GÜNDEM - 06 Aralık 2025 Cumartesi 11:14

Tek öğretmen, dört öğrenci: Köy okuluna yürek ısıtan dokunuş

A
A
A
Tek öğretmen, dört öğrenci: Köy okuluna yürek ısıtan dokunuş

Bingöl’ün Yaygınçayır köyünde, genç bir kadın öğretmenin özverisiyle yeniden hayat bulan sınıf, 4 küçük çocuğun umutla dolu yolculuğuna dönüşüyor. Şeyma Nur Ataş, sevgisi ve emeğiyle köy okulunu yalnızca bir derslik değil, güven veren sıcak bir yuva haline getiriyor.


Bingöl merkeze bağlı Yaygınçayır Köyü İlkokulu’nda tek öğretmen olarak görev yapan 26 yaşındaki Şeyma Nur Ataş, 4 öğrencisiyle birlikte kısıtlı imkanlara rağmen örnek bir eğitim ortamı oluşturuyor. Geldiğinde fiziki şartları yetersiz olan sınıfı kendi imkanlarıyla boyayan, halılar sererek düzenleyen genç öğretmen, öğrencilerine hem güvenli hem de sıcak bir öğrenme ortamı sağladı. Sabah erkenden okula gelerek sobayı yakarak öğrencilerini bekleyen Ataş, sıcak bir ortamda 4 öğrencisine eğitim veriyor.


Yaygınçayır köyünde tek öğretmen olarak görev yaptığını belirten Şeyma Nur Ataş, "4 öğrencim var. Şuan 1 öğrencim izinli. Okula koşa koşa gelmeleri, gözlerindeki o heyecan benim için çok özel. Ben de onların mutlu olacağı, kendilerini güvende hissedeceği bir alan oluşturmak için çabalıyorum. Onların mutlu olması için elimden geleni yapıyorum. Onların mutlu olması için elimden geleni yapıyorum. En büyük amaçlarımdan biri de öğrencilerimizin şehirdeki imkanlardan mahrum kalmamasıdır. Onlara imkan oluşturmak için elimden geleni yapıyorum. Hepimizin içinde birçok yetenek gizli ama bu yeteneklerin ortaya çıkması için de bir imkan lazım. Bir öğrencimin müzik yeteneğimi fark edip, o alanda çalışmalar yapmaya başladık. Onun gözlerindeki değişimi görmek bana tarif edilemez bir mutluluk veriyor. Öğrencilerimin hata yapmaktan çekindiğini fark ettim. Hata yapmaktan korkmamaları gerektiğini, her hatanı aslında bir öğrenmenin parçası olduğunu anlatıyorum. Derslerimizde bu şekilde ilerliyoruz" dedi.


"Kısıtlı imkanlarla en iyisini yapmaya çalışmak, hem beni hem de öğrencilerimi büyütüyor"


Köy okulunda tek öğretmen olmanın çok yönlü sorumluluklar getirdiğini ifade eden Ataş, " Öğretmensiniz birçok rolü aynı anda üsteleniyorsunuz. Bazen sadece bir öğretmen değil, bazen abla, bazen arkadaş, bazen anne babanın yerini tutuyorsunuz. Bu çok büyük bir sorumluluk gibi görünse de aslında beni en çok iyileştiren kısmı da budur. Kısıtlı imkanlarla en iyisini yapmaya çalışmak, hem beni hem de öğrencilerimi büyütüyor. Az sayıda öğrenciler ile sosyal oyunlar kurmamız zor. etkileşimi zenginleştirmek her zaman kolay olmuyor. Bende bu sebeple kalabalık etkinlikler düzenlemeye çalışıyorum. Köy halkını davet ediyorum. Öğrencilerin velileri ile oyunlar oynatıyorum" diye konuştu.


"Ekmek yapmayı da, yoğurt mayalamayı da burada öğrendim"


Lojmanda kaldığını aktaran Ataş, "Ekmek yapmayı da, yoğurt mayalamayı da burada öğrendim. Burada attığım her adım, yaptığım her çalışma aslında kendi hayallerimi gerçekleştirdiğim bir yolculuk gibi. Öğrencilerimin gözlerindeki umut oldukça ben de bu mesleğin güzelliğine daha da bağlanıyorum" ifadelerini kullandı.


(FB-CK-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Sigarayı bırakmak isteyen vatandaşlarımızı desteklemek için kullanılan ilaçların ücretsiz teminini sürdürüyoruz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Sigarayı bırakmak isteyen vatandaşlarımızı desteklemek için kullanılan ilaçların ücretsiz teminini sürdürüyoruz. 2025 yılında 90 bin kutu ilacı vatandaşlarımıza ulaştırdık. Bu tedavi imkânlarından bugüne kadar 1 milyon 600 bin vatandaşımız istifade etti" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Hayat Boşluk Kabul Etmez Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi"ne katıldı. Ankara’da bir otelde düzenlenen programda sivil toplum temsilcileri, akademisyenler ve bir çok davetli de yerini aldı. Programda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tebrik telgrafı okundu: "Bizler, insanların kalplerini, zihinlerini boş bırakırsak orayı her türlü kötü alışkanlık, bağımlılık işgal eder. Evlatlarımızın, toplumumuzun, kafalarıyla birlikte kalplerini de beslemeliyiz ve mutmain etmeliyiz. Bağımlılıkla ve zararlı alışkanlıklarla mücadelede beraber olmalıyız. ’Hayat boşluk kabul etmez’ şiarıyla sivil inisiyatifleri birleştirerek, önleme, tedavi, rehabilitasyon ve sosyal uyum süreçlerinde sürdürülebilir ve veriye dayalı bir sivil toplum gücü oluşturmayı amaçlayan çalışmalarınız takdire değerdir. Zirvenin, bağımlılıkla mücadelede sivil toplumun kapasitesini artıran, aileleri merkeze alan ve boşlukları dolduran somut bir başlangıç noktası olma hedefi önemlidir. Programın düzenlemesinde emeği geçenleri gönülden tebrik ediyor ve tüm katılımcıları en kalbi duygularımla selamlıyorum." Ardından konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bağımlılıkla mücadeleyi milletin bekasını ve toplumsal düzeni doğrudan ilgilendiren hayati bir öncelik olarak gördüklerini belirterek, "Yürütülen çalışmalarda sivil toplum kuruluşlarının ortaya koyduğu gayreti ve sahadaki katkısını önemli bir zemin olarak değerlendiriyoruz" dedi. "Tütün ve alkolün uzun yıllardır oluşturduğu riskler var" Bugünkü programın farkındalığı artıran, iyi uygulamaları öne çıkaran, iş birliğini güçlendiren ve mücadelenin toplumsal ayağını genişleten etkili bir platform olacağına inandığından bahseden Yılmaz, "Vaat dediğimiz mesele tek bir davranışa veya tek bir maddeye indirgenebilecek kadar dar bir alan değil maalesef. Çoğu zaman gündelik hayatın akışı içinde fark edilmesi güç, küçük adımlarla başlayan, zaman içinde bireyin iradesini törpüleyen bir alışkanlık kıskacına dönüşüyor. Aslında bir taraftan toplumsal düzen içinde aykırı davranarak görünürde özgür davranıyor gibi görünen bazı bireylerin gerçekte özgürlüklerini yitirdiklerini, bu bağımlılıklarla birlikte hem kendileri için hem toplum için büyük bedeller ödemek zorunda kaldıkları bir sorundan bahsediyoruz. Değerli katılımcılar; tütün ve alkolün uzun yıllardır oluşturduğu riskler var. Uyuşturucu maddelerle mücadelede karşılaştığımız çok katmanlı bir tablo söz konusu" ifadelerinde bulundu. Yılmaz, diğer rahatsızlıklarda olduğu gibi bağımlılık konusunda da en önemli meselenin koruyucu ve önleyici yaklaşım olduğuna dikkat çekti. ’Riski yönetemeyen, krizi yönetmek zorunda kalır’ diyen Yılmaz işin özünün riski düşürmek olduğundan bahsetti. Yeni teknolojilerle beraber riskli durumları tespit ederek çalışma yapmaları gerektiğine değinen Yılmaz şöyle konuştu: "Yeni teknolojilerle birlikte riskli çocuklarımızı, mahallelerimizi, okullarımızı, hanelerimizi tespit edip bunlarla ilgili çalışmamız gerekiyor. Her madde bağımlılığını ve davranışsal bağımlılıkları değerlendiriyoruz. Önleyici adımlardan rehabilitasyona kadar tüm süreci hedef kitle bazında, risk faktörlerine odaklı bir bakış açısıyla hem ulusal hem de yerel düzeyde ele alıyoruz. İnsanların hayatına asıl dokunan yer yerel düzeydir. Dolayısıyla merkezi politikalarla yerel düzeydeki politikalar arasındaki ilişkiyi de çok iyi kurgulamak durumundayız. Bağımlılıkla mücadelenin tüm boyutlarıyla yönetilmesi, güçlü bir iradenin yanı sıra aileler ve sivil toplumun da katılımıyla iş birliğine dayalı topyekûn bir mücadeleyi ve kesintisiz bir koordinasyonu gerektiriyor. Bu anlayışla ülke genelindeki çalışmaları, başkanlığını yürüttüğüm Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu çatısı altında topladık. Cumhurbaşkanımız tarafından oluşturulan bu yapı çok önemlidir. Kurulumuz; Millî Eğitim’den İçişleri’ne, Adalet Bakanlığımızdan Sağlık Bakanlığımıza, on iki bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Sağlık Politikaları Kurulu temsilcilerini içeren, gerektiğinde sivil toplumdan ve akademiden de davetlerde bulunabildiğimiz çok önemli bir platform olarak değerlendirilmektedir. Bu alanda topyekûn mücadele için kurul çalışmalarımızda Yeşilay gibi sivil toplum örgütleri, Yükseköğretim Kurulu ve üniversitelerle de yakın iş birliği yürütüyoruz." "Kararların yüzde 93’ü sahada başarıyla uygulamaya geçti" Her toplantıda kurumların sahadan gelen ihtiyaçları aktardığını ifade eden Yılmaz, "Alınan kararların ilerleyişini düzenli olarak birlikte değerlendiriyoruz. Risk alanlarını ortak akılla ele alıyoruz. 2019’dan bu yana yaptığımız beş toplantıda 91 karar aldık. Bu kararların yüzde 93’ü sahada başarıyla uygulamaya geçti. Elde ettiğimiz bu sonuç, devletimizin bağımlılıkla mücadelede ortaya koyduğu kararlılığın somut bir göstergesidir. Ancak yaptıklarımızı elbette yeterli bulmuyoruz. Değişen ve sürekli evrilen yeni nesil riskler karşısında, sahada daha etkili sonuçları mümkün kılacak tedbirleri ve önerileri titizlikle ele almaya devam ediyoruz" dedi. Yılmaz sigarayı bırakma hizmetlerinden fiyatlandırma politikalarına, pasif etkilerin önlenmesine kadar geniş bir yelpazede mücadele ettiklerini vurguladı. "Sigarayı bırakmak isteyen vatandaşlarımızı desteklemek için kullanılan ilaçların ücretsiz teminini sürdürüyoruz" Yılmaz, son bir yılda 478 yeni sigara bırakma polikliniğinin hizmete girmesiyle ülke genelindeki merkez sayısının bin 16’ya ulaştığını ifade ederek, "Sigarayı bırakmak isteyen vatandaşlarımızı desteklemek için kullanılan ilaçların ücretsiz teminini sürdürüyoruz. 2025 yılında 90 bin kutu ilacı vatandaşlarımıza ulaştırdık. Bu tedavi imkânlarından bugüne kadar 1 milyon 600 bin vatandaşımız istifade etti. Alo 171 hattı üzerinden yılın ilk on bir ayında 339 binin üzerinde çağrıya yanıt verildi. Bu hat, tütün bağımlılığıyla mücadelede en hızlı ve en erişilebilir danışmanlık kanallarından biri haline geldi" dedi. "Hapishanelerde olan insanların üçte birinden fazlası uyuşturucudan dolayı" Uyuşturucuyla mücadeleyi toplum sağlığını ve güvenliğini doğrudan etkileyen en kritik başlıklardan biri olarak ele aldıklarını söyleyen Yılmaz, "Güvenlik diyorum, çünkü hapishanelerde olan insanların üçte birinden fazlası uyuşturucudan dolayı hapiste. Geri kalan suçların da kök sebeplerine indiğinizde uyuşturucuyla veya bağımlılıkla ilişkisini görürsünüz. Eşine şiddet uygulayan, cinayet işleyen, hırsızlık yapan birçok kişinin hikâyesine biraz daha derinlemesine girdiğinizde, doğrudan uyuşturucu suçuyla hapiste olmasalar bile bu alışkanlıkların tetiklediği suçları işledikleri görülür. Dolayısıyla şu anda tartıştığımız konu çok ciddi anlamda bir güvenlik meselesi, aynı zamanda ekonomik bir meseledir. Bunun oluşturduğu büyük kayıplar var. Sadece bu mücadeleyi yürütürken harcanan kaynaklardan bahsetmiyorum; insan kaybediyorsunuz. En değerli varlık, en büyük servet. Yetişmiş, donanımlı, ülkesine fayda sağlayacak bir nüfusun zararlı etkiler altında kaybolması en büyük ekonomik kayıplardan biridir" diye konuştu. "Yürütülen çalışmalar kapsamında 137 bini aşkın metruk bina tespit edildi ve bu yapıların yüzde 88’i kontrol altına alındı" Son yıllarda sentetik maddelerde görülen küresel artışa rağmen ülkede kullanımın düşük seviyelerde tutulmasının önemli bir başarı olduğunu ifade eden Yılmaz, "Sahada risk alanlarını daraltan güvenlik adımlarını atarken bunu güçlü bir sosyal politika çerçevesiyle destekliyoruz. Uyuşturucuya erişimi kolaylaştıran çöküntü alanlarını ortadan kaldırmak için yürütülen çalışmalar kapsamında 137 bini aşkın metruk bina tespit edildi ve bu yapıların yüzde 88’i kontrol altına alındı. Özellikle bu metruk yapılar maalesef birçok meselenin ürediği alanlara dönüşüyor. Bunları büyük oranda ortadan kaldırmış durumdayız" ifadelerine yer verdi. Program plaket takdimiyle sonlandı.