EĞİTİM - 19 Nisan 2022 Salı 11:51

Bartın Üniversitesinde akredite olan program sayısı artıyor

A
A
A
Bartın Üniversitesinde akredite olan program sayısı artıyor

Bartın Üniversitesinde Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği ve Resim-İş Öğretmenliği programlarıyla birlikte akredite olan program sayısı 8’e yükseldi.

Bartın Üniversitesinde Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği ve Resim-İş Öğretmenliği programlarıyla birlikte akredite olan program sayısı 8’e yükseldi.


Bartın Üniversitesi’nde “Sürdürülebilir İyileşme ve Kalite” yönündeki hedefler doğrultusunda kararlı adımlar atılmaya devam ediyor. Eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme, toplumsal katkı, kalite güvencesi ve yönetim alanlarında yapılan çalışmalarla daha iyiye ulaşmak amaçlanıyor. Bu doğrultuda Öğretmenlik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (EPDAD) tarafından yapılan incelemelerin ardından Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği ve Resim-İş Öğretmenliği programları akredite edildi. Böylece Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesinde mezun veren tüm programlar akredite edilmiş oldu. Üniversite genelinde ise akredite olan program sayısı 8’e yükselirken, 3 program için ise süreç devam ediyor.



“Kalite yolculuğumuza hız kesmeden devam ediyoruz”


Kalite güvencesi kültürünün içselleştirilmesi ve yaygınlaştırılması doğrultusunda gayret gösterdiklerinin altını çizen Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, elde edilen başarılara yoğun bir çalışmanın sonucunda ulaşıldığını söyledi. Rektör Uzun, “Üniversitemizde kalite kültürünün benimsenmesi ve yaygınlaştırılması yönündeki çalışmalarımız devam ediyor. Yoğun bir gayret gösterdiğimiz bu alanda hedeflerimize kararlı bir şekilde yürüyoruz. Uzun soluklu çalışmalar neticesinde akredite olan program sayımızı 8’e çıkardık, 3 programımızda ise süreç devam ediyor” dedi.



“Dinamik bir yapı ile sürekliliği hedefliyoruz”


Rektör Uzun, kalite kültürünün tabana yayılması konusunda gerçekleştirilen çalışmalara da atıfta bulunarak “Kalite kültürünün benimsenmesi yönündeki çalışmalarımız artarak devam ediyor. Hedefimiz öğrencilerimizin yetkin bireyler olarak mezun olmalarını sağlamak, Ar-Ge kabiliyetlerini geliştirmek, topluma katkı konusundaki faaliyetlere hız kazandırmak ve dünya ile bütünleşen bir yapı oluşturmaktır. Bu düşüncelerle kalite odaklı çalışmalarımızda destekleri için YÖK Başkanımız Prof. Dr. Erol Özvar’a, YÖK üyelerimize ve Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanı Prof. Dr. Muhsin Kar ile kurul üyelerine teşekkürlerimi sunuyorum. Daha iyiye ulaşma noktasında göstermiş oldukları gayretler dolayısıyla Eğitim Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Fatma Ünal ile akademik ve idari insan kaynağımıza da teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.



Kalite ve akreditasyon süreci


Bartın Üniversitesi’nde, Bartın Meslek Yüksekokulu Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile YÖK arasında imzalanan YÖK’e bağlı denizcilik eğitimi veren eğitim kurumlarının Sınırlı Vardiya Zabitliği ve Yat Kaptanlığı (499 GT) ehliyeti verebilmesi için gerekli olan STCW (Gemiadamları Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Uluslararası Standartları) belgesini almaya hak kazanmıştı. Ayrıca İslami İlimler Fakültesi aldığı TSE EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi ile alanında bir ilki gerçekleştirmişti.


Eğitim Fakültesinden Türkçe Öğretmenliği, Sınıf Öğretmenliği, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği, İlköğretim Matematik Öğretmenliği ile Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık programları EPDAD; Mühendislik, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Programı ise Peyzaj Mimarlığı Eğitim ve Bilim Derneği (PEMDER) tarafından akredite edilmeye hak kazanmıştı. Son olarak Fen Bilgisi Öğretmenliği ve Resim-İş Öğretmenliği programlarının EPDAD tarafından akredite edilmesiyle akredite edilen program sayısı 8’e çıkarken; Edebiyat Fakültesinden Felsefe, Fen Fakültesinden Moleküler Biyoloji ve Genetik ile İslami İlimler Fakültesinden İslami İlimler programlarının ise akreditasyon süreçleri devam ediyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ 25 yıl basın sektörüne hizmet etti, devletten aldığı destek ile çiftlik kurdu Elazığ’da 25 yıldır basın sektörüne hizmet eden ve emekli olan Murat Varol, televizyon programına aldığı konuk sonrasında hayvancılığa başladı. Devletten aldığı destek ile 30 bin kapasiteli tavuk çiftliği kuran Varol, 7 yıldır aktif bir şekilde üretime devam ediyor. Elazığ’da yaşayan 4 çocuk babası Murat Varol (64), 1994 yılında ortağıyla birlikte şehirdeki yerel bir televizyonu kurdu. Ortalama 25 yıl basın sektörüne hizmet eden Varol, bir tavuk entegre şirketinin müdürünü program için televizyona davet etti. Burada tavuk besiciliği ve çiftlikleri hakkındaki bilgiler edinen Varol, bu işe girmeye karar verdi. Daha sonra Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’na (TKDK) başvuruda bulunan Varol’un projesi 2 yıl sonra onaylandı ve yüzde 65 hibe desteği aldı. Devletten aldığı destek ile merkeze bağlı Badempınarı köyünde 1 milyon 800 TL bin yatırım yapan Varol, 30 bin civciv kapasiteli broiler tavuk çiftliğini kurdu. Çitliğin kurulmasından kısa bir süre sonra basın sektörünü bırakan Varol, 7 yıldır aktif bir şekilde üretime devam ediyor. “Televizyon programına çağırdım bana tavuğu anlattı” Elazığ’da 25 yıl basın sektöründe yer aldığını dile getiren Murat Varol, “Elazığ’da 2 televizyon vardı. Onlardan birinin hem ortağı hem de yönetim kurulu başkan vekiliydim. O zamanlar devamlı TKDK eski müdürü Turan Karahan programa gelirdi. Hayvancılık üzerine bir yatırım yap derdi. Bir gün bir tavuk entegre şirketinin müdürünü televizyona programa çağırdım. Bana tavuğu anlattı. Dedim ki senin anlattığın doğru ise ben bu kümes işine gireceğim. Bir proje hazırladım, götürdüm TKDK’ya verdim. 2 yıl sonra bana çıktı ve bu işe başladım. Devlet yüzde 65’ini hibe veriyordu. Geri kalanını kendimiz finanse ettik. 2017 yılından bu güne kadar bir fiil yapıyorum. Çok zevk alıyorum. Keşke daha önce yapsaydım. Çünkü hayvanlarla uğraşmak çok güzel. Burada 7 yıldızlı bir otel hizmeti veriyoruz. Civcivken geliyor ve 42 gün sonra etlik piliç olarak sofralarımıza gelecek. Hijyen ön safta” dedi. “25 yıl basın sektöründe hizmet ettik” Civcivlere adeta bir bebek gibi baktıklarını dile getiren Varol, “Bu işten gerçekten çok zevk alıyorum. 25 yıl basın sektöründe hizmet ettik. Gelen bakanları ve bürokratları ağırlıyorduk. Basın sektörü farklı bir iş. Oradan buraya geçince sanki üzerimde çok büyük bir dünya vardı ve o kalktı. Kendi başıma kaldım ve huzurlu bir hikayeye dönüşmüş oldu. Keşke çok önceden başlasaydım, basın ile beraber bu işi götürmüş olsaydım daha keyifli olacaktı gibi. Arkadaşlarımız teşebbüs etsinler, dosya sunsunlar. Devletimiz bu işe hakikaten öncülük yapıyor. Ben Avrupa’yı da gezdim. Orada da kümeslere girdim. inanın şuan bizim kümeslerimiz onlarınkinden çok çok daha iyi” diye konuştu. “Devlet desteği olmadan yapamazdım” Varol, “Devlet desteği olmadan yapamazdım. Yüzde 65 hibe aldım. Şuan bir kümesi yapmak ortalama 16 milyon. 16 milyonu cebinden çıkartıp böyle bir kümesi yapmak mümkün değil. Devlet desteği olmasa böyle bir yatırımı hiç kimse yapamaz. Ama devlet bu ile teşvik ettiği için kolay oluyor. Çiftliğin üzerine güneş enerjisi de koydum. Isıtmamı da oradan karşılıyorum. Onun için çok rahat ve her şey otomatik. 23 dönüm arazi üzerine kümesi kurdum. Başta yaparken 3 kümes diye proje yapmıştım. Birinci ayağını gerçekleştirdik. İlerde 2.ve 3. Ayağını da gerçekleştiririm. Şuan içerde 30 bin hayvan var. Bunları gayet mutlu bir şekilde büyütüyor ve bebek gibi bakıyoruz” şeklinde konuştu.
İzmir İzmir’de 7 metrekarelik dükkanda 100 yıllık tatlı durağı İzmir Konak’ta, 1930 yılında açılan ve 3 kuşaktır dededen toruna 7 metrekarelik bir dükkanda tatlı satışı gerçekleştirilen tarihi işletme, vatandaşların uğrak noktası haline geldi. 100 yıla yakın bir zamandır hep aynı yerde, ilk günkü şekilde hizmet veren tatlıcının ünü ise İzmir sınırlarını aştı. Halil İbrahim Efendi tarafından 1930 yılında kurulan, o zamandan bu yana 3 kuşaktır Konak ilçesindeki Basmane’de hizmet veren tatlı dükkanı, 7 metrekarelik alanda 100 yıla yakın bir süredir İzmirlilerin vazgeçilmezi oldu. Dededen toruna müşterilerini ağırlayan işletme, günlük taze bir şekilde tatlıların satışını gerçekleştirirken, 7 metrekarelik iş yerinde zaman zaman ise sıra oluşuyor. Dedelerinin kurduğu işletmeyi bugünlere getiren işyeri sahipleri, tarihi dükkanda değişiklik yapmayarak ilk günkü şekilde hizmet veriyor. Adresi bir asırdır değişmeyen tatlıcıdan alışveriş yapmak için İzmir dışından bile gelenler var. “Lokma, aşure, helvanın yanı sıra diğer tatlı çeşitlerimiz de var” Ürünlerin günlük ve doğal olarak hazırlandığını anlatan Halil İbrahim Efendi’nin 3’üncü kuşak torunu Fatih Öztapacı (55), 15 çeşit tatlı sattıklarını söyledi. Fiyatları piyasaya göre biraz daha uygun tuttuklarını ifade eden Öztapacı, “Lokma, aşure, helvanın yanı sıra diğer tatlı çeşitlerimiz de var. Kaç tepsi tatlı sattığımız günden güne değişiyor. İmalatını da biz kendimiz yapıyoruz. Fiyatlarımızı mümkün olduğu kadar normal tutmaya çalışıyoruz. Piyasaya baktığımızda fiyatlarımız biraz daha aşağıdadır. Bu bizim yıllardan beri süren fiyat politikamızdır. Dedemizden bu yana torunu olarak bizlerde 3’üncü kuşağız. Biz de çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz; ama şimdiki şartlar zor” ifadelerini kullandı. “Çok dikkat ediyoruz malzemelerimize” ’Doğal malzeme’ vurgusu yapan Öztapacı, şöyle devam etti: “Mesela antep fıstığımız Gaziantep’ten gelmektedir. Tereyağımız, sadeyağımız Diyarbakır yöresinden; cevizimiz Ege Bölgesi’nden gelmektedir. Bunlar önemli tat açısından; çünkü bunların verdiği tadı alamazsınız. Müşterilerimiz bizi tercih ediyor, bizde onun içi çok dikkat ediyoruz malzemelerimize. 5-10 yıldır maliyetler zorluyor; ama ayakta kalmaya çalışıyoruz müşterilerimiz sayesinde” diye konuştu. "5 tepsi yenilecekse onu 6 yapmıyorlar" 40 yıldır aynı tatlıcıdan alışveriş yaptığını ve oğlunun sünnet merasiminde de buradan lokma döktürdüğünü belirten 60 yaşındaki Nurgül Kahyaoğlu, “Yıllardan beri Basmane’de bulunan muhteşem bir lokmacı. Hiçbir yere benzemiyor lokması. Sırrını biz de çözemedik. Soruyoruz; ama söylemiyorlar, hiçbir yerde de bu lezzeti bulamıyoruz” dedi. Yaklaşık 2 yıldır tatlıcıdan alışveriş yaptığını belirten Serkan Kaya da, “Standartları aşmıyorlar. 5 tepsi yenilecekse onu 6 yapmıyorlar. Tadı mükemmel, ben evime de buradan alıyorum” ifadelerini kullandı. Rahim Yeşilbursa isimli vatandaşta, 10 yıldır aynı lokmacıdan alışveriş yaptığını, bunun sebebinin ise ürünlerin doğal ve lezzetli olmasından kaynaklandığını belirtti.
İzmir Duayen tiyatrocu Göksel Kortay’a unutulmayacak 60’ıncı yıl kutlaması Sahne Tozu Tiyatrosu, "İkinin İkisi" oyununun muhteşem gala gecesini gerçekleştirdi. Duayen sanatçı Göksel Kortay’ın yönetmenliğini, Çağlar İşgören’ in yardımcı yönetmenliğini yaptığı bu özel oyun, izleyicilere unutulmaz kahkaha dolu bir gece yaşatırken, oyun sonrasında Göksel Kortay’ın tiyatro sahnesine adım atışını 60’ıncı yılı muhteşem bir sürprizle kutlandı. Sürpriz karşısında usta tiyatrocu Kortay, gözyaşlarını tutamadı. Göksel Kortay’ın usta rejisi ve ekibin başarılı performansıyla sahnede hayat bulan "İkinin İkisi", izleyicilerden tam not aldı. Gala gecesinde, tiyatro dünyasının önde gelen isimleri, sanatçılar ve davetliler bu eşsiz oyunun galasına tanıklık etti. Galada, Haldun Dormen, Sema Özcan Sarper, Mehmet Sarper, Suna Keskin, İzzet Günay, Bige Kırca, Terry Davis, Serpil Günseli, Salih Güney ve Oya Başak gibi ünlü isimler de yer aldı. Sahne Tozu Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Çağlar İşgören, sahnede Göksel Kortay’a unutulmayacak bir sürpriz yaptı. Oyuncular selam verdikten sonra sahneye çıkan İşgören Göksel Kortay’ın 60. Sanat hayatının kutlamasını gerçekleştirdi. Sürpriz kutlama karşısında gözyaşlarını tutamayan Göksel Kortay “Böyle bir şey beklemiyordum. Bugün benim sahneye adım atışımın 60’ıncı yılı. Ne mutlu bana ki, bu kutlamayı güzel İzmir halkıyla birlikte, 60 yıllık dostlarım ve bu güzel pırıl pırıl gençlerle kutluyorum“ dedi. 60 yıl boyunca tiyatro sanatında birçok prodüksiyonda birlikte yer aldığı duayen sanatçı Haldun Dormen, Suna Keskin, İzzet Günay ve Salih Güney başta olmak üzere tüm konuklar ayakta alkışladı. Göksel Kortay, gala gecesinde yaptığı konuşmada, "Mükemmel bir sürpriz oldu, hiç böyle bir şey beklemiyordum. Oyunun ardından oyunun yönetmeni olarak sahneye çıkacağım diye bekliyordum. Sürprizi görünce çok heyecanlandım ve çok duygulandım. Böyle bir ekiple birlikte çalıştığımız için çok gururluyum. Sahne Tozu ekibiyle çalışmak çok büyük bir mutluluk; hepsi tiyatroya büyük bir aşkla tutkulu. Bu sahnede sayısız deneyim yaşadım ancak beni en çok heyecanlandıran an buydu sanırım. Tüm Sahne Tozu ekibimize ve Çağlar İşgören’e yaşamlarında başarıla diliyorum" dedi. Tiyatronun duayen ismi Haldun Dormen ise, "Göksel benim vazgeçilmezlerim arasında ilk sırada gelen dostumdur ve oyuncularımdan biriydi. Son zamanlarda oyunlarda bir araya gelemiyoruz ama dostluğumuz devam ediyor. Onun bu zamana kadar yaptığı her şeyi zevkle izliyorum. Bu birliktelikten dolayı çok mutluyum" ifadelerine yer verdi. "İkinin İkisi" oyununun gala gecesine katılan tüm tiyatro severler, bu kahkaha dolu anları yaşadıkları için büyük mutluluk duydular. Sahne Tozu Tiyatrosu, bu özel gecede gösterdikleri ilgi için tüm seyircilere teşekkürlerini sundu.