GENEL - 20 Ocak 2012 Cuma 15:24

(ÖZEL HABER) TÜRKİYE`DE MUZ KOLONYASINI İLK `O` YAPTI

A
A
A
(ÖZEL HABER) TÜRKİYE`DE MUZ KOLONYASINI İLK `O` YAPTI

Antalya’da 30 yıldır muz kolonyası üretin Mevlana Kültür Sanat Vakfı Başkanı ve Eczacı Osman Şener, Muz Kolonyasının patentini almak için 9 defa başvurduğunu ve her defasında ’Ret’ cevabı aldığını söyledi.
"Muz diyarı Alanya’dan en güzel hediye muz kolonyası" afişiyle Türkiye’de 1980’li yılların başında ilk defa muz kolonyası üreterek tüm turistlerin dikkatini çeken Mevlana Kültür Sanat Vakfı Başkanı ve Eczacı 66 yaşındaki Osman Şener, 30 yıldır Muz Kolonyası ürettiğini söyledi.
Bölgeye yöresel hediye kazandırmak adına neler yapıla bilir diye düşünerek bu işe başladığını ifade eden Osman Şener, "Antalya o konuda bir hayli fakir. Bir tek narinciye reçelleri var, ama esinlendiğimiz bir şey de, Rize’ye giden çay kolonyası alıp getiriyor, Düzce’ye giden tütün kolonyası alıp getiriyor. Antalya’da ne yapa biliriz diye düşününce bizim neyimiz var, Antalya’nın portakalı, mandalinası, limonu, muzu var. Limon kolonyası zaten her yerde var, o zaman geriye portakal, mandalina ve muz
kalıyordu. Biz bunların kolonyasını çıkarmaya karar verdik, en çok da mandalinadan ümitliydik. Sıcak ağustos gününde taze mandalina kokusu" dedi.
PORTAKAL BİRER TANE SATARKEN MUZ 10-15 TANE SATMAYA BAŞLADIK
Kolonya yapmaya karar verip 3’lü seri dedikleri portakal, mandalina ve muz kolonyasını ürettikten sonra beklemedikleri bir sonucu aldığını söyleyen Şener, "Ama enteresandır, mandalina portakal birer tane satarken, muz 10-15 tane satmaya başladık ve muz kolonyasının üzerine yüklendik, bunun için de Pazar olarak muzun yetiştiği yer olan Alanya’yı merkez olarak kabul ettik" dedi.
Muz kolonyasını piyasaya çıkarmadan önce Alanya’da 7 tane ana cadde üzerinde "Muz diyarı Alanya’dan en güzel hediye muz kolonyası" yazılı afiş astıklarını kaydeden Şener, o yıllarda iç turizmin daha hareketli, dış turizmin ise çok az olduğunu söyledi. Günümüzde yaz aylarında Alanya’da muz bulmanın çok kolay olduğunu ifade eden Şener, "O yıllarda yaz aylarında muz bulmak mümkün değildi. Gelenler de muz bahçelerini, dallarda yeşil muzları görüyordu. Bu sırada da her yerde muz kolonyası reklamı var,
eczanelere girip muz kolonyası istiyorlar, bulamıyorlar."
BİZE BU KADAR EZİYET EDİLMEZ Kİ
Afişleri astıktan sonra 15 gün boyunca bölgeye muz kolonyasını getirmediğini söyleyen Şener konuşmalarını şöyle sürdürdü:
"15 gün boyunca bütün dükkanlar akşama kadar muz kolonyası yok demekten dilleri şişmiş. 15 gün sonra biz arabayı muz kolonyası ile doldurduk, daha ilk yanaştığım eczaneden, ’biz muz kolonyası getirdik’ derken, adam yerinden fırladı, ya dedi bize bu kadar da eziyet edilmez ki. Bir minibüsle gitmiştim, bir saat içerisinde arabayı boşaltıp geldik."
BUNUN PARASAL KIYMETİ YOK AMA MANEVİ KEYFİ ÇOK GÜZEL
Yaptığı işten manevi olarak keyif aldığını belirten Osman Şener, kokunun vatanı olan Fransa’dan Antalya’ya turist olarak gelen bir profesörün takdirini alırken manevi bir keyif aldığını anlattı. Şener, "Bir gün Fransa’dan gıda ürünleri üzerine profesörlük yapan bir adam geldi. Biz her gelen müşteriye koku süreriz, deneyin deye. ’Sizin kendi yaptığınız bir şey yok mu’ deye sordu. Eskiden kolonyayı 20-30 çeşit olarak satıyorduk, bu kokulardan güzel olanları da kaybolmasın, tarihe gömülmesin deye o kokuları
parfüm haline getirdiklerimiz var. Mesela, iğde çiçeğinin çok güzel bir kokusu var, onu parfüm haline getirmiştik ve profesöre iğde çiçeği parfümünü sundum" dedi.
Bunun ardından Fransa’daki bir üniversitenin koku profesörüne 3 şişe parfüm sattığını söyleyen Şener, bunun bir parasal bir kıymeti yok, ama bunun manevi keyfi çok güzel, Fransa kokunun ana vatanı, fakat küçücük dükkanından 3 şişe parfüm aldığını söyledi.
MUZ KOLONYASININ PATENTİ İÇİN 9 DEFA RET CEVABI ALDI
Muz kolonyasının patentini almak için Ticaret Bakanlığından 9 defa ret cevabı aldığını söyleyen Şener, "Marka olarak almamız da çok büyük uğraşlarla oldu. 9 defa Ticaret Bakanlığına gittim. Her seferinde ret cevabı aldım, çok uzun uğraşların sonunda iş inatlaşmaya bindi. Onlar bana ret cevabı veriyordu, ama ben yine evraklarımı hazırlayıp gidiyordum. Sonunda 7 Aralık 1984 yılında aldım. 9 tane tescilli marka var. En sonunda benden kurtulmak için verdiler" diye konuştu.
Kolonya üretmeye devam ettiğini belirten Osman Şener limon çiçeği, muz, portakal, portakal çiçeği, zambak, menekşe, lavanta, Antalya geceleri, yasemin, kır çiçeği, altın damla, tütün, nar çiçeği kolonyaları yaptığını söyledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Zabıta özel bireylerle voleybol ve yakar top oynadı Bilecik Belediyesi +1 Mutluluk Kafe’de çalışanları ziyaret eden zabıtalar, özel bireylerle sokak oyunları oynadı ve çay içerek sohbet etti. Dünya Engelliler Haftası etkinlikleri kapsamında Bilecik Belediyesi Zabıta Müdürlüğü görevlileri +1 Mutluluk Kafe’de çalışan özel çalışanları ziyaret etti. Tümü özel bireylerden oluşan kafe çalışanları tarafından karşılanan Zabıta Müdürlüğü görevlileri özel bireylerin talep ve görüşlerini dinledi. Bilecik Belediyesi Zabıta Müdürü Mücahit Öndersev, yaptıkları etkinlik dolayısıyla büyük mutluluk yaşadıklarını belirterek, "Zabıta Müdürlüğü çalışanları olarak kutlanan Engelliler Haftası kapsamında Bilecik Belediyesi +1 Mutluluk Kafe çalışanlarını ziyaret ettik. Biz sürekli Zabıta Müdürlüğü olarak buradaki arkadaşlarımızla diyalog halindeyiz. Çünkü onlar bizden kalplerinin güzelliğiyle artı bir konumundalar. Hayatın, onlar için ne kadar güzel olursa bizler için de güzel olacağının farkındayız ve farkında olmalıyız. Çünkü bizler de her an o kategoriye girebiliriz. Buradaki arkadaşlarımızı çok seviyoruz, iyi ki varlar" ifadelerini kullandı. +1 Mutluluk Kafe çalışanları da yapılan sürpriz ziyaret dolayısıyla duydukları memnuniyeti belirterek, zabıta görevlilerine teşekkür etti. Etkinlikte +1 Mutluluk Kafe çalışanları, Zabıta Müdürlüğü görevlileriyle voleybol ve yakar top oynadıktan sonra çay içerek, sohbet etti.
Bilecik Damkacı: "Her yıl 11 milyon kişi hipertansiyon nedeniyle hayatını kaybediyor" Bilecik Sağlık Müdürü Ferhat Damkacı, Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu çalışmalara göre dünya genelinde 1,3 milyar kişi hipertansiyon ile yaşamını sürdürmekte olduğunu ve her yıl 30-70 yaş arasındaki yaklaşık 11 milyon kişi hipertansiyon nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtti. Sağlık Müdürü Ferhat Damkacı, genellikle 30-70 yaş arası görülen hipertansiyon hastalığından bahsederek, ‘’ Hipertansiyon; kan basıncının olması gereken değerin üzerinde olmasıyla karakterize, tedavi edilmediği taktirde ciddi sağlık sorunlarına yol açan müzmin (kronik) bir hastalıktır. Hipertansiyon; inme, kalp krizi, kalp yetmezliği ve böbrek hasarı gibi ölümcül durumlara yol açması nedeniyle dünya genelindeki hastalık ve ölümlerin en önde gelen risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu çalışmalara göre dünya genelinde 1,3 milyar kişi hipertansiyon ile yaşamını sürdürmekte olup her yıl 30-70 yaş arasındaki yaklaşık 11 milyon kişi hipertansiyon nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde, 2023 yılında yapılan bir çalışmada 15 yaş üzerindeki nüfustaki hipertansiyon sıklığının yüzde 18,3 olduğu ve sıklığın yaşla birlikte arttığı belirlenmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan 2022 yılı ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre de ülkemizde gerçekleşen ölümlerin yüzde 3,5’inden hipertansiyon sorumludur. Vakaların yüzde 95’inde hipertansiyona yol açan asıl neden tam olarak belirlenememiş olmakla birlikte altta yatan en sık nedenler arasında yüksek tuz ve yağ tüketimi, meyve ve sebzeden fakir diyet, aşırı kilo ya da obezite, yetersiz fiziksel aktivite, zararlı alkol kullanımı, tütün ve tütün ürünleri tüketimi ile stresin yer aldığı gösterilmiş; olumlu yaşam tarzı değişikliklerini içeren birincil koruma yönteminin hipertansiyondan kaynaklanan ilave hastalık ve ölümleri önlemede etkili olduğu ortaya konulmuştur’’ dedi.