GENEL - 02 Kasım 2018 Cuma 15:32

LÖSEV’in ‘İyilik Tırı’ Bitlis’te

A
A
A
LÖSEV’in ‘İyilik Tırı’ Bitlis’te

Lösemili Çocuklar Vakfının (LÖSEV) yardım dağıtan "İyilikler Tırı" Bitlis’e geldi.

Lösemili Çocuklar Vakfının (LÖSEV) yardım dağıtan "İyilikler Tırı" Bitlis’e geldi.


Lösemili Çocuklar Vakfının (LÖSEV) iyilik tırı, “LÖSEV İyilik Tırı Koli Koli Mutluluk Dağıtıyor” projesi kapsamında Bitlis’e geldi. Bitlis Cumhuriyet Meydanında kurulan stantta; gıda, giyim, kırtasiye, oyuncak ve benzeri malzemeler LÖSEV’e kayıtlı lösemili çocuklar ve ailelerine dağıtıldı.


Burada gazetecilere açıklamalarda bulunan Lösemili Çocuklar Sağlık Eğitim Vakfı Halkla İlişkiler Sorumlusu Sinan Aras, “İyilik Tırı Koli Koli Mutluluk Dağıtıyor” projesi kapsamında Doğu Anadolu turuna çıktıklarını belirterek, “Dördüncü durağımız olan Bitlis’teyiz. İlk durağımız Tunceli’ydi, Tunceli’den sonra Bingöl’e geçtik. Bingöl’den sonra da Muş’a gelerek buradan da Bitlis’e geldik. Vakfımıza kayıtlı ailelerle buluşmak üzere buradayız. Tırımızın içerine baktığımız zaman, ailelerimizin burada neye ihtiyaçları varsa; gıda kolisi, et, kırtasiye malzemeleri, oyuncak, çocuklarımızın ve yetişkin ailelerimizin neye ihtiyaçları varsa hepsini buradan temin edebiliyorlar. Bitlis’ten sonraki durağımız Van, Siirt ve en son olarak Batman’a giderek Doğu Anadolu turumuz tamamlanacak. Lösemili Çocuklar Sağlık Eğitim Vakfına ait tırımız, 20. yılımız kapsamında koli koli mutluluk dağıtmaya devam ediyor ve bu projemiz yıllardır gelen bir proje ve iyilik tırımızla ailelerimizle buluşuyoruz ve ailelerimiz için çabalıyoruz” dedi.


Dolandırıcılara karşı da uyaran Aras, “Buradan sesleniyoruz; dolandırıcılara karşı da lütfen dikkat edelim, Lösemili Çocuklar Vakfı asla kapı kapı gezerek para toplamaz. Hiçbir şekilde dergidir, kuru boyadır, pastel boyadır satışı olmaz. LÖSEV olarak bizim almış olduğumuz bütün bağışlar kurumsaldır. Banka kanalıyla gerçekleşir. Şu an Lösemili Çocuklar Vakfının başarı oranı yüzde 95’lerdedir. Amacımız bu başarı oranımızı yüzde 100’lere taşımaktır. Hiçbir çocuğumuzu, hiçbir yetişkinimizi, kanser hastamızı lösemiden, kanserden kaybetmek istemiyoruz. 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası, bütün Türkiye’de toplumun nezdinde farkındalık oluşturmak, bütün kardeş okullarımıza, kampüslerdeki üniversite öğrencilerimizle birlikte maske takıyoruz ve maske takarak toplum nezdinde farkındalık oluşturuyoruz. Bütün halkımız maskesini takarak LÖSEV’e takmış oldukları maske ile fotoğraflarını gönderebilirler. Bu doğrultuda bütün Türkiye’de bir farkındalık oluşturalım. Toplu taşıma araçlarında, dolmuşlarda maskeli bir vatandaş gördüğünüz zaman lütfen onlardan uzaklaşmayın. O maske takan vatandaşlarımız kendilerini bizlerden korumak için maskelerini takıyorlar. Emin olun ki bu tedavi sürecinde dünyanın en iyi kemoterapi ilacını da uygulasanız, moral ve motivasyon eksikse orda yüzde 95 başarı oranı yakalamanız imkansız. Maske takan insanları gördüğünüz zaman lütfen onlarla sohbet edin, onlarla diyalog kurmaya çalışın. Çünkü bu tedavi sürecinde moral, motivasyon çok önemli” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Pembe kimlikle 38 yıl yaşayan Kumral Bodur’un hayatı film oluyor Giresun’da nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı pembe kimlik verilen ve 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalışan 52 yaşındaki Kumral Bodur’un hayatı beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Yazar Aziz Nesin’in filmlere de konu olan “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanının ardından, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa kadın olarak kaydedilen Kumral Bodur’un 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalıştığı hayat hikayesi de filme konu oluyor. Filim yapımcılarının kendisini aradığını anlatan Kumral Bodur, “Trajikomik bir film hikayesi için hayatımın bir film senaryosuna ilham kaynağı olmuş. Bununla ilgili filmin yönetmenliğini yapacak olan Abbas Karatekin ve Yapımcısı Ulaş Karadeniz beni aradılar ve projelerinden bahsettiler. Ben de olumlu yaklaştım. Önümüzdeki günlerde Giresun’a gelip senaryo yazımı için detaylı görüşmeler yapacağız” dedi. 15 hakim, 19 savcı değişmiş, kimliği değişmemişti Giresun’un Bulancak ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Kumral Bodur nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı nüfusa kadın olarak yazılmış ve pembe kimlik verilmişti. Ancak yapılan hatanın düzeltilmesi ise tam 38 yıl sürmüş bu süre içerisinde evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen ne resmi evlilik yapabilmiş ne de çocuklarını nüfusuna yazdırabilmişti. Çocuklarını kardeşlerinin nüfusuna yazdıran Kumral Bodur, sigortalı bir işe girip çalışamamış ve askerlik görevini de yapamamıştı. 15 hakim, 19 savcının değiştiği hukuk mücadelesi ise tam 38 yıl sürmüştü. Kumral, mahkeme sürecinde yaşadığı psikoloji sorunlar nedeniyle aldığı hapis cezasını da, kadın kimliğiyle, erkek cezaevine girdiğinde ise yanlışlığın fark edilmesi sonucu cezaevinden dışarı çıkartılmıştı.
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.