ASAYİŞ - 26 Ocak 2025 Pazar 15:22

Yüksek kesimlerinde kar etkili olan Antalya’nın sahilinde deniz keyfi

A
A
A

İki gündür devam eden yağışlı havanın ardından açan güneşi fırsat bilen Antalyalılar Pazar gününü Konyaaltı Sahilinde geçirdi.

Yurdun bir çok noktasında ve Antalya’nın yüksek kesimlerinde kar yağışı etkisini gösterirken kent merkezinde iki gündür devam eden yağmur yerini güneşli havaya bıraktı. Sabah saatlerinden itibaren güneşli ve mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığını fırsat bilen Antalyalılar ve yabancı turistler dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili’ni doldurdu. Kimi Antalyalılar aileleri ile birlikte yanlarında getirdikleri kamp sandalyeleri ve masalarını yeşil alanlara kurarak piknik yapmayı tercih ederken, yabancı turistler ve yerleşik yabancılar güneşli havayı denize girerek değerlendirdi.

Güneşli havayı gören sahile koştu

Hava ve deniz suyu sıcaklığının 19 derece olarak ölçüldüğü kentte neredeyse yaz mevsimini aratmayacak bir yoğunluğun yaşandığı Konyaaltı’nda kimi vatandaşlar bisiklet sürerek ve spor yaparak Pazar gününü değerlendirirken, kimileri de kumsalda oturmayı tercih etti. Bugün oynanacak olan Antalyaspor-Beşiktaş karşılaşması için Ankara’dan Antalya’ya geldiklerini belirten, Mehmet Akif Zobu, “Ankara’dan maça gelmiştik. Ankara ayazından sonra buradaki sıcaklığı görüp de denize girmemek olmazdı. Böyle bir havayı bulmuşken direk değerlendirdik. Su baya dalgalı ama sıcak. Hoşuma gitti, Sahil genel olarak kalabalık, herkes gelmiş oturmaya, bizde bu şansı değerlendirdik. Bizim içinde çok iyi oldu.

“Denizi görünce girmek istedim”

Ailesi bile Ankara’dan gelen ve denizin keyfini çıkartan Talha Murat Zobu ise, “Ankara’dan geldim, burası çok sıcak. Ankara eksilerde iken burası 18 derece falan. Ben Ankara’da hiç deniz görmediğim için, burayı görünce denize girmek istedim. Sıcaklığı çok iyi girince alışıyorsun” ifadelerini kullandı. Çağrı Kaymer ise “Ankara’dan geldik Antalya’ya, gelmişken de denize girelim dedik. Ankara’da hava soğukken burası sıcak” şeklinde konuştu.

Ramazan Bozca - Fırat Demir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu: "Türkiye, terörle 55 yıldır sınanıyor, artık çözüm zamanı" Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Uygulama ve Araştırma Merkezleri Koordinatörü, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Türkiye’nin terör ve PKK terör örgütüyle mücadelesine dair önemli açıklamalarda bulundu. Şeyhanlıoğlu, Türkiye’nin 1970-80 arasında sağ-sol çatışmalarıyla ve 12 Eylül darbesinden sonra özellikle PKK’nın ilk silahlı eyleme başladığı 1984 yılından bu yana terörle mücadele sürecinin, maliyetinin 2 trilyon dolara yakın olduğunu belirtti. Seyhanlıoğlu, Türkiye’nin geçmişte terör sorununu çözmek için ciddi icraatlarda bulunduğu ve farklı yollar denediğini hatırlatarak, "Özellikle 1988-93 yıllarında Rahmetli Özal ve Demirel dönemlerinde ciddi bir çözüm arayışı olduğu ancak bunun da özellikle 1993 yılında başlayan faili meçhul cinayetlerle (Uğur Mumcu, 33 Er’in Elazığ- Bingöl karayolunda şehit edilmesi, Adnan Kahveci, Eşref Bitlis ve Turgut Özal’ın da değişik kazalarla kurban olması) iç ve dış sebeplerle iç barış süreci tersine döndü. 2014’te ise özellikle Erdoğan’ın liderliğinde yeni bir çözüm süreci başlatıldı ancak o da Gezi Parkı, 6-8 Ekim olayları, Çukur Savaşı ve 15 Temmuz darbesiyle akamete uğratıldı. Bütün bu süreçler Türkiye’nin güçlenme dönemlerine kasıtlı olarak denk getirilmiş ve tüm bu süreçlerde PKK, mayın olarak kullanılmış ve iç ve bölgesel barış çabaları nedeniyle başarısız oldu" dedi. Terörün yalnızca Türkiye’nin değil, Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgenin de istikrarını tehdit ettiğini vurgulayan Şeyhanlıoğlu, PYD’nin Suriye’de ABD tarafından kurumsallaştırıldığını, İsrail ve Batılı ülkeler tarafından desteklendiğini söyledi. "PKK/PYD, büyük İsrail için batılı ülkeler tarafından destekleniyor" Şeyhanlıoğlu, özellikle ABD, İngiltere ve İsrail’in PYD’yi desteklediğini belirterek, "Bugün Suriye’de PYD, 100 bin kişilik bir terör şebekesine dönüştürüldü. Ellerindeki tank savarlar İsveç yapımı, hava araçları ABD yapımı, sığınak ve tüneller Fransız yapımı Batı, bu mankurt örgütü silahlandırıyor ve maddi ve manevi olarak destek sağlıyor" ifadelerini kullandı. Örgütün 1984-2004 yılları arasında Suriye, Lübnan ve Irak’ta kurumsallaştırıldığımı belirten Şeyhanlıoğlu; ancak 2004 yılında ilk PKK’nın yüzde 96 saha elemanlarıyla örgütün başarısızlığı, Türkiye’nin AK Parti iktidarında normalleşmesi, ABD’nın Musul işgal Komutanının politikalarının ters yüz olması sonucu örgüt Nizamettin Taş liderliğinde PKK’yı tasfiye edip Barzani’ye (Erbil-2007) bağlandı. Dağılan örgüt bu tarihten ancak 3 yıl sonra Almanya’nın desteğiyle yeni bir yapılanmaya girdi. Bu nedenle ismi aynı olsa da ikinci bir örgüt kuruldu. Bu nedenle "Öcalan’ın PKK üzerindeki etkisi azaldı. 2004’te PKK’nın ilk versiyonu kapandı, ancak 2007’de farklı bir yapı ortaya çıktı. Yeni PKK, Öcalan’ı dinler mi? Diye sorsanız "Hayır, dinlemez diyorum" dedi. Mart 2011 tarihinden itibaren dıştan kundaklı Suriye iç savaşının başlamasıyla, bu dönemde Irak ve Suriye’de hem çözüm süreci hem de DEAŞ ve PKK üzerinde saha çalışması yapan ve Kerkük’te bir süre kimliği belirsiz bir örgüt tarafından ekibiyle birlikte alıkonulan Şeyhanlıoğlu durumu şöyle açıkladı: "2011 yılı Ağustos ayında Celal Talabani’nin evinde Suriye Güvenlik Danışmanı Ali Memlük, Asıf Şevket, Murat Karayılan, Bahoz Erdal ve Kasım Süleymani arasında yapılan toplantıyla PYD, Fırat’ın doğusu ve Suriye’nin kuzeyinde kurumsallaştırıldı. ABD Ortadoğu Özel temsilcisi Bred McGurk da, Rakka ve Deyrizor’daki Tay ve Şammar aşiretleri de buna dahil ederek DSG’yi kurdu. ABD böylece PKK bitse de boynuzu geçen kulak misali PYD’yi İsrail’e Davud Koridoru ile eklemek için kurumsallaştırdı. Hedef büyük İsrail’idir" diye konuştu. "Türkiye son kez bu Sorunu çözmek istiyor" MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin mecliste yaptığı bir konuşmayı hatırlatan Şeyhanlıoğlu, "Bahçeli, ‘Öcalan örgütü kurduğunu söylüyorsa, şimdi dağıtsın’ dedi. Türkiye artık bu sorunu çözmek istiyor ve son kez bir çözüm süreci yürütülüyor" diye konuştu. Ancak Öcalan da örgüt gibi piyondur ve bunun arkasında İsrail vardır. Türkiye’nin Suriye’deki terör unsurlarına karşı da net bir tavır sergilediğini vurgulayan Şeyhanlıoğlu, "PYD’nin elindeki ağır silahlar ne olacak? Türkiye, bunların Suriye Milli Ordusu bünyesinde eritilmesini öneriyor. Türkiye, bölgenin istikrara kavuşmasını istiyor. Öcalan örgüt üstünde etkili olabilir mi? Hayır Bu nedenle, çukur savaş gibi en kötü senaryoya karşı hazırlıklı olalım" dedi. Şeyhanlıoğlu, Türkiye, Irak ve Suriye’nin ortak bir ekonomik ve siyasi iş birliği modeli geliştirmesi gerektiğini belirterek, "Neden Avrupa Birliği modeli gibi bir iş birliği yapmayalım? Petrol, su, toprak ve yetenekli aç insanlar burada. Bu kaynakları ortak kullanarak bölgede istikrar ve küresel bir güç sağlayabiliriz" dedi. Türkiye’nin terörle mücadelede kararlı olduğunu belirten Şeyhanlıoğlu, "Bu terör ya silah bırakacak ya da Türkiye gerekli askeri adımları atacaktır. Ancak Trump ve Netanyahu’nun düşüncelerine bakılacak olursa Armageddon’a hazırlanıyorlar ve buna karşı etnik ve mezhep üstü, ortak askeri güç dahil olarak Bereketli Hilal Birliğinin kurulması gerektiği" ifadelerini kullandı.
Antalya 90 bin dönüm ovanın sahipleri hiç bu kadar kalabalık görülmedi Antalya’nın İbradı ilçesi Ormana Mahallesi sınırları içerisinde yıllar önce doğaya bırakılan ve bugün sayıları bini aşkın yurt edindikleri 90 bin dönümlük Eynif Ovası’nın sahipleri yılkı atları, ilk kez sayıları yüzü aşkın şekilde bir arada görüldü. Ovaya güzellik katan renk renk vahşi atların oluşturduğu görsel şölenler dron ile görüntülendi. 90 bin dönümlük ova belgesellere konu oldu Toroslar’ın, Akdeniz ile İç Anadolu’yu bıçak gibi kestiği bölgede yer alan ve belgesellere konu olan Eynif Ovası’nda yavruları ile doğaya ayrı bir güzellik katan atları izlemek üzere her yıl dünyanın dört bir yanından ziyaretçiler geliyor. Yılkı atları ise ovada yaklaşık 50 sürü halinde yaşıyor. Gruplar halinde yavruları ile aile halinde yaşayan rengarenk yılkı atlarının vahşi yaşamları dron ile görüntülendi. Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı Antalya’nın İbradı ilçesi Ormana Mahallesi Eynif Ovası’nda yaşayan ve her yıl yavrulayarak sayıları bini geçen yılkı atları, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerden büyük ilgi görüyor. Su ve yiyecek sorunu yaşamayan ve zamanla çoğalan atlar sürü halinde geziyor. Ormanları, barındırdığı yaban hayvanları, mağarası ve ovasıyla dikkati çeken bölgenin "vahşi güzelliği" diye nitelendirilen yılkı atları, Eynif’in turizm potansiyeli olarak da görülüyor. Toroslar’ın, Akdeniz ile Anadolu’yu bıçak gibi kestiği bölgede yer alan Eynif Ovası’nda özgürce dolaşan atları izlemek üzere her yıl dünyanın dört bir yanından ziyaretçiler geliyor. Yılkı atlarının Osmanlı dönemine kadar dayandığı ve bu atların Osmanlı’nın süvari birliklerinden gelmekte olan bir at soyu olduğu biliniyor. Özgürlüklerine düşkünler Özgürlüklerine düşkün olmalarıyla bilinen yılkı atları, kendilerine yaklaşılmasına izin vermiyor. Yılkı atlarını fotoğraflamak isteyenler ise ancak uzaktan fotoğraflayabiliyorlar. Özgürlüklerinden taviz vermeyen yılkı atları 10-12 attan oluşan gruplar halinde dolaşıyor. Bu grupların liderleri bir erkek olurken, diğerleri ise kısraklardan oluyor. Kışın zor şartlarında ve kurtların saldırılarına karşı bu şekilde mücadele eden yılkılar, kışları çam ormanlarının altlarını sığınak olarak kullanıyorlar.
Bursa Genç müzisyenler profesyonellere taş çıkarttı Osmangazi Belediyesi tarafından gençlerin müzik alanındaki yeteneklerini sergilemelerine fırsat tanımak amacıyla düzenlenen Liseli Orkestralar Yarışıyor’un finali, birbirinden başarılı gençlerin performanslarına sahne oldu. Genç müzisyenlerin performanslarıyla profesyonellere taş çıkardığı final gecesi sonunda, dereceye giren müzik gurupları ödüllendirildi. Müziğe ilgi duyan gençlerin yeteneklerini erken yaşta keşfetmelerinin yanında seslerini de duyurmalarına da imkan sağlayan Liseli Orkestralar Yarışıyor’a toplam 39 okul kayıt yaptırdı. Ön elemelerde jüri üyelerinin değerlendirmesi sonucunda 17 okuldan toplam 27 müzik gurubu finallerde olmaya hak kazandı. Elemeleri geçerek finale kalan müzik grupları, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Osmangazi Salonu’nda düzenlenen final gecesinde dereceye girebilmek için performanslarını sergiledi. En iyi kız solist, en iyi erkek solist, en iyi orkestra, en iyi beste ve en iyi enstrüman kategorilerinde dereceye girebilmek için sahneye çıkan liseli gençler, salonu dolduran seyircilere müzik dolu bir gece yaşattı. Final gecesinde sahne alan Grup Date de şarkıları ve sahne performansı ile dinleyenleri mest etti. Osmangazi Gençlik Orkestrası ve Korosu da verdiği konser ile geceye renk kattı. Emekli Müzik Öğretmeni Alpay Mumcu’nun koordinatörlüğünde yapılan yarışmanın jürisinde Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayhan Helvacı, Bursa Devlet Senfoni Orkestrası keman sanatçısı Esra Kurtuluş, prodüktör menajer Özgür Ögöz, müzisyen İstem Doruk Koman, şan eğitmeni Fatma Muslu, piyano eğitmeni Kerem Yunmuş ve maestro Turgay Paksoy yer aldı. Yarışmanın sonunda her kategoride birincilere 10 bin, ikincilere 7 bin 500, üçüncülere ise 5 bin lira değerinde hediye çeki verildi. Jüri özel ödülüne layık orkestra da 10 bin lira değerindeki hediye çekinin sahibi oldu. Yarışmada dereceye giren gençlere ödüllerini Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir takdim etti.
Bursa Bursa’da eğitim iş birlikleri güçleniyor Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Bursa Uludağ Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesi ve Mudanya Üniversitesi arasında eğitim-öğretim faaliyetlerinin geliştirilmesi, öğrenci ve öğretmenlerin akademik, mesleki ve kişisel gelişimini destekleyici etkinler düzenlenmesi hedefiyle imzalanan iş birliği protokolünün ardından, ’Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ yaklaşımı çerçevesinde yeni adımlar atılmaya devam ediliyor. Bursa İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu, beraberindeki yönetici ve öğretmenler ile Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Çepni ve akademisyenlerden oluşan bir heyetle bir araya geldi. Gerçekleştirilen toplantıda, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" kapsamında yenilenen öğretim programlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanlığının liderliğinde yürütülen izleme ve değerlendirme çalışmaları ele alınarak Bursa İl Millî Eğitim Müdürlüğü ve Bursa Uludağ Üniversitesi iş birliğiyle hayata geçirilmesi planlanan Eğitim Kongresi’ne ilişkin istişarelerde bulunuldu. Maarif modelinin uygulanabilirliğini artırılmalı Toplantıda konuşan Bursa İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu, "Eğitim sistemimizi daha ileri taşımak için akademik dünyayla iş birliği içinde olmak çok önemli. Bursa Uludağ Üniversitesi ile sürdürdüğümüz ortak çalışmalar, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin sahadaki uygulanabilirliğinin anlaşılmasına ve etkisinin artırılmasına katkı sunacağına inanıyorum. Ayrıca eğitimin tüm paydaşlarını kapsayacak şekilde hayata geçirilecek bir kongre organizasyonu, bu sürecin en önemli adımlarından biri olarak farklı bakış açılarını bir araya getirecek önemli bir platform olacaktır" ifadelerini kullandı. Ortak projelere güçlü adımlar Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Çepni ise, "Akademik bilgi ve saha deneyimini bir araya getirmek, eğitimde kalitenin artması için hayati bir unsurdur. Bu noktada Bursa İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile yürüttüğümüz ortak projeler, öğretmenlerimizin ve eğitim yöneticilerimizin mesleki gelişimine katkı sağlayacak niteliktedir. Birlikte yürüttüğümüz ve yürüteceğimiz çalışmalarla Bursa’daki eğitim ekosistemine değerli bir katkı sunmayı hedefliyoruz" dedi. Görüşmede; birlikte yürütülecek çalışmaların ana temaları ve uygulanabilir stratejileri üzerinde detaylı fikir alışverişinde bulunularak bir yol haritası oluşturulması konusunda mutabakata varıldı. Bursa’daki eğitim paydaşlarını bir araya getirecek olan bu iş birliklerinin, öğretmenlerin mesleki gelişimleriyle birlikte akademik bilgi paylaşımına önemli katkılar sağlaması bekleniyor.
Ankara İçişleri Bakan Yardımcısı Turan: "Sorunları görmezsek orta siyaset tuzağına düşeriz" İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, "Sorun var görmezsek, sorun var çözmezsek, risk var aşmazsak, yani ‘orta siyaset tuzağına düşersek’ en büyük hatayı yapmış oluruz. Hata yapma lüksümüz yok, durağanlıktan çıkıp daha güzel iş yapma görevimiz var" dedi. Bakan Yardımcısı Turan, Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) 81 il üniversite teşkilatı buluşma programına katıldı. Program’a Turan’ın yanı sıra, TÜGVA Başkan Yardımcısı Burak Sarman, Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Özcan Aygün, Kızılcahamam Kaymakamı Dr. Nuri Mehmetbeyoğlu ile çok sayıda davetli katıldı. TÜGVA Başkan Yardımcısı Sarman, Diriliş Kamplarının ikincisini yaptıklarını belirterek, bu seneki temanın, ‘Dün Ayasofya, Bugün Emevi, Yarın Aksa’ olduğunu söyledi. "Hata yapma lüksümüz yok" Turan, Türkiye’nin zor zamanlardan geçtiğini ve dikkat edilmesi gerektiğini ifade ederek, "Ekonomide orta gelir tuzağı vardır. Bir yere saplanırsın, bocalarsın ne yukarı çıkabilirsin ne aşağı inebilirsin. Uzun yıllar aynı yerde kalırsın ve buna orta gelir tuzağı derler. Bizim için en büyük riskte orta siyaset tuzağıdır. Sorun var görmezsek, sorun var çözmezsek, risk var aşmazsak yani orta siyaset tuzağına düşersek en büyük hatayı yapmış oluruz. Hata yapma lüksümüz yok, durağanlıktan çıkıp daha güzel iş yapma görevimiz var. Bakın millet bizden kopmadı, yerel seçimlerde sıkıntı yaşadık ama rakamlar ortada. Bu millet bizi bırakıp da başka partiye oy vermedi, bu millet bize kızdı ve sandığa gitmedi. ‘Hala sana güveniyorum, hala seni seviyorum ve başka yere gitmiyorum ama yanlış yapıyorsun beni ihmal ediyorsun. O yüzden seni uyarmak için sandığa gitmiyorum’ dedi. Kimin ne eksiği varsa, kimin ne hatası varsa bunu revize etmek ve kendi ruhumuza dönmek en büyük görevimiz. Bunu başkaları yapmayacak, partilere, kurumlara hasbelkader gelen, tepeden gelen, hak etmeden gelenler yapmayacak. Kurumuma zarar verir miyim, vermez miyim endişesi olmayan, hiçbir şey üretmeyen, her adımıyla, her yaklaşımıyla, yaşantısıyla, açıklamalarıyla kurumlarına zarar verenler bunu yapmayacak. Bunu siz yapacaksınız" dedi. "Üçlü masanın da adayı belli milleti oyalıyorlar" Turan, ana muhalefet partisinin aday belirleme politikasını da eleştirerek, şu ifadeleri kullandı: "Biz bu 23 yılı konuşurken, hatta daha iyi olalım derken, 87 yıldan beri bu hesaplaşmayı yapamayan yapılarda var. Dün 27 Mayıs darbecileriyle masa kuranlar, dün 28 Şubat vesayetçileriyle masa kuranlar, dün altılı masa kuranlar, bugünde üçlü masa tiyatrosu oynuyor. Yahu üç lider yok ki orda ne zirvesi ne masası. Üç genel başkan yok ki orada. Düşünsenize Tayyip Erdoğan, iki tane belediye başkanı alacak yanına ve ‘büyük zirve’ diyecek, güleriz. Sen Genel Başkansın, tabi ki belediye başkanlarını eksiksiz çağıracaksın, gelecekler ve toplantı yapacaksın. Neden iki başkan, boy sırası mı? Kavga sırası mı? Niye üç değil, dört değil, beş değil? Altılı masanın ilk gününde aday belliydi. İki yıl milleti oyaladılar. Üçlü masanın da adayı belli. Güya; ön seçimle milleti oyalayacaklar. Yap atamanı hakkını ver işin. Kimi kandırıyorsunuz? Bir adayı ön seçime sokacaklar, güya seçim olacak. Peki seçim bitti, aday belli zaten, ondan sonra 20 tane milletvekili çıkıp bir başka adayı gösterirse, siz bunu göstermeyecek misiniz? O yüzden bu tam bir tiyatro. Bu bir defa ön seçim değil, olsa olsa temayüldür. Temayülde de birden fazla aday varsa kıymeti olur. Zaten biri çekildi öbürü kaldı. Şimdi tavşan aday bulacaklar birkaç tane, onlarla beraber seçim yapacaklar. Bu halkı kandırıp dalga geçmektir.
Samsun Milli okçular, Los Angeles Olimpiyatları’nın ilk adımını Samsun’dan atıyor Okçuluk Milli Takımlar Teknik Direktörü Yusuf Göktuğ Ergin, 2025 Avrupa Salon Okçuluk Şampiyonası’nı, ’2028 Los Angeles Olimpiyat Oyunları’nın ilk adımı’ olarak gördüklerini söyledi. 2025 Avrupa Salon Okçuluk Şampiyonası, 18-23 Şubat tarihleri arasında Samsun’daki İlkadım Okçuluk Salonu’nda yapılacak. Bu kapsamda şehre gelen Türkiye Okçuluk Milli Takımı, çalışmalarını ve son antrenmanlarını Teknik Direktör Yusuf Göktuğ Ergin yönetiminde sürdürüyor. Ergin, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine yaptığı açıklamada, bu turnuvayı 2028 Olimpiyatları’nın ilk adımı olarak gördüklerini ifade etti. "Samsun ve ülkemize güzel anlar yaşatacağız" Samsun’u ve İlkadım Salonu’nu çok iyi bildiklerini, şampiyonanın burada yapılacak olmasından mutluluk duyduğunu dile getiren Yusuf Göktuğ Ergin, "Evimizde düzenleyeceğimiz 2025 Okçuluk Salon Avrupa Şampiyonası’na Samsun’da hazırlanıyor olmak bizim için büyük bir konfor. Çünkü sporcularımız kendi illerinden buraya çok kolaylıkla ulaştı ve bildiğimiz ortamda, tanıdığımız bir yerde ulusal yarışmalarımızın büyük birçoğunu gerçekleştirdiğimiz salonda hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Yarışmaya çok az bir süre kaldı. Sporcularımızın son performans kontrollerini sağlıyoruz. Umarım ki Samsun ve ülkemize güzel anlar yaşatacağız" dedi. "Los Angeles Olimpiyatları’nın ilk adımını Samsun’dan atacağız" Los Angeles’e giden yolda ilk adımı Samsun’dan attıklarının altını çizen Ergin, "Bu şampiyonanın olimpiyatla bağlantılı olmasını söylemek zor. Ancak bizim için sporcularımızın kariyer ve performansları için çok önemli. Federasyonumuzun devam eden başarı çıtasını yukarıya doğru taşımak açısından da çok önemli. Bizim için hedef yarışmalarımızdan birisi bu Avrupa Salon Şampiyonası. Ayrıca 2028 Los Angeles Olimpiyat Oyunları için de başlangıç olarak görüyoruz. O yüzden de Samsun’da İlkadım Okçuluk Tesisleri’nde bu başlangıcı yapmak ayrıca önemli. Direkt olimpiyatları etki edecek bir sonuç elde etmeyecek olsak da bizim için adı Avrupa Şampiyonası olan bir yarışmada İstiklal Marşı’mızı olduğunca fazla dinelmek en büyük hedeftir" diye konuştu. Olimpiyat şampiyonu Mete Gazoz’un da yer aldığı Okçuluk Milli Takımı, 23 Şubat’a kadar sürecek turnuvada madalya mücadelesi verecek.