EKONOMİ - 17 Ocak 2021 Pazar 10:07

NTO’da Yüksek İstişare Toplantısı yapıldı

A
A
A
NTO’da Yüksek İstişare Toplantısı yapıldı

Aydın Nazilli Ticaret Odası (NTO) aylık olağan yüksek istişare toplantılarından birini daha gerçekleştirdi.

Aydın Nazilli Ticaret Odası (NTO) aylık olağan yüksek istişare toplantılarından birini daha gerçekleştirdi. Toplantıya katılan AK Parti Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim’e, odaya kayıtlı küçük ve orta ölçekli işletmelerin sorunları anlatılarak destek istendi.


Nazilli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Arslan Başkanlığında bir araya gelen Ticaret Odası Meslek Komitesi Başkanları, aylık olağan olarak düzenledikleri Yüksek istişare toplantısı ile bir kez daha sorunlarını Ankara’ya iletmek üzere Milletvekili Erim’i konuk etti. Toplantıya katılan AK Parti Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim, bölgenin kalkınması ve gelişmesi için yürüttüğü çalışmalar hakkında ayrıntılı bilgilendirme yaparak kurul üyelerinin sorularını cevapladı. Toplantı gündeminde ise bölgenin gelişimi için yapılması talep edilen çalışma ve projelerin durumu hakkında bilgi almak ve ayrıca Ticaret Odasına kayıtlı işletmelerin pandemi sürecinde yaşadıkları sorunlar ile ilgili alınması istenen önlemlerin Milletvekili Bekir Kuvvet Erim’e sunulması yer aldı. Odaya kayıtlı küçük ve orta ölçekli işletmelerden alınan görüş ve talepler maddeler halinde görüşülerek çözüm yolları arandı.


NTO Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Arslan, öncelikle Milletvekili Erim’e bölgenin sorunlarına karşı göstermiş olduğu ilgi ve odanın yaptığı kurumsal çalışmalara verdiği desteklerden dolayı teşekkür etti. Üyelerden alınan talepler hakkında değerlendirmelerde bulunan Başkan Arslan, “Özellikle son çıkarılan kira yardımının maalesef amacına ulaşmadı. Öncelikle tedbirler kapsamında kapanan veya asgari kapasite ile çalışan iş kollarına öncelik verilmesi gerekiyor. Yapılan kira düzenlemesiyle ihtiyacı olmayan sektörlerin de stopaj indiriminden faydalandı. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin talep ettiği diğer bir konunun, SGK ödemeleri, vergiler ve pandemi döneminde tahsis edilen kredi taksitlerinin ötelenmesi veya ertelenmesi. Kredilerin ödeme zamanının geldi ancak Mart ayından bu güne kadar işletmelerin iktisadi durumlarında bir iyileşme yaşanmadı. Bu sebeple özellikle kredi taksitlerinin uzun bir süre ötelenmesi gerekiyor. Ayrıca özel eğitim kurumları ve özel okullar için kira desteği ile birlikte SGK ve Vergi ödemelerinin ertelenmesi isteniyor, bu konuda da olumlu bir gelişme bekliyoruz.”


“Sanayi ve genişleme alanları revize edilmeli”


Başkan Arslan, “Özellikle orta ölçekli yatırımcıların sanayi alanı yetersizliğinden dolayı işletme sermayeleriyle yüksek bedeller karşılığında arazi almak zorunda kaldıklarından dolayı bölgemizdeki birçok yatırımcının daha işin başındayken yatırım kararından vazgeçti. Bu konuyla ilgili olarak sürekli konut alanı açan yerel idarelerin de sorumluluğu var. Sorunun çözümünün yani sanayi ve ticaret alanı ihtiyacının ancak TOKİ ve benzeri yetkileri olan bir kurum tarafından değerinde satın alınacak arazilerin altyapısı tamamlanarak sanayi parseli vasfıyla ve makul bir fiyatla sanayiciye verilmesiyle giderilebilir. Ayrıca, Nazilli Organize Sanayi Bölgesi’nin genişleme alanıyla ilgili yanlış bir tercih neticesinde, küçük sanayinin ve küçük ölçekli işletmelerin gelecekteki genişleme alanının önünün kapandı. Nazilli OSB genişleme alanı kararının revize edilmesi gerekiyor” dedi.


“Gerekli Denetimler Yapılmalı”


Nitelikli eleman ihtiyacı olduğunu ifade eden Başkan Arslan, “Meslek lisesi mezunlarının hem sayı hem de mesleki vasıf itibariyle istenen seviyede değil. Bunun çaresinin de, mühendislik, tıp, elektrik-elektronik, otomotiv gibi bölümlerde lisans eğitimi alacak öğrencilerin meslek lisesi mezunu olmalarının zorunlu kılınması neticesinde hem Endüstri Meslek Lisesi’ne olan talep artacak, öğrenci kalitesinin yükseleceğini böylelikle pratik ve teorik birleştiğinden üniversite mezunlarının işsizlik sorununun ortadan kalkacak, hem de üretim konusunda nitelikli iş gücü sorununa çare bulunabilecek. Bunların dışında üretim ve imalat sektörü, son bir yıl içinde orantısız maliyet artışlarıyla karşılaştı. Dövizin artması nedeniyle hammadde ve ara mamül fiyatlarının zaten arttı, ancak bunların üstüne ilave olarak yüzde 30-40’lara varan fahiş zamlar uygulandı. Devletimizin bu konuda gerekli denetimleri yapmasını, gerekli tedbirleri uygulaması gerekiyor. Bu konuyla bağlantılı olarak halkımızın temel gıda maddesi olan ekmeğin yapımı için gerekli olan un ve maya fiyatlarının orantısız bir şekilde arttı. Bu iki gıda maddesi ülkemizde üretilmesine rağmen ithal ürünler gibi fiyat artışı yapıldı, bu anlamda un fabrikalarının ve un ihracatının incelenmesi gerekiyor. Ayrıca, Küçük Sanayi alanında bulunan DSİ’ye ait kanalın Sanayi Kooperatifi mülkiyetine geçmesi için talepte bulunduk ancak bu konuda bir gelişme olmadı” dedi.


Konuşmasının sonunda kişi ve kurumlar olarak devletten sürekli olarak birşeyler istediklerini ancak bölge için gereken güç birliğini yapmadıklarını belirtti. Üniversite ve yüksek okulların kapandığı, öğrenci gelmediği yönünde hep şikayette bulunduklarını da dile getiren Başkan Arslan, “Ama bölgedeki meslek kuruluşları ve yerel kurumlar olarak bir günden bir güne üniversitenin bir sıkıntısının veya ihtiyacının sorulmadığını, üniversitenin ve Sümer kampüsünün daha iyi hale gelmesi için çaba gösterilmediğini görüyoruz” diyerek bu konuda Milletvekili Erim’in öncü olarak bu güç birliği ve dayanışmanın sağlanmasında yardımcı olmasını beklediklerini ifade etti. Toplantı karşılıklı fikir alışverişi, gündeme dair konuşmalar ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’de çocukların yüzde 30’u toksik ebeveyn ile karşı karşıya Son zamanlarda sıklıkla duyulan toksik ebeveynlik kavramı hakkında bilgilendiren İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, Türkiye’de yüzde 20-30 oranda çocuğun toksik ebeveyne maruz kaldığını söyledi. Bunun sonucunda depresyonun en fazla görülen hastalık olduğuna işaret eden Kocayörük, “Depresyon hastalarının yüzde 50’sinde travmatik çocukluk yaşantıları söz konusudur. Ülkemiz için de aynı şey geçerli. Genelde depresyon görüntüsü altında olan kişilerin de toksik ebeveynlere maruz kaldıklarını biliyoruz” dedi. Son dönemlerde oldukça yaygınlaşan ‘toksik’ kavramı birçok alanda karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri de ‘toksik ebeveynlik’ kavramıdır. Bu kavram; ebeveynlerin çocukları için en iyisini istese de bazen onları fazlaca sıkmaları ya da özgür bir birey olmalarını kısıtlamaları anlamına geliyor. Anne babaların da aslında toksik ailelerden geldiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, “Bu yüzden ilişki ve bağlanma şekilleri aslında çocuklarını da etkiliyor. Hatta çocuklarının da ilerde kuracakları ilişki yine toksik şekilde devam edebiliyor. Nesilden nesle aktarılıyor. Burada suçlu aramak yerine çözüme odaklanmalı” açıklaması yaptı. “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri toksik ebeveynliktir” Toksik ebeveyn davranışlarını sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük, “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri, sürekli çocuğu didiklemeleri, sınırları aşmaları, çocuğun birey olduğunu kabul etmekten ziyade kendilerinin bir uzantısı olduğunu görmeleri toksik ebeveynliktir. Örneğin bu ebeveynler; çocuğu sınavda 99 notu aldığında ‘neden 100 almadın’ diye eleştirirler, çünkü hiçbir şeyle yetinmezler. Sürekli çocuk üstünde baskı, otoriter kurarlar. Bunun en büyük nedenleri arasında ise ailelerin çocuklarına empati yapamaması, çocuğun ihtiyaçlarını göremeyip anlayamaması yer almaktadır. Tabii bunu bile isteye yapmıyorlar. Çünkü onların da kendi ihtiyaçları zamanında görülmeyerek onlara da bu şekilde davranıldı” dedi. “Değerlilik ihtiyacı karşılanmayan çocukların kendini geliştirmesi zordur” Tedavisinde ise terapistlere büyük iş düştüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük şunları söyledi: “İnsanlar kendilerinin farkında da olmalıdır. Ama genellikle bu durumun farkında olmazlar. Sevilmeyip sayılmayan, biricilik ve değerlilik ihtiyacı karşılanmamış çocukların kendilerini geliştirmesi oldukça zordur. Bu yüzden kendilerinden beklentileri de düşüktür. Dünyaya genellikle olumsuz bakarlar. En önemlisi de öğrendikleri bağlanma biçimini, hayatlarında benzer bağlamda gösterecekler. Örneğin; sevgili, eş, arkadaşlık ilişkilerinde bu tarz bağlanma ilişkisi olacak. Mesela aşağılayıcı bir bağlanma stili gördüyse etrafındakileri aşağılayacak. Toksik ebeveynler genellikle klinik tanı almamış olsa da çoğunlukla ruhsal bozukluğu ya da kişilik bozukluğu olan kişilerdir. Narsist bir ebeveynle birlikteyseniz narsist olma ihtimaliniz çok yüksek. Kaygılı bir ebeveynle büyüyorsanız kaygılı olma ihtimaliniz çok yüksek.” “Ailelerini olduğu gibi kabul edip sınır çizerek hayatlarına devam etsinler” Ailelere ve özellikle de çocuklarına önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük son olarak şunları söyledi: “Aileler açık iletişimde olmalı. Çocuğunu dinlemeyi öğrenen her aile, bu anlamda yol katedecektir. Çünkü çocukların ihtiyaçlarını öğrenebildiklerinde, hissedebildiklerinde zaten tutumlarını değiştirecekler. Anne babalar kendilerine şunu sorsunlar; ‘ben çocuğumdan ne istiyorum, o benim bir uzantım mı, ona gücümü mü göstereyim, o benim her dediğimi yapsın mı?’ Yoksa sadece o benim çocuğum ve o ayrı birey. ‘O da kendi başına bir birey olarak kendi hayatını ve kendi yolunu bulacak’ şeklinde mi düşünüyorlar? Bu tür ailelere maruz kalan çocukların tutunacak dala ihtiyacı vardır. Öğretmen ya da başka akrabadan özdeşim kuracağı birilerini bulabilirler. Bu onlara iyi gelecektir. Aileler çoğunlukla toksik olduğunu kabul etmez. Çocuklar toksik bir aileye sahipse onları olduğu gibi kabul edip kendi sınırlarını çizebilir. Ebeveyniyle kuracağı empatik ilişkide çocuk, öfkelenmeyi ve kızmayı bırakabilir. Öfke ve kızmayı bıraktığında da onları olduğu gibi kabul edebilir. Olduğu gibi kabul ettikten sonra da kendi yolunu çizebilir. Diğer türlü anne babasına tepkili hayat yaşamak onları; madde bağımlılığına, kötü arkadaşlar edinmeye, kendine zarar verici davranışlarda bulunmaya kadar götürür. Çünkü kızgınlık ve öfke buna iter. Ailelerini anlayabilirlerse ailesinin onu anlamasını beklemeden hayatlarına devam edebilirler.”
Samsun Ormanda çöp toplama etkinliği Samsun’un Vezirköprü ilçesinde “Orman Benim” sloganı ile ormanda çöp toplama etkinliği yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Orman Benim” sloganı ile 81 ilde ve bütün ilçelerde, orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturmak için bir program düzenlendi. Vezirköprü’deki farkındalık etkinliği ise Çaputlu mevkisinde gerçekleştirildi. Amaçlarının orman yangınları çıkmadan önlem almak olduğunu belirten Vezirköprü Orman İşletme Müdürü Mecit Koçak, “Orman Benim” yangınlara karşı farkındalık programı ile ilgili yapığı açıklamada, amaçlarının yangın çıkmadan önlem almak olduğunu belirterek, “Benim Ormanım’ etkinliği kapsamında Türkiye’nin bütün illerinde ve tüm ilçelerinde bu etkinlik düzenlendi. Bizler de Kaymakamlık, İlçe Emniyet Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Çaputlu mevkisinde etkinliğimizi gerçekleştirdik. Amacımız, çevremizin daha temiz olması, özellikle küresel ısınmadan kaynaklı son yıllardaki orman yangınlarına karşı dikkat çekmek ve yangın çıkmadan tedbir almak. Çıkan yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı, yanan alanların da yüzde 99’u insan kaynaklıdır. Yangını çıkmadan önlemek için bu proje başlatıldı" dedi. Programa İlçe Kaymakamı Özgür Kaya, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Kaya, Vezirköprü Meslek Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Necati Tomal, İlçe Jandarma Komutanı J. Binbaşı Ümit Çetinkaya, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
İstanbul Esenyurt’ta uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon: 15 kilogram esrar ele geçirildi Esenyurt’ta Güven Timleri tarafından uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon düzenlendi. Operasyonda özel düzenekle saksılara ekilmiş 15 kilogram esrar ele geçirilirken 1 kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, dün Esenyurt Mehterçeşme Mahallesi Hacı Bayram Veli Caddesi’nde yayılan kokudan şüphelenen polis ekipleri bölgeyi incelemeye aldı. Yapılan incelemenin ardından polis ekipleri cadde üzerindeki binada bir daireyi gözlem altına aldı. Yapılan takibin ardından 5 katlı apartmanın 5. Katındaki daireye gelen ekipler şüphelilerin kapısını çaldı. Polislerin geldiğini fark eden S.T isimli şüpheli, dairenin terasından çatıya çıkarak karşı binaya geçti. Çatı girişinden yandaki binaya girmeye çalışan S.T aradaki kapının kilitli olması sebebiyle apartman boşluğunda kilitli kaldı. Yan binaya geçtiğini fark eden polis ekipleri, şüpheli S.T’nin kilitli kaldığı kapıyı açarak şahsı gözaltına aldı. Baskın yapılan evde uyuşturucu imalatında kullanılan kimyasallar, özel aydınlatma ve ısıtma sistemleri kurulduğu görüldü. Dairedeki 2 odanın duvarları ve camların alüminyum folyolarla kaplandığı görüldü. Daire içerisinde kokuyu önlemek için havalandırma sistemi kurulduğu belirlendi. Yapılan baskında, toplamda 15 kilogram esrar maddesi ele geçirildi. Polis olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı.
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Ezgi Apartmanı davasında sıcak gelişme Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde yıkılan ve 35 kişinin yaşamını yitirdiği Ezgi Apartmanı davasının 3. duruşması görüldü. Duruşma sonrası açıklamada bulunan Av. Ersan Şen, "Adaletin er ya da geç yerini bulacak" dedi. Kahramanmaraş Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuklu sanık binanın fenni mesulü M.T ile tutuksuz sanık müteahhit Y.A. katıldı. Tutuklu sanık iç mimar E.D. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşmada sanık ve müşteki avukatları ise hazır bulundu. İnşaat yapı ruhsat veren tanık M.D. “Biz sadece binanın enini boyunu ölçüp yola göre kot bilgileri kontrol ederdik tamamlandıktan sonra yapım izni verilirdi. Binanın inşaat aşamasında kontrol edilmiyordu 2003 yılından sonra çıkan genelge ile inceleme başlatıldı" dedi. Soru üzerine apartmanın çatı katında bulunan yerin sonradan yapıldığı ifade eden Tanık M.D, “O tarihteki yönetmeliğe göre ortak mekan olarak kullanan yerde hesaplamaya katılmıyordu ve çatıda yapılan yer ile ilgili yoğunluğa dahil olmadığı için göz yumuyorduk. Yönetmeliğe uygun ise izin veriyorduk” dedi. İnşaata kullanım izin belgesini veren tanık F.Y ise “Kahramanmaraş Belediyesi’nde 1985 ve 2005 yıllarımda görev yaptım. İmar ve harita mühendisi olarak görev de yaptım. O yıllarda inşaatların yapımı sürecinde yerinde kontrol yapılmıyor ancak şikayet edilirse denetimler yapılıyordu Ezgi apartmanında aynı prosedür uygulandı” dedi. Dönemin imar müdürü Tanık V.Ç. belediyede çalıştığı dönemde yaptığı çalışmaları anlattı. Bir inşaatta bağımsız bölümler ve duvar değiştirilebilir mi ? sorusu üzerine tanık V.Ç, “Değiştirilebilir bir mahsuru yok” dedi. Tanık beyanlarına karşı katılan vekillerin sırasıyla beyanları alındı. Daha sonra mahkeme başkanı gelen bilgi ve evrakları okudu. Sanık fenni mesul M.T. ise verdiği beyanda üzerine atılı suçları kabul etmeyerek beratını talep etti. Binanın müteahhitti tutuksuz sanık Y.A. binaya kaçak kat yapmadığını ifade ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Daha sonra iç mimar tutuklu E.D. savunma yaparak suçlamaları kabul etmedi. Av. Ersan Şen ise kırmızı bülten talebine tepki göstererek, "Adalet er ya da geç yerini bulacak" dedi. Mahkeme, dosyadaki bilgi ve evrakları inceledikten sonra sanıkların beyanlarını dinledi ve kararını açıkladı. Duruşma sonrası açıklama yapan Av. Ersan Şen, "Duruşmada uzun süren tanık dinlemeleri ve münakaşaların ardından mahkeme, dosyanın tekemmül ettiğine karar verdi. Dosyada bulunan iş raporları ve bilimsel mütalaalara itirazlar oldu. Mahkeme artık delil değerlendirmesine geçti. Mahkeme, dosyayı inceleyerek dosyanın bir üniversite veya teknik uzmanlar heyetine gönderilmesine karar verdi. Bu heyet, Ezgi Apartmanı’nın depremde yıkılmasının başka etkenlerle mümkün olup olmadığını inceleyecek ve rapor hazırlayacak. Mahkemenin dosyanın eksiksiz olduğunu belirterek rapor beklenecek" dedi. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren duruşmada, tutuklama ve dosya ile ilgili savunmaların alındığını ve iki önemli karar verildiğini açıklayan Av. Şen, "Mahkemenin dosyayı bir üniversite veya heyete gönderme kararının ardından davanın gelecekteki seyri belirlenecek. Dava sürecinin oldukça stresli ve uzun geçti. Adaletin yerini bulması ve maddi haklara ulaşılması için ellerinden gelen gayreti gösterdik. Ezgi Apartmanında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum. Mahkemenin adil bir karar vereceğine inanıyoruz. Davanın dördüncü duruşması için bekleyiş devam ediyor. Tarafların beyanları alınacak ve mahkeme süreci adalete ulaşmak için devam edecek. 12 Temmuz tarihinde yapılacak olan dördüncü duruşmanın sonuçlarını merakla bekliyoruz" dedi. Mahkeme, raporun yeniden bilirkişiye gönderilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını ve duruşmanın 12 Temmuz tarihine ertelenmesini açıkladı.