ÇEVRE - 20 Mart 2025 Perşembe 15:40

Antalya’da su tüketimi ve tasarrufu masaya yatırıldı

A
A
A
Antalya’da su tüketimi ve tasarrufu masaya yatırıldı

Antalya’da su kaynaklarının hızla azaldığını belirten uzmanlar, kaçak sondajların önlenmesi ve suyun bilinçli kullanılması gerektiğini vurguladı. 2050’ye kadar önlem alınmazsa Türkiye’nin su fakiri olacağı uyarısı yapıldı. Tarımda modern sulama sistemlerine geçilmesi ve suyun etkin yönetilmesi gerektiği ifade edildi.


Antalya Ticaret Borsası (ATB) ile Antalya Tarım Konseyi (ATAK) iş birliğinde düzenlenen Tarım Gündem Programı’nda su varlığı ve tasarrufu ele alındı. Programın konukları Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı ve Antalya Tarım Konseyi İcra Kurulu Üyesi Ali Top ile Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı oldu.



"Suyun yalnızca yüzde 2,5’i içilebilir"


Dünya Su Günü öncesinde düzenlenen programda konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, dünyadaki suyun yüzde 97,5’inin tuzlu olduğunu, yalnızca yüzde 2,5’inin içilebilir su kaynağı olduğunu belirtti. İçilebilir suyun büyük bölümünün buzullarda ve yer altı sularında bulunduğuna dikkat çeken Karancı, "Su olmadan yaşam olmaz, bu yüzden su stratejik bir kaynaktır" dedi.



"Su kaynakları tehlike altında"


Antalya’nın Türkiye’nin su potansiyelinin yüzde 9’una sahip olduğunu ancak son yıllarda su kaynaklarında ciddi azalma yaşandığını vurgulayan Karancı, "Antalya’nın içme suyu kaynağı Kırkgöz’den saniyede 15 metreküp su alınırken, bu oran şu an 3 metreküpe kadar düştü. Burdur ve Isparta’daki yağışların azalması Antalya’nın su kaynaklarını doğrudan etkiliyor" diye konuştu.


Antalya’daki sondaj kuyularının ekserisinin kaçak olduğuna dikkat çeken Karancı, "100 bine yakın sondaj kuyusunun yüzde 90’ı kaçak. Ölçemediğimiz suyu yönetemeyiz" ifadelerini kullandı.



"Su müfettişi getirilmeli"


Suyun 8-9 bakanlığın yetkisinde olduğunu, entegrasyon sorunu yaşandığını belirten Karancı, "Suyumuz sahipsiz" dedi. Su kanununun yenilenmesi gerektiğini belirten Karancı, "Nasıl vergi müfettişleri vergilerin kaybını önlüyorsa, jeoloji mühendisleri de su müfettişi olarak sahada görev almalı" şeklinde konuştu.



"Su kaynakları doğru kullanılmalı"


Tarımsal üretimde dönüm başına kullanılan suyun maliyet hesaplarına dahil edilmediğine dikkat çeken Karancı, "1 kilogram muz üretmek için 800 litre su kullanıyoruz. Tropikal iklimde yaşamıyorsak bölgeye uygun tarım yapmalıyız. Su bitmez tükenmez bir kaynak değildir, tarım planlamasında su varlığı dikkate alınmalı" dedi.



"2050’de su fakiri olabiliriz"


Devlet Su İşleri verilerine göre Türkiye’de kişi başına düşen su miktarının 2000’li yıllarda bin 653 ton iken bugün bin 350 tona gerilediğini belirten Karancı, "Eğer gerekli önlemleri almazsak 2050 yılında kişi başına su miktarı bin 100 tonun altına düşecek ve su fakiri ülke konumuna geleceğiz" uyarısında bulundu.



Turizm sektöründe su tüketimi dikkat çekti"


Antalya’da kişi başı günlük su tüketiminin 220 litre olduğunu, turistlerin ise günde ortalama 800 litre su tükettiğini belirten Karancı, "Turizm, ülkemize büyük döviz girdisi sağlıyor ancak su kaynaklarımız sınırsız değil. Oteller enerji tasarrufuna yöneldiği gibi su tasarrufuna da odaklanmalı" dedi.



Modern sulama su tasarrufu sağlıyor


Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Top ise tarımda su tasarrufunun önemine dikkat çekerek, "Temiz suyun yüzde 77’si tarımda kullanılıyor. Vahşi sulama yerine damlama sulama sistemine geçilerek üçte iki oranında su tasarrufu sağlanabilir" dedi.


Tarımsal üretim planlamasının su varlığı göz önüne alınarak yapılması gerektiğini ifade eden Top, "Devlet planlama ve desteklemelerini artık suya göre yapmalı. Geleceğimiz suya bağlı, su yönetimini kontrollü ve doğru yapmalıyız" diye konuştu.



Antalya’da su tüketimi ve tasarrufu masaya yatırıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da bazı vatandaşlar deprem endişesiyle geceyi dışarıda geçirmeye devam etti İstanbul’da geçtiğimiz Çarşamba günü Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından önceki günlerde olduğu gibi bu gün de evlerinde kalmak istemeyen vatandaşlar geceyi dışarıda geçirdi. İstanbul’da geçtiğimiz Çarşamba günü meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında yaşanan artçı depremler, İstanbul’da bazı vatandaşların sokakta yatmasına neden oldu. Son olarak dün akşam saatlerinde yaşanan 4.3 büyüklüğündeki artçı sarsıntının da meydana getirdiği panik sonrası, önceki iki geceyi sokakta geçiren bazı vatandaşlar gibi bu geceyi de dışarıda geçirmeyi tercih edenler oldu. Bahçelievler’de bulunan Sanayi Caddesi yanındaki boş arazi ve Kuleli Parkı geceyi dışarıda geçirmek isteyen insanlarca dolduruldu. Ailelerin bir kısmı çadır kurarken, bazıları ise arabalarında uyumayı tercih etti. Bazı aileler soğuğa önlem almak amacıyla ateş de yaktı. Geceyi dışarıda geçiren vatandaşlardan Muhammet Bilgin, "2 gecedir dışarıdayız. Korkuyoruz, artçılar devam ediyor. Evimizde ve binada çatlaklar var." dedi. Mehmet Ecer ise, "Evde hafif bir çatlaklık oldu. Yan binayla ayrışma söz konusu oldu. Bu sebeple bir tereddüt yaşadık." derken, akşamüzeri olan 4.3 depreminden sonra gelen artçı depremlerden endişe duydukları için kendilerini dışarı attıklarını belirtti. Müsait alan olarak burayı gördüklerini ve İstanbul’da park alanları yetersiz olduğu için boş alan bulmanın çok zor olduğunu söyledi. "Burada şu anda 25 kişi var. 3 aileden oluşuyor. Vatandaşların yaşayabileceği park tarzı, ihtiyaçlarını rahat giderebileceği alanların mevcut olması tabi ki talebimiz olacaktır" dedi. Yabancı uyruklu olan Naif El Abesan ise, 12 yıldır Türkiye’de olmaktan memnun olduğunu dile getirdi. Deprem olduktan sonra çocuklarının korkup eve gitmek istemediğini söyleyen Abesan, 10 yaşındaki kızının korktuğu için okula da gidemediğini söyledi. Çadır ve odunla oraya geldiğini ifade etti. Ailesiyle beraber araçta sabahlayacaklarını söyleyen Ferdi Göçer ise, "Şu anda eski binalarda oturduğumuzdan, artçı depremlerden ve çocuklarım korktuğu için boş araziye gelmek zorunda kaldık. Şu anda soğuk, çadırımız da yok. Arabada ve yerde yatıyoruz. Hava şartlarına bağlı olarak yağmur yağarsa eve gideriz, yağmazsa da çoluk çocuk mecburen buradayız. Çadır yok, bir şey yok" şeklinde konuştu. Kuleli Parkı’nda kalan vatandaşlara İBB yardım araçları tarafından sandviç ve meyve suyu ikram edildi.
Ankara Ankara’da izinsiz gösteri yapan 30 kişi gözaltına alındı Ankara’nın Çankaya ilçesinde yasadışı eylem yapan 300 kişilik gruptan 30 kişi gözaltına alındı. Ankara’da akşam saatlerinde bir grup Konur Sokak’ta toplanarak eylem yaptı. Polisle eylemciler arasında gerginlik yaşanırken Ankara Valiliği olay ile ilgili açıklama yaptı. Valilikten yapılan açıklamada 30 kişinin gözaltına alındığı duyurularak, "25 Nisan 2025 günü saat 21.00 sıralarında Çankaya İlçemiz Konur Sokak üzerinde yasadışı eylem yapan 300 kişilik grubun, polisin dağılmaları yönündeki uyarılarını dikkate almayarak yürüyüşe geçmeleri ve polise karşı mukavemet etmeleri üzerine, gruba müdahale edilmiştir. Olayla ilgili olarak 9 kadın, 21 erkek olmak üzere toplam 30 kişi gözaltına alınmıştır" ifadeleri kullanıldı. "Erkek polislerin kadın şahsı gözaltına alınırken üstü açıldı" şeklinde paylaşım ve haberler ile ilgili olarak valilik şahsın erkek olduğunu belirterek, "Bazı basın ve sosyal medya organlarında, ‘Erkek polis memurlarının sözde kadın bir şahsı gözaltına aldıkları sırada, vücudunun bir kısmının görüldüğü’ görsellerin yer aldığı tespit edilmiştir. Konu ile ilgili yapılan görüntü incelemelerinde ve çalışmalarda, gözaltına alınan şahsın 1998 doğumlu M.B. isimli erkek şahıs olduğu, eylem sırasında yüzünü kırmızı kaşkol ile kapattığı, şahsın üzerinde kot pantolon, deri ceket ve tişört olduğu tespit edilmiştir. Ancak gözaltı işlemi sırasında ilgili şahsın, polise direnmesi sebebiyle ortaya çıkan görüntülerinde kadın iç giyimi kullandığı anlaşılmıştır. Bahsi geçen şahsın daha önce de yasadışı toplumsal eylemlere karıştığı, müstehcen görüntülerin yayınlanmasına aracılık ettiğinden dolayı hakkında devam eden adli davalarının bulunduğu ve 2020 yılında yasadışı örgüt propagandası yapma suçundan gözaltına alındığı şeklinde kayıtlar bulunduğu tespit edilmiştir. Kamuoyunun hassasiyetinin istismar edilerek, kasıtlı olarak yayılan bilgilere itibar edilmemesi önemle rica olunur" ifadelerine yer verildi.