KÜLTÜR SANAT - 10 Ekim 2025 Cuma 10:44

Tek koltuklu dükkanda yarım asırlık zanaat: 45 yıldır aynı kulübede berberlik yapıyor

A
A
A

Antalya’da tarihi Zincirli Han’ın içinde, yalnızca 5 metrekarelik ahşap kulübede tek koltukla hizmet veren 75 yaşındaki Vedat Çakıl, 45 yıldır aynı dükkanda makas sallıyor. Çakıl, küçük penceresinde yalnızca "berber" yazan dükkanında, eski usul tıraşların ve dostane sohbetlerin devam ettiği nostaljik bir geleneği yaşatıyor.

Antalya’da "Kapalı Yol" olarak bilinen Kazım Özalp Caddesi’nde, Saat Kulesi’nin hemen yakınındaki 200 yıllık Zincirli Han’ın içinde yer alan 5 metrekarelik küçük bir ahşap kulübe, 45 yıldır aynı sahibine emanet. Duvarına asılı aynası, tek koltuğu ve tahta pencereleriyle dikkat çeken bu kulübe, berber Vedat Çakıl’ın yarım asırlık meslek yolculuğuna ev sahipliği yapıyor. Ahilik geleneğinin hakim olduğu tarihi handa sabahın erken saatlerinde dükkanını açan Çakıl, önce içeriyi temizliyor, ardından 45 yıl önce yerine yerleştirilen koltuğuna oturup makasını eline alıyor. Eskimeyen aynanın karşısında, yıllardır değişmeyen dost sohbetleri eşliğinde tıraşlarını yapıyor.

Tek koltuklu dükkanda yarım asırlık zanaat: 45 yıldır aynı kulübede berberlik yapıyor

Tüccardan sinema yıldızına herkesin uğrak noktası

Geçmişte hanı konaklama ve alışveriş amacıyla ziyaret edenlerin uğrak yeri olan küçük berber dükkanı, yıllar boyunca toplumun her kesiminden insana hizmet verdi. Tüccarlardan amelelere, Yeşilçam yıldızlarından iş dünyasının önde gelen isimlerine kadar birçok kişi, Vedat Usta’nın makasının altından geçti. Bugün de çoğunlukla uzun yıllardır abonesi olan müşterilerine hizmet veren Çakıl, çocukluk yaşlarında ustasından öğrendiği zanaatını tek koltuklu dükkânında sürdürerek hem geçimini sağladı hem de iki çocuğunu üniversitede okuttu.

"Elim ayağım tutana kadar devam edeceğim"

60 yıldır berberlik yaptığını belirten Vedat Çakıl, "45 yıldır bu dükkandayım. Çıraklıktan yetişmeyim, ilkokuldan sonra bu işe başladım. Yaşım 75 ama hala idare ediyoruz. Elimiz ayağımız tuttuğu sürece devam etmek istiyoruz. Hareket insanı dinç yapar" dedi. Eskiden müşterilerin sıraya girdiğini ancak bugün daha çok kendi yaş grubundaki emekli müşterilere hizmet verdiğini anlatan Çakıl, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yüzde elli eski usul, yüzde elli yeni usul çalışıyorum. Gençlerin istediği yeni modellerle pek uğraşmıyorum. Eski usulle devam ediyoruz, gençlere bırakıyoruz artık. Bizden sonra meslek onlara kalacak. Şimdiki gençler iyi çalışıyor, iyi kazanıyor. Biz de zamanında çok kazandık, şimdi idare ediyoruz."

Tek koltuklu dükkanda yarım asırlık zanaat: 45 yıldır aynı kulübede berberlik yapıyor

"Hanım beni boşayacak" diyen müşteriyle unutulmaz bir gün

Meslek hayatı boyunca unutulmaz hatıralar biriktirdiğini söyleyen Çakıl, aklında kalan bir olayı da şöyle anlattı: "Bir pazar günü dükkana sadece bir şey almak için uğramıştım. O sırada bitişikte yemek yiyen bir adam geldi, saçı sakalı çok karışıktı. Tıraş etmeyeceğimi söyledim ama ‘Hanım bugün beni tıraş olmazsam boşayacak’ dedi. Dayanamadım, hemen koltuğa oturtup tıraş ettim. Sonra geldi, teşekkür etti."

Yarım asırlık makasın hikayesi devam ediyor

İki erkek çocuk babası Vedat Çakıl, emekli olduktan sonra da mesleğini bırakmadı. Yarım asırdır aynı aynaya bakan, aynı koltukta sayısız tıraş yapan 75 yaşındaki berber, "Hem ziyaret hem ticaret hesabı oyalanıyoruz, geliyoruz, gidiyoruz" diyerek küçük kulübesindeki mesleki yolculuğunu sürdürüyor.

Tek koltuklu dükkanda yarım asırlık zanaat: 45 yıldır aynı kulübede berberlik yapıyor

Begüm Aksoy - İbrahim Sönmez

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Isparta 85 yaşındaki İbrahim dede "Hayır Bahçesi"nde yetiştirdiği meyve ve sebzeleri ücretsiz ikram ediyor Isparta’nın Sav beldesinde yaşayan 85 yaşındaki İbrahim Çakmakçı, 15 yıl önce trafik kazasında hayatını kaybeden eşiyle birlikte kurduğu ‘Hayır Bahçesi’nde 30 yıldır yetiştirdiği meyve ve sebzeleri ücretsiz olarak yoldan geçenler ve ziyaretçilerle paylaşıyor. Kısa sürede sosyal medyada büyük ilgi gören İbrahim dedenin tek hedefi ise bahçesinin yıllık 5 bin ziyaretçiye ulaşması. Isparta’nın Sav beldesinde yaşayan 85 yaşındaki İbrahim Çakmakçı, 1995 yılında emekli olduktan sonra eşiyle birlikte "Hayır Bahçesi" adını verdiği bir bahçe kurdu. Çakmakçı, o günden bu yana bahçesinde yetiştirdiği meyve ve sebzeleri yoldan geçen ya da bahçesini ziyarete gelenlerle ücretsiz olarak paylaşıyor. Yılın büyük bir bölümünde ziyaretçilerine kapılarını açık tutan Çakmakçı, her mevsim farklı ürünler ekerek bahçesini canlı tutuyor. Bu yıl özellikle çilek hasadına odaklandığını belirten İbrahim dede, "Bu yıl herkesi çileğe doyuracağım" diyerek gelen misafirlerine hem ikramda bulunuyor hem de gönül sohbetiyle uğurluyor. Sosyal medyada kısa sürede fenomen hâline gelen "Hayır Bahçesi" Türkiye’nin dört bir yanından ziyaretçi çekmeye başlarken, ziyaretçilerin yoğun ilgisinden memnun olduğunu belirten İbrahim dede hedefinin yıllık 5 bin ziyaretçiye ulaşmak olduğunu dile getirdi. "Allah’ın bana verdiği bu nimetleri misafirlerimle paylaşmak istedim" İbrahim Çakmakçı, "Biz 1995 yılında bu bahçenin yapımına başladık ve o günden bu yana hayırlara adadık. Ben fakir bir ailenin çocuğuyum. Çalıştım, çabaladım Cenab-ı Allah bana öyle nimetler verdi ki en güzeli de bu bahçe oldu. Allah’ın bana verdiği bu nimetleri misafirlerimle paylaşmak istedim ve bu bahçeyi hayır için açtık" dedi. "Buraya gelip bahçeden meyve yiyen herkese malım helaldir" Bahçeye 15 yıl boyunca eşiyle birlikte baktığını dile getiren Çakmakçı, "Hanımım çok gayretli ve hevesli bir insandı, bu toprakların her karışında onun emeği var. Ancak ne yazık ki 2010 yılında kendisini bir trafik kazasında kaybettim. O günden sonra bu bahçeyi daha çok benimsedim ve son 15 yıldır tek başıma ilgileniyorum. Biz 30 yıl önce bu bahçeden çok kazanç elde ettik. Sonra kendi kendimize dedik ki, ‘Bugüne kadar bu bahçeden çok ekmek yedik, artık bu bahçe hayırlara vesile olsun.’ Ülkenin her yerinden gelen ziyaretçilerin burada gönüllerince faydalanmasını istedim. Buraya gelip bahçeden meyve yiyen herkese malım helaldir" şeklinde konuştu. "Tek hedefim bu bahçede yıllık 5 bin ziyaretçi ağırlamak" Tek hedefi olduğunu ifade eden Çakmakçı, "Bu bahçede bir yılda 5 bin misafiri ağırlamak istiyorum. Bu yıl toplam 2 bin 500 kişi bizi ziyaret etti ama bu sayıyı 5 bine çıkarmayı hedefliyorum. Burası toplam 5 dönüm ve içinde 60 kiraz ağacı, 95 cennet elması ağacı ile 2 bin 500 kök çilek var. Bunların hepsi misafirlerim için. Çilek sayısını 5 bine çıkarmak istiyorum; gelen misafirler çileğe doysun. Ziyaretçiler beni her geldiğinde güler yüzle karşılıyor. Onları mutlu gördükçe ben de çok mutlu oluyorum. Hepsinin hayır duasını almak bana yetiyor. Gelen herkesin tekrar tekrar gelmesi için elimden geleni yapıyorum. Buradan bizi gören herkese sesleniyorum: Eşinizi, dostunuzu, akrabalarınızı alın gelin ki, 5 bin ziyaretçi hedefim gerçekleşsin" dedi. "İbrahim dedeyi internette tesadüfen tanıdık ve kendisini ziyarete geldik" Sosyal medyada İbrahim dedenin bahçesiyle karşılaştıktan sonra İstanbul’dan ailesiyle birlikte Sav kasabasına ziyarete gelen Mustafa Bozkurt, "Ben İstanbul’da yaşıyorum, iş yerim Beşiktaş’ta. İbrahim dedeyi internette tesadüfen tanıdık ve kendisini ziyarete geldik. İlk gördüğümde çok etkilendim. İbrahim ağabeyin bu yaklaşımı bizi derinden etkiledi ve adeta geçmişe, rahmetli babama kadar götürdü. Babam da aynı şekilde yardımsever ve ileri görüşlü bir insandı. Bu nedenle İbrahim dedeye karşı içten bir sıcaklık hissettim ve kilometrelerce yol katedip onu görmek istedim" şeklinde konuştu. "Allah İbrahim dedeye uzun ömür versin" "Böyle hayat pahalılığının yaşandığı bir dönemde İbrahim amcanın manevi değerlere bu kadar sahip çıkması, insanlara bahçesini açıp ürünlerini ücretsiz ikram etmesi gerçekten kelimelerle anlatılamaz bir davranış" diyen Bozkurt, "Bence kasabanın ortasına İbrahim dedenin bir anıtını dikmek lazım. Herkesin onu örnek alması gerekiyor. Allah İbrahim dedeye uzun ömürler versin" diyerek İbrahim dedenin elini öptü.
Bilecik Sanayiden yeşil dönüşe: BŞEÜ’de sürdürülebilirlik zirvesi Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) ev sahipliğinde düzenlenen 2. Endüstriyel Sürdürülebilirlik ve Yeşil Dönüşüm Çalıştayı (ESYED), İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. İki gün süren çalıştayın açılış konuşmalarını, BŞEÜ Rektör Yardımcısı ve Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) Koordinatörü Prof. Dr. Murat Yurdakul, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cenk Karakurt ve Endüstriyel Sürdürülebilirlik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şenay Balbay yaptı. Bu yıl ikincisi düzenlenen çalıştayda; sürdürülebilir üretim, yeşil dönüşüm politikaları, karbon yönetimi, yenilenebilir enerji ve döngüsel ekonomi gibi başlıklarda sunumlar gerçekleştirildi. Katılımcılar, sanayi-üniversite iş birliği çerçevesinde sürdürülebilirlik hedeflerinin güçlendirilmesi, çevresel etkilerin azaltılması ve yeşil ekonomi uygulamalarının yaygınlaştırılması konularında fikir alışverişinde bulundu. Türk Telekom, Turkcell, Zorlu Holding, Yapı Kredi, Koç Üniversitesi, RSM Türkiye, RHG EnerTürk, Kimpur, Sürdürülebilir Ticaret Derneği ve Blueit gibi önemli kurumların temsilcileri, tecrübelerini katılımcılarla paylaştı. Çalıştayın kapanışında söz alan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Asım Kaplancıklı, üniversitenin sürdürülebilirlik vizyonuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: "Sanayi ile akademiyi aynı masada buluşturan bu tür etkinlikler, hem bölgesel hem de ulusal ölçekte yeşil dönüşüm hedeflerine ulaşmada büyük önem taşıyor. Üniversite olarak çevreye duyarlı, sürdürülebilir bir gelecek için bilimsel katkılarımızı artırmaya devam edeceğiz."
Erzurum Şehit arkadaşlarının hatırasına 2 bin 400 rakımlı tepeye ağaç diktiler 1991 yılında Lice kırsalında şehit olan Üsteğmen İsmail Aksu’nun devre arkadaşları, onun hatırasını yaşatmak için 2 bin 400 rakımlı tepede ağaç diktiler. Üsteğmen İsmail Aksu, 26 yaşındaydı. 11.11.1991’de Diyarbakır’ın Lice kırsalında bölücü terör örgütü ile girilen çatışmada şehit oldu. Şehidin arkadaşları 34 yıl önce şehit annesine ve şehide verdikleri sözü yere düşürmedi. Devre arkadaşları her yıl 11 Kasım’da Erzurum’da buluşarak hem aile ile bir araya geliyor hem de kabri başında anma programı yapıyor. Bu yıl buluşma ile birlikte şehidin hatırasını yaşatmak için Macera Off-Road Arama ve Kurtarma Kulübü öncülüğünde Çobandede Tabyası’nın bulunduğu tepede fidan dikimi yapıldı. Fidan dikimine; Şehit Üsteğmen İsmail Aksu’nun hem Işıklar Lisesi hem de Harp Okulu’ndan devre arkadaşı olan 3. Ordu Komutanı Korgeneral Tuncay Altuğ, 9. Kolordu ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Osman Akyıldız, Yakutiye Kaymakamı Tuncay Kaldırım ve şehidin silah arkadaşları katıldı. Macera Off-Road Arama ve Kurtarma Kulübü Başkanı Lokman Toptaş, Şehit Üsteğmen İsmail Aksu’nun hatırasını yaşatacakları fidanlığın yeşil vatana değer katacağını ifade etti. Emekli Topçu Albay Hayati Kara’da silah arkadaşlarının adının yaşatılacağı fidanlık için emeği geçenlere teşekkür etti. Ağaç dikimi sonrası davetliler Macera Off-Road Doğa Sporları Kulübü tarafından bakım ve onarımı yapılan Çoban Dede Tabyasi’nı gezdiler.
Eskişehir Sonbaharla birlikte kullanımı artan poşet bitki çayları için uyarı Eskişehir’de uzun yıllardır aktarlık yapan Metin Ağılönü, vatandaşları, ’Sallama çay’ diye bilinen tek kullanımlık poşet çaylara karşı uyardı. Ağılönü, çayların doğal halini görerek almanın hem sağlık hem de kalite açısından daha güvenli olduğunu belirtti. Sonbahar ayının gelmesiyle birlikte havalar soğumaya başladı. Soğuyan havalarda ısınmak için bitki çaylarına yönelen vatandaşlara uyarılarda bulunan Ağılönü, poşet çayların sağlık açısından risk oluşturabileceğine dikkat çekti. Poşetli çayların içeriğinde düşük kaliteli bitki karışımlarının bulunabileceğini belirten Ağılönü, vatandaşların bu ürünleri tercih etmeden önce dikkatli olmaları gerektiğini vurguladı. "Poşet, kanser yapmaya kadar götürebilir" Sallama çayları tavsiye etmediğini belirten Ağılönü, "Bu sallama çayları ben pek tavsiye etmiyorum. Şimdi poşet içerisine koyuyorlar. Üzerine koymuş oldukları poşet sağlık açısından iyi bir poşet değil. O demlemeler sırasında kanser yapmaya kadar da götürebilir. İkincisi, içindeki içerikler tam anlamıyla birebir kendisi de olmayabilir. Genelde talaş mallar, yani bizde ’talaş’ dediğimiz geriye kalmış, ezilmiş, özelliği azalmış ya da sap kısmı kalmış olan kısımları öğütüp toz haline getiriyorlar. O yüzden o pek tavsiye edilmiyor" dedi. "Görerek almak her zaman iyidir" Vatandaşların ürünü görerek almasının avantajlı olduğunu vurgulayan Ağılönü, "Otu kendisini görerek almak her zaman daha avantajlıdır. Aldığın ürünü gördüğün zaman onun tazeliğini, bayatlığını, yeşilliğini görebilirsin. Biz de Sağlık Bakanlığı açıkta satılmasına izin vermediği için mecburen poşetleyerek koyuyoruz. Ancak sirkülasyonu hızlı, çok alışveriş yapılan yerlerde bu ürünler fazla beklemez. Vatandaşlar ’Ben bu poşetleri istemiyorum, kapalı yerde olan ürününüz varsa oradan tartılmasını istiyorum’ diyerek çekmecelerde duran taze üründen de talep edebilirler. Görerek almak her zaman iyidir" şeklinde konuştu.