EKONOMİ - 09 Ekim 2019 Çarşamba 11:44

Türkiye’nin muz ihtiyacının 5’te birini karşılayan mahalle susuzluk sebebiyle üretimi bırakıyor

A
A
A
Türkiye’nin muz ihtiyacının 5’te birini karşılayan mahalle susuzluk sebebiyle üretimi bırakıyor

Antalya’nın Gazipaşa ilçesine bağlı Zeytinada Mahallesi, ülkenin 500 bin ton olan muz üretiminin 5’te birini tek başına karşılıyor.

Antalya’nın Gazipaşa ilçesine bağlı Zeytinada Mahallesi, ülkenin 500 bin ton olan muz üretiminin 5’te birini tek başına karşılıyor. Üreticiler, yarım asrı aşkın mücadele ettikleri su sıkıntısına çözüm bulamayınca üretimi bırakma noktasına geldi. Satılan muz bahçelerine ise villalar inşa edildi.


Yoğunlukla muz üretiminin yapıldığı Zeytinada Mahallesi’ne 15 kilometreyi aşan borularla su getirmek için sulama havuzları yapan mahalle sakinleri, su kaynağı kuruyunca çaresiz kaldı. Su havuzundan üreticilere taksim edilen borular uzun süredir su görmeyince yosun bağladı. Susuzluk nedeniyle sıkıntı yaşayan muz üreticilerinin bir kısmı ise arazilerini sattı. Yaklaşık 60 yabancının muz bahçelerini alarak villaya dönüştürdüğü mahallede üreticiler, su sorununun çözülmesi halinde üretimi üç kat arttırabileceklerini dile getirdiler.


Mahalle Muhtarı Mehmet Ali Şener, 400-500 kişinin faydalandığı havuzda Nisan-Mayıs aylarında yeteri kadar suyun olduğunu ancak daha sonra kesildiğini söyledi. Şu an havuza akan en güçlü kaynağın serçe parmak kalınlığında olduğunu belirten Şener, “Akan en güçlü su bu. Burada taksim deposu yaptık. Bu depoda her üreticinin bir hissesi var. Bu akan su da kişinin şahsi suyu. Havuzda su yok zaten” dedi.


Havuzu besleyen kaynağın geldiği boruyu gösteren Muhtar Şener, suyun akmadığını ve 500 üreticinin mağdur olduğunu söyledi.



“5 kaynaktan 4’ü kurudu”


Mahallenin taksim depolarını besleyen ana havuzu göstererek burada da 5 su kaynağından 4 tanesinin kuruduğunu belirten Muhtar Şener, “2017 yılında dönemin belediye başkanı 1 milyon lira masraf ederek kuyular açtı. Bu masraflar sonucu çıkan suları 1-2 yıl kullandık ama bu su da kurudu. Dinamomuz çalışmıyor. Su olsa kullanacağız. Bu dinamo ile 15 kilometre ileriye su basıyoruz. Şu an biriken suyu alıyoruz sadece. Buna rağmen 30 bin lira elektrik parası ödedik. Bu havuza 5 kaynaktan su akıyor ama şuan 4 tanesi kurumuş durumda. Akan tek kaynağımız bu. 500-600 üretici bu suyla yetinmeye çalışıyor” diye konuştu.


Sulama suyunu elektrikli dinamolarla muz bahçelerine pompalamak için kendi imkanlarıyla elektrik hatları çektiklerini anlatan Şener, “Gördüğünüz şu elektrik direklerini, tellerini biz kendi imkanlarımızla çektik, devletimize yük olmadık. Her bir hat bir üreticiye ait. Bunlar da şu an su olmadığı için kullanılmıyor” dedi.


Mahallesinin deniz yamacında 17 kilometrelik uzunluğa sahip olduğunu ve Türkiye’nin toplamda ürettiği 500 bin ton muzun 5’te birini tek başına karşıladığını belirten Muhtar Şener, “Önceleri 120 bin ton muz üretiyorduk. Bu oran susuzluk nedeniyle 100 bin tona düştü. Su sıkıntısı devam ederse durum belli. Vatandaş arazilerini yabancılara satıyor. Köyümüz yabancı istilası altında. Gün geçtikçe bitiyoruz. Şu an su olmadığı için masraf kurtarmıyor. Vatandaş yerini satıyor. Köyümüzde fitne fesat çıkıyor. Bir kişi su kuyusu açıyor. Diğer bir kişi de kendi bahçesine kuyu açınca komşusunun, akrabasının suyu kesiliyor. Bu da kırgınlıklara, küskünlüklere neden oluyor. Köylü birbiriyle konuşmaz hale geldi. Acilen gölet çalışmasının başlaması lazım. Şu ana kadar 50-60 tane villa yapıldı muz bahçelerimizin içine. Su olsa biz tüm arazilerimizi muzla doldurur, ülke ekonomisine katkıda bulunuruz. Türkiye’ye yetecek muzu üretiriz. Tarım Bakanı kendisi gelemezse bir heyet gönderebilir, bizim ne zorluklarla üretim yaptığımızı, imkan verilirse neler yapabileceğimiz görmesini istiyoruz” diye konuştu.


Muz bahçesinin içerisine yapılmış bir villayı gösteren Mahalle Muhtarı Şener, “Vatandaşlarımız bir bir bahçesini satmaya başladı. En bariz örneği de bu gördüğünüz villa. Bakın yan tarafı bahçe, burası da Hollandalı bir kişinin yaptığı villa. Böyle giderse muz üretimi düşecek ve üretimde dışa bağımlılığımız artacak. Su sorunu bu çareye itiyor. Bundan 10 yıl önce bin 500 nüfusumuz vardı, bu 600’e düştü. Üretici mahallesini terk ediyor. Üreticinin suyu olmadığı için arazilerine suyu olan ortaklar alıyor” diye konuştu.



“Benim 18 kuyum var ama hepsi kurudu”


Mahallenin en eskilerinden olan üretici Mehmet Yılmaz, üretimin her geçen gün düştüğünü söyledi. Yılmaz, “Milletin elindeki mal susuz kalıyor. Milletin bin yalak muzu varsa 500’e düşüyor. Artık bu taksim muslukları çalışmaz oldu. Olsa da çok kısa sürüyor. Su sıkıntısı bu köyde hiçbir zaman bitmedi. Benim 18 kuyum var. Her kuyudan su çıktı ama kısa süre sonra kurudu. 18 kuyuyu şimdi hesaplayın kaç paraya açılır? Ben 1969 yılında askerden geldim. Devletimizden yardım bekliyoruz” dedi.


Muz üreticisi Fahri Özkurt da, “Suyumuz yok, çok az var. Devletimizden özellikle Tarım Bakanımızdan su istiyoruz. Su olsa şu boş arazileri komple muz bahçesi yaparız. Şimdi tropikal meyve üretimi de başladı. Suyumuz olmadığı için çiftçiler yerlerini satmaya başladı. Kuyularımız var ama kuyularda su yok. Elektrik masrafıyla baş edemiyoruz. Şu an 100 bin ton üretiyoruz, bu gün geçtikçe düşüyor. Bize imkan verilirse bunu 300-350 bin tona çıkarırız, biz de daha ucuza muz yeriz” dedi.


Susuzluk nedeniyle muzların ürün vermemeye başladığını söyleyen üretici Mehmet Akşit ise, “Görmüş olduğunuz bu muz susuzluktan bu hale gelmiş. İyi muz Temmuz 15’de başlar, Ağustos 15’te biter. Ekim’in 9’u olmuş bu muz daha doğurmaya çalışıyor. Bu susuzluktan oluyor. Biz yetkililerden su istiyoruz. Herkeste kuyu var ama içinde su yok. Bir de elektrik çok para. Biz büyüklerimizden su imkanı verilmesini istiyoruz. Çünkü verimimiz düşmeye başladı” şeklinde konuştu.


Mahalledeki pek çok üreticinin muz bahçesini sattığına değinen üretici Bilal Şimşek, “Arkadaşlarımız arazilerini satmaya başladılar. Satma nedeni susuzluk. Adam içecek su bulamıyor ki bahçesini sulasın. Yabancılar gelip alıyor, Avrupa’dan alıyorlar. Onlar da geldiği halde adamın suyu, ceyranı yok. Bu şekilde devam ederse biz de bırakacağız” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Memur-Sen’den Birleşmiş Milletlere siyah çelenk eylemi Memur Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Ali Yalçın, "BM’yi ve uluslararası toplumu terör devletini durdurma konusunda adım atmaya davet ediyoruz" dedi. Memur-Sen teşkilatı, Gazze’de soykırıma uğrayan binlerce masum sivil konusunda Birleşmiş Milletlerin (BM) işlevsiz kaldığını belirterek BM Ankara Temsilciliği önünde toplanarak eylem gerçekleştirdi. İnsanların orada soykırım altında olduğu bir süreçte insani sorumluluğu yerine getirmek adına bu gün burada Birleşmiş Milletler Ankara temsilciği önünde bir arada olduklarını belirten Memur Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Ali Yalçın, "Filistin toprakları 1948’den beri Siyonist İsrail tarafından işgal altında. Her geçen gün yerleşimci adı altında silahlı çeteler tarafından gasp edilen yerler genişletiliyor. Dünya ile bağı işgalci Siyonistlerin insafına bırakılan Gazze büyük oranda mülteci kamplarından oluşuyor artık" ifadelerini kullandı. "Katledilen Gazzelilerin 24 binden fazlası kadın ve çocuk" BM ve uluslararası toplum soykırımı durdurmadığı her gün bilanço daha da korkunç bir hal aldığını söyleyen Yalçın, "Vahşetin düzeyi her geçen gün genişliyor ve dönüşüyor. 7 Ekim’den bu güne kadar Gazze’de işgalci İsrail güçleri tarafından yapılan soykırımda yaklaşık 35 bin sivil şehit edildi, 77 bin masum yaralandı. Katledilen Gazzelilerden 24 bin den fazlası kadın ve çocuk. Gazze’nin yüzde 70’i yerle bir oldu. Evlerin yüzde 60’ı, ticari tesislerin yüzde 80’i, okulların yüzde 90’ı yok oldu. 35 hastanenin 24’ü bombalandı. 11 tanesi ise kısmen çalışabiliyor. 267 ibadethane bombalandı. Su kuyularının yüzde 83’ü artık çalışamaz durumda” şeklinde konuştu. "Bizzat BM’nin gözetiminde olan mekanlar vuruluyor" Vahşetin büyük olduğuna dikkat çeken ve gelen haberler ile görüntülerini kan dondurduğunu vurgulayan Yalçın, "İnsanların canlı canlı toprağa gömüldüğü, buldozerler ile bedenlerinin paramparça edildiği, gözaltında işkenceler ile katledildiği görüntüleri görüyoruz. Enkaz altında kalanların çıkarılmasına, katledilen cenazelerin alınması dahi izin verilmiyor. Savaş suçu sayılan fosfor bombaları kullanılıyor. Sivil yerleri hedef alıyorlar. Hastaneleri, ambulansları, sağlık görevlilerini, eğitimcileri, siyasileri herkesi ve her şeyi toptan hedef alıyor Siyonist işgal çetesi. Bizzat BM’nin gözetiminde olan mekanlar vuruluyor. Yardım için bir araya gelen kalabalıklar katlediliyor. Pazar yerleri bombalanıyor. Sivil altyapı tamamen yok ediliyor, insani yardımlar da engelleniyor. Elektrik, su, gıda girişine yeteri kadar izin verilmiyor. Kitlesel katliamlar gerçekleştirilirken bir yandan da kıtlık ve açlıkla, sağlık hizmetlerine erişimi engelleyerek, yaralıların tedavisine izin vermeyerek kitlesel ölümler hedefleniyor” ifadelerini kullandı. BM’yi ve uluslararası toplumu terör devletini durdurma konusunda somut adımlar atmaya davet eden Yalçın, “İnisiyatif almaya, soykırımı duyurmaya çağırıyor ve 1 Mayıs’a Gazze’deki, Filistin’deki emekçiler soykırım altında giriyor diye buradan bir kez daha haykırmak için bugün buradayız” dedi. Konuşmaların ardından BM Ankara temsilciliği önüne siyah çelenk bırakıldı.
İstanbul Girişimcilik ve iş dünyasının önde gelen isimleri Endeavor Türkiye Gala Gecesi’nde buluştu Endeavor Türkiye, gerçekleştirdiği gala gecesinde girişimcilik ve iş dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getirdi. Düzenlenen gecede Ali Koç, Murat Özyeğin, Özcan Tahincioğlu ve Suzan Sabancı Endeavor Türkiye’ye ve iş dünyasına olan katkılarından dolayı onur ödülüne layık görülürken Udemy ve Carbon Health’in kurucusu ve CEO’su Eren Bali, Endeavor Girişimcisi ve Insider kurucu ortağı Hande Çilingir’in moderatörlüğünde bir söyleşi gerçekleştirdi. Merkezi New York’ta bulunan Endeavor Derneği, Endeavor Türkiye Gala Gecesi’ni, 25 Nisan’da gerçekleştirdi. Endeavor’ın bugüne kadar gerçekleştirdiği çalışmalar ve ekosistemdeki rolüne dair yapılan sunum akabinde Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli’nin açılış konuşması ile devam eden gecenin onur konuğu, Silikon Vadisi’nde milyar dolarlık bir şirkete dönüştürdüğü girişimi Udemy online eğitim platformunun kurucusu Eren Bali oldu. Kurttepeli “Kendi hikayenizi bulun ve bulana kadar da vazgeçmeyin” Yeni nesil girişimcilere ilham verecek açılış konuşmasında kariyer yolculuğunun ilk yedi yılını paylaşan Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli “Benim kendi hikayemi bulmam ve yazmam 7 senemi aldı. Geriye dönüp baktığımda o 7 seneyi yaşamasaydım muhtemelen bugün bulunduğum teknoloji-internet sektöründe olamayacaktım. Bu süreçleri yaşamanız ve hikayenizi muhakkak bulmanız gerekiyor. Daha da önemlisi o hikâyenin mutlaka sizin hikayeniz olması gerekiyor. Genelde benim gördüğüm başkalarının hikayelerini oynamak zorunda kaldığımız. O yüzden mesajım muhakkak kendi hikayenizi bulun ve bulana kadar da vazgeçmeyin” dedi. Bali “Türkiye’nin dünyanın en büyük 5-6 ekonomisinden biri olmaması için hiçbir sebep görmüyorum” Türkiye’nin çıkardığı değerli kadın girişimcilerden olan Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve Insider Kurucu Ortağı Hande Çilingir’in moderatörlüğünde başarı hikayesini davetlilerle paylaşan Eren Bali, “Beni, bu kadar değerli bir gecenin konuğu olarak ağırladığınız için öncelikle herkese teşekkür ederim. Açıkçası ben Türkiye’yi minimum kaynağın çok ötesinde görüyorum. 10 sene önce Udemy’i kurduğum zamanlarda bir konferansa katılmıştım. O konferansta bana ‘Türkiye’den milyar dolarlık bir şirketin çıkacağına inanıyor musunuz?’ şeklinde bir soru yöneltilmişti. Bu soru cevabından ziyade imalı bir soruydu, ben de ‘Bir gün çıkabilir neden olmasın?’ dedim. Başta 10 milyon dolarlık şirketler, sonrasında 100 milyon dolarlık ve nihayetinde milyar dolarlık şirketler kurabileceğimizi söyledim. Aradan 15 sene geçti ve bugün Türkiye’den çıkmış başarılı 10-15 şirket mevcut. İşte bu nedenle ben, Türkiye’nin dünyanın en büyük 5-6 ekonomisinden biri olmaması için hiçbir sebep görmüyorum” şeklinde konuştu. Ali Koç, Murat Özyeğin, Özcan Tahincioğlu ve Suzan Sabancı’ya onur ödülü verildi Gecenin sonunda Endeavor Türkiye’nin kuruluşundan bugüne büyük emekleri ve katkıları bulunan Ali Koç, Murat Özyeğin, Özcan Tahincioğlu ve Suzan Sabancı’ya onur ödülleri takdim edildi. Ödülleri takdim ederken “Bu dörtlü olmasaydı Endeavor Türkiye olmazdı” diyen Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli sözlerine şöyle devam etti: “İlk kurulduğunda Türkiye’de girişimcilik daha yeni yeni oluşmaya başlamıştı. Benden önceki başkanımız Murat Özyeğin ve ondan da önceki başkanımız Özcan Tahincioğlu idi. Derneğin ilk dönemine Özcan Tahincioğlu liderlik yaptı, büyütmeyi ise Murat Özyeğin. Sizler olmadan olmazdı, çok çok teşekkürler.” Gecede girişimciler ile hızlandırma programlarından mezun girişimciler, iş dünyasından önemli isimler ile bir araya geldi. Gala Gecesi’ne, onur ödül alan kurucu üyeler ve Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Üyeleri’nden Burcu Civelek Yüce, Fırat İşbecer, Koray Bahar, Nevzat Aydın ve Tankut Turnaoğlu da katıldı.
Ankara Yurt genelinde yağışlar bir hafta boyunca etkili olacak Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmin Uzmanı Mehmet Özdemirci, önümüzdeki bir hafta boyunca sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışların Türkiye’yi etkisi altına alacağını söyledi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmin Uzmanı Mehmet Özdemirci, yurt genelindeki hava durumuna ilişkin İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulundu. Özdemirci, bir hafta boyunca yurt genelinde aralıklarla sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış beklediklerini belirterek, "Salı günü için Marmara, İç Ege, Batı Akdeniz’in iç kesimleri, Doğu Akdeniz, İç Anadolu ve Batı Karadeniz, Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz bölgesi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış bekliyoruz. Bu yağışlarda özellikle Eskişehir dışında İç Anadolu’nun güney ve batı kesimlerinde, Orta Akdeniz’de kuvvetli olmasını bekliyoruz. Çarşamba günü de yine ülkemizin kuzey, iç ve doğu kesimlerinde sağanak yağışlar görülecek. Yine İç Anadolu’nun kuzey ve doğu kesimleri, Batı Karadeniz Bölgesi, Doğu Akdeniz’in iç kesimleri, Doğu Anadolu’nun batısı, Güneydoğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunda yağışlar yer yer kuvvetli olarak gerçekleşecek. Perşembe günü içinde yine ülkemizin kuzey iç ve doğusundaki yağışlar, sağanak ve gök gürültülü sağanak şeklinde olacak. Özellikle Orta ve Doğu Karadeniz iç kesimleri, Doğu Anadolu Bölgesi, Doğu Akdeniz iş kesimleri ile Güneydoğu Anadolu’nun doğusunda kuvvetli olmasını bekliyoruz" dedi. İstanbul İstanbul’da 3 gün boyunca sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış beklediklerini söyleyen Özdemirci, "Salı günü için 14-18 derece sıcaklık bekliyoruz. Çarşamba günü için 14-17, perşembe günü içinde 13-17 derece sıcaklık beklentimiz var" diye konuştu. Ankara Ankara’da salı ve çarşamba günü için sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış yer yer kuvvetli olacağını ifade eden Özdemirci, "Salı günü için 13’e- 24 derece sıcaklık bekliyoruz. Çarşamba günü için 15- 24 derece. Perşembe günü için çok bulutlu bir hava var, yağış beklentimiz yok. 12-24 derece sıcaklık bekliyoruz. Perşembe’den sonra da yine Cuma, cumartesi ve hafta sonunda dahil olmak üzere sağanak yağışlar devam edecek" bilgisini paylaştı. İzmir İzmir’de de önümüzdeki 3 gün boyunca parçalı çok bulutlu bir hava olacağını belirten Özdemirci, "Yağış beklentimiz yok. Salı günü için 15-28 derece, çarşamba günü için 16-27 derece, perşembe günü içinde 15-25 derece sıcaklık bekliyoruz. Cuma günü de yine İzmir’de yağış beklentimiz yok ama hafta sonunda sağanak yağışlı" dedi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmin Uzmanı Mehmet Özdemirci, önümüzdeki bir hafta boyunca sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış Türkiye’yi etkisi altına alacağını yineledi. Deprem bölgesi Deprem bölgesindeki hava durumuna ilişkin de konuşan Özdemirci, "Önümüzdeki 3-5 gün boyunca tüm deprem bölgesindeki illerimiz sağanak yağışlı. Özellikle de çarşamba günü için; Adana, Osmaniye ve Malatya çevrelerinde yağışlar kuvvetli olacak" bilgilendirmesini yaptı. Sel, su baskınlarına dikkat Kuvvetli yağış alacak yerlerde sel, su baskınına karşı vatandaşlara uyarıda bulanan Özdemirci, "Yine özellikle Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinde görece kuvvetli yağışlarda heyelan, toprak teması gibi hadiselerde meydana gelebilir" dedi.
İzmir Kitapseverler İZKİTAP Fest’i çok sevdi İZKİTAP Fest-İzmir Kitap Fuarı; 10 gün boyunca, kitapseverleri Kültürpark’ta festival gibi bir organizasyonla ağırladı. “Çocuk Edebiyatı” ana temasıyla düzenlenen ve onur konuğu yazarın Ahmet Ümit olduğu fuarda; kitapseverler yazar, şair, çizer, İzmirli okurlarla söyleşiler ve imza etkinliklerinde bir araya geldi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ ve SNS Fuarcılık iş birliği ile İZELMAN ve İZTARIM ana sponsorluğunda, KOSGEB desteğiyle düzenlenen İZKİTAP Fest - İzmir Kitap Fuarı, İzmirlilerin büyük ilgisiyle karşılandı. Fuar, 19-28 Nisan 2024 tarihleri arasında 10 gün boyunca, on binlerce kişiyi ağırladı. İZKİTAP Fest, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda da büyük bir coşkuya sahne oldu. Ebeveynleri ile Kültürpark’a gelen her yaştan çocuk, konser ve atölye çalışmalarından sihirbaz ve dans gösterilerine, kukladan sokak oyunlarına kadar birçok etkinliğin olduğu çocuk şenliğine yoğun ilgi gösterdi. Türkiye’nin açık alanda düzenlenen en büyük kitap fuarı olma özelliği taşıyan İZKİTAP Fest’te, Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Celal Şengör, Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan, Murathan Mungan, Varol Yaşaroğlu’nun söyleşileri büyük ilgi gördü. Söyleşilere yüzlerce okur katılırken, yazarlara kitaplarını imzalatmak için de uzun sıralar oluşturdu. Çocuklar için yine Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda düzenlenen Kral Şakir ve Maşa ile Koca Ayı müzikalleri büyük ilgi gördü. İZKİTAP Fest’e, 300’e yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf, kurum ve sivil toplum kuruluşları katılırken kitapseverler hem kitap alma hem de imza günü, söyleşi ve farklı etkinliklere katılma imkânı buldu. Kültürpark’ın her köşesine kurulan sahnelerde Ahmet Telli, Buket Uzuner, Canan Tan, Çağan Irmak, Deniz Erbulak, Handan Belivermiş, Mine Söğüt, Murat Menteş, Sinan Meydan, Şükre Erbaş, Umut Sarıkaya, Yekta Kopan, Yılmaz Aslantürk gibi birbirinden değerli isimler okuyucuları ile buluştu. Yazar, şair, çizer, gazeteci, edebiyat dünyasının birbirinden önemli 800’den fazla ismi, gerçekleştirdikleri binin üzerinde imza etkinliği ve söyleşi ile deneyimlerini paylaştı. Sivil toplum kuruluşları ve bu kuruluşlar bünyesinde yer alan yazarlar da özel olarak düzenlenen alanda okuyucuları ve İzmirli kitapseverlerle buluştu. Sahaf sokağı ile Türkiye’nin en geniş sahaf katılımına da ev sahipliği yapan fuarda, özel kitap müzayedesi de gerçekleşti. Akın Ersoy, Ersin Doğer, Erkin Başer, Melek Göregenli, Melda Yaman, Murat Tozan gibi İzmir’in değerli akademisyenleri de düzenlenen söyleşilerle hem antik çağlardan günümüze kadar kent belleğine katkıda bulunan eserleri hem de dünden bugüne kent tarihini konuştu. Türkiye Yazarlar Sendikası’nın (TYS) 50. yılına özel söyleşi de TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner ve TYS İzmir Temsilcisi Özer Akdemir’in katılımıyla gerçekleşti. Mülkiyeler Birliği İzmir Şubesi iş birliğiyle “Ahmed Arif’in Hasreti” belgeseli, ilk kez İZKİTAP Fest’te gösterildi. Tüm geliri okuma güçlüğü çeken maddi durumu yetersiz çocuklara bağışlanacak olan, Açelya Görgü, Bengi Birgi, Handan Gökçek, Kübra Alpman, Mine Sıraçe, N. Nur Öner, Nimet Şengül’ün yazdığı Renkli Sayfalar kitabının lansmanı da yapıldı. İZKİTAP Fest’in onur konuğu olan Ahmet Ümit’in ünlü romanı Sultanı Öldürmek ’ten ilham alınarak “Başkomser Nevzat’ın Macerası: Kültürpark’ta Gizemli Serüven” adlı yarışma da düzenlendi. Kültürpark’ta, bulmacaları çözerek cinayetin sırrına ulaşıp maceranın tadını çıkaran kitapseverler, heyecan dolu bir macera yaşadı. İlkbaharda Kültürpark’ın eşsiz doğası içinde festival havasında geçen İZKİTAP, sonbaharda ise 26 Ekim - 3 Kasım 2024 tarihleri arasında fuarizmir’de gerçekleşecek ve yine yayınevleri ve edebiyat dünyasının birbirinden değerli isimlerini kitapseverlerle buluşturacak.
Sakarya SUBÜ’de yapay zeka ve dijital dönüşüm: 10 yeni program açıldı YÖK, başlattığı yapay zeka ve dijital dönüşüm çalışması çerçevesinde SUBÜ’nün sunduğu önerileri kabul etti. Bu çerçevede SUBÜ Karasu MYO ‘Bilişim Teknolojileri MYO’ adıyla tematik bir hale getirildi. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ), Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar tarafından yapay zeka, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında yeni program ve bölümlerin açılacağı üniversitelerden birisi olarak ilan edilmişti. Bu çerçevede SUBÜ’nün yaptığı çalışmalar bünyesinde sunduğu öneriler YÖK tarafından kabul edildi. Böylelikle SUBÜ Karasu Meslek Yüksekokulu’nun adı ‘Bilişim Teknolojileri Meslek Yüksekokulu’ olarak değiştirildi ve tematik bir okul haline getirildi. Ayrıca 3 MYO’da 10 yeni program açıldı. Açılan yeni programlar, Arifiye MYO’da İnsansız Araç Teknikerliği Programı; Hendek MYO’da Dijital Dönüşüm Elektroniği Programı, İmalat Yürütme Sistemleri Operatörlüğü Programı, Otonom Sistemler Teknikerliği Programı ile Robotik ve Yapay Zeka Programı; Bilişim Teknolojileri MYO’ya dönüşen Karasu MYO’da Arka-Yüz Yazılım Geliştirme Programı, Ön-Yüz Yazılım Geliştirme Programı, Bulut Bilişim Operatörlüğü Programı, Büyük Veri Analistliği Programı ve Yapay Zeka Operatörlüğü Programı, bu yıl Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) kılavuzuna dahil edilecek. “Hedefimiz, uygulama becerisine sahip nitelikli insanlar yetiştirmek” Yeni açılan programlara ilişkin bir değerlendirme yapan SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, “Biz daha önce birçok programa hem yapay zeka ile ilgili dersleri hem de dijital dönüşümle ilgili dersleri eklemiştik. Bunun yanında YÖK tarafından gerçekleştirilen dijital dönüşüm ve yapay zeka çalışmaları çerçevesinde üniversitemizde tematik alana uygun olarak Karasu MYO’muzun adını Bilişim Teknolojileri MYO olarak değiştiriyor ve alana yönelik birçok programı orada hayata geçiriyoruz. Bunun yanında Hendek MYO’muz gelecek perspektifinde 2. Organize Sanayi Bölgesi’ne taşınacağı için yine konsepte uygun yeni programların bir kısmını orada açıyoruz. Ayrıca Arifiye MYO’muz otomotiv alanında tematik okul sayılacak düzeyde çalışmalar gerçekleştiriyor. Orada da yeni bir program açıyoruz. Hedefimiz güncel teknolojiyi kullanan, bu gelişmelerin farkında olan ve iş dünyasının ihtiyaç duyduğu uygulama becerisine sahip nitelikli insanlar yetiştirmek” dedi.