POLİTİKA - 10 Ağustos 2025 Pazar 03:40

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a duygulandıran hediye

A
A
A
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a duygulandıran hediye

Memleketi Bartın’ın Ulus ilçesinde Doğa Festivali etkinliklerine katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a, lise döneminde çekilmiş fotoğrafı hediye edildi. Okula gittiği dönemi hatırlayan Bakan Tunç, fotoğrafın hikayesini de anlattı.


Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, memleketi Bartın’ın Ulus ilçesinde düzenlenen Doğa Festivali’ne katıldı. Festival etkinliklerinde konuşan Bakan Tunç, Filistin’de soykırım yapan İsrail’e, insani yardım önergelerini reddeden BM Güvenli Konseyi üyelerine ve ateşkes önerisini veto eden Amerika Birleşik Devletleri’ne tepki gösterdi. Filistin’de işlenen soykırımın Uluslararası Adalet Divanı tarafından tescillendiğini ve soykırımı yapanların insanlık önünde hesap vereceğini belirten Bakan Tunç, "Yüzyıldan bu yana sayısız Birleşmiş Miletler kararını yok sayan, sürekli işgal politikalarıyla oradaki mazlumları yerinden yurdundan eden terör devleti İsrail, 2022 yılı 8 Ekim’den bu yana da bir soykırım suçu işliyor. Bunu Uluslararası Adalet Divanı tescilledi. Uluslararası Adalet Divanı’nda Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’nin ihlali nedeniyle açılan ve Türkiye’nin de katıldığı o davada İsrail hakkında kararlar verildi. ’Soykırım yapmayı durdur, insanı yardımlara izin ver’ şeklindeki tedbir kararları alınmasına rağmen, bu kararlarla maalesef uygulanamadım. Kim uygulayacak bu kararları? Uluslararası kuruluşlar uygulayacak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi uygulayacak ama maalesef 5 üyeden ibaret. Birisi hayır dediği zaman o karar geçersiz sayılıyor. BM Güvenlik Konseyi’nin önüne gelen insani yardım önergeleri bile reddedildi. Ateşkes önergeleri Amerika Birleşik Devletleri’nin vetosuyla reddedildi. Maalesef, uluslararası kuruluşlar etkisiz. Uluslararası mahkemeler etkisiz. Sözleşmeler ortada. Devletler bu sözleşmelere uymak için taahhütte bulunuyor, ama o sözleşmelere uyan yok. Maalesef dünya, 5 daimi üyenin bir vetosuyla kana bulanabiliyor. İşte, Filistin’de, Gazze’de gerçekleştirilenler. Son işgal planının İsrail Terör Meclisi’nde onaylanması. Tüm bunlar, bugün için uluslararası kuruluşların etkisizliğiyle ’yaptırımsız kalıyor’ gibi görünebilir. Ama öyle bir gün gelecek ki o soykırımı yapanlar, çocukları katledenler, kadınları öldürenler insanlık huzurunda hesap verecekler. O gün mutlaka gelecek. Bu dünyada da hesap verecekler. Öbür dünyada da zaten ilahi adaletten hiçbir zaman kaçamayacaklar. Nasıl Bosna kasapları, Bosna soykırımcıları yıllar sonra kurulan uluslararası mahkemede hesap verip hapse atılmışlarsa, bu soykırımcı katillerin de sonu ayını olacak. Türkiye olarak her zaman adaletin hakkaniyetin yanında olmaya devam edeceğiz’’ dedi


’’Terörsüz Türkiye için büyük bir mutabakat var’’


Bakan Tunç, konuşmasında 2. toplantısını gerçekleştirilen Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarını hatırlatarak, Terörsüz Türkiye hedefi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde büyük bir mutabakat olduğunu kaydetti. Tunç, "Şimdi terörsüz Türkiye’yi adım adım inşa edeceğiz. Mecliste kurulan komisyon, milletvekillerimiz. Büyük bir mutabakat var bu konuda. Bir devlet politikası ortada. Bu, devlet politikasının başarıya ulaşması, milletimizin tüm fertlerinin terörsüz Türkiye’de, huzur içerisinde geleceğe bakması açısından mecliste kurulan komisyonda çok önemli çalışmaları imza atacak. Ve bu silahsızlanma sürecini izleyecek. Devletin kurumları da izleyecek. Tam bir koordinasyon içerisinde yürüyecek. Milletimizin temsilcileri milletvekillerimizin açtığı yolda, terörsüz Türkiye’yi inşa edeceğiz. Ve Türkiye Yüzyılı’nı çocuklarımıza, geleceğimize büyük Türkiye’yi armağan edeceğiz, bundan hiç şüpheniz olmasın" ifadelerini kullandı


Tatilcilere ve gurbetçilere uyarı


Bakan Tunç, yurt dışından ve Türkiye’nin farklı memleketlerinden ata topraklarına gelen gurbetçilere ve tatilcilere de uyarılarda bulundu. Yılmaz Tunç, "Dönerken çok dikkatli olalım. Burada da büyüklerimizi unutmayalım. Sık sık gelelim. Köylerimizde özellikle eski hatıralarımızı hatırlayalım, büyüklerimizi yalnız bırakmayalım. Onlar bizleri yetiştirenler. Onlara vefamızı gösterelim. Çocuklarımıza da sahip çıkalım. Çünkü çocuklarımız çevresindeki kötülüklere, tehlikelere karşı en korumasız kişiler, o nedenle çocuklarımızı çevrelerindeki tehlikelerden koruyabilmek şu dönemde zorlaştı" şeklinde konuştu.


Duygulandıran sürpriz


Konuşmasının ardından ise Bakan Tunç’a lise döneminde çekildiği bir fotoğrafı hediye edildi. Karabük Bartınlılar Derneği Başkanı Yüksel Korkut tarafından verilen fotoğrafı görünce çok duygulanan Bakan Tunç, okul hatırlarını ve fotoğrafın hikayesini anlattı. Tunç, "İlkokulu köyde okudum. Tabii ortaokul için babam, ’Köyden Ulus’a gidip gelmen zor olacak. Devlet parası yatılı sınavlarına katılman lazım. Çalış, sınavları kazan, parasız bir yatılı okula, seni verelim’ dedi. Babamın yüzünü kara çıkartmamak için oturduk, dördüncü beşinci sınıfta, sürekli ders çalışarak, Kastamonu Göl Öğretmen Lisesi’ni kazandım. Valizimiz boyumuzdan yüksekti. Bizi teslim ettiler Kastamonu’ya. Orada ortaokul ve lise olmak üzere 6 yıl yatılı okudum. Bu resim, çok büyük sürpriz oldu. Son sınıfta kompozisyonda Kastamonu il birincisi olmuştum. Anons yapmışlardı, ’birinci oldu’ diye. Bayrak töreni, resimde de belli oluyor. Kompozisyonu, okul müdürü ’okuman lazım’ dedi, okuduk. Bu resmi bulmuşlar, nereden buldularsa. Karabük Bartınlar derneğimiz, bugün çok anlamlı bir hatırayı bize takdim ediyor. Gerçekten çok duygulandım" dedi.


Merhametli doktor olmak istiyor


Bakan Tunç, Yüksek Öğretim Sınavı’nda, çeşitli sınav ve müsabakalarda dereceye giren Uluslu öğrencilere ise bilgisayar, tablet ve altın gibi hediyeler verdi. Hediye verdiği öğrencilere hangi mesleği seçmek istediğini soran Bakan Tunç’a öğrencilerden bir ise "Ben merhametli bir doktor olmak istiyorum" dedi. Bakan Tunç ise, "Doktorlar hep merhametli zaten. Merhametsiz doktor olmaz ki, onlar yemin ediyor zaten. Dolayısıyla, sen en merhametli doktor ol. Merhametlilerin de merhametlisi doktor ol, inşallah" cevabını verdi.


En centilmen güreşçiyle ilginç diyalog


Bakan Tunç, sahneye çıkan Bartın Ulu Çınar Spor Kulübü sporcusu Akıncan Yıldırım’a altın hediye etti. Bakan Tunç ile nasıl en centilmen sporcu seçildiğini sorduğu Akıncan Yıldırım arasında ilginç diyaloglar yaşandı küçük güreşçi Yıldırım, "Rakibim gelmemişti, hükmen galip geldiğini söyleyen hakemlerin sonradan salona gelen rakibimle güreşip, güreşmeyeceğimi sorduğunda ’evet’ dedim" deyince Bakan Tunç, küçük sporcuyu televizyonda izlediğini ifade etti


Bakan Tunç, "Rakibi zamanında gelmedi. Hakemler güreşir misin diye sormuş. Eğer güreşmem deseydi, hükmen galip olacaktı. Keşke öyle mi yapsaydın. Centilmenlik de güzel. Maşallah, Allah nazardan saklasın" diye konuştu.


Programa Bakan Tunç’un yanı sıra AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya aldatmaz, Bartın Valisi Nurtaç Arslan, il ve ilçe protokolü de katıldı



Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a duygulandıran hediye

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yunus Akgün: "Kazanıp dönmek istiyoruz" Galatasaraylı futbolcu Yunus Akgün, Monaco maçıyla ilgili, "Buradan kazanıp dönmek istiyoruz. Önümüzde 2 maç kalıyor, o maçları da kazanıp Şampiyonlar Ligi’nde hedefimiz doğrultusunda devam etmek istiyoruz" dedi. Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin 6. haftasında TSİ 23.00’te Monaco ile karşılaşacak. Müsabakanın hazırlıklarını tamamlayan sarı-kırmızılılarda futbolculardan Yunus Akgün, Teknik Direktör Okan Buruk ile birlikte katıldığı basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Çok önemli bir maça çıkacaklarını belirten Yunus, "İyi bir rakibe karşı oynayacağız. Tabii biz kendi oyunumuzu oynadığımızda neler yapabileceğimizi biliyoruz. İyi çalıştık, analizlerimizi yaptık. Yarın da burada inşallah kazanıp hem camiamızı hem de taraftarlarımızı mutlu etmek istiyoruz" diye konuştu. "Daha iyi olacağım" Yaşadığı sakatlık ve son durumuyla ilgili bilgi veren 25 yaşındaki futbolcu, "Bir operasyon geçirdim. Tabii ki ağrılarım zaman zaman oluyor ama bu süreçte Yener İnce ve ekibine teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten çok yardımcı oldular. Fiziksel olarak ve ağrı durumu olarak gün geçtikçe daha iyiye gidiyorum. Oynadıkça daha iyi olacaktır. Fiziksel olarak dediğim gibi daha yüzde 100’ümde değilim ama çalışmalarımı yapıyorum. Daha iyi olacak zamanla" ifadelerini kullandı. "Kazanıp dönmek istiyoruz" Sarı-kırmızılı taraftarların her zaman kendilerine destek olduğunu ifade eden Yunus Akgün, şunları söyledi: "Taraftarlarımız zaten bize her zaman, her ülkede, gittiğimizde deplasmanda destek oluyorlar. Bu bizim için çok önemli. Yarın maçta da bunu göreceğimizi biliyoruz. Şampiyonlar Ligi bizim için çok önemli. Oyuncular olarak bunu konuştuğumuzda da çok önemli olduğunu biliyoruz. Taraftarlarımızın, camiamızın beklentisini de biliyoruz. Biz de onları mutlu etmek için, sevindirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Aynı şekilde bize destek olmaya devam etsinler. Biz de Allah’ın izniyle yarın buradan kazanıp dönmek istiyoruz. Önümüzde 2 maç kalıyor, o maçları da kazanıp Şampiyonlar Ligi’nde hedefimiz doğrultusunda devam etmek istiyoruz."
İstanbul Okan Buruk: "Şampiyonlar Ligi’nde hayallerimize ulaşmak için çok önemli bir maça çıkacağız" Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Monaco maçına ilişkin, "Oyuncularıma çok güveniyorum ve onlarla birlikte Şampiyonlar Ligi hedeflerimize, hayallerimize ulaşmak için çok önemli bir maça çıkacağız" dedi. Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin 6. haftasında TSİ 23.00’te Monaco ile karşılaşacak. Müsabakanın hazırlıklarını tamamlayarak Fransa’ya giden sarı-kırmızılılarda Teknik Direktör Okan Buruk, mücadelenin oynanacağı II. Louis Stadyumu’nda düzenlenen basın toplantısında soruları yanıtladı. İki takım için de çok önemli bir maç olduğunu belirterek sözlerine başlayan Buruk, "Bundan sonraki hedefleri belirleyecek çok önemli bir maça çıkıyoruz. Rakibimizin de ligde ve Avrupa’da değişken performanslarını görüyoruz. Tabii ki çok iyi bir kadroya sahipler, iyi oyunculara sahipler. Özellikle son iç saha maçlarında Paris Saint-Germain’e karşı aldıkları galibiyet tabii ki çok önemliydi. Ama biz de buraya her zamanki gibi kazanmak için geldik. Kazanmak için buradayız. Eksiklerimiz var. Zor bir dönemden geçiyoruz. Hem kadro yapısı olarak hem de maç sertliği olarak üst üste maçlar oynuyoruz. Aşağı yukarı da aynı oyuncularla oynuyoruz. Çok fazla seçeneğimizin kalmadığı bir durumdayız. O yüzden bizim için tabii ki zorlu bir fikstür ama her şey iyi gidiyor. Ligde lideriz, 3 puan öndeyiz. Trabzonspor’dan da 2 puan öndeyiz. Özellikle Şampiyonlar Ligi’nde nereye gideceğimizi bu maç çok net bir şekilde belirleyecek. O yüzden çok önemli bir maça çıkacağız. Her zaman olduğu gibi hep söylüyorum, oyuncularıma çok güveniyorum ve onlarla birlikte Şampiyonlar Ligi hedeflerimize, hayallerimize ulaşmak için çok önemli bir maça çıkacağız" ifadelerini kullandı. "Galatasaray tarihi için çok önemli bir stat" Sarı-kırmızılıların 2000 yılında bu statta kazandığı UEFA Süper Kupa’nın hatırlatılması üzerine Okan Buruk, "Evet, bu stat Galatasaray tarihi için çok önemli, çok değerli bir stat. 2000 yılında Süper Kupa finalini burada oynadık. Bu statta bir kupa kaldırdık. Bu tabii ki hem benim futbolcu olarak hatıramda hem de bütün Türk halkının hatıralarında kalmış çok önemli bir başarı. Galatasaraylıların hatıralarında kalmış çok önemli bir başarı. İnşallah yarın akşam tekrar burada çok önemli bir gece daha yaşarız.Bunun için en iyi şekilde hazırlandık" diye konuştu. "Kazanmaktan başka düşüncemiz olmayacak" Son oynadıkları Union Saint-Gilloise maçındaki eksiklere dikkat çeken Buruk, "Maç maç gidiyoruz. Her maçın ayrı bir hikayesi var tabii ki. Kötü başladık. Sonra 3 maç kazandık.Hiç beklemediğimiz bir anda çok önemli oyuncularımız, çok değerli oyuncularımız eksildi. Çok eksik bir şekilde Union Saint-Gilloise maçına çıktık. İyi bir 11’e sahibiz. Maçı kazanabilecek 11’e sahibiz ama maalesef o maçı kazanamadık. Burada da yine galibiyet için sahaya çıkacağız. Tabii ki aldığınız her puan Şampiyonlar Ligi’nde özellikle deplasmanda çok değerli, çok önemli. Ama her takım kazanmaya oynar, yani kazanmaktan başka bir düşüncemiz olmayacak" şeklinde konuştu. "Rakibimizi en iyi şekilde analiz ettik" Fransız ekibinin taktiği üzerine konuşan Buruk, sözlerine şöyle devam etti: "Monaco takımı, yeni teknik direktörü takıma katıldıktan sonra hep 3’lü oynadı ancak son Pafos maçıyla birlikte başlayarak Paris Saint-Germain maçı ve Brest maçında 4’lü savunmaya geçti. Yine bu dörtlü savunmayı bekliyorum. Paris maçına baktığımızda 10 kişiyle bile pozisyon vermeyen bir Monaco var. Çok iyi oyunculara sahipler gerçekten. Analiz etmesi tabii ki çok zor değil. Son maçlarda özellikle aynı oyuncularla oynadılar. Bir tek savunma hattında, savunma merkezinde ve orta saha merkezinde değişiklikler var. Zakaria’nın cezalı oluşu son maçta değişikliğe yol açtı. Yarın Balogun oynarsa tam kadro gibi olacak. Balogun’un olmadığı gün tabiiki biraz daha fazla değişiyor. O yüzden rakibimizi biz de en iyi şekilde analiz ettik. Artık saha içi performans, maçın gidişatı ve o maçın aksiyonları çok önem kazanıyor. Kazanmak için rakibimizin de ne kadar iyi bir takım olduğunu biliyoruz. Biz de burada taraftarımızla birlikte, çok sayıda taraftarımızın olacağına inanıyorum, elimizden geleni yapacağız." "Sakatlıklar 90 dakikalık performansımızı etkiliyor" Cok iyi oyunculara sahip olduklarını söyleyen sarı-kırmızılıların teknik patronu her zaman iyi bir 11 ile sahaya çıkmaya çalıştıklarını söyledi. Buruk, "Bazen oyuncu değişikliklerinde zorlanabiliyoruz. Son maçta da bunu yaşadık. Fenerbahçe maçında yaşadık. Çaresiz kaldığım yerler oluyor. Lemina’nın ve Arda’nın olmadığı bir durumda özellikle savunma hattında tamamen çaresizim. Galatasaray’daki bu 4. yılım, bu en zorlandığım dönemler aslında. Bazı mevkilerde değişiklik yapacak oyuncumuz yok. O yüzden bu maçın ikinci yarılarını etkiliyor. Devamlı aynı oyuncularla 4 günde bir maç oynuyoruz. Bazen dinlendirmemiz gereken oyuncuları dinlendiremiyoruz. Sakat sakat oynatıyoruz. Bu durum birçok oyuncunun performansını etkiliyor. Şimdi IsmailJakobs’u antrenmanda bugün denedik ama yüzde yüz hazır olmadığını biliyoruz. Birçok oyuncu için sakatlığının tekrarlanma riskini de göze alarak bu dönemde oynamak zorundayız. Oyuncularımızı korumam gerekiyor çünkü bazen biz onları oynatmak zorunda kalıyoruz. Tabii ki sağlıklarını çok kötü bir şekilde etkilemeyecek şekilde oynatıyoruz ama bu riskleri alıyoruz. Böylesine mecbur kaldığımız bir dönem. Geçen hafta Lemina için bunu söyledim, Yunus da aynı şekilde. Ayağında ağrılarla oyuna girdi. Jakobs bugün antrenmana çıktı. Berkan tam iyileşmemişti ama kadroya aldık. Kısa bir süre oynattık. Yine hep ağrılarla oynuyor. Bu dönemde mecburen bunu yapmak zorundayız. Bu tabii ki 90 dakikalık performansımızı etkiliyor. Her oyuncu bizim için önemli. Her oyuncunun eksikliğini hissediyoruz. Yunus’un da gerçekten eksikliğini çok hissettik. Tabii ki bir plan hazırladık. Elimizdeki mevcut oyuncularla ne yapabileceğimizi düşündük. Bugün de bununla ilgili çalışmamızı yaptık. Yarın da bunun karşılığını göreceğiz" dedi. "Yunus ve Jakobs için kararı yarın vereceğiz" Yunus Akgün’ün son durumuyla ilgili bilgi de veren Buruk, şöyle konuştu: "Son maçta Yunus 25-30 dakika oynadı. Bir sonraki maça hazırlık oldu onun için.Takımı için, takımın başarısı için, arkadaşları için gerçekten kendini zorluyor. Ağrıları olmasına rağmen yarın karar vereceğiz. Burada Ismail Jakobs’un durumu önemli. Yarın onunla ilgili de karar vereceğiz. Orta sahada da çok fazla alternatifimiz yok. Rakibimizin özellikle öndeki santrafor dışındaki 3 oyuncusu çok gezerek oynuyorlar, çok hareketliler. Orta saha oyuncuları ve savunma oyuncuları da tabii ki fiziksel olarak çok büyük bir üstünlük kuruyorlar. Özellikle bunu değerlendirip buna göre planlar yapıyoruz."
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "(Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) Eğer gerçekten bu sistemi iyileştirmek istiyorsanız, geliştirmek istiyorsanız gelin yeni anayasayı çalışalım" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Eğer gerçekten bu sistemi iyileştirmek istiyorsanız, geliştirmek istiyorsanız gelin yeni anayasayı çalışalım. Gelin hep birlikte bu ülkenin geleceğine dair çok daha güçlü bir çerçeve oluşturalım. Biz AK Parti olarak bu konuları çalışıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi zaten yeni tasarısını hazırladı. Bu sistemi iyileştirmek, geliştirmek için partilerin, grupların bir araya gelip ortak akılla böyle ön yargılarla baştan sıkılmış yumruklarla değil açık fikirlilikle alternatifleri ortaya koyarak her birinin artısını, eksisini, analizini yaparak tartışmamız lazım" dedi. Yılmaz, 2026 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve hükümet adına konuşma yaptı. TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Yılmaz, bütçenin önemine işaret ederek, "Bütçeler vesilesiyle aslında bir ülkenin bütün politikaları tartışılıyor, dünya değerlendiriliyor, Türkiye değerlendiriliyor. Dolayısıyla bu görüşmeleri çok kıymetli bulduğumuzu ve bunlardan yürütme olarak da mutlaka istifade etmeye çalışacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ancak şunun da altını çizmek isterim: Bütçeler, elbette bütçe hakkı nihai olarak Meclisimizindir. Nitekim, nihai olarak burada Meclisimiz kabul edecektir veya reddedecektir veya değiştirecektir ancak bütçelerin özel bir durumunun olduğunu da görmemiz lazım. Bütçeler aynı zamanda yürütmenin halka söz verdiği hususlarda icraat yapabilmelerinde temel araç niteliğindedir" ifadelerini kullandı. Yılmaz, şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye için özellikle içinden geçtiğimiz dönemde son derece kıymetlidir. Tabii ki bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilemeyeceği geliştirilemeyeceği anlamına da kesinlikle gelmemektedir. Her sistem gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de iyileştirmeye, geliştirmeye açık bir sistemdir. Yapısında, tabiatında bu var. Çünkü birçok hususu kanun olmadan da düzenleme hakkı getirmektedir. Niye böyle bir hak vermiş Anayasa? İdare daha hızlı hareket edip kendisini yeni şartlara uyarlasın diye. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yaşanan tecrübeler ışığında, birikimler ışığında geliştirilmesi, iyileştirilmesi her zaman mümkündür. Bu noktada da müsaadenizle muhalefete bir eleştiride bulunmak istiyorum. Bir taraftan bu sistemin iyileştirilmesini siz de talep ediyorsunuz. Ama bir taraftan da bu sistemi iyileştirecek anayasal çalışmalarda biz yokuz diyorsunuz. Ben bunu bir tutarsızlık olarak görüyorum. Eğer gerçekten bu sistemi iyileştirmek istiyorsanız, geliştirmek istiyorsanız gelin yeni anayasayı çalışalım. Gelin hep birlikte bu ülkenin geleceğine dair çok daha güçlü bir çerçeve oluşturalım. Biz AK Parti olarak bu konuları çalışıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi zaten yeni tasarısını hazırladı. Bu sistemi iyileştirmek, geliştirmek için partilerin, grupların bir araya gelip ortak akılla böyle ön yargılarla baştan sıkılmış yumruklarla değil açık fikirlilikle alternatifleri ortaya koyarak her birinin artısını, eksisini, analizini yaparak tartışmamız lazım. Demokrasi dediğimiz bu. Tartışmadan doğruyu bulamayız. Konuşmadan doğruyu bulamayız. Dolayısıyla dışlayıcı yaklaşımların ben hiçbir şekilde ülkemize fayda getirmediğini vurgulamak istiyorum. Bu sistem doğru bir sistem ve iyileştirilmeye açık bir sistem." Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı bütçesine ilişkin bilgi vererek, "Cumhurbaşkanlığı bütçesinin yarıya yakını barışa hizmet anlamında yurt dışındaki askerlerimize gönderdiğimiz ödeneklerden başka kurumlara transfer ettiğimiz ödeneklerden oluşuyor. Bir taraftan da dünyanın üçüncü kütüphanesi olan millet kütüphanemize yaptığımız harcamalarda bu bütçenin içinde yer alıyor. Dolayısıyla çok masraflı bir sistem oluştu. Cumhurbaşkanlığı sistemi çok daha fazla para tüketiyor yaklaşımı da rakamlarla teyit edilmeyen doğru bir yaklaşım değil. Örtülü ödenekle ilgili de yine bir takım fikirler ortaya koyuldu. Orada da değerli arkadaşlar limit limitler kanunlarla açıkça belirlenmiştir. Binde onu gibi hatırlıyorum. Yanılıyor olabilirim. O limitin çok çok altında bir oranda örtülü ödenek harcanıyor. Hiçbir şekilde o limitler aşılmıyor. Türkiye dediğim gibi bir hukuk devleti, kuralların olduğu bir devlet ve bu kuralların içinde harcamalarımızı gerçekleştiriyoruz" şeklinde konuştu. Yılmaz vergilerle ilgili olarak, "Asıl geride olduğumuz doğrudan vergiler, doğrudan vergilerde biz Avrupa Birliği OECD oranlarına göre çok daha düşük oranda vergileri topluyoruz, bunu da değiştirmek bizim de bir politikamız, bunu Orta Vadeli Program’a da yazmış durumdayız. Doğrudan vergilerin payını artırmak istiyoruz, bu anlamda çok sayıda adım attık, kurumlar vergisi oranını 5 puan artırdık, yap-işlet-devret ve kamu-özel iş birliği için projelerde yüzde 10 artırdık kurumlar vergisini, banka ve diğer finansal kuruluşların finansal faaliyet harçlarını yüzde 50 yükselttik, çok uluslu şirketlerde minimum kurumlar vergisi yüzde 15 olacak dedik, yerli şirketlerde yüzde 10 olacak dedik, şirketlerin taşınmaz satışlarında uygulanan yüzde 50 kazanç istisnasını kaldırdık, kâr paylarındaki gelir vergisi stopajını yüzde 15’e yükselttik, daha çok sayıda eylem var ve bütün bunlarla 2024 yılında yüzde 65,8 olan dolaylı vergilerin payını 2026 yılında yüzde 61,8’e indirmeyi hedefliyoruz, daha da aşağıya elbette çekelim ama şunun da altını çizmek isterim: Bizim dolaylı vergilerimizde de sosyal adaleti gözetiyoruz, düşük gelirli grupların daha fazla tükettiği ürünlerde KDV’yi, ÖTV’yi düşük tutuyoruz veya hiç almıyoruz, yüksek gelirli grupların tüketimlerinden daha fazla ÖTV ve KDV alıyoruz, dolaylı vergilerimizde de sosyal adaleti gözeten bir yapı kuruyoruz. Türkiye’nin toplam vergi yükü yani dolaylı, dolaysız pirimler millî gelire oranla 23,5. Bu oran OECD’de yüzde 33,9; AB ülkelerinde yüzde 39,9. Hani "Herkesten vergi alıyorsunuz, çok vergi alıyorsunuz." diye bir iddia var, bu rakamlar onu desteklemiyor. Bizim millî gelire oranla topladığımız tüm vergiler -doğrudan, dolaylı, sosyal güvenlik primleri, hepsini dâhil ederek- millî gelire oranla yüzde 23,5; OECD’de bu oran yüzde 33,9; Avrupa Birliğinde yüzde 39,9. Bu oranları da görmemiz lazım" ifadelerini kullandı.