EĞİTİM - 07 Nisan 2018 Cumartesi 14:11

‘Çeşm-i Cihan Sohbetleri’nde ‘Mefhum’ anlatıldı

A
A
A
‘Çeşm-i Cihan Sohbetleri’nde ‘Mefhum’ anlatıldı

Bartın Üniversitesi geleneksel ‘Çeşm-i Cihan Sohbetleri’nin dördüncüsü Prof.

Bartın Üniversitesi geleneksel ‘Çeşm-i Cihan Sohbetleri’nin dördüncüsü Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu’nun verdiği “Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek” adlı konferansla gerçekleştirildi.


Bartın Üniversitesi ‘Çeşm-i Cihan Sohbetleri’ kapsamında “Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek, İslam-Türk Felsefe-Bilim Tarihi Üzerine Değiniler” adlı konferans gerçekleştirildi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, Çem-i Cihan Sohbetleri ile bilimsel, sosyal ve kültürel zenginliğimiz konusunda farkındalığı artırmayı amaçladıklarını belirterek, “Üniversite olarak başlattığımız etkinlik serileriyle bir yandan öğrencilerimizin akademik anlamda gelişimlerine katkı sağlarken, diğer yandan şehrimizi bir bilim ve kültür şehri olmasına katkı sunmak gayretindeyiz” dedi.



“Ülkemizin geldiği nokta Batı merkezli bir gelişim seyrinin sonucu değildir”


Gerçekleştirilen etkinliklerde geçmişi yâd etmenin yanında geleceğe dair sözlerin de söylenmesinin önemli olduğuna değinen Rektör Uzun, “Medeniyet dairemizde süreç boyunca yaşanan zihni ve ameli faaliyetlerin evrensel anlamda bilimsel ilkelerin oluşmasına yaptığı katkıları bilirsek entelektüel bağlamda yerlilik anlayışını da yakalamış oluruz. İtikadi anlamda gücü ve değişmezliği temsil eden “sabitlikle”, tarihsel bağlam, coğrafya gibi “değişken” etkenlerin sentezi olan süreçte bugün geldiğimiz noktayı anlayabilmek için bilim tarihini de iyi bilmek gerekir. Unutulmamalıdır ki bilimsel anlamda bugün geldiğimiz nokta, yalnızca Batı merkezli bir gelişim seyrinin sonucu değildir. Nesnel bilginin ortaya çıkma, yayılma ve kullanılma koşullarını, Rönesans milatlı bir odakla açıklamaya çalışmak kökleri çok eskilere dayanan zihinsel işleyiş sürecini ihmal etmek, bilimin evrenselliğini kesintiye uğratmak demektir” dedi.



“Türk-İslam medeniyeti felsefemize ve bilimimize yaptığı katkıları unutmamalıyız”


Konuşmasında Türk-İslam medeniyetlerinin bilim ve felsefe dünyamıza yaptığı katkılarından da bahseden Rektör Uzun, “Bir medeniyet dairesinde üretilmiş felsefi ve bilimsel değerlerin bütün dünyayı ilgilendiren bir yanı olduğu, bilimsel tekâmül sürecine katkılar sunduğu unutulmamalıdır. Her medeniyetin, toplumun hatta bireyin yürüttüğü entelektüel faaliyet, insanlık tarihinin bir parçasıdır. Tam da bu noktada değerlerimizin kıymetini, Türk-İslam medeniyetinin bilimsel ve felsefi anlamda insanlık tarihine yaptığı katkılar bağlamında düşünerek yeniden hatırlayabiliriz. Bugün Fizik, matematik, kimya, felsefe gibi disiplinlerin ortaya çıkardığı dünya tasavvuruna Türk-İslam medeniyetinin yaptığı katkıları unutmamak gerekir” diye konuştu.



“Ağzımızdan çıkan ve kulağımızdan gelen sözcükleri doğru anlamlandırmalıyız”


Ardından geçilen konferansta İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu “Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek” başlıklı konuşmasını yaptı.


Fazlıoğlu, ‘anlam’ ile ilgili örnekler üzerinden verdiği bilgilerde “Biz ses ile konuşuyoruz. Bu ses kulaktan girdikten sonra anlama dönüşüyor. Ağzımızdan çıkan sözcüklerin bize neyi getirdiğini iyi tespit etmek gerekiyor. Bunun yanında bize gelen sözcüklerin bizim için önemini de iyi tespit etmek lazım. Günümüzde insanların yaşadığı düşünce ayrılıkları ve çatışmalar işte bu sözcüklerin tasavvur edilişinden kaynaklanıyor. Yani taş sözcüğüyle bütünleşik olarak zihnimizde canlanan resim başka biri tarafından farklı tasavvur ediliyorsa, o zaman kavga ediyoruz. Bu doğrultuda anlamak ve bunu doğru anlamlandırmak çok önemlidir.” şeklinde konuştu.



“Anlamak için ‘anı’ olması gerekiyor”


İnsanların tasavvurlarında ‘anı’ların önemli olduğu vurgusunu yapan Fazlıoğlu, “Türkçe’de anlamak kelimesi ‘anı’dan geliyor. Anlamak kelimesi geçmişe yönelik bir durumdur. Bir insanın bir şeyi anlayabilmesi için anılarının olması gerekiyor. Hafızanız yoksa anlayamazsanız. Hafızanız ne kadar derinse o kadar daha iyi anlıyoruz. Türkçe’de maalesef ‘hafıza’ kelimesini ‘bellek’ kelimesinin karşılığı olarak kullanıyoruz. Bilişsel Psikolojide bellek için ‘hayal hane’ ve ‘hafıza’ tanımları kullanılıyor. Hayal hane, resim olarak tabir edeceğimiz bir durumdur. Hafıza dediğimiz şey ise anı/anlam depolayan bir bellektir. Bizim sorunumuz işte bu hafıza dediğimiz bellekle ilgilidir. Mehmet Genç hocamızın değimiyle ‘Bu konuda bir bunama durumundayız” ifadelerini kullandı.



“Mustafa Kemal Atatürk’ün medeniyet perspektifi İslam Medeniyetidir”


Fazlıoğlu, 1774 yılındaki Küçük Kaynarca’dan itibaren Kurtuluş Savaşı’na kadar geçen döneme de atıfta bulunarak “O zamanlar başımıza gelenler, gündüzün başına gelse gece olurdu.” dedi.


İstiklal Harbi ve sonraki dönemden örnekler veren Fazlıoğlu, şu şekilde devam etti:


“Özellikle İstiklal Harbinde çok büyük sıkıntılar yaşadık, bunların hepsini biliyorum. O dönemde Mustafa Kemal Atatürk çok ilginç bir şey yapıyor. Liseleri geziyor ve lisenin birinde bir gençle karşılaşıyor. Ona sorular soruyor en son ‘Ne olacaksın diyor’ gence. O da su mühendisi olacağım deyince, ‘hayır diyor sen bilim tarihçisi olacaksın.’ Ülke 7 düvelle savaşmış, büyük bir yıkımdan çıkmış, ancak böyle bir talep var. Daha sonra ailesiyle konuşularak, ikna ediliyor ve Harvard’a gidiyor. Burada doktorasını yapıyor ve şu anda 5 liraların üzerinde resmi var. Bu kişi, Aydın Sayılı, Mustafa Kemal Atatürk’ün istediği bir konuyu ‘İslam Medeniyetini çalışıyor.’ Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün medeniyet perspektifi İslam Medeniyetidir. Çünkü Türk Milleti’nin medeniyet kimliğini İslam Medeniyetiyle kazandığını çok iyi biliyor. O dönemde aydınlanma düşüncesi hakim bir konumdaydı ve Mustafa Kemal Atatürk bunu çok iyi biliyordu. Medeni milletlerin bulunduğu masada oturabilmek için bilime ve teknolojiye katkının olması talep ediliyordu.”



“Mensubiyeti olmayanın, mesuliyeti olmaz”


Fazlıoğlu, insanların mesuliyetinin olması için mensubiyetinin de olması gerektiğini kaydederek “Ülkemiz topraklarında heykeli dikilecek ve baş üstünde taşınacak birçok insan vardır. Ancak bunları kimse bilmiyor. İşte hafıza dediğim şey budur. Biz bunları hatırlamadığımız zaman bunamış oluyoruz. Ben otursam sabaha kadar burada size bu isimleri sayabilirim. Başka kültürlerde olsa bu adamları el üstünde, baş üstünde tutarlar. Biz de ise sadece siyasi kahramanlar var. Ama gerçekten Türkiye’de uluslararası alanda bizleri çok iyi temsil edecek, çok iyi bilim adamları var. Biz bu insanları çocuklarımıza bir kültür olarak ilkokuldan başlayarak öğretmemiz lazım. Bu örnekleri gençlerimize sunmamız lazım. Yoksa iyi futbol oynayan birine ‘Sen Maradona gibi oynuyorsun’ demekle bu işler yürümez. Sonra bu gençler değerlerine hiç bağlı değil deyip, dövünürüz. Ama bir şey vermeden bu dövünmenin bir anlamı yok. Senin bütün örneklerin başka kültürlere aitse, sen bu mesuliyeti ve mensubiyeti nasıl beklersin. Mensubiyeti olmayanın, mesuliyeti olmaz” diye konuştu.



“Ortak mirası kullanarak ilerleme göstermeliyiz”


Ayrım göstermeden dünyadaki ortak mirastan yararlanması gerektiğinin de altını çizen Fazlıoğlu, “Düşünce tarihi, bilim tarihi, felsefe tarihi ve diğerleri insanların ortak bir mirasıdır. Bizim atalarımız bunları yaparken, nasıl ki bu ortak mirastan yararlanmışsa biz de aynı şekilde yapabiliriz. Sadece bize rakip olacak insanları ya da konuları ele alarak ve diğerlerini görmezden gelerek bir ilerleme sağlayamazsınız. İlerleme gösteren kültürlere baktığımızda hiçbir milletin ilmini ve bilimini görmezden gelmeden ele aldıklarını görürüz. Bunu yapmazsak tarih, tarih olmaz. Düşünce tarihi ve bilim tarihi bir yarış değildir. Biz de bunların hepsini dikkate almalıyız” şeklinde konuştu.


Konferans, karşılıklı soru ve cevapların almasının ardından son buldu.


Etkinliğe Bartın Cumhuriyet Başsavcısı Adnan Tosun, İl Emniyet Müdürü Ogün Vural, il müdürleri, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde Şehirdeki sorunlara yapay zeka ile çözüm ürettiler Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi ve Niğde Teknopark iş birliğinde düzenlenen "HackNiğde Geleceğin Çözümleri Hackathan" genç yetenekleri bir araya getirdi. 27-28 Nisan tarihlerinde Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Şehit Ömer Halisdemir Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Geleceğin Çözümleri Hackathan’unda yazılım alanına ilgi duyan gençler, şehir teması ile 24 saati aşkın sürede projelerini geliştirerek seçici kurula sundular. 24 takım ve 85 yarışmacının katıldığı yapay zeka yazılım yarışmasında şehirde önce bir sorun belirleyen gençler, ardından bu soruna yapay zeka destekli çözüm projesi geliştirdi. Ödül töreninde konuşan Niğde Valisi Cahit Çelik, "Bugün üç takıma ödül vereceğiz ama kazanan aslında programa katılan tüm takımlar. Sadece şehirlerle ilgili değil, yapay zekanın etki ettiği birçok alan var. Güvenlikten eğitime, sağlığa kadar artık dijitalleşme ile birlikte yapay zeka her alanda var. Bu anlamda gençlerimizin geliştirdiği her projede ülkemiz kazanacak. Bugün gururla söylüyoruz ki Türkiye havacılık anlamında altın yıllarını yaşıyor ve sizler gibi on sene önce, 20 sene önce kendisini bu işe adayan kişilerin sayesinde yaşıyor. İnşallah sizlerin de çabaları, katkıları ile ülkemizi daha ileri taşıyacak" dedi. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Hasan Uslu ise katılımcılara teşekkür ederek, üniversitelerinin siber güvenlik ve yapay zeka alanında fakülte açacak altı üniversiteden birisi olduğunu ifade etti. Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi Genel Koordinatörü ve Savunma Sanayi Müşaviri Alpaslan Kesici ise genç mühendislerin projeleri ile önemli ürünlerin ortaya çıktığını söyledi. Kesici, "Savunma sanayii alanında ülkemiz bu coğrafyada zoru başardı. Şu an savunma sanayii alanında bir marka değeri, patenti olan ve dünyada devler ligi içinde önemli başarılar elde eden bir ülke olarak şu anda karşınızdayız. Kaan uçağımızın prototipini uçurduk, tanklarımız, sihalarımız var ve elektronik harp anlamında da çok iyi bir yerdeyiz. Savunma sanayiinde bu ülke sizler gibi gençlere güvenerek, inanarak aslında bu işi başardı. Bilişim ve güvenlik sistemi alanında da ülkemizin genç mühendisleri inşallah bunu başaracak, emin adımlarla ilerliyoruz. Harikulade ürünlerimiz ortaya çıkmaya başladı. Yakında sizler de kendi bilişim sistemlerinizde kullanıyor olacaksınız ve bunu birlikte yine taçlandıracağız, dünya markası haline getireceğiz" diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından HackNiğde Geleceğin Çözümleri Hackathan’unun kazananları belli oldu. Çukur Takip Sistemi projesi ile Ehl-i Hack takımı birinci, PatiNet projesi ile YeniCherry takımı ikinci, SSW projesi ile ByteBenders takımı üçüncü oldu. Jüri Özel Ödülü’nü ise Gezdir projesi ile Team EMKA takımı kazandı.
Ankara YTP lideri Yılmaz: “AK Parti iktidarda, CHP belediyelerde yıpranır” Yeni Türkiye Partisi (YTP) Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz, 2028 Genel Seçimleri’ne kadar kimsenin erken seçim beklememesi gerektiğini vurgulayarak, “AK Parti iktidarda, CHP belediyelerde yıpranır. Bu millet tarumar olur. ’Bizi kurtaracak biri yok mu?’ der” dedi. Yılmaz, Nejat Uygur Tiyatro ve Konferans Salonu’nda düzenlenen partisinin İl ve İlçe Başkanları 2’nci İstişare Toplantısı’na katıldı. Burada konuşan Yılmaz, 2028 Genel Seçimleri’ne kadar kimsenin erken seçim beklememesi gerektiğini ifade ederek, “Bu şartlar altında erken seçim olmaz. AK Parti iktidarda, CHP belediyelerde yıpranır. Bu millet tarumar olur. ’Bizi kurtaracak biri yok mu?’ der. O kadar ağır travmaların neticesiyle olacak işler bunlar. Büyük bir savaş var. Bir taraftan İran-İsrail, bir taraftan Çin, ABD’yi yok etmek istiyor. ABD bizi yok etmek istiyor. Rusya bizden toprak kopartmak istiyor. Batı, Kürt kardeşlerimizin içerisine soktuğu Ermeni unsurlarla kendi nüfusları yetmediği için Kürt kardeşlerimizi kullanarak Kürdistan projesi hayali kuruyor” değerlendirmesinde bulundu. Yılmaz, Türkiye şehirlerinin güvenlik altında olduğuna inanmadığını dile getirerek, “Bize bu konuda siyasetin diğer alanlarındaki gibi yalan söylendiyse bu Haçlı zihniyeti bizi tarumar etmeden gitmez” dedi. “AK Parti her iktidar döneminde bir Türkiye yemiş” AK Parti hükümetinin 21 yıllık dönemde yaklaşık 3 trilyon dolar vergi aldığını belirten Yılmaz, Türkiye’nin Gayrisafi Milli Hasılası’nın 800 milyar dolar olduğunu ifade ederek, “4 tane Türkiye eder. Bugün bütün varlıklarımızı satsak bizim ederimiz 800 milyar dolar. Bunlar her iktidar döneminde bir Türkiye yemiş” dedi.
Konya Polis memuru mesai sırasında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti Konya’nın Akşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli 29 yıllık polis memuru, mesai sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybettti. Akşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Ender Duran, dün akşam saatlerinde görev başında emniyet müdürlüğü bahçesinde aniden fenalaşıp yere yığıldı. Mesai arkadaşları tarafından çağrılan ambulansla Akşehir Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Duran’ın kalp krizi geçirdiği anlaşıldı. Polis memur Ender Duran, doktorların tüm müdahalesine rağmen hayatını kaybetti. Duran için Akşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü bahçesinde tören düzenlendi. Törene Duran’ın ailesi, Konya İl Emniyet Müdürü Mahmut Karabulut, Akşehir Kaymakamı Mehmet Özel, Garnizon Komutanı Albay Tolga Yuvalı, Konya İl Jandarma Komutan Yardımcısı Albay Uğur Yıldırım, Akşehir Cumhuriyet Başsavcısı Abdülhamit Durgut, Akşehir Emniyet Müdürü Erdinç İnce, İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Muhammet Fazlı Cavlı, Akşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Cevat Nuri Bozoğlu, AK Parti İlçe Başkanı Muammer Sağlam ve mesai arkadaşları katıldı. Ender Duran’ın cenazesi, törenin ardından defnedilmek üzere memleketi Ordu’ya gönderildi. Polis memuru Ender Duran’ın 29 Nisan Pazartesi günü öğle namazını müteakip Ordu’nun Perşembe ilçesine bağlı Çaytepe köyünde defnedileceği öğrenildi.