EĞİTİM - 06 Mayıs 2021 Perşembe 01:25

Bartın Üniversitesi’nde Turuncu Bayrak sayısı 8’e çıktı

A
A
A
Bartın Üniversitesi’nde Turuncu Bayrak sayısı 8’e çıktı

Bartın Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen Engelsiz Erişim Ödül Töreni’nde 2 ödül daha alarak Turuncu Bayrak (Mekânda Erişilebilirlik) sayısını 8’e çıkardı.

Bartın Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen Engelsiz Erişim Ödül Töreni’nde 2 ödül daha alarak Turuncu Bayrak (Mekânda Erişilebilirlik) sayısını 8’e çıkardı.


Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) “Öğrenci Dostu Yeni YÖK” anlayışıyla, özel yaklaşım gerektiren öğrencilerin eğitim-öğretim faaliyetleriyle birlikte sosyal ve kültürel etkinliklere rahat katılımlarını sağlamak hedefiyle üniversiteleri teşvik etmeye devam ediyor. Bu kapsamda Engelsiz Üniversite Ödülleri için üniversitelerden yapılan başvurular sonrasında gerçekleştirilen titiz değerlendirmelerle ‘Engelsiz Üniversite Bayrakları’ sahiplerini buldu. Turuncu, yeşil ve mavi olmak üzere üç alandaki ödüller, çevrimiçi törende üniversitelere verildi.


Bartın Üniversitesi’nde iki yeni alana daha ödül verildi


114 üniversiteden farklı kategorilerde 837 başvuru yapıldığı “2021 Yılı Engelsiz Üniversite Ödülleri”nde Bartın Üniversitesi, 2 ödül daha almayı başardı. Böylece Bartın Üniversitesi Kutlubey Yerleşkesi’nde yer alan Edebiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Fen Fakültesi, İslami İlimler Fakültesi, Mühendislik, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi ile Spor Bilimleri Fakültesi’nin ardından öğrencilerin sık kullanım alanlarından Kütüphane ve Yemekhane binaları da ‘Turuncu Bayrak’ almaya hak kazandı.


Bakan Yanık: “Hayallerinin önündeki engelleri kaldırmak öncelikli hedefimiz”


Çevrimiçi olarak gerçekleştirilen 2021 Yılı Engelsiz Üniversite Ödül Töreni’nde konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, engelli bireylerin hayallerinin önündeki engelleri kaldırmanın öncelikli hedefleri olduğunu ifade etti.


Bakan Yanık, “YÖK tarafından 2018 yılında başlatılan ve 41 üniversiteye verilen ‘Engelsiz Program Nişanı’ uygulamasında sayının geçen yıl 116’ya yükselmesini takdirle karşılamaktayım. 2023 hedefleri doğrultusunda, inşallah bu nişanı almayan üniversitemizin kalmayacağına yürekten inanıyorum. Türkiye’yi örnek ülke haline getirebilmek için hayallerin önündeki engelleri kaldırmalıyız. Zira, engellilerin hayatını kolaylaştırmak için başlattığımız her hizmet, her proje onlar için başarı, sevinç ve mutluluk kaynağı haline geliyor. Bu duyguyu onlarla birlikte yaşamaktan, paylaşmaktan daha güzel bir şey olamaz. Çünkü yaşamak birlikte güzeldir. Biz bu mottoyu, bütün çalışmalarımızda hâkim kılmaya çalışıyoruz. Üniversitelerimiz de özgün çalışmalarıyla bu sözü çok daha anlamlı hale getirdi.” dedi.


Başkan Saraç: “’Engelsiz Erişim’ ve ‘Engelsiz Eğitim’ başlıkları altında çalışmalar yapıyoruz”


Törende konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç ise “Engelsiz Erişim” yılı olarak kabul edilen 2016-2017 eğitim öğretim yılından bu yana yükseköğretim kurumlarında engelli bireylerin bütün mekânlara erişimleri konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla çalıştaylar düzenlendiklerini söyledi.


Yükseköğretimde ilk kez lisansüstü eğitimde Türk İşaret Dili Tercümanlığı Tezli/Tezsiz Yüksek Lisans Programları ile doktora programı açıldığını ifade eden Başkan Saraç, “YÖK 100/2000 Doktora Burs Programı kapsamında engelli çalışmalarına yönelik öncelikli alanlar belirlendi. Türk işaret dili, engelsiz yaşam, özel eğitim, aile psikolojisi gibi alanlar da projeye dâhil edildi.” diye konuştu.


“Mekânda erişilebilirlik konusunda pek çok üniversitede gelişme kaydedildi”


Başkan Saraç, engellilerin karşılaştıkları güçlükler göz önünde bulundurulduğunu ve her düzeydeki eğitimlere yönelik mevzuat çalışmaların yapıldığını kaydederek “Geldiğimiz noktada mekân erişilebilirliği konusunda pek çok üniversitede gelişme kaydedilmiş olmakla birlikte eğitimin ve program içeriklerinin farklı engel grubundaki öğrenciler için erişilebilir olması için daha fazla gayret göstermemiz gerektiğini de biliyoruz.” şeklinde konuştu.


Prof. Dr. Tufan: “2018’den bu yana ‘Engelsiz Üniversite Ödülleri’ veriliyor”


YÖK öncülüğünde ‘Engelsiz Erişim’ ve ‘Engelsiz Eğitim’ konularında yapılan çalışmalara değinen YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan ise 2018’den beri her yıl "Engelsiz Üniversite Ödülleri" verildiğini aktardı.


Prof. Dr. Tufan, “Engelsiz Üniversite Bayrakları üç kategoride veriliyor. Mekanda erişilebilirlik, eğitimde erişilebilirlik, sosyo-kültürel faaliyetlerde erişilebilirlik. Programlarını farklı engelli gruplarına erişilebilir kılan üniversitelerin ilgili programlarına ise ’Engelsiz Program Nişanı’ veriliyor. Bu kapsamda, Engelsiz Üniversite Ödülleri için bu yıl 114 üniversiteden farklı kategorilerden 837 başvuru yapıldı ve titiz değerlendirmelerden geçirildi.” dedi.


“Kalite ve sürekli iyileşme anlayışıyla geleceğe yürüyoruz”


Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun ise üniversitenin Turuncu Bayrak (Mekânda Erişilebilirlik) sayısının 8’e çıkmasından dolayı duyduğu mutluluğu dile getirerek “Kalite ve sürekli iyileştirme sloganıyla çıktığımız bu yolda engelli öğrencilerimizin her ihtiyacına uygun, örnek bir üniversite oluşturmak için büyük hassasiyet gösteriyoruz. Üniversitemizin yeni yerleşkesi Kutlubey Yerleşkesinde yer alan fakültelerimizin fiziki altyapılarını engelli öğrencilerimizin rahat hareket edebilecekleri şekilde tasarladık. Bu kapsamda yapılan değerlendirme sonucunda Yükseköğretim Kurulumuz tarafından Turuncu Bayrak (Mekânda Erişilebilirlik) sayısını 8’e çıkarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Böylece Bartın Üniversitesi’nin engelli öğrencilerimizin de gönül rahatlığıyla tercih edebileceği bir üniversite olduğu böylece bir kez daha tescillenmiş oldu. Bu düşüncelerle Yeni YÖK anlayışıyla birlikte hayata geçirilen yeni ve yenilikçi birçok projeyle bizlere destek veren YÖK Başkanımız Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç hocamıza, YÖK Yürütme Kurulu Üyemiz Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan hanımefendiye ve YÖK Üyelerimize şükranlarımı sunuyorum.” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yılbaşı öncesi sahte alkol uyarısı Tadı, kokusu ve rengi etil alkolle birebir aynı olan metil alkol, vücuda girdiği andan itibaren sessizce öldürüyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, sahte alkole karşı yılbaşı öncesi hayati uyarılarda bulundu. Yılbaşı döneminde alkol tüketiminin artmasıyla birlikte, piyasaya sürülen sahte içkiler yeniden gündeme geldi. Özellikle metil alkol içeren ürünler, ilk saatlerde belirti vermeden ilerleyip kalıcı körlük ve ölüme kadar uzanan ağır tablolara neden olabiliyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Medipol Üniversitesi Esenler Hastanesi’nden Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, vatandaşları hayati risklere karşı uyardı. İlk belirti gözlerde ortaya çıkıyor Sahte alkol olarak bilinen metil alkolün, halk arasında tüketilen etil alkolden tamamen farklı ve son derece tehlikeli bir madde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kocabora, metil alkolün vücutta metabolize edilemediğini belirtti. Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle vücutta formik asit adı verilen toksik bir maddenin biriktiğini söyledi. Bu maddenin özellikle sinir hücrelerinin enerji üretimini bozduğunu ifade eden Prof. Dr. Kocabora, "Metil alkol zehirlenmesinde ilk bulgular genellikle gözlerde ortaya çıkar. Kişiler, alkolü tükettikten sonra kendilerini bir süre iyi hissedebilir ancak yaklaşık 12 ila 24 saat içinde görme bulanıklığı, görmede sislenme ve ışık hassasiyeti gibi şikâyetler başlar" dedi. Bu belirtilere dikkat Görme şikayetlerinin ilerleyen süreçte merkezi sinir sistemini de etkileyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Kocabora, yürüme bozukluğu, konuşma güçlüğü ve bilinç bulanıklığı gibi ciddi nörolojik tabloların da gelişebileceğini belirtti. Erken müdahale edilmediği takdirde görme kaybının kalıcı körlüğe kadar ilerleyebileceğini söyleyen Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle şüpheli alkol tüketimi sonrası ortaya çıkan en ufak görme değişikliğinde bile vakit kaybetmeden acil sağlık kuruluşlarına başvurulması gerektiğini vurguladı. "Katil alkol" tüm organlarda hasara yol açıyor Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Göral, alkolün başlı başına sağlık açısından önerilmediğini vurgulayarak, özellikle yılbaşı dönemlerinde piyasaya sürülen sahte alkolün çok daha büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. Metil alkolün, halk arasında "katil alkol" olarak anıldığını belirten Prof. Dr. Göral, bu maddenin sanayide kullanılan, insan sağlığı açısından hiçbir faydası olmayan son derece toksik bir kimyasal olduğunu söyledi. Metil alkolün vücuda alındıktan sonra formaldehit ve formik aside dönüştüğünü ifade eden Göral, bu maddelerin hücresel düzeyde yaygın hasara yol açtığını ve neredeyse tüm organları etkilediğini dile getirdi. Ayırt edilemiyor Metil alkolün etil alkolden görünüş, koku ve tat açısından ayırt edilemediğini vurgulayan Prof. Dr. Göral, bu durumun insanların kolayca kandırılmasına neden olduğunu söyledi. Ucuz olması nedeniyle piyasaya sürülen sahte alkolün, birçok insanın hayatını kaybetmesine yol açtığını belirten Prof. Dr. Göral, "Bu durum sadece bir sağlık sorunu değil, açıkça insan hayatıyla oynanan bir cinayettir" dedi. Metil alkol zehirlenmesinde belirtilerin hemen ortaya çıkmayabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Göral, kişilerin ilk saatlerde kendilerini iyi hissedebileceğini ancak 6-8 saat sonra ya da ertesi gün gün bulantı, kusma, karın ağrısı, karaciğer iltihabı, sarılık, pankreas yetmezliği ve solunum yetmezliği gibi hayati risk taşıyan tabloların gelişebileceğini söyledi. Prof. Dr. Göral, bu nedenle özellikle sahte alkol riskinin olduğu dönemlerde alkol tüketiminden kesinlikle kaçınılması gerektiğini vurguladı. Tüm vücudu zehirliyor Metil alkolün, etil alkol yerine kullanılan ancak temizlik maddeleri ve antifriz üretiminde yer alan son derece zehirli bir madde olduğuna dikkat çeken Acil Tıp Uzmanı Dr. Temizkan, bu maddenin vücutta toksik etki gösterdiğini ve ölümcül sonuçlara yol açabildiğini söyledi. Metil alkol zehirlenmesinin en tehlikeli yönlerinden birinin, belirtilerin geç ortaya çıkması olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Temizkan, sahte alkolden korunmanın tek yolunun alkolün yalnızca bilinen, güvenilir ve denetimli satış noktalarından temin edilmesi olduğunu vurguladı. Temizkan, kaçak ve kaynağı bilinmeyen alkol tüketiminin her zaman bu tür zehirlenme risklerini barındırdığına dikkati çekti.
İstanbul YÖK 2025 raporu açıklandı: İGÜ’nün çok boyutlu akademik başarısı tescillendi Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Rapor, Türkiye’deki üniversitelerin akademik üretimden uluslararasılaşmaya, erişilebilirlikten kalite güvencesine kadar pek çok başlık altında performanslarını ortaya koydu. Rapora göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurularında Türkiye genelinde 1’inci sırada yer alarak önemli bir başarıya imza attı. Raporda ayrıca İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin; akredite lisans programı sayısı, uluslararası öğretim elemanı istihdamı, uluslararası ödüller ve engelli dostu kütüphane kaynakları gibi başlıklarda da ilk 20 üniversite arasında yer aldığı görüldü. Patent başvuruları sayısında zirve İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025’te yer alan verilere göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurusu sayısı bakımından Türkiye genelinde 1’inci oldu. Bu sonuç, üniversitenin araştırma, yenilikçilik ve ticarileşebilir akademik çıktı üretme kapasitesinin yüksekliğini ortaya koydu. Vakıf üniversiteleri arasında en fazla akredite lisans programına sahip üniversite 2024 YKS kılavuzu verileri esas alınarak hazırlanan değerlendirmede, akredite lisans programı sayısı en yüksek üniversiteler sıralandı. İstanbul Gelişim Üniversitesi, sahip olduğu 44 uluslararası akredite lisans programı ile bu alanda Türkiye genelinde 3’üncü sırada konumlanırken, vakıf üniversiteleri arasında ise 1’inci sırada yer aldı. Raporda bu tablo, akreditasyonun hem devlet hem de vakıf üniversiteleri için giderek daha belirleyici hâle geldiğini gösteren önemli göstergelerden biri olarak değerlendirildi. İGÜ’den çok boyutlu performans Rapora göre 2024 yılı itibarıyla en fazla uluslararası öğretim elemanı istihdam eden üniversiteler arasında İstanbul Gelişim Üniversitesi de yer aldı. 49 uluslararası öğretim elemanı ile İGÜ, bu kategoride Türkiye genelinde 11’inci, vakıf üniversiteleri arasında ise 5’inci sırada konumlandı. Uluslararası alanda kazanılan ödüller açısından yapılan değerlendirmede ise İGÜ, 14 uluslararası ödül ile Türkiye genelinde 15’inci, vakıf üniversiteleri arasında 9’uncu sırada yer aldı. Üniversite kütüphanelerinde bulunan sesli kitap ve engelli dostu dijital kaynaklara ilişkin verilerde İstanbul Gelişim Üniversitesi, 329 bin 6 kaynak ile bu alanda Türkiye genelinde 20’nci, vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Raporda, özellikle milyon ve yüz binler düzeyinde kaynağa sahip üniversitelerin erişilebilirlik ve kapsayıcılık açısından stratejik birer merkez hâline geldiği vurgulandı. "Sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ediyoruz" İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, YÖK tarafından yayımlanan raporda elde edilen sonuçlara ilişkin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Yükseköğretim Kurulu tarafından yayımlanan bu raporda elde edilen sonuçlar, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin araştırma üniversitesi hedefini bütüncül bir ekosistem anlayışıyla hayata geçirme gayreti içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Patent başvurularında Türkiye genelinde birinci sırada yer almamız; üniversite-sanayi iş birliğini merkeze alan, araştırmayı ticarileşebilir çıktılara dönüştüren stratejik yaklaşımımızın somut bir sonucudur. Akreditasyon, uluslararasılaşma ve erişilebilirlik göstergelerinde ilk 3 üniversite arasında yer almamız ise kalite güvencesi, küresel akademik etkileşim ve toplumsal sorumluluk alanlarını birlikte ele alan sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ettiğimizi göstermektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak önümüzdeki dönemde de araştırma, yenilikçilik ve uluslararasılaşma ekseninde şekillenen bu ekosistemi daha da güçlendirerek ülkemizin yükseköğretim ve Ar-Ge kapasitesine katkı sunmayı sürdüreceğiz."
Erzurum Lisede teknolojik dönüşüm Oltu MTAL’de teknolojik dönüşüm başladı, atölyeler yeni nesil makinelerle donatıldı. Erzurum’un Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Metal Teknolojisi ile Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarında yaptığı büyük teknolojik yatırımla dikkat çekti. Okul bünyesindeki atölyeler, yeni nesil makinelerle yenilenerek öğrencilerin sektör standartlarında eğitim almasına imkân sağladı. "Çelik gibi irade, teknolojiyle buluştu" anlayışıyla hareket eden okul yönetimi, öğrencilerin hem teorik hem de uygulamalı eğitimlerini güçlendirdi. Toplam 13 yeni nesil makinenin kazandırıldığı atölyelerde artık ahşap ve metal alanlarında her türlü üretim yapılabiliyor. Okulda gerçekleştirilen yenileme çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla Oltu Kaymakamı Mustafa Çelik, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin ve Okul Müdürü Anıl Demircan atölyeleri ziyaret etti. Ziyaret sırasında meslek öğretmenlerinden makinelerin teknik özellikleri ve eğitimdeki kullanım alanları hakkında bilgi alındı. Yetkililer, yapılan yatırımlar sayesinde öğrencilerin iş hayatına daha donanımlı şekilde hazırlandığını belirterek, okulun üretken, geliştiren ve geleceği inşa eden bireyler yetiştirmeye devam edeceğini vurguladı. Öte yandan Bilişim Teknolojileri Alanı atölyesi de yenilenerek 10 adet yeni nesil bilgisayar okul bünyesine kazandırıldı. Oltu MTAL geleceğin yükselen değeri Atölyelerin modern makinelerle donatılmasında emeği geçenlere teşekkür edilirken, Metal Teknolojisi Alanı için alınan makineler şu şekilde sıralandı: Lazer Kaynak Makinesi, Argon (TIG) Kaynak Makinesi, Plazma Kesme Makinesi, Punta Kaynak Makinesi, Mobilya ve İç Mekân Tasarımı Alanı için alınan makineler ise şöyle: Kenar Yapıştırma Makinesi, Planya Makinesi, Şerit Testere Makinesi, Yatay Delik Makinesi, Kalınlık Makinesi, Freze Makinesi, Sütunlu Dikey Matkap, Çoklu Delik Makinesi, Ahşap Lazer Kesim Makinesi, Okul Müdürü Anıl Demircan yapılan 4,5 milyona alınan ve Yapılan yatırımlarla Oltu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bölgenin mesleki eğitimdeki önemli merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
İzmir Gazeteci Yazar Gökhan Çelik’ten yeni roman: ’Hilal Birliği’ Gazeteci ve yazar Gökhan Çelik, aynı zamanda Türkiye Atıcılık Federasyonu As Başkanı olarak görev yaparken, edebiyat alanındaki üretkenliğini de yeni romanıyla sürdürüyor. Çelik’in dokuzuncu romanı olan "Hilal Birliği" okurla buluşarak raflardaki yerini aldı. 42. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı ile birlikte satışa çıkan Hilal Birliği, tarihin gölgelerinde kurulmuş, varlığı hiçbir zaman kayıtlara geçmemiş gizli bir teşkilatın izini sürüyor. Roman, bir milletin hafızasında saklı kalmış, susarak hükmeden ve her dönemde varlığını koruyan bir aklın hikâyesini merkezine alıyor. 1990’lı yılların karanlık sokaklarında bir müzisyenin cebine bırakılan gizemli bir mektupla başlayan hikâye; geçmiş ile geleceği, birey ile devleti, hakikat ile sırrı iç içe geçirerek ilerliyor. Alparslan Türkeş’ten Turgut Özal’a, Muhsin Batur’dan Adil Erdem Bayazıt’a, Barış Manço’dan Necip Hoca’ya uzanan gerçek isimler, romanda tarih sahnesinin perde arkasındaki taşıyıcılar olarak yer alıyor. Yeni eserini okuyucularının beğenisine sunmanın heyecenını yaşadığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: "Hilal Birliği, hayal ile gerçeğin arasındaki en ince çizgide yürürken, okuru yalnızca bir hikâyeye değil bir sorgulamanın içine davet ediyor. İlk satırdan itibaren okur, sanki kendi cebine bırakılmış bir mektubun çağrısıyla baş başa kalıyor ve şu soruyla yüzleşiyor: ’Ben gitmeli miyim?’ " Yeni romanıyla tarihsel derinliği, politik arka planı ve güçlü kurgusuyla, okuru hem düşünmeye hem de hatırlamaya çağıran Çelik, bunu "Çünkü bazı sırlar anlatılmaz; ancak hak edenin kulağına fısıldanır." şeklinde ifade ediyor. Önceki romanları Gökhan Çelik, daha önce "Türk Mülkünün Nizamı: Nizamülmülk", "Ahi Evran", "Denizlerin Tufanı: Piri Reis", "Çaka Bey - Beni Denizlere Gömün", "Fatih Zamanı: Veladet", "Şahzade - Hükümdarlık Satracı", "Kurt Gecesi: İmparatoryum" ve "Kıbrıs Baskını" adlı romanlara imza atmıştı.