özümseyebilirsiniz. Kendinizi geliştirmek için Hukuk Fakültesi iyidir. Ama ondan sonra avukat mı olursunuz, hakim savcı mı olursunuz, yoksa başka bir iş mi yaparsınız onu bilemiyorum. Tabii Hukuk Fakültesi mezunu olduğunuzda benim bildiğim kadarı birden çok mesleğe girebilir, sınavlarına katılabilirsiniz. Size geniş bir imkan sunar. Hukuk Fakültesi’nde bütün dersleri almalısınız. Bütün derslerde yetkin duruma geldiğinizde branşlaşma olur. Hakim ve savcılığa girdiğinizde branşlaşma olur. Mesela biz savcı olarak hukuku çok bilmek zorundayız. Zaten ilgimiz de o değil. Biz cezaya bakarız. Onun için ceza durumu bizim için daha önemlidir’’ ifadelerini kullandı. ’’Adalet Bakanlığı’nda branlaşma, düşünülen bir konu’’ Savcı Fatih Ulaşan, soru üzerine Adalet Bakanlığı’nda pilot uygulamalarla branşlaşma başladığını da belirterek, ’’Adalet Bakanlığı’nda branşlaşma ileride düşünülen bir konu. İlerde yapılacağını, hatta yapıldığına yönelik örnekleri var ama ileride daha detaylı şekilde uygulanacağını düşünüyorum’’ şeklinde konuştu. ’’Bu mesleğin manevi sorumluluğu gücünden daha fazla’’ Geçici bir hevesle hakim ve savcı olmak isteyen öğrencilere de tavsiyelerde bulunan Savcı Ulaşan, ’’Bu mesleğe geçici bir hevesle girmeyin. Hayli zamanınızı alır. Hukuk Fakültesi, hakim savcı hazırlık. Bu süreç 7-10 yıl bir zamanınızı alır. Ondan sonra ‘bu mesleği sevmedim, bana göre değil’ derseniz, hayatınızı en güzel dönemleri heba olabilir. Bu mesleği seçerken dikkat edin. Bu mesleğin manevi sorumluluğu, gücünden daha fazladır. Bizim gücümüz olabilir ama zannetmeyin ki, her zaman bu gücümüzü kullanıyoruz. Gücü adaletli bir şekilde kullanmakla hükümlüyüz. Çünkü karar verirken, hem manevi sorumluluklarımız var, hem de bizi denetleyen kurumlar vardır. Hiçbir zaman hakim savcı, tek güç olmaz. Karar vermede hakim ve savcı gerekir ama adaletli karar verdiğimiz takdirde, bu mesleğe devam edebiliriz. Bu mesleği seçerken, gücün dışında manevi sorumluluğu hesaba katarak girerseniz, sizin geleceğiniz için daha hayırlı olacağını düşünüyorum’’ ifadelerine yer verdi. Ulaşan, soru üzerine ise kendisini savcı olmaya iten faktörleri şöyle anlattı: ’’Çocukluk dönemimde de okumayı severdim. O yüzden Hukuk Fakültesi’ni seçtim. Ben daha fazla dışarıdayım. Olay olur, bir durum olur, kolluğu denetleme olur, suç olur. Genel olarak biz savcılar dışarıdayızdır. Hem dosyalara bakarız, hem de dışarıdayızdır. Hakimliğin tarafı daha çok dosya olduğu için bana da daha monoton geldiği için ben savcılığı tercih etmiştim.’’ İki eliyle de aynı anda yazabiliyor Savcı Ulaşan bir öğrencinin ’’İki elinizle de aynı anda not alabiliyormuşsunuz, bunu nasıl başardınız?" sorusuna ise ’’Yetenek diyelim. Öğrencilik döneminde gelişen bir yetenek. Daha hızlı yazabiliyorum. Benim yazım, çok iyi değildir. Not almam ya da aklımda tutmam gerektiğinde yazıya dökme çabam çift elle yazma yeteneğimin gelişmesinde bana yardımcı olmuştur’’ dedi. ’’Ölülerle psikolojik bağ kurmayız’’ Fatih Ulaşani başka bir öğrencinin, ’’Olay yerinde inceleme yapıyorsunuz, ölülerle duygusal bağ kuruyor musunuz, olaydan etkileniyor musunuz?’’ sorusuna, ’’Biz daha çok soruşturmayı, bundan sonrasının ne olacağını düşündüğümüz için ölülerle çok psikolojik bağ kurmayız. Mesela bir kaza olduğunu düşünürsek, hep şüpheliye ne yapacağımızı düşünürüz. Hep kafamız ordadır. Yani suçlu mudur, değil midir. Gözaltına alma, tutuklamaya sevk etme gibi yetkilerimiz olduğu için olayın sonrasını düşünürüz. Bu nedenle , ölüm mahallinden yada otopsi durumlarından etkilenmeyiz. Tabii etkilenecek olanlar, hassas olanlar varsa en azından savcılığı seçmesinler. Bunlar için hakimlik daha iyi olabilir. Çok daha az ölülerle muhatap olursunuz. Hakim ve savcılık mesleği, çok büyük, sorumluluk gerektiren meslektir. Manevi sorumluluğu çok daha ağırdır. Girdiğiniz zaman zaten oraya girmek için belli bir zaman harcamışsınızdır’’ ifadelerini kullandı. ’’Devletten büyük bir güç mü var’’ Savcı Ulaşan, ’’Arkası kuvvetli suçlu ya da şüphelilerle karşı karşıya kaldınız mı?’’ şeklindeki soruya ise, ’’Türkiye’de devlet var. Bartın’da devlet var. Devletten başka büyük bir güç mü var? Bizler de bu devletin savcılarıyız’’ ifadelerini kullandı. ’’Mafya ile karşılaşmadım’’ Bir başka öğrencinin, ’’Mafya babaları ile karşılaştınız mı, korktunuz mu?’’ sorusuna Ulaşan, ’’Mafya ile karşılaşmadım ama bize fark etmez. Bu mesleği seçerken her şeyi göze almıştık’’ dedi. ’’Yanlış kararın bir cezası vardır’’ Fatih Ulaşan, yanlış kararlarda sorumluluk kimin üzerinde olduğu yönündeki soruya ise, ’’Genelde sorumluluk hakimin üzerindedir. Ama sorumluluk kısmen, benim yani biz savcıların da üzerindedir. Kararı veren hakimdir. Hepimizin üzerinde belli bir sorumluk vardır. Karar verenler, iddia makamları. Ama birden çok itiraz ve temyiz makamları da vardır. Bunlar kullanılır. Yanlış kararın bir cezası vardır. Her meslekte olduğu gibi, hatanın derecesine bakılır. Nasıl bir hata yaptın, hangi şartlarda yaptın. Bunlara bakılır’’ şeklinde konuştu. Ulaşan, ’’Savcılık dışında ise hangi mesleği seçerdin’’ yönündeki soru üzerine ise, ’’Savcı olmasam ya Hukuk Fakültesi’nde akademisyen olmak isterdim ya da Dışişlerinde görev yapmak isterdim. Dışişleri bana daha yakındı’’ dedi. Seminerin ardından Okul Müdürü Hulusi Dökmeci ve öğrenciler, savcı Fatih Ulaşan’a teşekkür etti.