SAĞLIK - 21 Nisan 2024 Pazar 12:34

45. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi Antalya’da yapıldı

A
A
A

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği’nin düzenlediği 45. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi, Antalya’da Belek’te bulunan bir otelde gerçekleşti. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Cesur, "Obezite, kontrolsüz diyabet, kronik alkol alımı, sedanter yaşam, hipotiroidi, nefrotik sendrom gibi durumlar sekonder Dislipidemi durumlarını oluşturur" dedi.

Endokrinoloji ve metabolizma hastalıklarının ele alındığı, ulusal çaptaki en büyük organizasyon olan, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi’nin 45.’si, 17 - 21 Nisan 2024 tarihleri arasında Antalya Belek’teki bir otelde düzenlendi.

Tema kapsamında, kongre salonlarına isim verildi

Kongrenin 2024 yılı teması, son yıllarda etkisini giderek gösteren iklim değişikliğine dikkat çekmek amacıyla “Çevre ve İnsan” olarak belirlendi. Kongreyi düzenleyen ve bu yıl kuruluşunun 60. yılını kutlayan Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD), “Başka Dünya Yok” sloganıyla küresel ısınma, çevre kirliliği gibi faktörlerin ormanları, gölleri, nehirleri ve endokrin sistemi olumsuz etkilediğini vurguladı. Bu nedenle; kongrenin yapıldığı salonlara son yıllarda çevre sorunlarına maruz kalan Gökova, Salda Gölü ve Kızılırmak’ın adı verildi.

Erkeklerde yüzde 78.7, kadınlarda yüzde 80.4 oranında lipid anormalliği gözlendi

Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısının açılışında konuşan, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Cesur, ’Kardiyovasküler Risk Faktörü Olarak Dislipidemi’ konusunda bilgiler verdi. Dislipideminin oluşumunu, total kolesterol yüksekliği, iyi kolestrol, kötü kolestrol ve trigliserit yüksekliği olarak açıklayan Cesur, şu ifadelere yer verdi:

45. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi Antalya’da yapıldı

"Lipidlerin yani kan yağlarının fazlalık veya eksikliğine ya da işlevsel bozukluklarına dislipidemi denilmektedir. Total kolesterol yüksekliği (Hiperkolesterolemi), halk arasında kötü kolesterol diye bilinen LDL kolesterolün yüksekliği, yine halk arasında iyi kolesterol diye bilinen HDL kolesterolün düşüklüğü ve trigliserit yüksekliği (Hipertrigliseridemi) dislipideminin kapsamını oluşturur. Hiperkolesterolemi ve Hipertrigliseridemi klinik uygulamada en önemli dislipidemilerdir. Lipid bozuklukları bünyesel ve ailesel (genetik) yani primer olarak oluşabilir veya herhangi bir hastalığa bağlı olarak yani sekonder gelişebilir. Obezite, kontrolsüz diyabet, kronik alkol alımı, sedanter yaşam, hipotiroidi, nefrotik sendrom gibi durumlar sekonder Dislipidemi durumlarını oluşturur. Ülkemizde TEMD olarak bizim yaptığımız bir çalışmada erkeklerde yüzde 78.7, kadınlarda yüzde 80.4 oranında en az bir lipid anormalliği olduğu tespit edilmiştir ve bu oldukça yüksek bir orandır. Yüksek total kolesterol, LDL kolesterol ve Trigliserid oranları yaşla birlikte artmaktadır ve en yüksek oran 45-65 yaş aralığında görülmüştür."

Kardiyovasküler ölümlerin yüzde 40’ından dislipidemiler sorumlu

Kardiyovasküler ölümlerin yüzde 40’ından dislipideminin sorumlu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Cesur, riskli kişilerde tedavi planlamasının önemine işaret etti. Cesur, "Dislipideminin önemine gelince; orta-yüksek gelir düzeyindeki ülkelerde ölümlerin yüzde 40’ı Kardiyovasküler Hastalıklara (KVH) bağlıdır. Kardiyovasküler ölümlerin de yüzde 40’ından Dislipidemiler sorumludur. Hiperkolesterolemi kalp damarlarının etkilendiği koroner arter hastalığı ve beyin damarlarının serebrovasküler hastalık başta olmak üzere ateroskleroz yani damar sertliği ile yakından ilişkilidir. Plazma total kolesterol ve LDL kolesterol düzeylerinin yüksekliği koroner arter hastalığı ve kardiyovasküler nedenlere bağlı ölüm doğrudan ilişkili bulunmuştur. Orta ve yüksek riskli hastalarda LDL-Koleterol düzeylerinin düşürülmesi, kardiyovasküler olayları azaltır. Hipertrigliseridemi de özellikle yağlı karaciğer ve pankreatit riskini artırdığı gibi yanı sıra ateroskleroz oluşumuna da katkı sağlar. Dislipidemi ateroskleroz oluşumunda temel faktördür. Çok yaygın görülür ve semptom vermeden seyredebilir. Aterosklerotik süreçte en önemli rolü LDL kolesterolün oynadığı unutulmamalıdır. Riskli kişilerde tedavi planlaması önemlidir" diye konuştu.

"Ülkemizde her 3 kişiden biri, yüksek tansiyon hastası"

Türkiye Endokrinoloji Ve Metabolizma Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Kubat Üzüm, endokrin hipertansiyona değindi.

Hipertansiyonun, ciddi komplikasyonlara neden olabilen ve toplumda yaygın olarak görülmesi nedeniyle önem verilmesi gereken bir sağlık problemi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Üzüm, şöyle konuştu: "Ülkemizde yapılan çalışmalar yaklaşık her üç kişiden birinde yüksek tansiyon olduğunu bize göstermiştir. Yaş ilerledikçe sıklığı daha da artmaktadır. Kontrolsüz hipertansiyon; organ hasarlarına sebep olabilir. Görme kaybı, kalp damar hastalıkları, kalp yetersizliği, inme, böbrek yetersizliği gibi önemli sağlık sorunlarını da beraberinde getirmekte, hatta ölüme sebep olabilmektedir. Bu sbeple de kontrol altında tutulması önemlidir. Tüm hipertansiyon hastalarının yaklaşık %80-90’ının net bir tıbbi sebebi yoktur. Amacımız, hipertansiyonun kontrolünü sağlamak."

45. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi Antalya’da yapıldı

Anne karnında plastik ajana maruz kalan bebek, ciddi sorunlar yaşayabilir

Türkiye Endokrinoloji Ve Metabolizma Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, endokrin bozucu ajanlar ve insan sağlığı üzerindeki etkisini aktardı. Prof. Dr. Ertörer, endokrin bozucu ajanları, endüstrileşmenin kaçınılmaz sonucu olarak yaşama dahil olan, üreme ve gelişimsel süreçleri olumsuz etkileyen dış ajanlar olarak tanımladı. Ertörer, "Endüstride kullanılan plastikler, polyester, epoksi reçine, teflon gibi ajanlar, doğada bulunan ve gıdalarla alınan soya, DDT gibi tarımda kullanılan bazı maddeler, kozmetiklerde ve deterjanlarda kullanılabilen fitalatlar “Endokrin Bozucular”a örnek olarak gösterilebilir. Endüstriyel atıklarla besin zincirine katıldıktan sonra çoğu doğada yüzyıllarca yok olmayan ve yayılan bu maddeler, solunum yolu, cilt yolu, ağız yolu gibi yollardan organizmaya girerler. Yağ dokuda birikerek, ağırlıkla östrojen duyargalarına bağlanır ve etki ederler. Olumsuz etkilerinin ortaya çıkması için bazen on yıllar geçmesi gerekebilir. Özellikle anne karnında ve/veya yaşamın ilk yıllarında bu maddelere maruz kalmak, ilerleyen yaşlarda ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Kısırlık, tekrarlayan düşükler gibi olumsuz etkilerinin yanı sıra, düşük zeka, dikkat eksikliği, bağışıklık sistemi sorunları, astım, diyabet, obezite, hormon duyarlı kanserler (örneğin; meme ve prostat kanseri) gibi pek çok hastalığa yatkınlık oluşturabilir" ifadelerine yer verdi.

45. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi Antalya’da yapıldı

Basın toplantısında; TEMD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Cesur, TEMD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Kubat Üzüm, TEMD Genel Sekreteri Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, TEMD Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. İbrahim Şahin, Prof. Dr. Erman Çakal, Prof. Dr. Mine Adaş ve Prof. Dr. Zeynep Cantürk kongrede öne çıkan bilimsel ve güncel konulardan; Diyabet ve Komplikasyonları, Obezite Nedenleri, Osteoporoz Risk Faktörleri, Endokrin Bozucular ve Sağlığımız, Kardiyovasküler Risk Faktörü Olarak Dislipidemi, Endokrin Hipertansiyon, Tiroid Nodülleri gibi başlıklarda önemli bilgiler aktardı.

Begüm Aksoy -Fırat Demir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasında Semerci istikrarı Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Köksal Semerci, üyelere sağlanan imkanlarının devamlılığı ve Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasındaki 3 dönemlik istikrarı sürdürmek için yönetimiyle birlikte yeniden göreve talip olduklarını belirtti. Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasında 3 dönemi geride bırakan Başkan Köksal Semerci ve yönetimi, 11 Ocak 2026 tarihinde mülkiyeti Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasına ait olan eski adıyla Vera Düğün Salonunda yapılacak olan seçim de 4. dönem için 3 bin 86 üyesi ile seçime hazır olduklarını belirtti. 1984-2003 yılları arasında Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasında Muhasebe Müdürü ve Genel Sekreter, 2014 yılından bu yana ise başkanlık görevine devam eden Başkan Köksal Semerci, aynı zamanda Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ile Denizli Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkan Yardımcılığı görevlerini de görevlerini başarıya sürdürüyor. Denizli Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Köksal Semerci, taksici, minibüsçü, nakliyeci, kamyoncu, kurye, araç kiralama ve galericilik yapan 3 bin 86 oda üyesinden 4 dönem için tam destek aldıklarını belirtti. Üyeleri tarafından sevilen, oda yöneticiliğin her biriminde görev yapmış olan Başkan Köksal Semerci, aynı zamanda yürüttüğü Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkan Yardımcılığı ile Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği görevleri ile oda üyelerinin temsil yetkisi haklarını elinde bulundurduklarını, bundan önce olduğu gibi bundan sonra ki dönemde de tüm üyelerinin haklarını korumak ve en iyi şekilde temsil etmek için gayret edeceklerini kaydetti. Üyelere sağlanan imkanlarının devamlılığı, Denizli Şoförler ve Otomobilciler Odasının gücünü kaybetmemesi için yeni döneme aday oldukları ifade eden Başkan Semerci, 11 Ocak 2026 tarihinde Vera Düğün Salonunda yapılacak olan genel kurula tüm üyelerini beklediklerini ifade etti.
Adana HAVAMAŞ, 2026 için hazır 2025 yılında 1 milyon 200 bin yolcuyu havalimanına taşıyan HAVAMAŞ’ın, 2026 yılı içinde yeni destinasyonlar ve yeni araç filosuyla güvenle hizmet vermeye devam edeceği belirtildi. Türkiye’nin gökyüzüne açılan 58. kapısı olan Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın yolcu taşımacılığını yapan HAVAMAŞ, modern araç filosu, deneyimli sürücü kadrosu ve yolcu güvenliğini önceleyen hizmet anlayışıyla faaliyetlerini sürdürüyor. 2025 yılında yaklaşık 1 milyon 200 bin yolcuyu Adana, Mersin, Niğde, Nevşehir, Osmaniye ve Hatay’dan güvenle Çukurova Uluslararası Havalimanı’na taşıyan firma, 2026 yılında da yeni araç filosuyla güvenle hizmet vermeye devam edecek. "Çukurova ilçesinden artık HAVAMAŞ otobüslerimiz hareket edecek" Konuyla ilgili HAVAMAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Polat, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Polat, "2025 yılı bizler için iyi geçti. Ticari taksilerimiz, VIP araçlarımız ve otobüslerimiz ile hizmet vermekteyiz. 2026 yılı için hem yeni araçları destinasyonlarımıza ekleyeceğiz. Adana’nın Çukurova ilçesinden de artık HAVAMAŞ otobüslerimiz hareket edecek. Güzergah başvurularımız yapıldı. Birkaç tanesi onaylandı. Zamanla geri kalan destinasyonlar da onaylanacak ve vatandaşlarımız artık daha çabuk havalimanına ulaşacak" ifadelerini kullandı. Ayrıca Polat, https://havamas.com/ adresinden yolcuların kolaylıkla bilet alıp belirtilen saatte, belirtilen durakta olmasının yeterli olacağını, ayrıca havalimanı içerisindeki KİOSK’lar aracılığıyla da kolaylıkla biletlerini alabileceklerini belirtti.
İstanbul Yanlış kanın telafisi yok: Uzmanlardan sıfır hata uyarısı ‘Damardan Damara Kan Transfüzyonu’ konferansı, İstanbul’da gerçekleştirildi. Kanın tek kaynağının insan olduğunun vurgulandığı konferansta; gönüllü kan bağışı, hasta kanı yönetimi ve transfüzyon güvenliği ele alındı. Kan transfüzyonunun hayati önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Damardan Damara Kan Transfüzyonu" konferansı, BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nde gerçekleştirildi. Alanında uzman hekimler, hemşireler ve sağlık teknikerlerinin katıldığı konferansta, kanın akılcı kullanımı ve yanlış transfüzyonun geri dönüşü olmayan sonuçları vurgulandı. Konferansa; Prof. Dr. Mustafa Zahir Bakıcı, Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Uzun, Dr. Öğr. Üyesi ve Başhekim Ajlan Kasabalıgil, Uzm. Dr. İlhan Birinci ile çok sayıda hemşire ve sağlık teknikeri katıldı. "Kanın tek kaynağı insan" Türkiye Kan Merkezleri ve Transfüzyon Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hülya Bilgen, ameliyatlardan organ nakillerine kadar sağlık hizmetlerinin her aşamasında kana ihtiyaç duyulduğunu belirterek gönüllü ve karşılıksız kan bağışının önemine dikkat çekti. "Bu konuda tek kaynak insan. Bu yüzden kan bağışı çok önemli. Herkesi gönüllü ve karşılıksız şekilde kan bağışçısı olmaya davet ediyoruz" dedi. "Hasta kanı yönetimi hayat kurtarıyor" Dr. Bilgen, kanın gereksiz ve kontrolsüz kullanımının ciddi riskler taşıdığını belirterek bireylerin kendi kan değerlerini takip etmesinin ve hastanelerde hasta kanı yönetimi anlayışının benimsenmesinin hayati önem taşıdığını ifade etti. Bilgen, "Kimse kansız gezmemeli. Kan sayımı yapılmalı, eksiklikler tedavi edilmeli. Böylece ihtiyaç halinde başka birinin kanına bağımlılık azalır" uyarısında bulundu. "Yanlış kanın telafisi yok" Transfüzyon süreçlerinde sıfır hata ilkesinin altını çizen Bilgen, yanlış kan verilmesinin ölümcül sonuçlara yol açabileceğini söyledi. Bilgen, "Yanlış kanın geri dönüşü olmaz. Bu nedenle transfüzyon, sıfır hatayla yürütülmesi gereken en riskli alanlardan biridir" diyerek sözlerini sonlandırdı.