GENEL - 05 Mart 2020 Perşembe 08:06

Vali Cüneyt Epcim: “Açık kapı YEDEP ile Türkiye’ye örnek çalışmalar yapılacağına inanıyorum”

A
A
A
Vali Cüneyt Epcim: “Açık kapı YEDEP ile Türkiye’ye örnek çalışmalar yapılacağına inanıyorum”

Bayburt’ta yaşlı ve engellilerin sosyal yaşama aktif katılımlarının sağlanması, kamu hizmetlerine erişebilirlik sorunlarının ortadan kaldırılması ile yaşlı ve engellilere yönelik hizmetlerin çeşitlendirilmesi amacıyla başlatılan Açık Kapı-Yaşlı ve Engelli Destek Projesi (YEDEP) tanıtıldı.

Bayburt’ta yaşlı ve engellilerin sosyal yaşama aktif katılımlarının sağlanması, kamu hizmetlerine erişebilirlik sorunlarının ortadan kaldırılması ile yaşlı ve engellilere yönelik hizmetlerin çeşitlendirilmesi amacıyla başlatılan Açık Kapı-Yaşlı ve Engelli Destek Projesi (YEDEP) tanıtıldı.


İldeki kamu kurum ve kuruluşlarının tamamı ile sivil toplum kuruluşlarının destek verdiği ve ilerleyen süreçte vatandaşları da aktif olarak proje içerisine dahil etmeyi planlayan çalışma ile engelli ve yaşlılar için seferberlik haline geçildi. Projeye dahil olan kamu kurumları ile sivil toplum kuruluşları dezavantajlı gruplara sunulan hizmetleri Bayburt Valiliği koordinasyonunda çeşitlendirip sürdürülebilir hale getirecek. Buna göre engelli ve yaşlı bireyler ilgili kurumlarca ikametlerinde ziyaret edilecek, talep ve şikayetleri bire bir dinlenip çözüme kavuşturulacak. Talep halinde yaşlı ve engelli bireylerin Bayburt Valiliği tarafından proje kapsamında tahsis edilen araç ile evlerinden kamu kurumlarına taşınması sağlanacak. Açık Kapı birimine doğrudan ulaşım için yaşlı ve engellilere yönelik alo YEDEP hattı oluşturulacak.



Engelli ve yaşlılara yönelik adeta seferberlik haline geçilen proje için Öğretmen Evi’nde tanıtım toplantısı düzenlendi. Vali Cüneyt Epcim, toplantıda proje detaylarını kamuoyuyla paylaştı. Vatandaşların kamu hizmetlerine daha etkin ve kısa yoldan ulaşabilmesine yönelik İçişleri Bakanı Süleyman Soylu öncülüğünde 2017 yılında Açık Kapı projesini hayata geçirdiğini ifade eden Vali Epcim, proje ile vatandaşların iş ve işlemlerinin hızlı bir şekilde gerçekleştirildiğini dile getirdi. Açık Kapı projesinin kapsamını Bayburt’ta daha da genişletip, engelli ve yaşlılara yönelik yeni hizmetler sunacaklarını kaydeden Vali Epcim, “Milletin Kapısı YEDEP ile biraz daha açılmış olacak. Böylece özellikle dezavantajlı gruplara, yaşlı ve engellilere yönelik, sadece Valiliğimizin değil her kurumumuzun yapabileceklerini çeşitlendireceğiz.” dedi.



“Amacımız sosyal ve gündelik yaşama daha aktif katılmalarını sağlamak”


Projenin en önemli noktasının Açık Kapı birimine ulaşamayan yaşlı ve engellilere doğrudan ulaşılması olduğuna dikkat çeken Vali Epcim, “Onların sosyal ve gündelik yaşama daha aktif katılmalarını sağlamak, ihtiyaçlarını ayağına götürmek, kamu kurum ve kuruluşlarındaki iş ve işlemlerine yardımcı olmak gibi çeşitli amaçlar gütmekte. Projenin içerisinde Belediyemizi, Üniversitemizi dahil etmek istiyoruz. Geçmişte kendilerinin bu süreçlere önemli katkıları oldu. Bu süreç hususunda desteklerini istiyoruz. Üniversitemizle ortaklaşa Aktif Yaşlanma isminde bir proje uyguladık. Aktif Yaşlanma etkinliklerini üniversitemizle birlikte yapmak istiyoruz. Kaymakamlıklarımız bu süreçte ilçelerinde yaşlı ve engellilere daha fazla özen gösterme gayreti içerisinde olsun istiyoruz. Tüm kurumların yaşlı ve engellilere verilen hizmetlerde dikkatini çekmek, onlara yönelik farkındalık oluşturma adına bir girişim bu. Gerçekten bir hayır işi. Samimiyetle yol alınacak bir proje olarak düşünüyoruz.” İfadelerini kullandı.



“Türkiye’ye örnek olacak birçok çalışmanın ortaya çıkacağını düşünüyorum”


Projenin önemli noktalarından bir diğerinin de sivil toplum kuruluşlarını kapsayan bir çerçeveye sahip olması şeklinde değerlendiren Vali Epcim, sözlerine şöyle devam etti:


“Sivil toplum örgütlerimize böyle bir çalışmadan bahsettiğimizde başta kadın ve insani yardım derneklerimiz olmak üzere hepsi bu sürece katkı sunmak istediklerini bizlere memnuniyetle bildirdiler. Bizler de bundan çok memnun olduk. Projemiz özellikle yaşlı ve engelli vatandaşlarımız noktasında bir takım farkındalıkları, hayır ve hasenat işlerini içermekte. Bu manada hepimize hayırlı olmasını diliyorum. Açık Kapı - YEDEP ile belki Türkiye’ye örnek olacak birçok çalışmanın ortaya çıkacağını düşünüyorum. Örneğin Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün kendi alanında yapabilecekleri vardır. Müftülüğümüzün kendi alanında yapabilecekleri var. Kilit konumda olan kurumlarımız var. Fakat en önemli boyutuyla bu proje Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’müzün özel gayretleriyle yürümesi gereken bir çalışma. Artık çok şükür devletimiz psikolog, sosyolog çalıştırabilecek, sosyal rehabilitasyon çalışmaları yapabilecek bir konuma geldi. Bunlar 15 yıl önce olmayan gerçeklerdi.”


İlerleyen süreçte kurumların konuyla ilgili detaylı alt başlıklar ortaya koyacağını bildiren Vali Epcim, katılımcılara teşekkür etti. Vali Cüneyt Epcim’in değerlendirmeleri sonrası proje kapsamında kamu kurumlarının yaşlı ve engellilere yönelik hayata geçirmeyi planladığı çalışmalar paylaşıldı. Toplantı katılımcıların projeye yönelik görüş ve önerilerini dile getirmeleriyle sona erdi.



Öğretmen Evi’nden gerçekleştirilen tanıtım toplantısına Garnizon Komutanı Hava Savunma Albay Yusuf Diker, Belediye Başkan Vekili Beyza Uçurum, Bayburt Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Metin Uçurum, Vali Yardımcıları Halit Benek ile Remzi Demir, Aydıntepe Kaymakamı Mustafa Akın, Demirözü Kaymakamı Ömer Coşkun, İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Halil Murat Bilgiç, İl Emniyet Müdürü Ayhan Bodur, kamu kurum ve kuruluşlarının amirleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’de çocukların yüzde 30’u toksik ebeveyn ile karşı karşıya Son zamanlarda sıklıkla duyulan toksik ebeveynlik kavramı hakkında bilgilendiren İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, Türkiye’de yüzde 20-30 oranda çocuğun toksik ebeveyne maruz kaldığını söyledi. Bunun sonucunda depresyonun en fazla görülen hastalık olduğuna işaret eden Kocayörük, “Depresyon hastalarının yüzde 50’sinde travmatik çocukluk yaşantıları söz konusudur. Ülkemiz için de aynı şey geçerli. Genelde depresyon görüntüsü altında olan kişilerin de toksik ebeveynlere maruz kaldıklarını biliyoruz” dedi. Son dönemlerde oldukça yaygınlaşan ‘toksik’ kavramı birçok alanda karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri de ‘toksik ebeveynlik’ kavramıdır. Bu kavram; ebeveynlerin çocukları için en iyisini istese de bazen onları fazlaca sıkmaları ya da özgür bir birey olmalarını kısıtlamaları anlamına geliyor. Anne babaların da aslında toksik ailelerden geldiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, “Bu yüzden ilişki ve bağlanma şekilleri aslında çocuklarını da etkiliyor. Hatta çocuklarının da ilerde kuracakları ilişki yine toksik şekilde devam edebiliyor. Nesilden nesle aktarılıyor. Burada suçlu aramak yerine çözüme odaklanmalı” açıklaması yaptı. “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri toksik ebeveynliktir” Toksik ebeveyn davranışlarını sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük, “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri, sürekli çocuğu didiklemeleri, sınırları aşmaları, çocuğun birey olduğunu kabul etmekten ziyade kendilerinin bir uzantısı olduğunu görmeleri toksik ebeveynliktir. Örneğin bu ebeveynler; çocuğu sınavda 99 notu aldığında ‘neden 100 almadın’ diye eleştirirler, çünkü hiçbir şeyle yetinmezler. Sürekli çocuk üstünde baskı, otoriter kurarlar. Bunun en büyük nedenleri arasında ise ailelerin çocuklarına empati yapamaması, çocuğun ihtiyaçlarını göremeyip anlayamaması yer almaktadır. Tabii bunu bile isteye yapmıyorlar. Çünkü onların da kendi ihtiyaçları zamanında görülmeyerek onlara da bu şekilde davranıldı” dedi. “Değerlilik ihtiyacı karşılanmayan çocukların kendini geliştirmesi zordur” Tedavisinde ise terapistlere büyük iş düştüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük şunları söyledi: “İnsanlar kendilerinin farkında da olmalıdır. Ama genellikle bu durumun farkında olmazlar. Sevilmeyip sayılmayan, biricilik ve değerlilik ihtiyacı karşılanmamış çocukların kendilerini geliştirmesi oldukça zordur. Bu yüzden kendilerinden beklentileri de düşüktür. Dünyaya genellikle olumsuz bakarlar. En önemlisi de öğrendikleri bağlanma biçimini, hayatlarında benzer bağlamda gösterecekler. Örneğin; sevgili, eş, arkadaşlık ilişkilerinde bu tarz bağlanma ilişkisi olacak. Mesela aşağılayıcı bir bağlanma stili gördüyse etrafındakileri aşağılayacak. Toksik ebeveynler genellikle klinik tanı almamış olsa da çoğunlukla ruhsal bozukluğu ya da kişilik bozukluğu olan kişilerdir. Narsist bir ebeveynle birlikteyseniz narsist olma ihtimaliniz çok yüksek. Kaygılı bir ebeveynle büyüyorsanız kaygılı olma ihtimaliniz çok yüksek.” “Ailelerini olduğu gibi kabul edip sınır çizerek hayatlarına devam etsinler” Ailelere ve özellikle de çocuklarına önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük son olarak şunları söyledi: “Aileler açık iletişimde olmalı. Çocuğunu dinlemeyi öğrenen her aile, bu anlamda yol katedecektir. Çünkü çocukların ihtiyaçlarını öğrenebildiklerinde, hissedebildiklerinde zaten tutumlarını değiştirecekler. Anne babalar kendilerine şunu sorsunlar; ‘ben çocuğumdan ne istiyorum, o benim bir uzantım mı, ona gücümü mü göstereyim, o benim her dediğimi yapsın mı?’ Yoksa sadece o benim çocuğum ve o ayrı birey. ‘O da kendi başına bir birey olarak kendi hayatını ve kendi yolunu bulacak’ şeklinde mi düşünüyorlar? Bu tür ailelere maruz kalan çocukların tutunacak dala ihtiyacı vardır. Öğretmen ya da başka akrabadan özdeşim kuracağı birilerini bulabilirler. Bu onlara iyi gelecektir. Aileler çoğunlukla toksik olduğunu kabul etmez. Çocuklar toksik bir aileye sahipse onları olduğu gibi kabul edip kendi sınırlarını çizebilir. Ebeveyniyle kuracağı empatik ilişkide çocuk, öfkelenmeyi ve kızmayı bırakabilir. Öfke ve kızmayı bıraktığında da onları olduğu gibi kabul edebilir. Olduğu gibi kabul ettikten sonra da kendi yolunu çizebilir. Diğer türlü anne babasına tepkili hayat yaşamak onları; madde bağımlılığına, kötü arkadaşlar edinmeye, kendine zarar verici davranışlarda bulunmaya kadar götürür. Çünkü kızgınlık ve öfke buna iter. Ailelerini anlayabilirlerse ailesinin onu anlamasını beklemeden hayatlarına devam edebilirler.”
Samsun Ormanda çöp toplama etkinliği Samsun’un Vezirköprü ilçesinde “Orman Benim” sloganı ile ormanda çöp toplama etkinliği yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Orman Benim” sloganı ile 81 ilde ve bütün ilçelerde, orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturmak için bir program düzenlendi. Vezirköprü’deki farkındalık etkinliği ise Çaputlu mevkisinde gerçekleştirildi. Amaçlarının orman yangınları çıkmadan önlem almak olduğunu belirten Vezirköprü Orman İşletme Müdürü Mecit Koçak, “Orman Benim” yangınlara karşı farkındalık programı ile ilgili yapığı açıklamada, amaçlarının yangın çıkmadan önlem almak olduğunu belirterek, “Benim Ormanım’ etkinliği kapsamında Türkiye’nin bütün illerinde ve tüm ilçelerinde bu etkinlik düzenlendi. Bizler de Kaymakamlık, İlçe Emniyet Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Çaputlu mevkisinde etkinliğimizi gerçekleştirdik. Amacımız, çevremizin daha temiz olması, özellikle küresel ısınmadan kaynaklı son yıllardaki orman yangınlarına karşı dikkat çekmek ve yangın çıkmadan tedbir almak. Çıkan yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı, yanan alanların da yüzde 99’u insan kaynaklıdır. Yangını çıkmadan önlemek için bu proje başlatıldı" dedi. Programa İlçe Kaymakamı Özgür Kaya, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Kaya, Vezirköprü Meslek Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Necati Tomal, İlçe Jandarma Komutanı J. Binbaşı Ümit Çetinkaya, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
İstanbul Esenyurt’ta uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon: 15 kilogram esrar ele geçirildi Esenyurt’ta Güven Timleri tarafından uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon düzenlendi. Operasyonda özel düzenekle saksılara ekilmiş 15 kilogram esrar ele geçirilirken 1 kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, dün Esenyurt Mehterçeşme Mahallesi Hacı Bayram Veli Caddesi’nde yayılan kokudan şüphelenen polis ekipleri bölgeyi incelemeye aldı. Yapılan incelemenin ardından polis ekipleri cadde üzerindeki binada bir daireyi gözlem altına aldı. Yapılan takibin ardından 5 katlı apartmanın 5. Katındaki daireye gelen ekipler şüphelilerin kapısını çaldı. Polislerin geldiğini fark eden S.T isimli şüpheli, dairenin terasından çatıya çıkarak karşı binaya geçti. Çatı girişinden yandaki binaya girmeye çalışan S.T aradaki kapının kilitli olması sebebiyle apartman boşluğunda kilitli kaldı. Yan binaya geçtiğini fark eden polis ekipleri, şüpheli S.T’nin kilitli kaldığı kapıyı açarak şahsı gözaltına aldı. Baskın yapılan evde uyuşturucu imalatında kullanılan kimyasallar, özel aydınlatma ve ısıtma sistemleri kurulduğu görüldü. Dairedeki 2 odanın duvarları ve camların alüminyum folyolarla kaplandığı görüldü. Daire içerisinde kokuyu önlemek için havalandırma sistemi kurulduğu belirlendi. Yapılan baskında, toplamda 15 kilogram esrar maddesi ele geçirildi. Polis olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı.
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Ezgi Apartmanı davasında sıcak gelişme Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde yıkılan ve 35 kişinin yaşamını yitirdiği Ezgi Apartmanı davasının 3. duruşması görüldü. Duruşma sonrası açıklamada bulunan Av. Ersan Şen, "Adaletin er ya da geç yerini bulacak" dedi. Kahramanmaraş Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuklu sanık binanın fenni mesulü M.T ile tutuksuz sanık müteahhit Y.A. katıldı. Tutuklu sanık iç mimar E.D. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşmada sanık ve müşteki avukatları ise hazır bulundu. İnşaat yapı ruhsat veren tanık M.D. “Biz sadece binanın enini boyunu ölçüp yola göre kot bilgileri kontrol ederdik tamamlandıktan sonra yapım izni verilirdi. Binanın inşaat aşamasında kontrol edilmiyordu 2003 yılından sonra çıkan genelge ile inceleme başlatıldı" dedi. Soru üzerine apartmanın çatı katında bulunan yerin sonradan yapıldığı ifade eden Tanık M.D, “O tarihteki yönetmeliğe göre ortak mekan olarak kullanan yerde hesaplamaya katılmıyordu ve çatıda yapılan yer ile ilgili yoğunluğa dahil olmadığı için göz yumuyorduk. Yönetmeliğe uygun ise izin veriyorduk” dedi. İnşaata kullanım izin belgesini veren tanık F.Y ise “Kahramanmaraş Belediyesi’nde 1985 ve 2005 yıllarımda görev yaptım. İmar ve harita mühendisi olarak görev de yaptım. O yıllarda inşaatların yapımı sürecinde yerinde kontrol yapılmıyor ancak şikayet edilirse denetimler yapılıyordu Ezgi apartmanında aynı prosedür uygulandı” dedi. Dönemin imar müdürü Tanık V.Ç. belediyede çalıştığı dönemde yaptığı çalışmaları anlattı. Bir inşaatta bağımsız bölümler ve duvar değiştirilebilir mi ? sorusu üzerine tanık V.Ç, “Değiştirilebilir bir mahsuru yok” dedi. Tanık beyanlarına karşı katılan vekillerin sırasıyla beyanları alındı. Daha sonra mahkeme başkanı gelen bilgi ve evrakları okudu. Sanık fenni mesul M.T. ise verdiği beyanda üzerine atılı suçları kabul etmeyerek beratını talep etti. Binanın müteahhitti tutuksuz sanık Y.A. binaya kaçak kat yapmadığını ifade ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Daha sonra iç mimar tutuklu E.D. savunma yaparak suçlamaları kabul etmedi. Av. Ersan Şen ise kırmızı bülten talebine tepki göstererek, "Adalet er ya da geç yerini bulacak" dedi. Mahkeme, dosyadaki bilgi ve evrakları inceledikten sonra sanıkların beyanlarını dinledi ve kararını açıkladı. Duruşma sonrası açıklama yapan Av. Ersan Şen, "Duruşmada uzun süren tanık dinlemeleri ve münakaşaların ardından mahkeme, dosyanın tekemmül ettiğine karar verdi. Dosyada bulunan iş raporları ve bilimsel mütalaalara itirazlar oldu. Mahkeme artık delil değerlendirmesine geçti. Mahkeme, dosyayı inceleyerek dosyanın bir üniversite veya teknik uzmanlar heyetine gönderilmesine karar verdi. Bu heyet, Ezgi Apartmanı’nın depremde yıkılmasının başka etkenlerle mümkün olup olmadığını inceleyecek ve rapor hazırlayacak. Mahkemenin dosyanın eksiksiz olduğunu belirterek rapor beklenecek" dedi. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren duruşmada, tutuklama ve dosya ile ilgili savunmaların alındığını ve iki önemli karar verildiğini açıklayan Av. Şen, "Mahkemenin dosyayı bir üniversite veya heyete gönderme kararının ardından davanın gelecekteki seyri belirlenecek. Dava sürecinin oldukça stresli ve uzun geçti. Adaletin yerini bulması ve maddi haklara ulaşılması için ellerinden gelen gayreti gösterdik. Ezgi Apartmanında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum. Mahkemenin adil bir karar vereceğine inanıyoruz. Davanın dördüncü duruşması için bekleyiş devam ediyor. Tarafların beyanları alınacak ve mahkeme süreci adalete ulaşmak için devam edecek. 12 Temmuz tarihinde yapılacak olan dördüncü duruşmanın sonuçlarını merakla bekliyoruz" dedi. Mahkeme, raporun yeniden bilirkişiye gönderilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını ve duruşmanın 12 Temmuz tarihine ertelenmesini açıkladı.