EKONOMİ - 05 Ağustos 2021 Perşembe 15:38

Üzüm rekoltesi sun’i zekâ ile ölçülüyor

A
A
A
Üzüm rekoltesi sun’i zekâ ile ölçülüyor

Balıkesir’in Bandırma ilçesinde bulunan bir üzüm bağında ilk kez sun’i zekâ teknolojisi kullanılarak rekolte ölçümü yapıldı.

Balıkesir’in Bandırma ilçesinde bulunan bir üzüm bağında ilk kez sun’i zekâ teknolojisi kullanılarak rekolte ölçümü yapıldı.


Bandırma’nın Yeni Ziraatli kırsal mahallesinde Recep Durmaz’a ait üzüm bağında ilk kez sun’i zekâ teknolojisi ile rekolte ölçümü gerçekleştirildi. 40 dönümden oluşan üzüm bağında "meyvesayar" adlı bilgisayar programı aracılığıyla ve drone ile yapılan rekolte ölçümü hakkında bilgi veren Tarsens Kurucusu ve Müdürü Celil Serhan Tezcan, "Meyvesayar projemizi tanıtmak için toplandık. Bağlarda meyve ve sürgün sayımı, yaprakların meyveleri ne kadar kapatıp kapatmadığını, ki bu güneş yanıkları için gerekli bir çalışma, ölçmek mümkün. Şu anda dünyanın en eski şarap firmalarından birine bu projeyi sattık. Bu bizim uluslararası ilk satışımızdı. 7 aydır sistemi kullanıyorlar. Hassaslık 400 kat arttı. Sıra üzerine sayım doğruluğumuz ise yüzde 99,5 seviyesinde. Dolayısıyla eski sisteme göre bizim sistemimiz yaklaşık 30-40 bin kat doğru sonuç vermiş oluyor. Biz burada insan gücü ile 2 ayda yapılabilecek bir işlemi bağı dolaşırken bir kaç dakikada yapar hale geldik" dedi.


Kırsaldaki nüfus 50 yaşın üzerinde


Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi A.Ş. Genel Müdürü ve Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Dr. Mustafa Cem Aldağ ise, artan dünya nüfusu ve kırsalda yaşayan insanların tarımdan uzaklaşması yüzünden her geçen gün tarımda teknolojinin öneminin arttığını ifade ederek, "Günümüzün en büyük sorunlarından biri ne yazık ki artık kırsalda yaşayan insanların tarımdan uzaklaşması. İstatistiklere bakıldığında köylerde yaşayan nüfus genelde 50 yaşın üzerinde. Nüfusumuzun giderek arttığını düşünürsek gıda hayati önemini artırarak korumakta. Bu anlamda da biz makineleri ve yeni teknolojileri hayatın içerisine daha çok katmak zorundayız. Bandırma’da bir girişimci tarafından kurulmuş olan Tarsens firması ile birlikte yapay zeka destekli bir rekolte tahmin sistemi geliştirdik. Bu sayede daha kısa sürede rekolte tahmini yapılıyor. İnsan faktörünün hatalarını ortadan kaldırıyoruz" dedi.


Yeni Ziraatli Muhtarı Murat Özhan da köylerinde ilk kez böyle bir uygulama gerçekleştirildiğini ve artık hayatımızın her alanında olan bilgisayarların tarımda da aktif bir şekilde kullanılmasından ötürü memnun olduklarını ifade etti.


Üzüm bağının sahibi olan Recep Durmaz ise yaptığı açıklamada, "8 yıldır bu işi yapıyorum. 4 çeşit ürünüm var burada. Başka işlere benzemiyor. Bu bölgede üzüm yetiştiriciliği yapılmadığı için ilk zamanlarda çok zahmet çektik. Bir firmadan geldiler onlar sayesinde rahatladık. Bu sene verimden ve kaliteden memnunuz. Hepsi iyi gidiyor. 40 dönüm bir alan burası. 6 bin kök asma var. Bu sene 70-80 ton ürün çıkar buradan. Fiyatlar da iyi duruyor. Ama önümüzdeki sene ne olur bilinmez. Hasada 15 gün var. Ürünlerde boşluk oluşmasın diye bekliyoruz" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bursa uçağında hayatını kaybedenlerin yakınlarından yürek burkan istek Bundan tam 50 yıl önce İzmir-İstanbul seferini yaparken Marmara Denizi’ne düşen ve enkazına bugüne kadar ulaşılamayan "Bursa" adlı uçağın enkazının bir YouTuber tarafından görüntülenmesi, kazada yakınlarını kaybeden aileler için umut ışığı oldu. İzmir - İstanbul seferini yapan Bursa isimli uçak 1975 yılında inişe geçtiği esnada Marmara denizine düştü. 42 kişinin hayatını kaybettiği facianın ardından 50 yıl geçmesine rağmen sadece 5 kişinin cansız bedenine ulaşılabilmişti. Aileler, cenazelerine kavuşma ve bir anıt mezar talebiyle yetkililere seslendi. Kule Hatası İddiaları ve 50 Yıllık Ulaşılmazlık 1975 yılında yaşanan trajedide, inişe hazırlanan Bursa uçağı, pistteki başka bir uçak nedeniyle pas geçmek zorunda kalmış ve Marmara Denizi’ne düşmüştü. Uçakta kayıtlı 41 yolcu ve kayıtsız 1 yaşındaki kızıyla birlikte toplam 42 kişi bulunuyordu. Dönemin zorlu şartları ve derinlik nedeniyle enkazına ulaşılamayan kaza, yarım asırdır Türkiye’nin çözülemeyen sırlarından biri olarak kaldı. Geçtiğimiz günlerde YouTuber Nedim Kuru tarafından enkazın yeri ve parçalarının görüntülenmesi, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından haberleştirilerek büyük yankı uyandırdı. Eşini Kaybeden Zehra Nebioğlu: "Felç Geçirdim, Tek Dileğim Eşime Ulaşmak" Kazada hayatını kaybeden, dönemin Malatya Belediye Başkanının oğlu ve iş insanı Bedir Nebioğlu’nun yakınları, yaşadıkları büyük acıyı anlattı. Eşi Bedir Nebioğlu’nu kaybeden Zehra Nebioğlu, eşinin kendilerini özlediği için bir gün erken geldiğini ve acı haberi öğrendiğinde felç geçirdiğini dile getirdi. Zehra Nebioğlu, yaşadığı acı dolu günlerden bahsederek "Eşim İzmir’e gitti. Bizi özlediği için bir gün önce geldi. Gece yatıyordum. Herkes toplanmış. Benim kapılarımı kapatmış. Uyandım. Herkesin bana bakıyor. Denize düştü dediler. Çok güzel yüzüyordu (eşim). Fakat bu olmadı. Ben felç geçirdim. İnşallah ben ölmeden o da gelse dedim. DNA yapılır. Kızım var onun DNA örneği alınır. Çıksın. Çok istiyorum. Orda çok ağlayacağım ama bir taraftan da sevineceğim. Nebioğlu, o dönem açmak istediği davanın ise "yaşa, işe para veriyorlar" denilerek engellendiğini ve sembolik bir paranın bölüşülerek verildiğini belirtti" dedi. Kızı Banu Nebioğlu’nun Tek İsteği: Bir Baba Mezarı Kaza anında henüz 3 yaşında olan ve babasını hiç hatırlamayan Banu Nebioğlu, artık 53 yaşında olmasına rağmen babasına bir mezar dahi yapamamış olmanın derin üzüntüsünü yaşıyor. Aktif bir iş insanı ve Malatyaspor Başkanı olan babası Bedir Nebioğlu’nun, ailesine sürpriz yapmak için uçak biletini 1 saat öne çektiğini ve bunun felakete yol açtığını söyledi Banu Nebioğlu, 50 yıllık acısını anlatırken "Ben babamı kaybettiğimde 3 yaşındaydım. Şu an 53 yaşındayım. Olayın üzerinden 50 sene geçti. Ama sanki cenazeyi görmediğimiz için inanamıyorsunuz. Biz cenazemizi yıkayıp kefenleyip toprağa koyamadık. Benim araştırmalarıma göre baştan sona kule hatası var. Çok çok derinde olması bizim lehimize bir şey. Çünkü derinleştikçe oradaki suyun soğukluğu arttıkça bence kemikler, yok olmuyor. Herkesin cenazesinin bulunabileceğini düşünüyorum. Banu Nebioğlu en büyük isteğinin anıt mezar yapılması olduğunu belirterek "Bizim isteğimiz bir anıt mezarımızın olmasını istiyorum. Ben babamı hiç tanımadım. Hiç kokusunu, sesini hiç hatırlamıyorum. Tanımadığım bir adamı her gün resminden seviyorum. Resmiyle konuşuyorum. Anıt mezarı neden olmasın. Cenazelerimize ulaşılsın. Bir anıt mezarımızı olsun istiyoruz" dedi. (SB-
Ankara Ankara Valiliği: "Kimsesizlerin Kimsesi Olma Projesi kararlılıkla devam ediyor" Ankara Valiliği, evsiz ve kimsesiz vatandaşların korunması, insan onuruna yakışır yaşam koşullarına erişiminin sağlanması ve toplumsal hayata yeniden kazandırılması amacıyla "Kimsesizlerin Kimsesi Olma Projesi"nin kararlılıkla ve aralıksız devam ettiğini açıkladı. Ankara Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, "Devletimizin sosyal devlet anlayışı doğrultusunda; evsiz ve kimsesiz vatandaşlarımızın korunması, insan onuruna yakışır yaşam koşullarına erişiminin sağlanması ve toplumsal hayata yeniden kazandırılması amacıyla yürütülen çalışmalar kararlılıkla ve aralıksız biçimde sürdürülmektedir. Bu anlayışın sahadaki en güçlü yansımalarından biri olan ’Kimsesizlerin Kimsesi Olma Projesi’, Valiliğimiz, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığımız tarafından 2010 yılından bu yana Ankara genelinde kesintisiz olarak uygulanmaktadır. Proje ile, sokakta yaşayan vatandaşlarımızın güvenli barınma imkanlarına erişimi sağlanırken; geçici çözümlerle yetinilmeyerek kalıcı ve sürdürülebilir sosyal destek mekanizmaları devreye alınmaktadır. Her yıl kış döneminde titizlikle yürütülen proje kapsamında; barınma, beslenme, kişisel bakım ve temizlik hizmetleri sunulmakta, yaşlı, engelli ve hasta bireyler uygun bakım ve rehabilitasyon kuruluşlarına yönlendirilmektedir. Çalışabilir durumda olan vatandaşlarımızın ise sağlık hizmetlerine erişimi sağlanmakta, istihdama katılımlarını destekleyici adımlar atılmaktadır. Yıllar içerisinde proje kapsamından faydalanan kişi sayılarında süreklilik sağlanmış; pandemi süreci dâhil olmak üzere tüm olağanüstü koşullarda dahi devletimizin sosyal hizmet kapasitesi kesintisiz şekilde sürdürülmüştür. Bu süreçte Valiliğimiz hiçbir vatandaşını yalnız bırakmamış; zor zamanlarda da devletin şefkatli yüzünü sahada güçlü biçimde hissettirmiştir. Son 7 yılda toplam 5236 vatandaşımıza bu proje kapsamında hizmet verilmiştir" denildi. "Halihazırda sözleşme imzalanan 3 otelde 293 vatandaşımız barındırılmaktadır" Açıklamada, "2025-2026 kış dönemi uygulaması 01 Kasım 2025 tarihinde başlatılmış olup, halihazırda sözleşme imzalanan 3 otelde 293 vatandaşımız barındırılmaktadır. Bu vatandaşlarımıza üç öğün sıcak yemek, temizlik ve berber hizmeti ile diğer günlük ihtiyaçları karşılanmaktadır. Ayrıca proje kapsamında görev yapan saha ekiplerince her gün akşam saatlerinde Ankara genelinde düzenli taramalar yapılmakta; metruk alanlar, parklar ve AŞTİ başta olmak üzere yoğun kullanım alanlarında tespit edilen kimsesiz vatandaşlarımızla birebir görüşmeler gerçekleştirilerek kendi rızaları ve gönüllülük esası çerçevesinde barınma hizmetlerinden faydalanmaları sağlanmaktadır. Son günlerde bazı basın yayın organlarında yer alan, Ankara Şehirlerarası Terminal İşletmesi’nde (AŞTİ) çok sayıda evsiz vatandaşımızın barındığına yönelik iddialar abartılı olup; gerçeği yansıtmamaktadır. Valiliğimiz koordinesinde düzenli olarak yürütülen denetimler kapsamında; 15.12.2025 ve daha sonraki günlerde terminalde gerçekleştirilen tarama faaliyetleri neticesinde, bahse konu yerde kaldığı tespit edilen 10 vatandaşımızla görüşülerek kendilerine konaklama hizmeti sağlananacağı belirtilmiştir. Sunulan barınma imkânını kabul eden 5 vatandaşımız otele yerleştirilmiştir. Buna karşın, sunulan hizmetten yararlanmak istemediklerini beyan ederek memleketlerine geri dönmek isteyenlere yol giderleri ve diğer ihtiyaçları karşılanmış olup, israrla terminalde kalmayı tercih eden 3 vatandaşımızın durumları ise ekiplerimizce yakından takip edilmektedir. Valiliğimizce "Kimsesizlerin Kimsesi Olma Projesi" kapsamında, devletimizin koruyucu, kuşatıcı ve sosyal niteliği sahada somut bir şekilde hayata geçirilmektedir. Herkesin devlet güvencesi altında olduğunun açık bir göstergesi olan çalışmalar güçlü ve kararlı bir şekilde sürdürülecektir" ifadelerine yer verildi.