GÜNDEM - 19 Aralık 2025 Cuma 11:08

Aysel öğretmen, köy okullarında başladığı mesleğinde, eğitim dünyasının Nobel’ine aday oldu

A
A
A
Aysel öğretmen, köy okullarında başladığı mesleğinde, eğitim dünyasının Nobel’ine aday oldu

Çocukluğunda her gün 4 kilometre yol yürüyerek zor şartlar altında eğitimini tamamlayan 22 yıllık sınıf öğretmeni ve okul müdürü Aysel Şener, birincilik ödülü olan 1 milyon doları kazanması durumunda ödülü kanser hastaları ve kız çocukları için kullanacağını söyledi.



Antalya’nın Aksu ilçesinde bir köy okulunda öğretmenlik yapan Aysel Şener eğitim dünyasının Nobel’i olarak değerlendirilen 139 ülkeden 5 binden fazla öğretmenin başvurduğu örnek eğitim çalışmalarının görünür kılınması amacıyla Amerikan Varkey Vakfı tarafından düzenlenen Global Teacher Prize’da tek Türk öğretmen olarak 50 finalist arasına girdi. Önümüzdeki günlerde seçici kurul tarafından yapılacak değerlendirmenin ardından ilk 10’a kalan eğitimcilerin belirleneceği yarışmada birinciye ise 1 Milyon Dolar para ödülü verilecek. Şener, Global Teacher Prize ödülünü kazanması durumunda verilecek olan ödülü kanser hastaları ve kız çocuklarının eğitimine harcayacağını belirtti.



139 ülkeden binlerce öğretmen arasında ilk 50’de yer aldı


Eğitimine kız çocuklarının okula devamının sınırlı olduğu bir köyde başlayan ve en yakın okula ulaşmak için her gün 4 km yürüyerek gittiği ortaokuldan sınıf birincisi olarak mezun olan Aysel Şener, Lise ve üniversiteyi dereceyle tamamladıktan sonra 2003 yılında ilk görev yeri olan Adıyaman’ın Kahta ilçesinin Kavaklı köyüne atandı. Ardından 22 yıllık meslek hayatında Van, Muğla, Hatay ve Antalya’da köy okullarında görev yapan Şener, Aksu ilçesi Aksu Solak İlkokulu’nda okul müdürü olarak devam ediyor. Meslek hayatı boyunca görev yaptığı okullarda hayata geçirdiği projelerle adından söz ettiren Aysel Şener, dünyanın çeşitli ülkelerinden binlerce öğretmenin başvurduğu yarışmada tek Türk eğitimci olarak ilk 50 finalist arasına girmeyi başardı.



Onlarca projenin kurucusu


Uluslararası bir jüri tarafından yapılan değerlendirmenin ardından ilk 50’nin belirlendiğini ve finalistlerde birisi olarak Türkiye’yi temsil etmekten gurur duyduğunu söyleyen Şener, "Vakıf’ın amacı fark oluşturan çalışmaları olan öğretmenleri onurlandıran, onları itibarını arttıran ve örnek uygulamalarını tüm dünyaya duyurmayı amaçlayan bir kuruluş. Mesleğe başladığım ilk yıldan buyana kız çocuklarının okuması için sahada aktif bir şekilde mücadele ettim. Birçok projenin kurucusuyum. Okuma kültürünü geliştirmeyi amaçladığım ‘Okumak Yaşamaktır’ projesi, Etik Değerlerimiz projesiyle 37 bin 100 proje arasından ilk 100’e girdim ulusal konferansa davet edildim. Hayvanların ve toprağın çığlığını duyurmak adına ‘Çığlık Projesi’, Yine Yeniden, Nezaket Bulaşıcıdır, İyilikte Yarışalı Sevgide Buluşalım Projesi, afet bilicini kazandırmak için ‘Mühendis Ellerim Sağlam Temellerim’ e-Twinning projesini kurdum" dedi.



"İyilik bulaşıcıdır, iyilik dünyayı güzelleştirir"


Projelerinin konularında iyiliği merkeze alan çalışmalar olduğunu belirten Şener, "Ben dünya sorunlarını kendime dert edindim. Sürdürülebilir çevre, ekosistemin korunması, susuzluk, sıfır atık ve toplumsal sorunları ele alarak projeler yürütüyorum. Projeleri de yürütürken Türkiye Yüzyılı Maarif modelimiz doğrultusunda, Erdem Değer Eylem çerçevesinde ve Türkiye Yüzyılı Maarif modelimizin nihai amacı olan üretken ve erdemli bireyler yetiştirmek doğrultusunda projelerimi planlıyorum. Çocuklarımı hem üretken hem de onlar bilimsel bilgi edinirken aynı zamanda da duygusal ve sosyal yönden erini sağlayarak bütüncül bir yaklaşım uyguluyorum. İyilik bulaşıcıdır, iyilik dünyayı güzelleştirir, iyilik insanı iyileştirir, sevgi dolu bir dünya için hep birlikte adım atalım" şeklinde konuştu.



10 tane hikaye kitabı yazdı


Sadece projeler değil sosyal sorumluluk projeleri ulusal ve uluslararası projelerinde aynı zamanda kuruculuğunu yaptığını söyleyen Aysel Şener, "Projelerle belli sayıda kişiye ulaşıyordum. Sonra dedim ki, çocuğun kendini en güvende hissettiği yer olarak görüyorum ben hikayeleri ve hikaye kitapları yazmaya başladım. Bu hikaye kitaplarıyla daha çok çocuğa ulaşmayı hedefledim. Yazmış olduğum 10 tane hikaye kitabı var. Bu hikaye kitaplarımda doğaya nezaket, hayvanlara nezaket, yaşlılara nezaket gibi konuları işledim. Ve bu hikayelerle çocukların gönlünde taht kurmaya çalıştım. Tüm bu çalışmalarımın sonucunda 2023 yılında Yılın Öğretmeni seçildim. Eğitimde fırsat eşitliği ile ilgili çalışmalar yürüttüm. Dezavantajlı çocuklar eğitimde fırsat eşitliğine sahip olsunlar diye onlarla ayrıca ilgilendim. Konferanslara davet edilmem, yürütmüş olduğum projeler, yazmış olduğum hikaye kitapları, velilerle yürütmüş olduğum projeler bu başarının ödülü olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.



Kazanırsa ödülü kanser hastaları ve kız çocukları için kullanacak


Yarışmada 1 Milyon Dolarlık bir ödül var. Ben bu ödülü alırsam yüzde ellisini öncelikle kanser hastalarına, onlar için mücadele eden vakıf ve derneklere bağışlamak istiyorum. Yüzde ellisini ise kimsesiz kız çocuklarının okuması için kullanmak istiyorum. Şu an ilk 50’deyim, ilk 50 içerisinde olmak zaten benim için büyük bir onur ve gurur. Çünkü orada Türkiye’yi temsil edeceğim. Aklıma bile gelmezdi bir gün böyle bir yarışmada birinci olmak. Ama ben hep inanarak çalıştım ve yaptım. Bu inancın, emeğin, azmin, yılmamazlığın öyküsü olduğunu düşünüyorum. Elbette her öğretmen birinci olmak ister. Ama benim için önemli olan eğer ben öğrencilerin kalbinde kalıcı da olsa küçük bir iz bıraktıysam en büyük mutluluk benim için o olacaktır" dedi.



Öğrencilik yılları zor şartlarda geçti


Benim öğrencilik yıllarım çok zor şartlarda geçtiğinin altını çizen Şener, "Ben bir köyde dünyaya geldim ve birleştirilmiş sınıfta okudum. İmkansızlıkların olduğu bir yerdi ve ortaokul yoktu benim yaşadığım köyde. Her gün ortaokula gitmek için 4 km yol yürüdüm, zor şartlarda okudum. Bu durum beni yıldırmadı, hep ben hayal ettim. Benim bebeklerim yoktu arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde küçükken ben öğretmen olurdum, biz öğretmencilik oyunu oynardık. Bu beni pes ettirmedi, hayal ettirmeyi, öğretmeyi öğretti. Zorluklar bana nasıl baş edebileceğimi öğretti. Hikaye kitaplarımda, yürütmüş olduğum projelerde yaşamış olduğum hayatında etkisi var. Ben şunu düşünüyorum hep, iyilik dünyayı güzelleştirir. İyilik insanı iyileştirir. Ben iyilik bulaşıcıdır mottosuyla çalışmaya devam edeceğim. Bana hep annem ‘Kızım her gün de olsa da iyilik yap’ demişti. ‘Ceketimi satarım, yine seni okuturum’ diyen babama ve en önemlisi benim ilham kaynağım olan öğrencilerime teşekkür ediyorum. Bu ödül hepimizin, bu ödül Türkiye’nin ödülü" ifadelerini kullandı.



Aysel öğretmen, köy okullarında başladığı mesleğinde, eğitim dünyasının Nobel’ine aday oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Fatmana ’Ölmeden valiyi görmek istiyorum’ dedi, hayali gerçek oldu Muğla Valiliği tarafından hazırlanan "Muğla’nın Değerleri" serisi, gönülleri ısıtan bir buluşmaya vesile oldu. Vali Dr. İdris Akbıyık, kendisini görmek isteyen 90 yaşındaki Fatmana Ertuğrul’u evinde ziyaret ederek hayalini gerçekleştirdi. Milas ilçesine bağlı Çomakdağ Mahallesi’nde yaşayan 90 yaşındaki Fatmana Ertuğrul’un "Ölmeden valiyi görmek istiyorum" isteği karşılık buldu. Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, yaşlı çınarın bu çağrısına sessiz kalmayarak Fatmana nineyi 200 yıllık tarihi taş evinde ziyaret etti. Ziyaret sırasında Fatmana Ertuğrul’un elini öperek hayır duasını alan Vali Akbıyık, asırlık taş evi ve Fatmana ninenin çeyizi olarak sakladığı tarihi eşyaları inceledi. Oldukça sıcak bir atmosferde geçen sohbette Vali Akbıyık, yaşlıların toplumdaki önemine dikkat çekerek "Yaşlılarımız dün ile bugün arasında köprü kuran, toplumsal, kültürel ve etik değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan, tecrübesi ile bizlere yol gösteren en değerli hayat rehberlerimizdir. Fatmana anamızın bizi görme isteğini bugün yerine getirdik. Onu sağlıklı ve hayat dolu görmek bizleri çok mutlu etti. Değerli büyüğümüzü memnun etmek ve hak ettiği ilgiyi, saygıyı göstermek bizim en önemli görevimizdir" dedi. Valilik tarafından yürütülen ve kentin kültürel zenginliklerini tanıtan "Muğla’nın Değerleri" serisinin 10. bölümünde yer alan Fatmana Ertuğrul, sempatik tavırları ve Valiyi görme arzusuyla izleyenlerin büyük ilgisini çekmişti. Ziyaretin sonunda Vali Akbıyık, Fatmana nineye sağlıklı, huzurlu ve uzun ömürler dileyerek mahalleden ayrıldı.
Erzurum Özel güvenlikçilerle değerlendirme toplantısı Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde görev yapan özel güvenlikçilerle değerlendirme toplantısı yapan Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur ile Destek Hizmetleri Şube Müdürü Güngör Şenses, önemli mesajlar verdi. İl Müdürü Çakmur, "Güler yüzle karşılamanın sadaka olduğunu bilen bir camiayız. Sizler bizim için karşılama yüzümüzsünüz" dedi. 5188 Sayılı Özel Güvenlik Kanunu ile Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde görev yapan özel güvenlikçilerle değerlendirme toplantısı yapıldı. Sporcu Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur ile Destek Hizmetleri Şube Müdürü Güngör Şenses, yeni yıl öncesinde özel güvenlikçilerle yol haritasını belirlediler. Kurumda görev yapan özel güvenlik görevlileri ile iki ayrı seansa istişare ve değerlendirme toplantısı yapan İl Müdürü Levent Çakmur ile Destek Hizmetleri Şube Müdürü Güngör Şenses, önemli mesajlar verdiler. Özel Güvenlikçilerin kurumları adına önemli olduğunun altını çizen Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur, "Bizler Güler yüzle karşılamanın sadaka olduğunu bilen bir camiayız. Şehirde söz sahibi bir kurumuz. Bunda da bütün personelimizin, çalışanlarımızın payı var. Sizleri de değerli görüyoruz. Sizler bizim için karşılama yüzümüzsünüz" diye konuştu. Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Destek Hizmetleri Şube Müdürü Güngör Şenses ise iki grup halinde yapılan özel güvenlikçilerle değerlendirme toplantısında önemli mesajlar verirken, görevini hakkıyla yapan her güvenlikçinin destekçisi olacağını söyledi. Şenses, "Sizler bizim aynamızsınız. Kurumumuza, tesislerimize ve yurtlarımıza gelen insanların ilk karşılaştığı kişiler sizlersiniz. Sizlerin kurumuza, tesislerimize, gençlik merkezlerimize ve yurtlarımıza gelen insanlara gerekli olan yaklaşımlarınızı göstereceğinizden en ufak bir şüphem yok. Hepimizin amacı bu kuruma en iyi şekilde hizmet etmek ve layık olmaktır" dedi.
Gaziantep Kamil Ocak Spor Salonu, 25 Aralık’ta ‘Gazi Oyunları’ ile kapılarını açıyor Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından kente kazandırılan Kamil Ocak Spor Salonu, 25 Aralık’ta hizmete giriyor. Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 104’üncü yıl dönümü olan 25 Aralık’ta açılacak tesisin ilk etkinliği, geleneksel hale gelen Gazi Oyunları olacak. Toplam 4 bin 300 metrekarelik alanda inşa edilen Kamil Ocak Spor Salonu, basketbol, voleybol ve hentbol başta olmak üzere tüm salon sporlarına ev sahipliği yapacak şekilde tasarlandı. Profesyonel lig maçları ve uluslararası organizasyonlara uygun olarak projelendirilen tesiste, zemin sistemi, aydınlatma, tavan yüksekliği ve tribün yerleşimi uluslararası standartlara göre hazırlandı. Yapılan ek düzenlemelerle yaklaşık 3 bin 800 seyirci kapasitesine ulaşılan salonda 15 özel loca, bir VIP salonu ve engelli bireyler için erişilebilir tribün alanları yer alıyor. Teknolojik altyapısıyla da dikkat çeken tesis, uluslararası yayınlara uygun canlı yayın altyapısına, yüksek kaliteli ses ve aydınlatma sistemlerine, dijital ekranlara ve akıllı skor tabelalarına sahip. İklimlendirme sistemi sayesinde salon dört mevsim boyunca konforlu şekilde kullanılabilecek. Sporcular için soyunma ve dinlenme alanları, antrenman salonları, hakem ve doktor odaları, doping kontrol alanları ile teknik ekip ofisleri projede yer alıyor. Basın mensupları için ise modern toplantı salonları ve canlı yayın alanları planlandı. Kamil Ocak Spor Salonu, yalnızca profesyonel müsabakalara değil, gençler ve amatör sporculara da hizmet verecek. 10 farklı branş için ayrılan spor odaları sayesinde kulüp antrenmanları, okul sporları ve gençlik organizasyonları bu tesiste gerçekleştirilebilecek.
Diyarbakır Sisli havalarda korkutan zararlı partikül uyarısı Uzmanlar, insan faaliyetleri, sanayi ve şehir yaşamıyla birlikte solunan havada birtakım zararlı partiküllerin sis aracılığıyla aşağıları indiğini ve insanların bu zararlı havayı solduğunu aktardı. Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Mehmet Sinan Bodur, sisli havaların solunum sağlığı üzerindeki etkilerinden bahsetti. Uzm. Dr. Bodur, "Aslında sis dediğimiz olay, atmosfer şartları ve hava sıcaklıklarıyla birlikte bulutların yeryüzüne doğru yaklaşmasıdır. Yani soluduğumuz havadaki nem miktarının artması anlamına gelir. Ancak sis tek başına masum değildir. Özellikle insan faaliyetleri, sanayi ve şehir yaşamıyla birlikte solunan havada birtakım zararlı partiküller birikmektedir. PM10, PM5 ve PM2.5 olarak adlandırdığımız bu partiküller şehir havasında yoğun şekilde bulunabilmektedir. Özellikle sisli havalarda bu partiküller ve zehirli toksik gazlar, sisin içindeki su buharıyla etkileşime girerek olumsuz sağlık sonuçlarına yol açmaktadır. Solunum hastalığı bulunan bireyler bu durumdan daha fazla etkilenmektedir. Özellikle PM2.5’in altındaki çok küçük partiküller yoğun şekilde kan dolaşımına geçebilmekte, bu da genel sağlığı ciddi biçimde olumsuz etkilemektedir" dedi. Tarihte bunun önemli örneklerinin olduğuna değinen Uzm. Dr. Bodur, "1952 yılında İngiltere’nin Londra kentinde yaşanan büyük sis felaketi bunlardan biridir. Aralık ayında, rüzgârın olmadığı yaklaşık bir hafta boyunca Londra’da görüş mesafesi bir metrenin altına düşmüştür. O yıllarda yoğun kömür kullanımı ve kömür madenleri nedeniyle sisle birlikte ağır bir hava kirliliği oluşmuş, on binlerce insan bundan etkilenmiştir. Resmî rakamlara göre bir hafta içinde yaklaşık 6 bin, bazı kaynaklara göre ise 10 bine varan ölümler yaşanmış; 100 bine yakın kişi sağlık kuruluşlarına başvurmuştur" ifadelerini kullandı. Biz sağlık profesyonelleri, özellikle göğüs hastalıkları uzmanları olarak halkımıza şunu özellikle vurgulamak istiyoruz: Sisli ve kirli havalarda, mümkünse kendi sağlığımızı korumak adına sokağa çıkmamaya özen göstermeliyiz. Bununla birlikte hava kalitesi yalnızca bireysel değil, aynı zamanda idari bir meseledir. Soluduğumuz havanın kalitesinin artırılması toplum olarak hepimizin sorumluluğu ve ortak bir zorunluluktur’’ diye konuştu. (MAK