YEREL HABERLER - 21 Kasım 2013 Perşembe 12:02

Baltalık Ormanlardan Çok Yönlü Faydalanılacak

A
A
A
Baltalık Ormanlardan Çok Yönlü Faydalanılacak

Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Silvikültür Anabilim Dalı'nda, proje kapsamında yapılan çalışmalar neticesinde baltalık ormanlardan çok yönlü yararlanma sağlanmış olacak.
Daha önce sadece yakacak odun elde edilen baltalık ormanlardan, karbondioksit tutma oranının arttırılması, yağış fonksiyonları, erozyonun engellenmesi, kaliteli ham madde elde edilmesi, imar, ıslah ve yeniden yapılandırılması için çok yönlü çalışmalar yapılacak. ‘Avrupa Baltalık Ormanlarının Islahı ve Çok Yönlü Yaralanmasına Yönelik Yeni Stratejilerin Belirlenmesi’ adlı AB projesine Türkiye’den sadece Bartın Üniversite dahil oldu. Proje liderliğini Almanya-Albert Ludwig Üniversitesinden Prof. Dr. Gero Becker’in yaptığı belirtildi.
ORMANLAR ZENGİNLEŞECEK
Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Silvikültür Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Barış Özel, “Ülkemiz orman kaynakları bakımından oldukça zengindir. Ülkemizde toplam 12 bin tür bulunmakta ve bunun son araştırmalara göre yaklaşık olarak 3 bin 500’ü sadece ülkemize özgü türler olarak tespit edilmiştir. Bu amaçla ülkemizdeki ormanların yaklaşık olarak yüzde 30’uda baltalık yani sürgün kökenlidir. Bu ormanların imarı ve ıslahı özellikle kaliteli orman ürünleri elde etmek açısında büyük önem taşımaktadır. Yapmış olduğumuz proje kapsamında artık AB’nin önemli bir parçası sayılan ve asla bizsiz düşünülemeyen Türkiye’deki baltalık orman alanlarından çok yönlü yaralanmayı, özellikle karbondioksit emisyonu küresel ısınmaya karşı önemli bir sigorta oluşturan bu ormanların devamlılığının sağlanması ülkemize önemli katkılar sağlayacaktır. Ayrıca ormanlarımız sadece odun ham maddesinden yararlanılır olarak görülmemelidir. Başta yağış fonksiyonları, erozyonun engellenmesi, dinlenme faaliyetlerinin yapıldığı yerlerdir. Baltalık ormanlarını devamlılığının sağlanması bu çok yönlü fonksiyonlar açısından ülkemiz ekonomisine fayda sağlayacaktır. 2014 ve 2017 yıllarını kapsayan ve ismi ‘Avrupa Baltalık Ormanlarının Islahı ve Çok Yönlü Yaralanmasına Yönelik Yeni Stratejilerin Belirlenmesi’ olan bu AB projesidir. Proje kapsamında yapmış olduğumuz çalışmalarda ülkemizdeki baltalık ormanlarının imarı, ıslahı ve bunlardan yeniden yararlanılması namına yeni aşamalar kaydedilecek. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na önemli bir bilgi aktarımı sağlanmış olacak. Bu çalışmalar vasıtasıyla ülkemizin ormanlarının kalitesini ve verimliliğini arttırılmasına yönelik çabalar sarf edilmiş olacaktır. Tamamen dış kaynaklı bir bütçeye sahip olan projemiz kapsamında, aynı zamanda üniversitemiz açısından da önemli geçilmeler kaydedilmesi amaçlanmaktadır. Özellikle üniversitemizin Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Silvikültür Anabilim Dalı Laboratuarına yeni cihazların eklenmesi de bu proje kapsamında hedeflenmektedir. Bu amaçla projemizin bu aşamasından itibaren bize vermiş olduğu destek ve imkanlardan dolayı Rektörümüz Prof. Dr. Ramazan Kaplan ve Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selman Karayılmazlar’a çok önemli bir vefa borcu olduğumuzu belirtmek isterim. Doğal ortamında arazide alacağımız sabit demene alanlarında uygulayacağımız silvikültürel tekniklerle, daha fazla sayıda, daha kaliteli ve verimli sürgünlerin meydana getirilmesi ve bunların koruya yani tohum kökenli bireylere dönüştürülmesi için yeni stratejilerin uygulanması hedeflenmektedir. Bu kapsamda ülkemizin batı, orta ve doğu Karadeniz bölgelerinde tespit edilen OGM bünyesi taşra kurumlarıyla birlikte tespit edilen deneme alanlarında çeşitli kesim, yenileme ve bakım çalışmaları gerçekleştirilecektir. 2014 Şubat ayında İtalya’da yapılacak olan önemli toplantıda yapacağımız sunumlarla, hem ülkemizi hem fakültemizi en iyi şekilde temsil edeceğiz" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Pembe kimlikle 38 yıl yaşayan Kumral Bodur’un hayatı film oluyor Giresun’da nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı pembe kimlik verilen ve 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalışan 52 yaşındaki Kumral Bodur’un hayatı beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Yazar Aziz Nesin’in filmlere de konu olan “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanının ardından, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa kadın olarak kaydedilen Kumral Bodur’un 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalıştığı hayat hikayesi de filme konu oluyor. Filim yapımcılarının kendisini aradığını anlatan Kumral Bodur, “Trajikomik bir film hikayesi için hayatımın bir film senaryosuna ilham kaynağı olmuş. Bununla ilgili filmin yönetmenliğini yapacak olan Abbas Karatekin ve Yapımcısı Ulaş Karadeniz beni aradılar ve projelerinden bahsettiler. Ben de olumlu yaklaştım. Önümüzdeki günlerde Giresun’a gelip senaryo yazımı için detaylı görüşmeler yapacağız” dedi. 15 hakim, 19 savcı değişmiş, kimliği değişmemişti Giresun’un Bulancak ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Kumral Bodur nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı nüfusa kadın olarak yazılmış ve pembe kimlik verilmişti. Ancak yapılan hatanın düzeltilmesi ise tam 38 yıl sürmüş bu süre içerisinde evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen ne resmi evlilik yapabilmiş ne de çocuklarını nüfusuna yazdırabilmişti. Çocuklarını kardeşlerinin nüfusuna yazdıran Kumral Bodur, sigortalı bir işe girip çalışamamış ve askerlik görevini de yapamamıştı. 15 hakim, 19 savcının değiştiği hukuk mücadelesi ise tam 38 yıl sürmüştü. Kumral, mahkeme sürecinde yaşadığı psikoloji sorunlar nedeniyle aldığı hapis cezasını da, kadın kimliğiyle, erkek cezaevine girdiğinde ise yanlışlığın fark edilmesi sonucu cezaevinden dışarı çıkartılmıştı.
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.