EKONOMİ - 01 Aralık 2025 Pazartesi 10:55

Mandadan gelen altın lezzet

A
A
A
Mandadan gelen altın lezzet

Aydın’ın Bozdoğan ilçesinde Ali ve Saniye İrge çiftinin yetiştirdiği halk arasında camız olarak bilinen mandadan elde edilen geleneksel manda kaymağı yoğun emeğe rağmen sınırlı üretimiyle büyük ilgi görürken, kilosu 2 bin TL’ye varan fiyatlardan alıcı buluyor.


Bozdoğan genelinde sayıları yüzü aşan mandalar, hem yüksek besin değeri taşıyan sütleri hem de ilçeye kattığı değer ile dikkat çekiyor. Bölgede yetiştirilen mandalardan elde edilen yoğun kıvamlı ve lezzetli kaymak, özellikle pide ustalarının vazgeçilmezi haline gelmiş durumda. Bozdoğan pidelerinin ün kazanmasında önemli paya sahip olan manda kaymağı, pidelerin üzerine eklenerek lezzeti bir üst noktaya taşıyor. Doğal üretimle elde edilen ve kilosu 2 bin TL’ye kadar alıcı bulan manda kaymağı, hem esnafın hem de vatandaşların yoğun ilgisini görüyor. Yeterli destek ve pazarlama imkanlarının olmamasından yakınan, manda yetiştiriciliğinin hak ettiği değeri görmediğini dile getiren yetiştiriciler bu alanda somut teşviklerin artırılması gerektiğini vurguluyor. İlçede mandaların sunduğu katma değerin yeterince fark edilmediğini belirten yetiştiriciler, doğru adımlar atılması halinde Bozdoğan’ın manda ürünlerinde bir marka haline gelebileceğini ifade ediyor.



"Bu iş sevgisiz yapılmaz"


Çocukluğundan bu yana mandaların içinde büyüdüğünü dile getiren Ali İrge manda yetiştiriciliğinin sabır ve sevgi gerektiren iş olduğunu vurgulayarak, "Bozdoğan’da 100’ün üzerinde manda varlığı var. Bu iş sabır işi, sevmeden yapılacak bir iş değil. Mandaların bakımı ineklere göre daha kolay, ancak kaymak elde etmenin de belirli şartları var. Kaymak yapması için mandaların mutlaka pamuk çekirdeği yemesi lazım. Yemezse fazla kaymak yapmaz. Sütü 4-5 saat kısık ateşte kaynatıyoruz, sonra soğumaya bırakıyoruz. Soğuduktan sonra buzdolabına koyuyoruz, 4-5 saat sonra çıkarıyoruz. Kaymağı normal bıçak ile kesemezsiniz, kesilebilmesi için ince uçlu bir şey olması gerek. Onun için yorgan iğnesiyle kaymağını kesiyoruz. Sonrasında da satış için paketliyoruz" dedi.



"Sahibinden başkası yanına yaklaşamadığı için çalınma riski yok"


Mandaların sahiplerine çok sadık hayvanlar olduklarını belirten İrge, "Sahiplerine çok sadık hayvanlardır. Özellikle kadınlara daha çok bağlanırlar. Yabancı insanı yanına sokmazlar, o yüzden çalınma durumu da olmaz. Boş kaldığında yanına giren adama zarar verebilir. Ana babadan bize alışık oldukları için bizimle sorun yaşamazlar. Mandalar doğu illerinde daha çok ilgi görüyor. Mesela Diyarbakır’da bir manda için 150 bin TL istiyorlar. Onu buraya getirmenin maliyetiyle birlikte 250-300 bin lirayı buluyor. Ama burada 150 bin TL dediğinizde insanlar pahalı buluyor. Oysa bakımı kolay, ne bulursa yer. Diğer hayvanların yemediğini manda yer" diye konuştu.



Kaymağı altın değerinde


Manda kaymağının kilosunun 2 bin TL’ye kadar alıcı bulduğunu söyleyen İrge lokantalara verdiklerinde bu rakamın bin TL’ye düştüğünü belirtti. Manda sütünün de kaymağının da çok değerli olduğunu ifade eden İrge, "Manda kaymağının kilosu 2 bin TL. Lokantaya verdiğinde bu fiyat bin TL. Sütü de aslında çok değerli. Bütün sütlerde mikrop bulunur manda sütünde mikrop olmaz. Sütçüler maalesef sütünü almıyorlar. O yüzden biz de eşe dosta dağıtıyoruz" diye konuştu.



"Destek yok, kooperatif yok"


Manda yetiştiriciliğinde en büyük sorunun destek ve pazarlama olduğunu dile getiren İrge, "Bu hayvanlara sahip çıkan yok. Destekler düzgün verilmiyor. Sütünüzü, yoğurdunuzu satabileceğiniz bir kooperatif yok. Kaymağı da sadece lokantacılar alıyor, ara sıra kendileri yemek isteyen insanlar da oluyor" ifadelerini kullandı.



"Onlar beni ister, başkasına sağım yaptırmazlar"


Saniye İrge ise mandaların özellikle kadınlara olan bağlılığını vurgulayarak, "Rahatsızlığım nedeniyle 3-4 gün çiftliğe gelemedim, o süre boyunca kimseye kendilerini sağdırmamışlar. Eşime bile sağım yaptırmazlar, illa ki beni isterler. Ne istediğini bildikten sonra sorun yaşatmazlar. Yazın göle götürüyoruz, orada serinliyorlar. Pamuk çekirdeği yedikleri için bedenleri yağlı oluyor, bu yüzden akşama kadar suyun içinde yatıyorlar" ifadelerini kullandı.


Ali ve Saniye İrge çifti, doğru destek ve organizasyon sağlanması halinde manda yetiştiriciliğinin hem geleneksel üretimin yaşatılması hem de kırsal kalkınma açısından büyük önem taşıdığını belirtti.



Mandadan gelen altın lezzet

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara HAK-İŞ Başkanı Arslan: "Setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların temel pek çok haklarından mahrum bırakılması bizi üzüyor" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Özellikle 1 buçuk, 2 saat süren dizi sürelerinin aynı zamanda insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. O setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların gerçekten temel pek çok haklarından mahrum bırakılması ve kendilerinin gerçek anlamda bir sendikasının olmaması bizi ciddi şekilde üzüyor" dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla uluslararası alanda gerçekleştirilen ’HAK-İŞ 14’üncü Uluslararası Kısa Film Yarışması’ ödülleri sahiplerini buluyor. Ankara’da bir otelde düzenlenen yarışmanın ödül töreninde, ulusal ve uluslararası kategoride 4 dalda toplam 8 ödül ve ’Sendikacı Gözünden’ kategorilerinde ödüller verildi. Törene, HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan, yarışmacılar, aileleri ve davetliler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören, gün özelinde hazırlanan tanıtım filminin seyredilmesiyle devam etti. Şiir ve balaban dinletisinin ardından açılış konuşmalarına geçildi. "Biz bütün kültür ve sanat alanında yeni şeyler yapmaya çalışıyoruz" Sanat ve kültürün sinemayla, dizilerle sınırlı olmadığını belirten Arslan, "Biz bütün bu kültür ve sanat alanında yeni şeyler yapmaya çalışıyoruz. 50’nci yılımız etkinliğinden bir tanesi Türkiye’nin gerçekten hepimizin tanıdığı, gurur duyduğu büyük sanatçılarımızın birer tane eserini Ankara’da Resim Heykel Müzesi’nde sergiledik ve o eserlerin satışını ressamlarımız Filistinlilere bağış olarak gerçekleştirdi. Resim yarışmalarımızdan başlayarak ebru sanatını tekrar ihya etmek, özellikle meddah diplemeleriyle ilgili unutulmuş sanatlarımızı yeniden toplumla buluşturma çabalarımız daha birçok çalışmalarımızla beraber HAK-İŞ, kültür ve sanat alanında da yeni damarları açmaya devam edecek. Sizlerden desteğimiz bizi bu konuda daha çok teşvik etmeniz, bu konudaki çalışmalarımıza destek olmanız ve bu işin sendikacılığımızın o temel kurallarından bir tanesi olduğunu da sizin de inanmanızı, bize de inandırmanızı istiyoruz. Özellikle Emek Hareketi’nin bir temsilcisi olarak sinema ve dizi sanatçılarının özellikle mevzuat açısından, örgütlenme açısından, sendikalaşma açısından da kendilerine her türlü desteği katkıyı vereceğimizi buradan ilan etmek istiyoruz" diye konuştu. "Setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların temel pek çok haklarından mahrum bırakılması bizi üzüyor" Dizi konusunda Türkiye’nin, dünyanın pek çok ülkesine ihracat yaptığını dile getiren Arslan, "Dizide görev alan emekçilerin, oyuncuların ve bu konuda gerçekten alın teri akıtan insanların haklarının aynı ölçüde korunmadığını görüyoruz. Özellikle 1 buçuk, 2 saat süren dizi sürelerinin aynı zamanda insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. O setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların gerçekten temel pek çok haklarından mahrum bırakılması ve kendilerinin gerçek anlamda bir sendikasının olmaması bizi ciddi şekilde üzüyor. Bir başka sorun toplumumuzu ne yazık ki bu uzun dizi saatleri başka bir noktaya taşıyor. Bunun tedbirlerin alınması gerekiyor" şeklinde konuştu. Arslan, konuşmasında Mevlana’nın pergel metaforuna atıf yaparak sendikal anlayışlarını anlattı. Pergelin sabit ayağı gibi değerlerine, inancına ve medeniyetine bağlı durduklarını, diğer ayağıyla ise tüm dünyaya açık, evrensel bir sendikal perspektif benimsediklerini ifade etti. HAK-İŞ’in hem milli duruşu hem de evrensel sendikal ilkeleri birlikte taşıyan bir hareket olduğunu vurgulayan Arslan, kuruluş felsefelerinden ve emek mücadelesine kattıkları ilkelerden vazgeçmeden yollarına devam edeceklerini kaydetti. Ödül alacak sanatçıların yanı sıra televizyon dizilerindeki oyunculuklarıyla tanınan, dizi ve sinema filmleri oyuncuları Arzu Balkan, Hakan Boyav, Koray Karaca, Zeynep Aytem, Fatih Küçük, Dursun Ali Erzincanlı ve Melahat Abbasova katılacak. Sanatçılara "Emeğe Saygı" plaketi takdim edilecek.