POLİTİKA - 20 Eylül 2025 Cumartesi 20:46

Adalet Bakanı Tunç: "Artık yapay zeka dönemine geçtik"

A
A
A
Adalet Bakanı Tunç: "Artık yapay zeka dönemine geçtik"

Antalya’da avukatlarla bir araya gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Artık yapay zeka dönemine geçtik. Birçok meslektaşımız yapay zekayı kullanmaya başladı. Sayfalarca bilirkişi raporlarını kısa sürede özetleyen sistemlerden yararlanıyorlar. Biz de yargıda yapay zekayı destek unsuru olarak kullanacağız. Yapay Zeka Şube Müdürlüğü kuruldu. Yargıda karar merci yine hakim, savcı ve avukat olacak ancak yapay zeka kalem personeline destek olacak" dedi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Türkiye Yüzyılı Buluşmaları" programı kapsamında Antalya’da avukatlarla bir araya geldi. Toplantıda avukatlık mesleğinin önemine vurgu yapan Bakan Tunç, yargının üç sac ayağından birini savunmanın oluşturduğunu belirterek, "Avukatlık mesleği yargının üç sac ayağından birini teşkil ediyor. Savunma. Demokratik hukuk devleti üç sütun üzerinde duruyor. Yasama, yürütme, yargı. Yasama kanunları yapıyor. Yürütme o kanunlar çerçevesinde uygulamalarını gerçekleştiriyor. Yargı da uyuşmazlıkları çözüyor. Yani üç sac ayağından biri olmadığı zaman demokratik hukuk devleti olmaz. Bu üç sac ayaktan birisi yargı. Yargı da üç sac ayak üzerinde duruyor. İddia, savunma, hüküm. Dolayısıyla iddia olmadan da savunma olmadan, hüküm olmadan birisi eksik olduğunda yargı olmaz, yargı sütunu olmadığı zaman demokratik hukuk devleti olmaz. Dolayısıyla savunma demokratik hukuk devletinin sütunlarından birisi. Savunma hakkı kutsal ve savunmayı temsil eden avukatlarımız yargının kurucu unsurlarından ve avukatlık kanunumuz birinci madde avukatlık hem serbest meslektir diyor hem de bir kamu hizmetidir diyor. Türk Ceza Kanunu’nun altıncı maddesinde de yargı görevini yapan gibi değerlendiriliyor. Dolayısıyla avukatlarımız, hakim, savcı neyse avukatlarımız da yargının olmazsa olmazı. Dolayısıyla yargı da hukuk devletinin olmazsa olmazı. O nedenle avukatlarımızın yeri özellikle demokratik hukuk devletinde yadsınamaz ve avukatlık mesleğini ne kadar kaliteli hale getirirsek yargılamanın kalitesi de o kadar artar ve vatandaşlarımızın da adalete güveni o kadar artar ve hukuk devleti gerçekleşmiş olur. Dolayısıyla meslektaşlarımıza biz önem veriyoruz" dedi.

"Yargı reform strateji belgesinde 264 hedef belirlendi"

Avukatların işlerini kolaylaştırmak ve yargının hızlandırılması için hükümetler döneminde önemli çalışmalar yapıldığını kaydeden Tunç, "Bu çalışmalar sadece hakim ve savcılarımız için değil, avukatlarımız için de. Dolayısıyla hep beraber inşallah yargıdaki kaliteyi daha da ileriye taşımak ve vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden memnuniyetini en üst noktaya taşımak için iddia, hüküm, savunma üçü de aynı değerde, değer görmesi gereken ayaklar, sütunlar. Yargı reform strateji belgemiz 23 Ocak’ta açıklandı. Bu belgede 264 hedefimiz var. Sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaştıktan sonra biz bu hedefleri takvime bağladık ve bu takvim içerisinde gerçekleştirme gayreti içerisindeyiz. Özellikle beş ana amaç var. Kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi, insan kaynağı kapasitesinin artırılması, ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılması, hukuk yargılamalarının etkinliğinin artırılması, adalete erişimin kolaylaştırılması. Bu beş ana amaç doğrultusunda 264 hedef belirledik. Bu hedefler içerisinde savunmayı da ilgilendiren başlıklar var" ifadelerine yer verdi.

"Ara buluculuk ve uzlaştırma toplumsal barışa hizmet ediyor"

Avukatların taleplerini dikkate aldıklarını vurgulayan Tunç, adli yardım ödeneklerinin ödenmesi ve uzlaştırma müessesesinin yalnızca hukukçular tarafından yürütülmesi gibi düzenlemeleri hatırlattı. Avukatların ara buluculuktaki rolüne de işaret eden Tunç, "2013’te ara buluculuk mevzuatımıza girdikten sonra ihtiyari olarak başlamıştı. 2018’den itibaren de farklı zamanlarda farklı dava türlerinde zorunlu dava şartı ara buluculuk olarak yoluna devam etti. Şu ana kadar 8 milyon civarında ara buluculuğun önüne uyuşmazlık geldi. Bunun yaklaşık 5 milyona yakını anlaşmayla sonuçlandı. Tabii ihtiyari ara buluculukta anlaşma oranı biraz daha yüksek, yüzde 90’ları buluyor. Zorunlu ara buluculukta da yüzde 40’lar seviyesinde ortalama yüzde 65. Burada ara buluculuk özellikle alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri dediğimiz tahkim, ara buluculuk, cezada uzlaştırma hem yargının iş yükünü azaltan hem de aslında en önemlisi toplumsal barışa hizmet eden bir durum. Vatandaşlarımızın dava süreçlerinde yıpranmadan tokalaşarak, barışarak aralarındaki uyuşmazlığı çözmeleri barışa, toplumsal huzura hizmet ediyor, çekişmeler huzursuzluğa neden oluyor. O nedenle avukatlarımızın ara buluculuktaki katkısı önemli" şeklinde konuştu.

"2009’dan 2025’e yargı reform belgeleriyle ileri adımlar atıldı"

Yargı reformlarının tarihine de değinen Bakan Tunç, şunları söyledi:

"2009’da ilk, 2015’te ikinci, 2018’de üçüncü, 2025’in başında dördüncü yargı reform belgesini açıkladık. Her biriyle ileri adımlar attık. Bu süreçte zorluklar da yaşandı. Darbe kalkışmaları oldu, FETÖ’den arınma süreci yaşandı. 2016 sonrasında meslekten ihraç edilen hakim ve savcıların yerine genç meslektaşlarımız göreve başladı. İstinaf mahkemelerinde yığılmaların önlenmesi için 139 yeni daire kurduk. İlk derece mahkemelerinde iş yoğunluğu artan yerlerde 2 bin 500 yeni mahkeme oluşturuldu. Bugün 8 bin civarında mahkeme var."

"2000’li yıllarda millileşti kanunlarımız"

Kanunların yenilenmesine ve millileştirilmesine dikkat çeken Tunç, "AK Parti iktidarları döneminde özellikle mevzuatın geliştirilmesi ve ihtiyaca cevap veren bir mevzuata kavuşmamız anlamında çok büyük mesafeler aldık. Temel kanunlarımızın tamamı değişti. Burada genç meslektaşlarımız var. Onlar yeni kanunlarla işe başladılar ama burada özellikle tecrübeli arkadaşlarımız eski kanunlarla başlamışlardı mesleğe, sonrasında kanunlar yenilendi. O eski kanunlarımız bizim iktibastı. Yani dışarıdan almaydı, tercümeydi. İsviçre’den, Almanya’dan, Fransa’dan aldığımız kanunlarla biz 2000’li yıllara kadar geldik. 2000’li yıllarda hükümetlerimiz döneminde kendi akademisyenlerimizin katkısıyla, kendi hukukçularımızın hazırladığı ve meclisimizin onayladığı kanunlarla temel kanunlarımız yenilendi. Kanunlarımız millileşti. Ticaret kanunundan ceza kanunlarına, borçlar kanunundan usul kanunlarına kadar bütün temel kanunlarımız bu dönemde yenilendi. Ve bu yenileme süreci bitti mi? Bitmedi. Çünkü ihtiyaçlar gelişiyor, teknoloji gelişiyor, yeni suç tipleri, bilişim suçları ve nüfusun artması farklı sorunlara neden oluyor ve mevcut kanunlarda da yeni değişiklik ihtiyaçları mutlaka oluyor. Bu anlamda adliyeleri ziyaret ettiğimiz zaman hakim ve savcılarımıza şunu diyoruz; ‘Eğer kürsüde bir kanunu uygularken o kanunun vicdanınıza ters geldiğini anlıyorsanız, düşünüyorsanız ve uygularken keşke şöyle düzenli etseydik diyorsanız, anayasaya aykırılık iddiasında bile bulunmanıza ihtiyaç yok. Bize bildirin. Adalet Bakanlığı Mevzuat Genel Müdürlüğü zaten bunun için kurulmuş. Bunun çalışmasını yaparız. Milletvekillerimize talepte bulunuruz. Deriz ki bu kanun şu şekilde düzeltilmesi lazım.’ Yani Anayasa Mahkemesi süreçlerini bile beklemeden biz bunları daha hukuka uygun hale getirdik" dedi.

Avukatların karşılaştığı zorluklara çözüm için Adalet Bakanlığı’na doğrudan ulaşabileceklerini belirten Tunç, "Hukuka uygun kanunlar olması için her türlü öneriye açığız. Avukat meslektaşlarımızdan bu konuda görüş bekliyoruz" dedi.

"Yargıda yapay zeka dönemi başlıyor"

Dijitalleşme ve yapay zeka konusuna da değinen Bakan Tunç, şunları söyledi:

"Artık yapay zeka dönemine geçtik. Birçok meslektaşımız yapay zekayı kullanmaya başladı. Sayfalarca bilirkişi raporlarını kısa sürede özetleyen sistemlerden yararlanıyorlar. Biz de yargıda yapay zekayı destek unsuru olarak kullanacağız. Yapay Zeka Şube Müdürlüğü kuruldu. Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü bünyesinde milli yazılım mühendislerimizin geliştirdiği sistemlerle yargının dijitalleşmesini önemsiyoruz. Yargıda karar merci yine hakim, savcı ve avukat olacak ancak yapay zeka kalem personeline destek olacak."

Begüm Aksoy - İbrahim Sönmez



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Yumaklı: "LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "IPARD III Programı 6’ncı Başvuru Çağrı Dönemi kapsamındaki LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı" dedi. Bakan Yumaklı, sosyal medya hesabından IPARD III Programı 6’ncı Başvuru Çağrı Dönemi kapsamındaki LEADER Yaklaşımı Tedbiri başvuruları ile ilgili açıklama yaptı. Yumaklı, LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun (YEG) tamamının desteklenmeye hak kazandığını duyurdu. Aynı zamanda Yumaklı, yaklaşık 2.2 milyar lira tutarındaki yerel kalkınma stratejisi bütçeli 156 YEG Derneği’nin yüzde 100 hibeyle destekleneceğini açıkladı. "LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı" Bakan Yumaklı, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "IPARD III Programı 6’ncı Başvuru Çağrı Dönemi kapsamındaki LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı. Yaklaşık 2.2 milyar lira tutarındaki yerel kalkınma stratejisi bütçeli 156 Yerel Eylem Grupları Derneği yüzde 100 hibeyle desteklenecek. Böylece kırsal kalkınmada yerel katılımı esas alan LEADER Yaklaşımı Tedbiri’nin uygulandığı günden bu yana 257 Yerel Eylem Grupları Derneğine toplam 2,8 milyar lira hibe desteği sağlanmış oldu. Çiftçilerden STK’lara, kadınlardan gençlere kadar, yerelde birçok aktörün bir araya gelerek oluşturduğu dernek statüsündeki Yerel Eylem Grupları aracılığıyla, bölgenin ihtiyaçlarını esas alan kalkınma stratejileri belirlenecek ve uygulanacak. IPARD II Döneminde olduğu gibi IPARD III Programı döneminde de kırsal alanlarda katılımcı ve sürdürülebilir kalkınmanın önünü açmaya, kırsalı yerinde kalkındırmaya devam edeceğiz. Hayırlı, uğurlu olsun."
İzmir İzmir’den Bükreş’e bilim köprüsü Yaşar Üniversitesi, AB’nin yükselen yıldızı Romanya’nın önde gelen iki üniversitesi ile iş birliği yapacak. Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu ve Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Türkan, Bükreş’te önemli görüşmeler gerçekleştirdi. Bu doğrultuda Bükreş Tarım ve Veterinerlik Üniversitesi’nin yanı sıra Bükreş Politeknik Üniversitesi ile ikili iş birliği protokolleri imzalandı. Ziyaret sırasında ev sahibi üniversitelerin araştırma enstitüleri ve laboratuvarları incelenirken, fakülte dekanlarından bilimsel çalışmalar hakkında bilgiler alındı. Görüşmeler sonucunda imzalanan mutabakata göre; iki ülke üniversiteleri arasında ortak bilimsel araştırmalar yürütülecek, öğretim üyesi ve bilim insanı değişimi yapılacak. Ayrıca ortak eğitim müfredatlarının geliştirilmesi, öğrenci değişim programlarının başlatılması, akademik yayın ve bilgi paylaşımı konularında da anlaşmaya varıldı. Etkin iş birliği İki üniversiteyle ayrı ayrı çok değerli iş birlikleri yaptıklarını açıklayan Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller, "Akademisyen ve doktora öğrencisi potansiyeli bakımından iş birliği yapabileceğimiz çok nitelikli iki üniversiteyle bir araya geldik. Özellikle öğrenci ve öğretim elemanı değişimi, yaz okulları ve doktora programları kapsamında ortak çalışmalar yürütebileceğimiz görüldü. Ayrıca uluslararası proje fonlarına ortak başvurular yapabilecek, laboratuvar imkanlarından karşılıklı yararlanabileceğiz. Romanya tarafının üniversitemize ilgisi büyük. Bu süreçte bağlantı kurmamızda büyük destek sağlayan Romanya’nın İzmir Başkonsolosu’na teşekkür ediyorum. Diplomatik misyonun da parçası olduğu bu ziyarette, ülkenin araştırma fonlarına yön veren rektörler tarafından çok üst düzeyde ağırlandık’’ dedi. İklim ve sürdürülebilirlik Son yıllarda üniversitenin uluslararası listelerde üst sıralara yükselmesinin, küresel ölçekte güçlü bir referans olduğuna değinen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu ise şunları söyledi: "Uluslararası iş birliklerini çok önemsiyoruz; çünkü bu anlaşmalar hem yayınların kalitesini ve etkisini artırıyor hem de insan kaynağı yetiştirme noktasında güçlü bir iletişim ağı kurmamızı sağlıyor. İlk etapta öğrenci değişimleri başlayacak. Ardından Bükreş’teki iki üniversite heyeti bizi İzmir’de ziyaret edecek. Özellikle iklim değişikliği, sürdürülebilirlik, kuraklık ve döngüsel ekonomi konularında ortak araştırmalar yapmayı planlıyoruz." Vizyoner hamle Bu iş birliklerinin, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi’nin uluslararasılaşması açısından kritik bir adım olduğunu vurgulayan Dekan Prof. Dr. İsmail Türkan ise şöyle konuştu: "Fakültemizin eğitim dilinin İngilizce olması ve öğrencilerin mezun olmadan iş dünyasıyla tanışmasını sağlayan YU-COOP (Yaşar Üniversitesi Ortak Eğitim Programı) ile fark oluşturuyoruz. Laboratuvar altyapımızın da güçlenmesiyle beraber derin bilimsel çalışmalar yapacağız. Bu birliktelik yapacağımız küresel anlaşmaların uluslararası fonlara erişim açısından bize avantaj sağlayacağını düşünüyoruz. Bu iş birlikleri aynı zamanda öğrencilerimizin vizyonunun gelişmesine de katkı sunacak. Öğrencilerin Bükreş’teki partner üniversitelerin sera, tarla ve bahçe gibi uygulama alanlarını yerinde görmeleri, mesleki ve akademik birikimlerini artıracak. Amacımız, hem eğitim öğretimde hem de araştırmada evrensel düzeyde çalışmalar yapmak."