POLİTİKA - 17 Ocak 2022 Pazartesi 10:43

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aydın’da Menderes’i anlattı

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aydın’da Menderes’i anlattı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz gün açılışını yaptığı Adnan Menderes Müzesi’nde düzenlenen Darbeler ve Demokrasi söyleşisine katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz gün açılışını yaptığı Adnan Menderes Müzesi’nde düzenlenen Darbeler ve Demokrasi söyleşisine katıldı. Menderes döneminin demokrasi tarihinin hem şanlı hem de hüzünlü bir sayfa olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Demokrat Parti ve Menderes döneminin nesilden nesile aktarılması gerekiyor” dedi.


Merhum Başbakan Menderes’in memleketi Aydın’da konuşan Erdoğan, söyleşide geçmişte yaşananları anlattı. Söyleşi öncesinde Adnan Menderes Müzesi’nin açılışını gerçekleştiren Erdoğan, müzenin şehre, ülkeye ve demokrasiye hayırlı olmasını diledi. Müzede Menderes’in çocukluğu, gençliği, siyasi hayatı, 27 Mayıs darbesinde yaşadıkları ve sonrasına ilişkin malzemelerin tarihe kazandırıldığını ifade eden Erdoğan, Çine Çayı kenarındaki müzenin, Menderes’in Yassıada günlerinde, hasretle yad edildiği bir yerde kurulduğuna dikkat çekti.


Cumhuriyetin ilanından sonra yeni devletin inşasında pek çok zorlukla karşılaşıldığını hatırlatan Erdoğan; “Bu zorlukların bir kısmı, haksız bir şekilde tek parti faşizmi elinde milletin değerlerine yönelik düşmanlığı kurumsallaştırmanın bahanesi yapılmıştır. Bilhassa Gazi Mustafa Kemal sonrası dönemde CHP, sadece zihniyet olarak değil fiilen de faşizmin kıyılarında dolaşan bir parti haline gelmiştir. 2. Dünya Savaşı’nın ardından kurulan yeni dünya düzeninin akışı içinde geçilen çok partili siyasi hayat, devrin CHP kadrolarının, beklemedikleri bir şekilde milletin demokrasi ve kalkınma taleplerinin patladığı bir volkana dönüşmüştür. Bu bakımdan Demokrat Parti ve Menderes dönemi, Türkiye’nin demokrasi ve kalkınma mücadelesinin en önemli kilometre taşlarından biridir. Aynı şekilde 27 Mayıs da ülkemizi bitip tükenmek bilmeyen darbeler, cuntalar, vesayet rezilliğinin içine sokan habis hastalığın ilk atağıdır. Darbe döneminde yaşananlar, ilk gününden idam gününe kadar tüm aşamalarıyla milletimizin gönlünde onulmaz yaralar açmıştır” dedi.


“Kararlılığa sahip olduğumuz bir döneme girdik”


Pek çok kesimin Menderes’e yeteri kadar sahip çıkamamış olmanın mahcubiyetinin yüreğini burktuğunu ifade eden Erdoğan; “Dün kendi siyasi hırsları uğruna ülkeyi Menderes’in idamıyla sonuçlanan bir felakete sürüklemekten çekinmeyenler, hala aynı sinsilikler peşinde. Dün Menderes ve arkadaşlarına hangi ithamları yapıyorlarsa bugün de farklı ifadelerle aynı iftiraları bize yöneltiyorlar. Akabinde enva-i çeşit kılıfla üzerimize salınan terör örgütleri aklımıza geliyor ve ister istemez yutkunup kalıyoruz. Türkiye’yi siyasette, ekonomide, güvenlikte felç etmeyi kafasına koyanların, bitip tükenmek bilmeyen oyunlarıyla geçen yıllarımızın ardından üzülmemek maalesef elde değil. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle son 20 yılda ülkemize kazandırdığımız güçlü altyapı sayesinde bu alçak oyunu bozacak güce, imkana, kabiliyete, kararlılığa sahip olduğumuz bir döneme girdik” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeyi, 2023 hedeflerine kavuşturarak dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına soktuklarını ve en çok da Menderes ve arkadaşlarının ruhlarının huzura ereceğine inandığını sözlerine ekledi.


Söyleşide Menderes ve arkadaşlarının geçmişine yönelik anlatımlarda bulunan Erdoğan, müzede Menderes’in hizmetleriyle alakalı kronolojik haritayı gördüğünde 20 seneyi hatırlamamanın mümkün olmadığına dikkat çekerek, müzeyi yerli ve yabancı turistlerin, özellikle de demokrasiye, özgürlüklere hasret insanların ziyaret edeceklerini inandığını vurguladı.


Menderes ailesinden Ümran Menderes ise müzenin yapılması dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etti.



“Çok mutlu ve gururluyum”


Aydın’a güzel bir eser bırakıldığına vurgu yapan Ümran Menderes ise “Umarım gençlerimiz de buraları gezerler, demokrasi için verilen mücadeleye şahitlik ederler, buradan bir ders çıkarırlar. Ülkesini seven, ülkesi için çalışan değerli insanlarımızı rahmetle minnetle anıyorum. Keşke eşim de bugünü görseydi. O da çok mutlu olurdu. Çok mutluyum, gururluyum. Şükranlarımı iletiyorum” dedi.


Menderes’in kendi ile aynı adı taşıyan torunu Adnan Menderes ise dedesini gerçekten tanıyan, onun bu ülke için hissettiklerini, ideallerini, yapmak istediklerini gerçekten bilen çok az kişinin olduğunu ifade etti. Dedesinin hatırasını yaşatabilecek ve onu genç nesillere daha iyi anlatabilecek ortamların oluşmasının çok önemli olduğuna dikkati çeken Menderes, müzenin bu yolda atılmış çok önemli bir adım olduğunu bildirdi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra söyleşiye katılan gençlerin sorularını yanıtladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’deki çile sona erdi...Çamlık Bulvarı asfaltlandı Bursa’da Çınarcık Barajı’nın içme suyunu Nilüfer’e ulaştırma amacıyla 30 Ağustos Zafer Mahallesi’nde 2 aydır devam eden çalışmalar tamamlanarak Çamlık Bulvarı asfaltlandı. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, gece gündüz yapılan çalışmalardan dolayı Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e teşekkür etti Bursa Büyükşehir Belediyesi, Nilüfer ilçesinde asfaltlama işlemini tamamladığı Çamlık Bulvarı’nı daha konforlu hale getirerek halkın kullanımına sundu. Bursa’nın içme suyu ihtiyacını karşılayacak olan ‘Çınarcık İçme Suyu’ projesini tüm hızıyla sürdüren Büyükşehir Belediyesi, Çınarcık Arıtma Tesisi’nden suyu alarak kente taşıyacak olan altyapı işlemlerine de aralıksız devam ediyor. Boru döşeme işlemleri tamamlanan bölgelerde, Ulaşım Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından asfalt kaplama çalışması tamamlandı. Nilüfer ilçesi 30 Ağustos Zafer Mahallesi sınırlarında yer alan, bin 600 metre uzunluğunda ve 8 metre genişliğindeki Çamlık Bulvarı’nda gece gündüz demeden çalışan ekipler, 2 bin 800 ton asfalt kaplama ve 10 bin ton kazı dolgu gerçekleştirdi. Yol çizgisi ve çevre düzenleme işlemlerinin de tamamlanmasının ardından Çamlık Bulvarı, vatandaşların kullanımına sunuldu. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, çalışmaların tamamlanmasıyla bölgedeki trafiğin rahatlamış olduğunu dile getirdi. Yaklaşık 10 dakikada İzmir Yolu’na bağlantı sağlanabildiğini anlatan Özçoban, "Öğrenciler okullarına, çalışanlar işlerine daha erken ve rahat bir şekilde ulaşabiliyor. Mahalle halkı adına Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız Mustafa Bozbey’e çok teşekkür ediyorum" dedi. 30 Ağustos Zafer Mahallesi Muhtarı Halil Özçoban, çalışmaları yakından takip ederek mahalle sakinlerini düzenli olarak bilgilendirdi. Muhtar Halil Özçoban, "Çamlık Bulvarı’nda, Çınarcık Barajı’ndan gelen su isale hattı çalışması yapıldığından iki ay kapalı kalan yol nedeni ile trafik akışı sürücülere Atlıçayır Bulvarı’ndan İzmir yolu Görükle köprülü kavşağına verildi. Çamlık Bulvarı kapalı kaldığı süre içerisinde sabah ve akşam saatlerinde yoğun olan trafik akışı mahalle sakinlerimize ve sürücülere zor saatler yaşattı. İki aylık süre sonrasında bugün yolumuz asfaltlaması tamamlanarak trafiğe açıldı. Trafik Çamlık Bulvarı ile Atlıçayır Bulvarı’nda rahat nefes aldı. Yolumuz mahallemize ve sürücülerimize hayırlı olsun. Beton mikser kamyon şoförlerin dikkatli kullanmalarını, yollarımıza betonlarını dökmeden gitmelerini istiyoruz. Çünkü, yollara dökülen betonlar hem yolu bozuyor, hem de tümsekler oluşturduğundan sürücülere tehlike oluşturuyor" dedi. Yaklaşık iki aydır Atlıçayır Bulvarı’nda yaşanan trafik yoğunluğunun, Çamlık Bulvarı’nın açılmasıyla birlikte bir nebze de olsa rahatlaması bekleniyor.
Yozgat Kesmek için aldığı koyunlara şimdi antrenörlük yapıyor Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Araplı kasabasında yaşayan Erol Önal, kesmek amacıyla aldığı iki koyunla kurduğu bağ sayesinde kasabanın ilgi odağı oldu. Kendisine alışan koyunları kesmekten vazgeçen Önal, şimdi her sabah onlarla birlikte kilometrelerce yol yürüyerek spor yapıyor. İstanbul’daki çalışma hayatının ardından 45 yaşında emekli olan ve memleketi Araplı kasabasına yerleşen Erol Önal, vakit geçirmek amacıyla iki adet koyun satın aldı. İlk etapta kesmek ve beslemek için alınan koyunlar, kısa sürede sahiplerine bağlılık gösterdi. Koyunların kendisini bir gölge gibi takip ettiğini gören Önal, bu duruma kayıtsız kalamayarak onları kesmekten vazgeçti. Erol Önal ve koyunları arasındaki bu bağ, her sabah sıra dışı bir görüntüye sahne oluyor. Önal sabahın erken saatlerinde yürüyüşe çıktığında, iki koyunu da bir an olsun yanından ayrılmıyor. Kasaba yollarında Erol Önal önde, koyunlar arkada yapılan bu yürüyüşler hem hayvanların hem de sahibinin günlük spor aktivitesi haline geldi. Koyunların sadakati karşısında oldukça şaşıran Erol Önal, "Emekli olduktan sonra köyüme döndüm. İki tane koyun aldım kesmek için. Spora çok meraklıyım. En büyük hobim spor yapmak. Günlük burada yarım saat spor yapıyorum. Bu hayvanlar da benimle yarım saat koşuyorlar. Günümüzü böyle geçiriyoruz. Doğaya çıkıp mantar topluyorum, bana eşlik ediyorlar. Beni adım adım takip ediyorlar. Bana alıştılar, ben de kesmekten vazgeçtim. Onlara antrenörlük yapıyorum. 3 aydır böyle devam ediyoruz" dedi.
İzmir Aort damarı yırtılan Libyalı hasta, İzmir’de kapalı yöntemle tedavi edildi Libya’nın Mısrata şehrinde yaşayan, emekli ve 5 çocuk babası Alhussein Ahmed Mohamed Abdulkafi, hayati risk taşıyan aort damarı yırtılması nedeniyle yatırıldığı Acıbadem Kent Hastanesi’nde kapalı yöntemle gerçekleştirilen "stentli yapay damar" uygulamasıyla şifa buldu. Doç. Dr. Cüneyt Narin, hastada hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu (yırtılması) olduğunu belirterek, "Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Girişimsel yöntemle yırtığı kontrol altına aldık ve hastanın şikâyetlerinde belirgin düzelme sağladık. Sağlıkla ülkesine uğurladık" dedi. Uzun süredir yüksek tansiyon hastası olan ve daha önce kalp damarlarındaki darlıklar nedeniyle stent takılan Libyalı hastada, ani gelişen karın, sırt ve bel ağrıları üzerine yapılan tetkiklerde hayati risk taşıyan Tip 3 aort diseksiyonu tespit edildi. Yapılan tetkiklerde, aort damarının sol kol damarının çıktığı bölgeden başlayarak sol bacak damarına kadar uzanan ciddi bir yırtık olduğu belirlendi. "Tip III aort diseksiyonu" olarak adlandırılan bu hayati tablo, böbrek damarlarına giden kan akımını da azaltarak böbrek yetmezliğine yol açtı. Hasta bu süreçte diyalize alınmak zorunda kaldı. Tedavi amacıyla bir dönem Tunus’ta da izlenen hasta, daha sonra Türkiye’ye getirilerek farklı merkezlerde takip edildi. Şikâyetlerinin medikal tedaviyle gerilememesi üzerine 21 Ekim 2025 tarihinde Acıbadem Kent Hastanesi’ne sevk edilen Abdulkafi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cüneyt Narin ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Parıldar tarafından multidisipliner olarak değerlendirildi. Stentli yapay damar uygulandı Hastaya, yırtılan damarın stabilize edilmesi ve yırtığın beyin damarları gibi hayati bölgelere ilerlemesinin önlenmesi amacıyla kapalı (anjiyografik) yöntemle operasyon planladıklarını belirten Doç. Dr. Narin, şu bilgileri verdi: "Hastamızda hayatı tehdit eden Tip III aort diseksiyonu mevcuttu. Çok şanslıymış. Yırtığın ilerleyerek beyin damarlarını etkileme riski vardı. Geçtiğimiz 23 Ekim’de Prof. Dr. Parıldar ile birlikte girişimsel yöntemle hem yırtığın başladığı bölgeye hem de yırtık nedeniyle kapanan sol böbrek atar damarına stentli yapay damar yerleştirdik. Uygulanan tedaviyle, aort damarındaki anormal kan akışı engellenerek kanın olması gereken damar boşluğundan akması sağlandı. Operasyon öncesinde sırt üstü yatmakta zorlanan, şiddetli karın ve bel ağrıları nedeniyle sürekli eğilmek zorunda kalan hastanın, işlem sonrası ağrıları geçerken, rahatça yürüyebilir ve günlük aktivitelerini sorunsuz şekilde yapabilir hale geldi. Tedavi sürecinde diyetisyen eşliğinde beslenmesi düzenlenen hastamız, haftada üç gün diyaliz programına alındı ve kalp ritim bozukluğu nedeniyle pıhtı önleyici tedavisi planlandı. Genel durumunun düzelmesi üzerine taburcu ettik ve ülkesine uğurladık." 2022 yılında sağlığının bozulduğunu, kalp damarlarından birine stent takıldığını, kalp kasında zayıflık, kol ve bacaklarında ödem olduğunu belirten Abdulkafi ise ülkesine yeniden doğmuş olarak döneceğini belirterek, "Ne oturabiliyor, ne yürüyebiliyordum. Sadece sağ tarafıma sabit yatıyordum. Aorttaki yırtık yaşamımı tehdit ediyordu. Yani her an ölümle burun burunaydım. Öldürmeyen Allah öldürmüyor, çok şanslıymışım. Libya’da bu tedaviler yapılmıyor, keza Tunus’ta da öyle. Ben de tedavi olmak için İzmir’e geldim. Çok çektim ama Acıbadem Kent Hastanesi’nde gördüğüm başarılı tedaviyle şikayetlerimden kurtuldum. Emeği geçen tüm doktorlarıma çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.