EKONOMİ - 02 Aralık 2020 Çarşamba 10:15

BEE’O Propolis’e 3 farklı sertifika

A
A
A
BEE’O Propolis’e 3 farklı sertifika

Yerli propolis üreticisi BEE’O Propolis, korona virüs sürecinde aldığı önlemler ile TSE COVID-19 Hijyen, Enfeksiyon Önleme ve Kontrol Belgelendirme Programı şartlarını yerine getirerek, ‘TSE COVID-19 Güvenli Üretim Belgesi’ almaya hak kazandı.

Yerli propolis üreticisi BEE’O Propolis, korona virüs sürecinde aldığı önlemler ile TSE COVID-19 Hijyen, Enfeksiyon Önleme ve Kontrol Belgelendirme Programı şartlarını yerine getirerek, ‘TSE COVID-19 Güvenli Üretim Belgesi’ almaya hak kazandı. Firma, çevre kirliliğini önleme ve çevreyi koruma çalışmaları ile de ‘ISO 14001 Uluslararası Çevre Yönetim Sistemi Belgesi alırken organik ürettiği ürünleri ile de ‘Organik Sertifikası’ sahibi oldu.



“Kovandan sofraya izlenebilir üretim sağlıyoruz”


BEE’O Propolis Genel Müdürü Aslı Elif Tanuğur, ‘sözleşmeli arıcılık’ modeli ile üretim yaptıklarını belirterek, “Bu model ile kontrollü koşullarda, kovandan sofraya izlenebilir üretim sağlıyoruz. Uzman ekibimizde yer alan ziraat mühendislerimiz ve arıcılık uzmanlarımızın kontrolünde, ülkemizin farklı bölgelerinde yer alan arıcılarımızla birebir çalışıyor, arıcılarımıza eğitim ve malzeme desteği sağlıyoruz. Şu anda Türkiye genelinde 4500 sözleşmeli arıcımız ve 500.000 arı kovanımız ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Sözleşmeli arıcılarımızdan topladığımız propolisi, İstanbul Teknik Üniversitesi ARI Teknokent’te geliştirdiğimiz patentli Ar-Ge yöntemimiz ile özütleyerek inovatif katma değerli yeni ürünlere dönüştürüyoruz. Ülkemizin farklı bölgelerinde yer alan arıcılarımız ile sözleşmeler imzalanıyor ve arıcılarımızın kovanlarının bulunduğu konumları kontrol ediyoruz. Veteriner ilacı kullanılmadan üretim yapılmasına, yakın çevrede fabrika atık sahaları vb. olmamasına, temiz su kaynakları bulunmasına ve pestisit uygulanmayan bölgelerde üretim yapılmasına dikkat ediyoruz. Aynı zamanda arıcılığın desteklenmesi, arıların korunması ve dolayısıyla ülkemizde bitki zenginliğinin ve çeşitliliğinin korunmasına da önemli katkılar sağlıyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa (Özel) 5 bin yıllık tedavi: Bu arılar şifa dağıtıyor Bursa’da arı iğnesi yoluyla tedavi edilen hastalar, 5 bin yıllık yöntemle sağlığına kavuşuyor. Bursa’da Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaklaşık 5 yıl önce başlanılan apiterapi yoluyla tedavi yöntemi, birçok hastalığı kısa sürede sonlandırıyor. Kimi 10 seansta, kimi ise 15 seansta son bulan hastalıklarıyla hastaneden güle oynaya ayrılıyor. Uyuyamadığını veya diz, bel ağrısından doğrulup kalkamadığını söyleyenler, tedavi sonrası huzurla bütün işleri yapabildiklerini belirtiyor. Arı alerjiniz yoksa tedaviye kabul ediliyorsunuz Randevu yöntemiyle yapılan tedavide nörolojik, romatizma ve bel ağrısı gibi rahatsızlığı olanlar kabul ediliyor. İlk öncelikle, hastaların arı zehrine karşı alerjisinin olup olmadığını anlamak için kan tahlilleri yapılıyor. Tahlillerin ardından alerjisi olmayan hastalar için tedaviye başlanıyor. İnsan vücudundaki akupunktur bölgelerinden arı iğnesinin sokması sağlanıyor. İlk başlarda az doz ile uygulama yapılırken, daha sonraki seanslarda bu artış gösteriyor. Seanslar ise hastalıklara göre belirleniyor. "Arı iğnesi nelere faydalı değil ki" Apiterapinin bir çeşit akupunktur tedavisi olduğunu, birçok ülkelerde sıklıkla kullanılırken, Türkiye’de çok az yerde kullanıldığını ifade eden Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dr. Dursun Ünal, "GETAT uygulamaları 2014 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle, hastanelerde uygulanmaya başlandı. Biz de o günden sonra apiterapi ünitesini açtık. Hastane içerisinde yaptığımız uygulama arı zehri uygulamasıdır. Arı zehri tedavisi, romatizma, diz ve bel ağrısı, Ankilozan Spondilit ve Multiple Skleroz gibi birçok hastalığa fayda sağlamaktadır. Hasatlığın durumuna göre, eğer kronik ise tedavi uzun sürebiliyor. Haftada 2 kez olmak üzere en az 12 seans gelmesi gerekiyor. Eğer erken dönem teşhis edilip bize geldiyse, daha hızlı tedavi sağlamaktadır" dedi. Arı zehrinin romatizma gibi belirtiler gösterdiğini belirten Dr. Dursun Ünal, "Düşük dozda vücuda arı zehri verildiğinde, bağışıklık sistemi kendini romatizmadan geri çekiyor. Özellikle akupunktur noktalarını belli rahatsızlığa göre arı zehri ile uyarıyoruz. Bu uyarı, normal klasik akupunkturdan daha etkili oluyor. Buna da apipunktur diyoruz. Haftada 2 gün, tedavi süresince en az 12 seans yapılması gerekiyor. Çin, Ukrayna, Kore ve Amerika gibi ülkelerde yaygın olarak yapılmaktadır. Çocukluktan sonra uygulanmasında bir sıkıntı yoktur. Sadece dikkat edilmesi gereken kişinin arı zehrine karşı alerjisinin olmamasıdır" diye konuştu. Tedaviye başlandığında ilk seansta, sadece 1 arı ile uygulandığını belirten Ünal, "Yanında akupunktur tedavisinde kullanılan iğnelerle uyarıda bulunuyoruz. Sonraki seanslarda, kişinin durumuna göre arı sayısını arttırıyoruz. Akupunktur iğnesi sayısını, arı sayısını arttırdığımız vakit azaltıyoruz. Bu sayı bir kerede 15 arıya kadar ulaşabiliyor" şeklinde konuştu. "Artık istediğim gibi oturup kalkıyorum" Bursa’da arı tedavisi gören ve sağlığına kavuşan 66 yaşındaki Fisun Altınbaş, "Yaklaşık 6-7 yıldır iltihaplı romatizma sıkıntısı çekiyordum. Gitmediğim hastane kalmadı. Son olarak bir doktor bize, fabrikasyon ilaçlı iğne tedavisi verdi. 3-4 yıl bu iğneleri oldum ama tedavisi yok. Geçici ağrılarım diniyordu. Yılda 2 kez o iğneleri vurulmak zorunda kalıyordum. Öyle bir ağrıyı hiç yaşamamıştım. Sanki hilti ile asfalt deliyor şiddetinde bir ağrı yaşıyordum. Tesadüf eseri, çocuklarım bu arı tedavi yöntemini bulmuş. ’İğneden kurtulacaksam niye olmasın’ dedim. Namaz kılarken, eğilip kalkamıyordum. Oturarak namaz kılıyordum. İçime de sinmiyordu. Ama ne zaman burada arı iğnesi tedavisi görmeye başladım, benim dizlerim açıldı. Şimdi maşallah kelebek gibi namaz kılıyorum" dedi. Kış boyunca soğuk algınlığına da yakalanmadı Son seanslarına gelmeye başladığını belirten Altınbaş, "13 seans oldu. İlaç kullanmadan ağrılarımın geçtiğini gördüm. Bütün kış boyunca da soğuk algınlığına dahi yakalanmadık. Çok güzel bir tedavi yöntemi. Allah herkesten razı olsun" diye konuştu. Eskişehir’den gelen 49 yaşındaki Zülfiye Örücü de, "Bir arkadaş vasıtasıyla bu tedavi yönteminin olduğunu öğrendim. Araştırmalarımın sonucu Eskişehir’de böyle bir tedavinin olmadığını, en yakında da Bursa’da olduğunu bulduk. MS rahatsızlığı belirtileri vardı. Emar (MR) ve kan tahlilleri yapıldı. Ben tedaviye başladım. Tedavi başladığından bugüne kendimi çok iyi hissediyorum. Şikayetlerim azaldı. Son yapılan emar ve kan testlerinde de bunu gözle görmüş olduk. Bu tedaviyi gerçekten herkese tavsiye ederim. Çünkü ilaç değil, sadece alerji testi yapılıyor. Duruma göre tedaviye başlanıyor. İnsanların elinin altında böyle tedavi yöntemi olması çok güzel" dedi.
İstanbul 22 yıl sonra “evet” dediler, atılan imza ile ikinci baharları başladı 22 yıl önce boşanıp, 29 Nisan 2024 ‘te hayatlarını tekrar birleştiren Şıkoğlu çiftinin nikahlarını Çekmeköy Belediye Başkanı Orhan Çerkez kıydı. Nikahın kıyılması için sosyal medyadan Başkan Çerkez’e ulaşan Şıkoğlu çiftinin kızı Tuğba Karabulut “Olmaz dedikleri bir anda oldu. Bundan sonrasında İnşallah birbirlerine destek olurlar” dedi. Çekmeköy Belediye Başkanı Orhan Çerkez’e sosyal medyadan ulaşan Çekmeköylü vatandaş Tuğba Karabulut, 22 yıl önce ayrılan anne ve babasının ikinci baharlarına ilk adımlarını atacakları nikah akdini Başkan Çerkez’in gerçekleştirmesini istedi. Bu duruma kayıtsız kalmayan Başkan Çerkez, Şıkoğlu çiftinin nikahını özel bir törenle kıydı. Törene, Şıkoğlu ailesinin çocukları ve torunları da katıldı. Sosyal Medyadan Başkan Çerkez’e “29 Nisan Pazartesi günü saat: 14.20’de annem ile babamın nikah töreni var 22 yıl sonra birleştirdik. Onları bu mutlu günümüzde sizinle taçlanmasını çok isteriz. Sürpriz yapmak istiyorum. Sizi davet ederek babam rahatsızlık geçirdi ve kalp ameliyatı oldu. Bakacak kimsesi yok, annem vesile oldu tekrar birleştiler ve mutlu olmalarını, bu ikinci baharı yaşamalarını evlatları olarak çok istiyoruz“ dedi. Tuğba Karabulut’la irtibata geçen ekipler gerekli organizasyonu yapıp çiftin nikah akdi için başkanlık makamında organizasyon düzenledi. "Mutlu ailelerin huzuru Çekmeköy’ün halkına yansıyor" Nikahta konuşan Başkan Çerkez, “Mühim olan 22 yıl aradan sonra tekrar bir araya gelerek birbirini kabul etmeleri ve mutlu olacaklarına karar vermeleri. Bize de bu yolda düşen, nikahlarını kıyarak mutlu olmalarına katkı sunmaktı. Çiftlerin mutlu olması torunlarına, çocuklarına, Çekmeköy’de halkın huzuruna ve rahatına yansıyor” dedi. İkinci baharın heyecanını yaşıyorlar Eşiyle ikinci baharları için evet diyen Nuriye Cingiz, “Tabii heyecanlıyım, ellerim titriyor. Nasip kısmet, bugünlere geldik. Eşim hastaydı hepimiz bir araya geldik yanında olmak istedim” dedi. 22 yıl sonra eşiyle kavuşma heyecanı yaşayan Abdullah Şıkoğlu, “Birbirimize kavuştuk, kalbimden ameliyat oldum. Bana yardımcı oldular. Buraya gelirken biraz heyecanlandım” diye konuştu. Nikah merasimine vesile olan Şıkoğlu çiftinin kızları Tuğba Karabulut “ Annemin tarafında olsam babam yalnız kalıyor, babamın tarafında olsam annem yalnız kalıyor. İkisinin bir araya gelmesini çok istiyorduk. Asla olmaz diyordu ikisi. Sonra bir hastalık vesile oldu, olmaz dedikleri bir anda oldu. Bundan sonrasında inşallah birbirlerine destek olurlar. Ben, Belediye Başkanımız Orhan Çerkez Bey’e de yeni başkan olduğunda belki vesile olur diye yazmak istedim. Sonra geri dönüş oldu. Öyle olunca çok şaşırdım bu kadar hızlı geri dönüşte bulunacaklarını tahmin etmiyordum. Çok mutlu olduk, 22 sene sonra nikahlarının burada olmasına çok mutlu olduk” dedi.
Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Sarıkaya: “Çocuklarını aşılatmak ebeveynlerin en önemli sorumluluklarından biridir” Dünya Aşı Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulunan Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, “Çocuklarını aşılatmak ebeveynlerin en önemli sorumluluklarından biridir” dedi. Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, ‘Dünya Aşı Haftası’ çerçevesinde açıklamalarda bulundu. Aşılamanın her çocuk için hayati olduğunu ifade eden Dr. Sarıkaya, her çocuğun sağlıklı yaşama hakkı olduğunu ve çocuklarını aşılatmak ebeveynlerin en önemli sorumluluklarından biri olduğunu söyledi. “Aşılama her çocuk için hayatidir” Aşılanmanın ihtimal ölümcül bir hastalıkların önüne geçeceğini ifade eden Dr. Sarıkaya, “Her yıl Nisan ayının son haftasında kutlanan Aşı Haftası’nın amacı, aşılamanın önemi hakkında toplumsal farkındalığı arttırmak ve daha fazla çocuğun ve yetişkinin aşıyla önlenebilir hastalıklardan korunmasını, bu hastalıklardan kaynaklanan sekellerin ve ölümlerin önlenmesini sağlamaktır. Geçtiğimiz 50 yılda GBP oldukça gelişmiş ve küresel sağlık durumunu yeniden şekillendiren önemli başarılara ulaşmıştır. İnsanlık tarihinde büyük salgınlara ve ölümlere yol açan pek çok hastalık günümüzde aşılama sayesinde görülmemektedir. 1977 yılında çiçek hastalığının ortadan kaldırılması bu başarıların en önemlilerinden biridir. Aşılamanın bireyin korunması yanında toplum sağlığının korunmasına da etkisi vardır. Toplumun belli bir bölümünün herhangi bir yolla bir etkene karşı bağışık olması halinde bulaşma zincirinin kırılacağı ve yayılımın duracağı kabul edilmektedir. Bu duruma kitlesel immünite ya da toplumsal bağışıklık adı verilir. Kitlesel immünite, bir popülasyonun büyük bir yüzdesi bir enfeksiyona karşı bağışıklık kazandığında, enfeksiyon zincirinin kırılması sonucu hastalık oluşturan etkenin ortamda bulunamamasından kaynaklı, dolaylı bir korunma şeklidir. Böylece aşılanamayan ya da aşıya karşı yeterli bağışıklık oluşturamayan bireyler de korunmuş olur. Aşılama her çocuk için hayatidir, her çocuğun sağlıklı yaşama hakkı vardır. Çocuklarını aşılatmak ebeveynlerin en önemli sorumluluklarından biridir” dedi.