GÜNDEM - 28 Haziran 2025 Cumartesi 09:59

Bayburtlu çiftçinin yıkılan serası devlet eliyle yeniden ayağa kaldırıldı

A
A
A
Bayburtlu çiftçinin yıkılan serası devlet eliyle yeniden ayağa kaldırıldı

Bayburt’un Aslandede köyünde yarım asrı aşkın zamandır çiftçilik yapan İsmail Öksüz’ün yoğun kar yağışı nedeniyle çöken serası, Tarım ve Orman Bakanlığı desteğiyle yeniden ayağa kaldırıldı. Öksüz, havaların ısınmasıyla beraber kurulan yeni serasında üretime başladı. Karın yağdığı gün, "İnsanın 60 yıl emek verdiği bir şeyi bir anda kaybetmesi ne kadar acıymış" diyerek hüznünü dile getiren Öksüz, şimdilerde yeni serasında içtenlikle türküler söylüyor.


Mart ayında yaşanan yoğun kar yağışı nedeniyle İsmail Öksüz’ün 3 serası tamamen yıkılmış, yarım asırlık emek bir anda yok olmuştu. Özellikle ata tohumlarının sera altında kalması, Öksüz’ü derinden üzmüştü. Öksüz, yaşadığı üzüntüyü "Geri dönmek istiyorum, yeniden yapmak istiyorum bu işleri. Seralar kurayım tohum ekeyim, zaman beni geri döndür bir daha" dizeleriyle dile getirmişti. O gün yaşadığı üzüntüyü şiir dizelerine sığdıran Öksüz, şimdi yeni kurulan serasında türküler söylüyor, çiftçilik hayatını kaldığı yerden hevesle devam ettiriyor.



Tarım ve Ormanı Bakanı Yumaklı, Öksüz’ü telefonla aradı


İhlas Haber Ajansı’nın ’Kar nedeniyle seraları çöken çiftçinin 60 senelik emeği heba oldu’ başlıklı haberiyle Öksüz’ün sesine kulak veren Tarım ve Orman Bakanlığı, yaşanan bu talihsiz olayın ardından hemen harekete geçti. 3 seranın da yeniden ayağa kaldırılacağı müjdesi ise Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı tarafından verildi. Öksüz, yaşlandığı için bu işleri eskisi gibi yapamayacağını belirterek, devlete yük olmamak adına 3 sera yerine bir tane seranın yapılmasını istedi. Öksüz’e kısa sürede yeni serası kuruldu. Bu gelişme, 60 yıllık çiftçilik serüvenin bittiğini düşünen Öksüz’e yeniden umut oldu. Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, Kurban Bayramı’nda bizzat İsmail Öksüz’ü arayarak, geçmiş olsun dileklerini iletti. Bakan Yumaklı, telefon görüşmesinde, "Sizin kar yağışı sebebiyle 3 tane seranızda hasar olmuş. Haberi izleyince ben hemen il müdürümüze talimat verdim. Arkadaşlar sizin ihtiyacınızı karşılayacak. Bizden size hediye olsun. Devlet olarak her zaman kim üretiyorsa onun yanında olduk, siz yeter ki üretin sizin de yanınızda olacağız inşallah" ifadelerine yer vererek, çiftçinin yanında olduklarını, olmaya da devam edeceklerinin altını çizmişti. Bakan Yumaklı, beraberlik mesajı vererek, "Sizin gibi ata tohumlarına sahip çıkan üreticileri yalnız bırakmayacağız. Ben tekrar size geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum" şeklinde konuşmuştu. Öksüz ise, Bakan Yumaklı’ya ilgi ve alakasından ötürü teşekkür etmişti.



Hüzün dolu şiir yerini keyif dolu türküye bıraktı


Yıkılan seraların ardından büyük bir çaresizlik yaşayan Öksüz, şimdi yeni serasında tekrar toprağa dokunmanın, ata tohumlarını yeniden filizlendirmenin heyecanını yaşıyor. Bu destek, 60 yıllık emeğe, ata tohumlarına ve çiftçinin azmine verilen değerin bir göstergesi oldu. Öksüz’ün yüzündeki gülümseme ve söylediği ’Kar yağar bardan bardan’ isimli türkü, umudun her zaman var olduğunu bir kez daha ortaya koydu.



"Tam çiftçiliği bırakıyordum o esnada bakanımız aradı"


Yaşı sebebiyle yıkılan seraları onaramayacağını düşünen Öksüz, çiftçiliği bırakma kararı aldı. Umudunun tükendiği esnada Bakan Yumaklı’dan gelen telefon, yeniden umutları yeşertti. Bakan Yumaklı’ya ata tohumu yetiştireceğinin sözünü veren Öksüz, "Kışın yoğun kar yağışı sebebiyle seralarımız çöktü. Kar, 3 seramızı yıktı. Ben de yaşlandım, seralarımı tamir edemeyeceğimi düşünerek bu işi yapmama kararı aldım. Tam çiftçiliği bırakıyordum o esnada seralarımızın çöktüğü haberini değerli bakanımız görmüş, bu durumdan haberdar olmuş. Benim bu işi devam ettirmemi istedi, ’ata tohumlarını kaybetme, çevrendeki insanlara seracılık ile ilgili bildiklerini aktar’ dedi. Ben de kendisine söz verdim, bu işe devam ediyorum" diyerek konuştu.



"Çiftçiliği bıraksaydım bu yaz gününde ne yapardım"


Gönül verdiği, severek yaptığı mesleğini devam ettirmenin mutluluğunu yaşayan Öksüz, hayattaki tek meşguliyetinin çiftçilik olduğunu söyledi. Üretime Bakan Yumaklı sayesinde devam ettiğini ifade eden Öksüz, Tarım ve Orman Bakanlığına verdikleri destekten ötürü teşekkür ederek, "Şu an içinde bulunduğumuz sera, bakanlığımızın bize yeniden verdiği sera. Bu serada ata tohumları üretmeye devam ediyoruz. 60 yıllık tecrübeyle bir şeyler bildiğimi düşünüyorum. Bildiklerimi bu işi yapmak isteyenlere aktarıyorum. Ata tohumlarının kaybolmaması için çevremdekilere dağıtıyorum. Bu arada değerli bakanımıza hürmetlerimi sunuyorum, çok teşekkür ederim. Bu işi bana devam ettirdiler, devam etmekten de razıyım. İyi ki devam etmişim, bıraksaydım bu yaz gününde ben ne yapacaktım, burada toprakla uğraşıyorum" şeklinde konuştu.



Bayburtlu çiftçinin yıkılan serası devlet eliyle yeniden ayağa kaldırıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Fıstık fiyatları arttı: Sahtekarların kullandığı gıda boyası ve bezelyeye dikkat Son günlerde toz Antep fıstığının kilogram fiyatının 3 bin lirayı aşması, dolandırıcıları hareketlendirdi. Fıstıklı tatlılarda gıda boyası ve bezelye kullanılmasına karşı vatandaşları uyaran tatlıcı Zeynep Geyik, "Ucuz tatlı yiyeyim derken sağlığınızdan olmayın" dedi. Son dönemde Antep fıstığının kilogram fiyatının 3 bin lirayı aşması, bazı sahtekarları da harekete geçirdi. Artan fiyatları fırsata çevirmek isteyen kötü niyetli kişilerin, fıstıklı tatlılarda gerçek Antep fıstığı yerine bezelye, yer fıstığı kırığı ve yoğun gıda boyası kullandığına dikkat çekiliyor. Görünüm ve renk üzerinden tüketiciyi yanıltan bu yöntemlerin hem ekonomik aldatma hem de halk sağlığı açısından ciddi risk taşıdığı belirtiliyor. Adanalı tatlıcı Zeynep Geyik, konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı’na konuştu. Özellikle baklava ve fıstıklı tatlılarda taklit ve tağşiş riskini yükselttiğini ifade eden Geyik, bazı işletmelerin maliyeti düşürmek için bezelye, yer fıstığı kırığı ve yoğun gıda boyası kullandığını söyledi. Bu tür ürünlerin gerçek fıstık görünümü vermek için boyandığını aktaran Geyik, tüketicilerin dikkatli olması gerektiğini vurguladı. Güvenilir ve bilinen işletmelerin tercih edilmesini öneren Geyik, "Aşırı ve bilinçsiz gıda boyası tüketimi mide-bağırsak rahatsızlıkları, alerjik reaksiyonlar ve uzun vadede farklı sağlık problemlerine neden olabilir" ifadelerini kullandı. Vatandaşlara çağrıda bulunan Geyik, "Kaliteli fıstığın maliyeti bellidir. O sebeple ucuz tatlı alıp sağlığınızdan olmayın. Ucuz tatlı sağlığınızdan eder. Yeni yılda da tatlı alırken ucuza kaçmayın" dedi.
Adana Çöpleri belediye yerine gönüllüler topladı Adana’nın Çukurova ilçesinde çevre kirliliğine dikkat çekmek isteyen gönüllüler, bir araya gelerek çöp topladı. Gönüllüler belediyenin yapmadığı işi kendilerinin yaptığını aktarırken, "Adana maalesef Türkiye’nin en pis şehirlerinden biri haline geldi" dedi. Merkez Çukurova ilçesinde Seyhan Nehri kenarında kirliliğe dikkat çekmek isteyen çevre dostu gönüllüler, bir araya gelerek çöp toplama etkinliği düzenledi. Kurulan gönüllü platformun çağrısına kulak veren vatandaşlarda alana gelip temizlik yaparak çevreye sahip çıktı. Gönüllüler, hem yetkililere hem de vatandaşlara seslenerek çevreye sahip çıkılması çağrısında bulundu. "Yetkililer görevini yapsın, halkımız da çevreyi kirletmesin" mesajı ise etkinliğin ortak talebi oldu. "Adana maalesef Türkiye’nin en pis şehirlerinden biri haline geldi" Gönüllüler adına konuşan Akif Temel Kuran, Adana’nın sahip olduğu güzelliklere rağmen ciddi bir çevre kirliliğiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, "Adana maalesef Türkiye’nin en pis şehirlerinden biri haline geldi. Oysa en güzel şehirlerden biri. Bu durum hem halkın bilinçsizliğinden hem de belediyenin yetersizliğinden kaynaklanıyor" dedi. Yaklaşık 100 torba çöp topladıklarını ifade eden Kuran, belediyeden yalnızca çöp poşeti desteği aldıklarını belirterek, "Biz halk olarak elimizden geleni yapıyoruz ama topladığımız çöpleri götürecek bir yerimiz yok. Belediyenin gelip bu çöpleri alması gerekiyor" sözleriyle yetkililere çağrıda bulundu. Gönüllülerden Selahattin Menteşoğlu ise yıllardır çevre temizliği konusunda bireysel çabalar gösterdiklerini, şimdi ise gençlerle birlikte daha organize hareket ettiklerini söyledi. Menteşoğlu, "Amacımız Adana’nın temiz olması. Tamamen temizleyemeyeceğimizi biliyoruz ama bizi görenlerin çevre duyarlılığının artmasını istiyoruz. Hem halk hem de belediye sorumluluk almalı" diye konuştu. "Adana adeta çöp kente döndü" Etkinliğe oğlu ile katılan Elif Nur Özdoğan, "Milletin atıp bıraktığı çöpleri topluyoruz. Küçük bir hareket ama umarım çoğalırız. Adana adeta çöp kente döndü, bu bizi çok üzüyor" ifadelerini kullandı. Ahmet Remzi Özdoğan ise, "Buranın kirlenmesini istemiyorum. Atılan çöpleri topluyorum" diyerek duygularını dile getirirken Nuri Erzi, "Adana için çalışan bu küçük ama güzel ekibe katkı sağlamak istedik. Tüm esnafın bu konuda duyarlı olmasını istiyoruz. Temiz bir ülke ve gelecek herkes için şart" ifadelerini kullandı.
Hakkari Kırgız gelin ve Yüksekovalı damadın kargoda başlayan aşkı mutlu sonla bitti Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Halim Batmaz, İstanbul’da bir kargo şubesinde tanıştığı Kırgızistan uyruklu Aidana Kabylbekova ile dondurucu soğuğa rağmen düzenlenen görkemli bir düğünle dünya evine girdi. Yüksekova ilçesi sınırları aşan bir aşk hikayesine ev sahipliği yaptı. İstanbul’da çalıştığı dönemde bir kargo şubesinde Kırgızistanlı Aidana Kabylbekova (27) ile tanışan Halim Batmaz (33), 6 yıllık birlikteliklerini evlilikle taçlandırdı. Çiftin tanışma hikayesi, Batmaz’ın ticaretle uğraştığı dönemde Kabylbekova’nın çalıştığı kargo şubesine gitmesiyle başladı. Zamanla ilerleyen arkadaşlık, ailelerin de onay vermesiyle resmiyete döküldü. İstanbul’da yapılan nişan töreninin ardından çift, ilk düğün merasimi için Yüksekova’yı tercih etti. Güngör Mahallesi’ndeki bir düğün salonunda gerçekleştirilen tören, bölgedeki dondurucu soğuklara rağmen yoğun katılımla yapıldı. Yöre geleneklerine göre yapılan düğünde, Kırgız gelin Aidana Kabylbekova’nın yöresel halaylara eşlik etmesi renkli görüntüler oluşturdu. "Aşk engel tanımaz" mesajı veren çiftin mutluluğuna, çok sayıda davetli ortak oldu. Düğün töreninde mutluluğunu dile getiren gelin Aidana Kabylbekova, her iki kültürün geleneklerini de yaşatmak istediklerini belirterek şunları kaydetti: "6 ay önce İstanbul’a geldim ve kargo sektöründe çalışmaya başladım. Orada tanıştık, konuştuk ve evlilik kararı aldık. Nişanımızı İstanbul’da, ilk düğünümüzü ise Yüksekova kültürüne uygun şekilde burada yaptık. İkinci düğünümüzü kendi ülkemde, Kemin şehrinde gerçekleştireceğiz. Çok mutluyuz" dedi. Damat Halim Batmaz ise uluslararası ticaret yaparken eşiyle tanıştığını vurgulayarak, "Kara kışa rağmen çok güzel bir düğünle dünya evine girdik. Ailelerimizin desteğiyle bu mutlu günü yaşıyoruz. Allah tüm misafirlerimizden razı olsun" ifadelerini kullandı. Çift, Yüksekova’daki törenin ardından ikinci düğün merasimi için Kırgızistan’a gitmeye hazırlanıyor.