Batmanlı 15 Temmuz gazileri Abdullah Ağaya ve Ayhan Taşdemir, 5 yıl önce FETÖ’nün hain darbe kalkışmasına nasıl karşı koyduklarını ve o gece yaşadıklarını anlattı.
FETÖ üyelerinin 15 Temmuz 2016’da kalkıştığı hain darbe girişiminin üzerinden 5 yıl geçti. 15 Temmuz darbe girişiminde sokağa çıkan Batmanlı gazi Abdullah Ağaya, o gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla 45 günlük ikizlerini bırakarak darbe girişiminin karşısında durduğunu söyledi. Ağaya, "O gün ben dışarıya çıkmadan önce eşim yanıma gelerek ’Abdestini alıp namazını kıldıktan sonra dışarı çık’ dedi. Ben de abdestimi alıp namazımı kıldıktan sonra aralarında 45 günlük çocuğum da olan çocuklarımı önce Allah’a sonrada eşime emanet ederek dışarıya çıktım. Kalkışmayı duyar duymaz İstanbul Büyükşehir Belediyesinin önüne geçtim. Orada darbecilerle karşı karşıya geldik. Onlara karşı hiçbir an geri adım atmadık. Geri çekilmediğimizi gören FETÖ’cüler bana direkt ateş ederek sağ bacağımdan yaralandım. 3 ay boyunca hastanede tedavi gördüm. Hastanede doktorun bana söylediğine göre yarım saat daha geç kalsaydım kan kaybından hayatımı kaybedecektim. Ben de benim için vatanımızın bölünmemesi, bayrağımızın düşmemesi ve Cumhurbaşkanımızın sağlının önemli olduğunu söyledim. Bana bir kurşun isabet etti, ama böyle bir durumda bilsem ki bin kurşun isabet edecek yine darbeye karşı dururum. 10 tane çocuğum olsa da yine bırakır çıkarım. Cumhurbaşkanımızın yanında olmaya devam edeceğim. Hastanede ilk gözümü açtığımda akılıma ilk gelen Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan’ın yaşayıp yaşamadığıydı. Yaşadığını öğrenince çok mutlu oldum. İnanılmaz ama FETÖ’cüler asker kıyafeti giyerek gözlerini kırpmadan bizlere sıktılar" dedi.
"FETÖ’cü hainler rastgele üzerimize ateş açtı, 9 defa ameliyat geçirdim"
Darbe kalkışması sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde ayağından vurularak yaralanan 15 Temmuz gazisi Ayhan Taşdemir de, "İstanbul’a sezonluk olarak çalışmaya gitmiştim. Yaz aylarında her yıl mevsimlik olarak gider dönerdim. 15 Temmuz 2016’da hain darbe kalkışması esnasında iş dönüşü eve geldiğimde televizyonda bir hareketlilik olduğunu gördüm. Daha sonra bir darbe kalkışması olduğunu öğrendim. Bekar evinde 8 kişi beraber yaşıyorduk. Kardeşlerim de vardı benimle. Bir şeyler yapmak istedik ama ne yapacağımıza karar veremedik. Daha sonra darbe bildirisinin televizyonda okutulmasının ardından, Cumhurbaşkanımızın televizyona bağlanarak darbe kalkışmasının olduğunu söylemesi ve milleti darbeye karşı direnmeye davet etmesinin üzerine kardeşlerimle beraber İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünün önüne geçtik. Oraya yetiştiğimde 10 bine varan bir kalabalığın olduğunu gördüm. Ben ve kardeşlerim birbirimizden hiç kopmadık. Emniyetin kısa sürede vatanına bağlı güvenlik kuvvetleri tarafından kurtarıldığını gördük, polis araçlarından sürekli belediyenin kontrol altına alındığı ve vatandaşların o yöne gitmesi gerektiği anonsları yapılıyordu. Orada bulunan mahşeri kalabalığını bir kısmı belediye ye doğru yöneldi. Diğer yarısı da valiliğe doğru gitti. Ben ve kardeşlerim ellerimizdeki bayraklarla belediyeye doğru gittik. Oraya vardığımızda bütün giriş ve çıkışların tutulduğunu gördük. Belediye ye girmeye çalıştık. FETÖ’cüler üzerimize rastgele ateş açmaya başladı. Ben hastanede 9 ayrı ameliyat geçirdim. Uyandığımda aklıma ilk gelen şey darbecilerin başarılı olup olmadığıydı. Sorduğum ilk soru buydu. Çok şükür ki vatanına bağlı güvenlik güçleriyle kahraman vatandaşların direnciyle FETÖ’cülerin bertaraf edildiğini ve vatan hainlerine gereken dersin verildiğini öğrendim. Daha sonra geldim şimdi memleketimde yaşıyorum. Hain darbe kalkışmasının üzerinden 5 yıl geçmiş. Aklımda kalanlara bakacak olursak, o geceye dair hiç bir şey unutmamışız. Bu gün yine olsa aynı kararlılıkla yine karşı çıkarız" diye konuştu.
"Kardeşlerimiz asker giyimli terör örgütleri tarafından vuruldu"
İki şehit kardeşi Mutalip Çelik de, "Devletimize, bayrağımıza, ezanımıza kurulan bütün örgütler bizim gözümüzde aynıdır. Bunun FETÖ’sü, PKK’sı, DEAŞ’ı yoktur. Bu kardeşlerimiz 15 Temmuz’da yaralandılar. Asker giyimli terör örgütleri tarafından yaralanarak gazi oldular. Benim 2 kardeşim de korucu ağabeylerine yemek götürürken PKK terör örgütü tarafından şehit edildi. Bir başkası başka örgütü tarafından şehit edildi. Yani bu millet ne masa başı oyunlarıyla ne paralel yapı oyunlarıyla ne de başka bir şekilde diz çökmez. Bu millet inançlı bir millet ve büyük Türk milletidir. Gerçekten gazilerimizden dinlediğimizde tüylerimiz diken diken oluyor. Orada hiçbir şekilde ölümden korkmadan darbecilerin üzerine giden bu gazilerimiz ve orada bulunan diğer insanlarımız gerçekten takdire şayan bir örnek sergilemiştir. Başka bir millete göremeyiz. Vatanı, bayrağı için ölümü göze alan başka bir millet yoktur. Biz bu milletimizle gurur duyuyoruz. Biz askerimizi polisimizi, güvenlik korucularımızı çok seviyoruz. Hiç kimse yanlış yorumlamasın. Biz küçükken askerimizi polisimizi rüyamızda gördüğümüzde ve annelerimize anlattığımıza bize siz rüyanızda melek gördünüz diyorlardı. Bir kaç çapulcunun bunların arasına girmesiyle askerimiz, polisimiz kirlenmemiştir. Biz askerlerimizi Çanakkale’de ve terör örgütleriyle verdiği kahramanlıklarıyla biliyoruz. 15 Temmuz gecesinde darbeye kalkışan o hainler zaten asker değildi. O hainlere o geceyi karanlığa çeviren kahramanlarımıza binlerce selam olsun” şeklinde konuştu.
