ÇEVRE - 28 Mart 2025 Cuma 01:07

Ağaçlara bahar bakımı

A
A
A
Ağaçlara bahar bakımı

Bayburtlu üreticilere, meyve ağaçlarının budanmasıyla ilgili bilgilendirmede bulunuldu.


Yapılan bilgilendirmede şu ifadeler kullanıldı:


"Budama yapılmayan ağaçlarda; fazla verim nedeniyle dallar kırılır, sık dallanma sonucu iç kısımdaki dallar ışık almaz, periyodisite (ürün bir yıl var ve bir yıl yok) görülür.


Meyve ağaçlarında budama, dal kesme, dal eğme, dal seyreltme, uç alma ve dalların açılarının genişletilmesi veya daraltılması gibi işlemlere denir. Bu işlemler genel olarak şunlar için yapılır; Ağaçlara istenilen şekli vermek, ağaçlarda meyve verimi ile sürgün oluşumunu dengelemek, periyodisitenin (ürün bir yıl var ve bir yıl yok) etkisini azaltmak, dal kırılma ve sarkmalarını azaltmak.


Ne zaman budama yapılmalıdır?


Kışları çok soğuk geçen bölgelerde ise budama yerlerinin soğuktan zarar görmemeleri için budamayı soğuklar geçtikten sonra; fakat ağaçlar uyanmadan önce yapmalıdır.


Meyve ağaçlarının budanma şekli, meyve tür ve çeşidine, ağaçların yaşına, toprak ve iklim şartlarına, budamadan beklenen amaca ve ağacın gelişme gücüne göre değişir. Bu nedenle her meyve tür ve çeşidinin değişik iklim ve toprak şartlarındaki gelişme gücünün ve bunların budamaya karşı gösterdiği tepkilerin iyi bilinmesi gerekir. Ayrıca dalların kesilmesi, bırakılacak ve kesilecek dalların iyi seçilmesi konusundaki genel kuralların da bilinmesi zorunludur. Bazı kurallar şu şekilde sıralanmıştır; Kuvvetli gelişen ağaçlarda veya dallarda az kesim yapılmalı, zayıf gelişenlerde ise fazla kesim yapmalıdır, zayıf gelişen dalların gelişmesini artırmak için açıları daraltılmalı, kuvvetli gelişen dalların gelişmesini azaltmak için ise dallar eğilerek açıları genişletilmelidir, şekil oluşturma amacıyla ana dalların açılarının düzenlenmesinde ana dalların gövde ile açıları 45-60 olmalıdır, bu işlem yaz aylarında da yapılabilir, budanan yerlerde tırnak veya budak bırakılmamalıdır, kalın dal kesimlerinde mutlaka yük alma işlemi yapılmalıdır. Bu sayede kabuk veya dal yarılmaları önlenmiş olur. Yara yerleri aşı macunu veya kara boya ile kapatılmalıdır, dal kesimleri bir yan dalın veya gözün hemen üzerinden gözün veya dalın aksi yönüne doğru hafif meyilli olarak yapılmalıdır.


Budama şekilleri nelerdir?


Şekil budaması;


Bir meyve ağacından en yüksek verimi alabilmek için ana dalların iyi oluşturulması yanında yardımcı dalların da düzenli seçilmesi gerekir. Genellikle genç ağaçlar kuvvetli ve uzun sürgünler meydana getirirler. Ana dalı oluşturacak bu sürgünler üzerinde yardımcı (tali) dalların meydana gelmesi için dalların uçları kesilmelidir. Bilhassa yan dal vermeyen meyve tür ve çeşitlerinde bu çok önemlidir. 80-100 cm ve daha uzun sürgün veren genç ağaçlarda dalların uçları alınmadığında istenilen yönde ve sayıda tali dallar oluşmayacağı için ilerde ana dallar üzerinde boşluklar meydana gelir. Bu da ağaçtan genelde daha az meyve alınmasına neden olur.


Mahsul budaması;


Budama sonucunda ağaçta bırakılacak en uç dallar veya gözler daha öncede belirtildiği gibi tacın dışına doğru bakmalı, diğer dallar ise ağacın boşluklarını doldurmalı ve güneş görebilmelidir. Kalın dallar üzerinde bulunan küçük meyve dalları çok sık değillerse kesilmemelidir. Böylece ağaç tacının maksimum hacminden yararlanılarak verim artırılabilir.


Mahsul budamasında meyve dallarının uzunluğu iri meyveli şeftali, elma ve armut gibi meyve türlerinde en fazla 40 cm kadar olmalıdır. Zayıf dallar daha kısa, kuvvetli dallar daha uzun bırakılmalıdır. Bir yıllık uzun bir dalın ucu kesilmeden bırakılırsa, üzerinde meydana gelen fazla sayıdaki meyve, dalın kırılmasına neden olabilir. Ayrıca böyle dallar yeterli uzunlukta yeni sürgün veremezler. Bilhassa şeftali ağaçlarında daha sonraki yıllar verimde azalma ve ağacın gelişmesinde zayıflama görülür. Mahsul budaması sonucunda ağaç hem o yıl yeterli ürün vermeli, hem de daha sonraki yıllarda verim verecek yeni sürgünler oluşturmalıdır. Bir dalın hem meyve vermesi ve hem de yeni sürgün oluşturması o dalın ortalama üçte birini (1/3’ünü) kesmekle sağlanabilir. Daha fazla kesim meyvenin az olmasına, fakat sürgünlerin kuvvetli gelişmesine, az kesim ise meyvenin çok olmasına ve sürgünlerin zayıf gelişmesine neden olur. Ortalama 30 cm’den kısa olan meyve dallarında genellikle uç alma işlemi yapılmamalıdır.


Meyve ağaçları yaşlandıkça genellikle verimi fazlalaşır ve sürgün gelişmesi zayıflar. Bu tür bir gelişmenin uzun süre devam etmesi, zamanla verimin de azalmasına neden olur. İyi, kaliteli ve her yıl düzenli meyve elde etmek, ancak ağaç fizyolojik dengede olduğu zaman mümkündür. Yaşlı ağaçlarda diğer bakım tedbirleri yanında, ağaçta yapılacak kalın dal kesimleri yani gençleştirme budaması da ağacın verimini ve sürgün gelişmesini dengeler. Bazı meyve türleri çok kalın dal keserek ağacı gençleştirmeye karşı zamk çıkarma, kuruma gibi olumsuz tepki gösterirler. Bu gruba giren erik, kiraz, vişne, kayısı, şeftali ve badem gibi meyve türlerinde gençleştirme budaması, daha genç ve ince dalları keserek yapılmalıdır. Elma, armut, zeytin, ayva ve turunçgiller gibi meyve türlerinde gençleştirme budaması başarıyla uygulanır.


Budayıcı budama sırasında şu konulara dikkat etmelidir;


Ağacın gelişme gücünü, meyve dallarındaki çiçek tomurcuğunun miktarını budamaya etkili olabilecek diğer faktörleri, başka bir ifade ile budayıcı ağacı iyi tanımalı ve onun kesime karşı göstereceği tepkiyi, dolayısıyla kesimin verime ve meyve kalitesine etkilerini iyi tahmin edebilmelidir.


Budama sonunda çıkan budama artıkları ve bahçe kenarlarındaki çalılıklar, kuru bitki parçaları hastalık ve zararlıların en iyi barınak yeridir. Meyve ağaçlarına ve ürünlerine zarar veren bu hastalık ve zararlıların çoğalmaması için bu artıklar yakılmalı veya bahçeden uzaklaştırılmalıdır. Budama sonunda meyve ağaçlarında kış ilaçlamalarının da yapılması zorunludur."



Ağaçlara bahar bakımı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Ege Ekspresi’nin çarptığı yaya hayatını kaybetti İzmir-Eskişehir seferini yapan Ege Ekspresi yolcu treni, Kütahya’nın Tavşanlı yakınlarındaki Gökçedağ istasyonu yakınlarında bir yayaya çarptı. Tren çarpması sonucu köprüden aşağı düşen 79 yaşındaki Halil Çelik, olay yerinde hayatını kaybetti. Kaza, İzmir-Eskişehir hattında seyir halinde olan Ege Ekspresi treninin, Gökçedağ istasyonundan ayrıldıktan yaklaşık 4 kilometre sonra meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, İzmir’den hareket ederek Kütahya’nın Tavşanlı ilçesi istikametine ilerleyen tren, raylar üzerinde bulunan bir yayaya çarptı. Köprüden karşıya geçmeye çalıştığı öğrenilen yaya, çarpmanın etkisiyle savrularak köprüden aşağı düştü. Olayı gören vatandaşlar ve tren görevlileri durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede, trenin çarptığı ve yüksekten düştüğü belirlenen şahsın hayatını kaybettiği tespit edildi. Jandarma ekiplerince yapılan kimlik tespitinde, yaşamını yitiren kişinin 79 yaşındaki Halil Çelik olduğu belirlendi. Cumhuriyet Savcısı’nın olay yerinde yaptığı incelemelerin ardından Halil Çelik’in cansız bedeni, otopsi yapılmak üzere hastane morguna kaldırıldı. Kaza nedeniyle tren seferlerinde bir süre aksama yaşanırken, olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı.
Kayseri Bin yıllık Türk kültürünün izlerine Tomarza’da rastlandı Kayseri’nin Tomarza ilçesindeki Türk dönemi mezar taşlarının, Türk kültürünün Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan bin yıllık mirasını taşıdığını ortaya koydu. Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Eyüp Polat danışmanlığında Abdulbaki Önder tarafından yapılan araştırmalarda; Tomarza’daki 36 mahalle mezarlığında yer alan ve 17-20. yüzyıllara tarihlenen yüzlerce mezar taşı yerinde incelenerek belgelendi. 24 Oğuz boyundan biri olan Avşar boyunun yoğun olarak yerleştiği Tomarza’da; mezar taşları üzerinde yer alan kitabeler, motifler ve semboller; Orta Asya Türk inanç dünyası ile estetik anlayışının Anadolu’daki sürekliliğini gözler önüne serdi. Abdulbaki Önder araştırmasında, mezar taşlarının yalnızca tarihi açıdan değil, aynı zamanda sosyolojik ve sanat tarihi bakımından da büyük önem taşıdığını vurguladı. Türk-İslam mezar taşlarının, kültürel ve inançsal sürekliliğin en önemli göstergeleri arasında yer aldığını, bu taşlar üzerinde yer alan fincan, ibrik, çarkıfelek ve hayat ağacı gibi motifler yalnızca estetik birer süsleme unsuru değil, aynı zamanda kimlik ve inanç sembolleri olarak öne çıktığını aktaran Önder; söz konusu motiflerin, Türklerin tarih boyunca farklı dinleri benimsemelerine rağmen kadim mezar kültürlerini koruyarak yaşatmayı sürdürdüklerini açıkça ortaya koyduğunu ifade etti. Önder; "Coğrafi şartlar ve inançlar; Türklerin yaşam şekilleri üzerinde belirleyici unsur olmuş. Bu unsurlar gelenek, görenek ve defin merasiminin biçimlenmesinde etkili unsur olmuştur. Türk mezar kültürünün örnekleri; Milattan önce ikince ve üçüncü yüzyıllarda Orta Asya bozkırlarında şekillenen kurgan geleneğine dayanır. Altay Dağları’nda Pazarık Kurganlarından ele geçirilen Pazarık Halısı, bu erken dönemim hem sanatsal hem de inançsal dünyasını somut biçimde yansıtan en önemli buluntulardan biridir. Türk topluluklarının kozmolojisini tekrar eden geometrik yapı; evrenin kozmik düzenini ve sonsuzluğu simgeleyen hayvan figürleri ruhun yolcuğu, koruyucu güçler ve öte alemle ilişkilendirilir. Kaftandaki işlemeler, kılıç, hançer motifleri Türklerin erken dönemdeki sanatsal varlıklarını ortaya koyan unsurlardır. Bu gelenek; Türklerin göç ettikçe kadim kültürlerini de beraberinde götürmesiyle farklı coğrafyalara taşınmıştır. Anadolu coğrafyası da bu coğrafyalardan bir tanesidir. Anadolu’daki mezar taşlarını Orta Asya’daki örnekleriyle karşılaştırdığımızda Türk kültürünün sürekliliğini ortaya koyan bir çalışma ortaya koymaktadır. Örnek vermek gerekirse birbiriyle mücadele halinde kuş figürü, hayat ağacı üzerinde kuş figürleri, geometrik bezemeler Türklerin Orta Asya’dan beri kullandıkları figürlerdir" dedi. "54 mahallenin 36’sında rastladık" Araştırma çerçevesinde ilçede bulunan 54 mahalle mezarlıklarını gezdiklerini ve 36 mahallede bu izlere rastladıklarını kaydeden Abdulbaki Önder; "Tomarza’da 54 mahalle var. Araştırma için 54 mahalleyi gezdik, 36 mahallede Türk kültürünü yansıtan mezar taşlarını tespit ettik. Bu mahallelerde bulduğumuz figürler; geometrik, bitkisel süslemeler var. Bu figürleri Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanmış nitelikli figürler olarak değerlendiriyoruz" ifadelerini kullandı.
Diyarbakır 6 yaşındaki çocuktan ambulans duyarlılığı Diyarbakır’da 6 yaşındaki İbrahim Efe Irmak’ın evde oyuncak arabalarıyla oluşturduğu trafik sahnesi, kentteki yoğunluğu çocuk gözüyle gözler önüne serdi. İbrahim Efe’nin özellikle sıkışık trafikte ambulansa yol verilmesi için yaptığı çağrı ile oyuncaklarından oluşturduğu zincir simülasyonu duyarlılığını gözler önüne serdi. Diyarbakır’da yaşayan 6 yaşındaki İbrahim Efe Irmak, servisle okula gidiş ve dönüşlerde yaptığı gözlemlerde sıkışık trafikte sürücülerin ambulansa yol vermediğini fark etti. Bir süre sonra eve dönen küçük Efe, oyuncaklarıyla Diyarbakır trafiğini oluşturdu. Yoğunluk nedeniyle araçların ambulanslara yol vermediğini gözlemleyen İbrahim Efe, oyuncaklarından oluşturduğu simülasyon ile ambulansa nasıl yol verilmesi gerektiğini anlattı. Ambulansın geçişi sırasında araçların fermuar sistemine geçmesi gerektiğini anlatan kendisi küçük yüreği büyük Efe, büyüklerine örnek oldu. "Ambulansın sesi geliyordu ama kimse yol vermiyordu" Kayapınar ilçesi Hantepe Şehitleri İlkokulu 1’inci sınıf öğrencisi 6 yaşındaki İbrahim Efe Irmak yaptığı sahneye ilişkin şunları söyledi: ’’Okuldan servis ile gelince kavşaklarda trafik ışıkları oluyor, fakat ışıklar yeşil yanmasına rağmen trafik tıkanmıştı. Ben de eve geldim gördüğüm trafik tıkanıklığını evde bulunan arabalarımla ve ambulansla canlandırdım. Orada gördüğüm şekilde ambulansa yol vermeyi insanlar öğrenmesi gerekiyor. Işık da yanıyordu ve ambulansın sesi yükseliyordu ama kimse yol vermiyordu. Herkesi kurallara uymaya davet ediyorum." Küçük efe daha sonra sıkışan trafikte ambulansa ve polis aracına nasıl yol vereceğini fermuar sistemiyle gösterdi.
İstanbul İstanbul, Tekirdağ ve Antalya’da ele geçirilen tonlarca sahte alkol emniyette sergilendi İstanbul, Tekirdağ ve Antalya’da düzenlenen sahte ve kaçak içki operasyonlarında ele geçirilen 45 bin 347 litre alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkol emniyette sergilendi. Farklı zamanlarda düzenlenen operasyonlarda yakalanan 29 şüpheliden 10’u dosyaları ikmalen gönderilmek üzere emniyetten serbest bırakılırken, 9 kişi hakkında adli kontrol hükümleri uygulanmış, 5 şüphelinin tutuklandığı soruşturmada, gözaltında bulunan 5 zanlının ise polisteki işlemlerinin devam ettiği aktarılmıştı.Edinilen bilgiye göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce, Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar kapsamında, sahte alkol üreten, depolayan ve piyasaya sürerek haksız kazanç sağlayan kişilere yönelik çalışma yapılmıştı.Yaklaşık olarak son iki aylık süre içerisinde, İstanbul’da Başakşehir, Çatalca, Silivri, Beylikdüzü ve Küçükçekmece ilçelerinde bulunan 3 depo, 3 iş yeri ile 1 araçta ve Tekirdağ ili Çorlu ilçesi ile Antalya’da bir 1 fabrikada gerçekleştirilen 8 ayrı operasyonda 29 şüpheli yakalanmış, sahte alkollü içki yapımında kullanılan etil/metil olduğu değerlendirilen alkollü sıvılar ile alkollü içki imalatında kullanılan makina ve diğer malzemeler ele geçirilmişti.Zincirleme operasyonlarda 45 bin 347 litre alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkol, 2 bin 572 sahte alkol yapımında kullanılan şişe ve bidon, 3 bin 400 sahte etiket, dolum, filtreleme ve paketlemeden oluşan alkollü içki imalatında kullanılan 14 makine ve bin 250 kilogram karbon kömürü ele geçirildi.Tonlarca sahte ve kaçak alkollü içki yapımından kullanılan etil/metil alkoller emniyette sergilendi.Yakalanan 29 şüphelinin 10’u dosyaları ikmalen gönderilmek üzere adli makamlarca emniyetten salıverilmiş, 9 zanlı hakkında adli kontrol hükümleri uygulanırken, 5 şüpheli tutuklanmıştı. Geri kalan 5 kişinin polisteki sorgusu devam ediyor.