GENEL - 31 Ağustos 2018 Cuma 10:09

AÜ’de 2. Uluslararası Yarıiletken Aygıtlar Kongresi

A
A
A
AÜ’de 2. Uluslararası Yarıiletken Aygıtlar Kongresi

Ardahan Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof.

Ardahan Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Biber’in oturum başkanlığını yaptığı 2. Uluslararası Yarıiletken Malzemeler ve Aygıtlar Kongresi bugün de devam etti.


Solar hücreler, selenyum, solar enerji, sıcaklıklara bağlı olarak değişkenlik gösteren yarıiletken aygıtların konuşulduğu kongrede; Prof. Dr. Nezir Yıldırım, Prof. Dr. Şemsettin Altındal, Prof. Dr. Haziret Durmuş, Prof. Dr. Serap Güneş, Prof. Dr. Abdülmecit Türüt, Doç. Dr. Mehmet Yılmaz ile Doç. Dr. İkram Orak’ın başkanlığında dört farklı salonda oturumlar düzenlendi. Oturumların ardından gala yemeği verildi. Gala yemeğinde konuşan Rektör Prof. Dr. Biber, katılımcılara katkılarından dolayı teşekkür ederek, “ Üniversitemizde gerçekleştirilen bu kongre, bilimsel anlamda Ardahan Üniversite’nin hangi noktaya geldiğinin önemli bir göstergesidir. 134 yerli ve yabancı bilim adamının katıldığı, 89 bildirinin sunulduğu bu kongreye ev sahipliği yapmaktan dolayı büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz. 10 yıllık geçmişe sahip genç bir üniversite olmamıza rağmen, yaptığımız bilimsel çalışmalarla sürekli olarak katma değer yaratmaya çalışıyoruz. Ardahan Üniversitesi olarak sayısal büyümeden çok, ülkemize, Ardahan şehrimize, bölgeye ne kadar katkı sağlıyoruz, biz bunu kendimize ölçüt olarak alıyoruz.” şeklinde konuştu. Yemekte konuşan Ardahan Belediye Başkanı Faruk Köksoy, Ardahan Üniversite’nin şehrimize yaptığı katkılardan bahsederek, “ Fiziki şartlar bakımından zor bir bölgede yaşamamıza rağmen, bölgesel kalkınmada her zaman öncü olmanın gayreti içindeyiz. Bu anlamda Ardahan Üniversitesi’nin şehrimiz ve bölgemiz için ortaya koyduğu ve hayata geçirmiş olduğu projeleri sürekli olarak destekliyoruz. Üniversite; ülkenin, bölgenin, şehrin eğitim ve bilim üssüdür.” ifadelerini kullandı.


Kongrenin 2. günü şehir gezisi ve sertifika takdiminin ardından sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Sivas’ta kayak tarihi kitap oldu Türkiye’nin kayak tarihi açısından önemli bir yere sahip illerinden bir tanesi olan Sivas’ın kayak tarihi kitap oldu. Yapılan araştırmalar sayesinde Türkiye’de ilk kayak okulunun Sivas’ta askeri amaçla kurulduğu ortaya çıktı. Sivas’ta yaşayan ve yaklaşık 26 yıl Türk milli takımını çalıştıran Kayak antrenörü İlhan Erzurum, hayalini gerçekleştirmek için 3 yıl önce bir adım attı. Yaklaşık 16 binin üzerinde gazete arşivlerini tek tek araştıran Erzurum, Sivas’ın kayak kronolojisi çıkarmayı başardı. Araştırmalar sırasında Türkiye’nin ilk kayak okulunun 1917 yılında Arif Hikmet Koyunoğlu tarafında Sivas’ın Suşehri ilçesi Buldur köyünde, askeri amaçla kurulduğu ortaya çıktı. Bu zengin geçmişe ışık tutan İlhan Erzurum’un ‘Sivas Kayak Tarihi’ kitabı Türkiye’nin ilk kayak merkezinden günümüze kayak sporunun gelişimi ve Sivas’ın bu alandaki öncü rolünü anlatıyor. “Türkiye’de kayak sporu askeri amaçla başlamıştır” İlhan Erzurum, Türkiye’de kayak sporunun askeri amaçla başladığını ifade ederek, “Sivas’ın kayak kronolojisi çok zengin. Türkiye’de kayak sporu askeri amaçla başlamıştır. Sivil hayata geçmesi 1930 yıllarına denk gelir. Ama Türkiye’nin ilk resmi kayak okulu Suşehri Buldur köyünde Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından açılmıştır. Kronolojisi bu kadar zengin olan bir şehir. 1917 yılında ilk resmi kayak okuluyla başlayıp 1930’lu yıllarda kayakla ilgili sempozyumların yapıldığı Türkiye’nin ilk kayak kulüplerinden Yıldız Dağı Kayak Kulübü, 1933 yılında Sivas’ta kurulmuştur. Türkiye’nin katıldığı ilk kış olimpiyatlarına giden dört sporcudan birisinin Sivaslı olması ve ilerleyen yıllarda da olimpik sporcuların olması ve bugün totalde 30 - 40’a yakın milli sporcunun yetişmiş olduğu görüyoruz. Turizm ayağında da uzun yıllar hayalleri kurulmuş olan Yıldız Dağı kış sporları merkezi Sivas’ta dördüncü kayak merkezidir. Türkiye’nin en modern kayak merkezlerinden birine sahip olmamız hasebiyle bu bilgilerin bir şekilde toparlanması gerekliydi. Ben de bunları toparlayıp bir kitap haline dönüştürüp gelecek nesillere aktarmak istedim” dedi. “Türkiye’deki kayak tarihi ile Sivas kayak tarihi eşzamanlı başlamış” Türkiye’deki kayak tarihi ile Sivas kayak tarihinin eşzamanlı başladığını aktaran Erzurum, “Kitabımın ofis çalışması üç yıl sürdü. Yaklaşık 16 binin üzerinde gazete arşivlerinde araştırmalar yaptım. Kitabın neredeyse yüzde 90’ı zaten gazete arşivlerinden temin edildi. Hiçbirisi ansiklopedik bilgiler değil. Bir iki kitaptan faydalandım. Ama bunun dışındakilerin hepsi gazete arşivleri ve ansiklopedik bilgi olmayan bilgiler, gün yüzüne çıkmamış bilgiler. Kayak Türkiye’de askeri amaçla başladı ve 1. Dünya Savaşı’nda Rusların ülkeye girmesi ile birlikte Arif Hikmet Koyunoğlu ki bu kişi Cumhuriyet döneminin en önemli mimarlarından bir tanesidir. Türkiye’deki birçok ünlü binanın mimarlarından birisidir. Balkanlar’da savaşmış bir yedek subay. Giderken öğrendiği Suşehri Buldur köyü havzasında kaldığı için Rusların Anadolu’ya girmesi ile birlikte de orayı güvenli ve karın çok olduğu bir bölge olması sebebiyle ilk kayak okulunu orada açmıştır. Ama bu askeri amaçlıdır. Sivil hayata geçmesi Cumhuriyet kurulduktan sonra halk evleri aracılığıyla 1930’lu yıllara denk gelmektedir. Orada da Türkiye’deki kayak tarihi ile Sivas kayak tarihi eşzamanlı başlamış ve ilerlemiştir” diye konuştu. “Kayak sporu çalışmaları da Anadolu’da kar olan yüksek dağları olan bölgelerde başlıyor” Erzurum, Kayak sporu çalışmalarının Anadolu’da kar olan yüksek dağları olan bölgelerde başladığını ifade ederek, “Türkiye’de spor teşkilatının yapılanmasına kısaca baktığımız zaman Osmanlı döneminde Türkiye İdman Cemiyeti daha sonra Türkiye İdman Cemiyeti birliği ve sonra Beden Terbiyesi Müdürlüğü ve Spor Bakanlığı’yla gelir. Genç Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında halk evleri kuruluyor. Halkın savaş sonrası moral motivasyonu yükseltmek için Türk gençlerini spor yapması için ve halk evlerinde sportif faaliyetler sanatsal, oyunsal faaliyetler başlıyor. Bu arada da 1930’lu yıllarda kayak sporu 3-4 tane spor branşında bir tanesi. Kayak sporu çalışmaları da Anadolu’da kar olan yüksek dağları olan bölgelerde başlıyor. Bunların başında da Erzurum,S ivas, Sarıkamış, Bursa Uludağ ve Ankara gibi iller geliyor. Kayseri ve bunlar ilk yıllarda halk evleri arasında çeşitli etkinlikler yaparak kayak sporunu geliştirmeye çalışıyorlar. Onlara kitabımızda genişçe yer verdik” şeklinde konuştu.