ÇEVRE - 28 Ekim 2025 Salı 09:10

Bitlis Valisi Karakaya dünyaca ünlü karakovan balının hasadını yaptı

A
A
A
Bitlis Valisi Karakaya dünyaca ünlü karakovan balının hasadını yaptı

Bitlis Valisi Ahmet Karakaya, dünyanın en kaliteli balları arasında gösterilen Bitlis karakovan balının hasadına katıldı.


Bitlis’in yüksek rakımlı yaylalarında gerçekleştirilen hasat etkinliğinde Vali Karakaya, arıcılarla birlikte petekleri kovanlardan çıkararak bal hasadı yaptı. Doğal üretim yöntemleriyle elde edilen ve hiçbir katkı maddesi kullanılmadan üretilen Bitlis karakovan balının, bölge ekonomisine önemli katkı sunduğunu belirten Vali Karakaya, "Bitlis’in coğrafyası, florası ve iklimi bu özel balın kalitesini artırıyor. Üreticilerimizi tebrik ediyorum, balımız sadece Türkiye’de değil dünyada da marka değeri taşıyor" dedi.


Bitlis’in 2 bin 225 ton bal üretimi yaparak geçen yıl bal üretiminde 5’nci sırada yer aldığını, karakovan sayısıyla da Türkiye’de ilk sırada olduğunu belirten Vali Karakaya, verilen desteklerle bu rakamları daha yukarıya çekmek için Tarım ve Orman Müdürlüğü başta olmak üzere bal üreticilerinin de ciddi bir şekilde çalıştıklarını ifade etti.


"Bitlis Valisi Ahmet Karakaya, tulum giyerek bal hasadı da yaptı"


Koruyu elbise giyerek bal hasadı yapan Vali Karakaya, "Bu topraklarda bağ üreticisi kardeşlerimizin alın teriyle, sabırla ve doğaya duyulan sevgiyle üretilen Bitlis balı hem ilimizin ekonomisine bir katkı sağlamakta hem de kültürel kimliğine önemli bir katkı sağlamaktadır. Bitlis zengin bitki örtüsü sayesinde polifloral denilen bir çiçek balı üretimi açısından önemli ülkemizde önemli illerden birisidir. 2024 yılı verilere göre Bitlis 2 bin 225 ton bal üretimi gerçekleşmiştir. Türkiye’de bu haliyle 12. sırada yer alıyoruz. Kovan sayısı itibariyle ise 5. sıradayız. Karakovan sayısıyla da Türkiye’de 1. sırayı teşkil ediyoruz. Bu tablo üreticilerimizin gayreti ve devletimizin sağladığı desteklerle tabii ki mümkün olabilmiştir" dedi.


Geçtiğimiz yıl Bitlis Eren Üniversitesi ve Bitlis Ticaret ve Sanayi Odasının girişimleriyle Bitlis balının tescillendiğini de ifade eden Vali Karakaya, "Gururla ifade etmek istiyorum ki Bitlis balı artık coğrafi işaret almış bir baldır ve 2025 yılında Avrupa’ya ilk bal ihracatımızı da gerçekleştirmiş durumdayız. Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığımız ve diğer ilgili kurumlarımızın teşvikleriyle 181 projeye yaklaşık 340 milyon TL bir destek sağlamış bulunuyoruz. Bitlis balı dediğim gibi sadece bir ekonomik ürün değil, aynı zamanda doğamızın ve emeğinin de Bitlisli hemşerilerimizin emeğinin de sembolüdür. Bildiğiniz üzere Bitlis merkezde, Hizan ilçemizde ve Mutki ilçemizde bal üretimi oldukça ön planda ve ülkemizde dünyanın en kaliteli ballarının üretildiği bir habitata sahip. Bu değeri oluşturan, yaşatan tüm arıcılarımıza, tüm birliklerimize yürekten teşekkür ediyoruz. Bal hasadımızın Bitlis’imize ve ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyor. Bütün arıcı kardeşlerimize hayırlı ve bereketli kazançlar diliyorum" diye konuştu.


Bitlis Arı Yetiştiricileri Birlik Başkanı Caner Güngördü ise, "Bu yıl da beklediğimizin biraz altında olmasına rağmen hasadımızı yaptık. Bereketli bir sezon. Bitlis balı binlerce tarihi olan bir baldır. Prolin değeri Türkiye’deki en yüksek ballardan birisidir. Karakovan balımız özellikle her zaman ödül alan en iyi ballar içindedir. Üreticilerimize hayırlı ve bol kazançlı bir hasat dönemi diliyorum" dedi.


Bal Üreticisi Güven Güngördü de bu yıl rekoltenin iklim şartlarından dolayı yüzde 30 oranında düştüğünü dile getirerek şunları ifade etti. "Bu sene 2025 yılında karakovan hasadı başladı. 2000-2. bin 400 rakımlı Bitlis yaylalarında endemik bitki olan yerlerde, Bitlis karakovan balının hasadını gerçekleştiriyoruz. Bitlis balı prolin değeri yüksek, viskozitesi, kıvamı güzel, antioksidan değeri olan, çok değerli bir üründür. Bitlis karakovan balını marka değerine taşımak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Şu an Bitlis balının 2025 yılı hasadını yapıyoruz. Bu yıl rekolte geçen yıllara göre daha da iyi değil. İklim şartlarından dolayı yüzde 30-yüzde 40’lık bir rekolte düşüklüğü var. Ama bu iklim değişikliği balın kalitesine iyi olarak yansıdı. Çünkü bal bu sene daha da kaliteli" dedi.


Hasada Bitlis Eren Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, Jandarma Komutanı Tuğgeneral Barış Soyal, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Adem Aydoğdu, Tarım ve Orman Müdürü Ramazan Çolak, bazı kurum müdürleri ve Bitlis Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Caner Güngördü katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yalova Güllü’nün oğlu savcıya müşteki olarak ifade verdi: "Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" Yalova’daki evinin terasının penceresinden düşen Güllü’nün ölümüyle ilgili soruşturmada "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçlamasıyla ablası Tuğyan Ülkem Gülter’in (27) kardeşi Tuğberk Yağız Gülter, olay günü ses kayıtarıyla ilgili, "’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" dedi. 26 Eylül’de Yalova’nın Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi üzerindeki apartmanın 5’inci katındaki kapalı terasta ünlü şarkıcı Güllü (52), kızı ve arkadaşıyla eğlendiği sırada pencereden düşerek hayatını kaybetmişti. Güllü’nün ölümüyle ilgili Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde gözaltına alınan Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçundan tutuklanırken, Sultan Nur Ulu’ya ise ev hapsi verilmişti. Olayla ilgili Güllü’nün oğlu Tuğberk Yağız Gülter, Yalova Adliyesi’ne müşteki sıfatıyla ifade verdi. Gülter, Yalova’daki olayın yaşandığı gün kendisinin İstanbul’da olduğunu söyledi. Annesi ve ablası arasında sık sık tartışma çıktığını söyleyen Gülter, bunun hiç bir zaman fiziki şiddete dönmediğini söyledi. Ablası ile küçüklüğünden beri anlaşamadıklarını kaydeden Gülter, sık sık tartıştıklarını kaydetti. Olayın yaşandığı evi taziye evi olarak kullanmak istediklerini belirten Gülter, "Çınarcık’taki eve girmemiz lazımdı ama evin anahtarı bende yoktu. Ablam da hiçbir şey almadan evden çıkmış. O haliyle hastaneydi. Polisler de olay yeri incelemeden sonra kapıyı çekip gitmişler. Onlarda da anahtar yoktu. Hatta bu şifreli kapıyı yapan firmayı aradım ancak ulaşamayınca instagramdan mesaj attım. Sonuç itibariyle adamlara ulaşamadığım için ben de eve girebilmek adına komşumuz Seval teyzenin terasından girebileceğimi düşündüm. Çilingire de haber veremedim çünkü bu kapı normal bir kapı değildi, şifreli bir kapıydı, kapıyı komple çıkarmaları gerekiyordu sanırım" dedi. Camı kırarak eve girdiğini daha sonra dışarda bekleyenlere kapıyı açtığını kaydeden Gülter, annesinin kasasında para veya altın gibi şeylerin saklanmadığını söyledi. Gülter, kasadan yeşil sırt çantasına ananesinin kesilmiş saçı, annesinin banka hesap cüzdanları, annesinin yazdığı şarkı sözleri ve telif haklarına ilişkin evrakların olduğunu kaydetti. Olayın yaşandığı ana ilişkin ses kayıtlarına da değinen Gülter, şöyle konuştu: "Tuğyan’ın odasına girdikten sonraki ses kayıtlarını ben internet üzerinden dinledim. Orada ’Hadi görüşürüz’ sözcüğünü söyleyen kişinin annem olduğunu düşünüyorum ama çok da emin değilim. Çünkü ben bunu uzun süre önce bir kere dinlemiştim. Olayın olduğu ilk zamanlardı. Annem deyip geçtim. Son zamanlarda tekrar dinlemedim, uzun uzun muhakeme yapmadım. Herkes tamam mı? O ne lan? Valla şahane bak. Bak, manyaklara bak. Gel, gel. Kız gelsene buraya. Kız gel. Orospu’ şeklindeki sözler anneme aittir. Bazı sesleri tam olarak duyamasam da annemin söylediği kelimeler var ama müzik ve oynama sesinden net olarak duyamıyorum. Sizin ’Bırak beni’ olarak duyduğunuz ses de anneme ait. Sultan’ın ’Ben oynamayı bilmiyorum ki.’ sesi Sultan’a ait. Videoda dinlediğim ’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini de ablam Tuğyan söylüyor. Yine dinlediğim ses kaydında ’Gerek var mı?’ ya da ’Kelebek var mı?’ şeklinde duyduğum sözleri ablam söylüyor. ’Gel bakalım’ diye anladığım sözü de ablam söylüyor. Videonun sonundaki ’Hadi görüşürüz’ kelimelerini bir annemin sesine, bir Tuğyan sesine benzetiyorum. O konuda net bir şey söyleyemiyorum. Ben annemin bu ses kaydında dinleyip kesin olarak anneme ait olduğunu düşündüğüm sesleri söyledim. Ama en sondaki ’hadi görüşürüz’ cümlesinin net olarak kime ait olduğunu belirtemiyorum." "Hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez" Gülter annesinin camlardan korktuğunu ve zorunlu olmadıkça uzak durduğunu anlattı. Annesinin o gün cam açık olmasına rağmen camın orada bulunmasının ancak 3 sebebi olabileceğini kaydeden Gülter, "Bunlardan birincisi açık olan camı kapatmak için olabilir. Çünkü dediğim gibi açık camdan korkardı, camı kapatmak istemiş olabilir. 2. sebep belki gerçekten söylediği gibi kelebek gibi bir küçük böcek tarzı bir şey vardı, onu öldürmemek için camdan alıp atmak istemiş olabilir. 3. sebep onu birinin cama bir şekilde götürmüş olmasıdır. Çünkü annem kesinlikle kendisi hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez, oynamak isterse geniş alana geçmek ister. Benim ablam odada sürekli sigara içer. O yüzden cam sürekli açıktır. Annem sigara kokusunu sevmediği için genelde de ablama ’Yine sigara kokutmuşsun odayı, camı aç’ gibi şeyler söylerdi. Tuğyan’ın odasındaki Tuğyan’ın yatağı bir hafta önce aslında cama paralelmiş. Sonra yatağı cama dikey olarak koymuşlar. O olay anında olduğu gibi. Benim tahminim ablam deli yatar diye annem düşünüp yatağın o şekilde değiştirilmesini istemiştir. Annem yatağın o şekilde olmasına izin vermez" ifadesini kullandı. Anneni öldürebilir mi sorusuna yanıt: "Kervan için her şeyi yapabilir" Gülter, annesinin ablasının sevgilsi Kervan’dan nefret ettiğini belirterek, "Bir kaç sebebi vardır. İlk sebebi Tuğyan’dır. Tuğyan hayatındaki erkek için etrafını siler. Herkesi karşısına alır. Ben daha öncesinde tarihini tam hatırlamadığım dönem ablamın Kervan’dan ikiz çocuğa hamile olduğunu annemden duymuştum. Ablam çocukları düşürdü mü yoksa hastanede aldırdı mı bilmiyorum ama hamilelik sürecini annemden bu şekilde duymuştum. Ablam Kervan’ı seviyordu. Ablamın intihar etme olayında ablam cama çıkıp anneme ’Sen beni öldürdün, sen beni rezil ettin’ dedi. Ablam hayatındaki erkek için etrafını siler" dedi. Gülter, "Kervan için Ablan Tuğyan anneni öldürebilir mi?" sorusuna ise, "Vebal almak istemiyorum ama Kervan için öldürebilir. Çünkü ablam ilişki konusunda zayıf karakterli biridir. Kervan için her şeyi yapabilir. Daha önceki ilişkilerinde de böyleydi" diye konuştu. Ablasının olay günü yaşananlarla ilgili kendisine anlattıkları hakkında bilgi veren Gülter, şunları kaydetti: "Ben Tuğyan’a bu olaydan sonra kendisine annemi düşerken görüp görmediğini sorduğumda, bana annemin camdan düşerken ayağını ya da elbisesinin bir kısmını gördüğünü söylemişti. Bunu bana olayın olmasından sonra ilk haftalarda söylemişti. Ben annemi düşerken görüp görmediğini sordum. O da bana ’Yağız hatırlamıyorum. Ya elbisesini ya ayağını gördüm’ demişti. Ben Tuğyan’a olayın detaylarını sormadım. Annem camın oraya nasıl geçti, Sultan neredeydi, ya da Tuğyan nerede duruyordu, olay günü neler oldu gibi detaylar sormadım. Sadece annemi düşerken görüp görmediğini sormuştum. Bir de en son çalan şarkı ’Annemin sahneden iniş şarkısı değil mi?’ diye sordum. O da ’Evet, malkata’ dedi. Malkata’yı nasıl çaldıklarını, kimin istediğini Tuğyan’a sormamıştım. Ancak 2-3 gün önce ben Çiğdem ablaya ’Ablam bu malkatayı başka günlerde dinler miydi, olay anında niye Malkata’yı açmışlar’" gibi kuşkumu giderecek sorular sormuştur. Çiğdem de bana ablamın da bu şarkıyı ara ara dinlediğini söyledi." "Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır" Gülter, Sultan Nur Ulu’nun ise uyuşturucu içtiği için saç örneği vermekten korktuğunu kaydetti. Gülter, ablasının uyuşturucu içip içmediği sorusuna ise, "Şunu da söyleyeyim annemden de net olarak biliyorum Tuğyan geçmişinde uyuşturucu kullanmıştır. Annemin de uyuşturucuyu bıraktırmak için çok uğraştığını biliyorum. Tuğyan kendi beyanına göre bu uyuşturucuyu 5-7 sene önce bırakmış, ondan sonra içmediğini söylüyor. Ancak ben şunu da söylemek durumundayım. Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır. Çok yalan söyleyen biridir" dedi. "İlişkisi için yapamayacağı şey yoktur" Olayın cinayet olabileceğiyle ilgili şüphelerinin oluştuğunu da anlatan Gülter, "Benim şüphelerim oluşup kayboluyordu. Ablamın ya da Sultan’ın böyle bir şey yapacağını düşünmedim. Çünkü videoları izlediğimde ablam çok bağırıyordu, ablam olaydan sonra çok üzgündü, sürekli çığlık atıyordu, onun o üzüntüsünü görünce aklıma böyle bir şey yapabileceği gelmedi. Ancak ablamın kişiliği yukarıda belirttiğim gibi yalancılık vardır, menfaati çok sever, ilişkisi için yapamayacağı şey yoktur." Ablasını annesiyle ara ara Kervan sebebiyle kavga ettiğini dile getirerek şöyle konuştu: "Sinirli, agresif ve kavgacı bir yapısı vardır. Şimdi tüm olayları, Sultan’ın verdiği itiraf ifadesini düşününce aklım almıyor, ablamın böyle bir şey yapacağına inanmak istiyorum. Bunların gerçek olmadığına inanmak istiyorum. Yapmışsa da şikayetçiyim. Eğer annem bir cinayet sebebiyle vefat etmişse, yapan, düşünen, olaya karışan herkesten şikayetçiyim. Böyle bir şey yoksa kendini inşallah kanıtlar. Böyle bir şey varsa ömürlerinin sonuna kadar yatsınlar. Her şeyden önce çıkarlarsa benimle karşılaşacaklar. Gerçeğin açığa çıkmasını istiyorum." "Böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum" Tuğyan’ın daha önce kendisine annesini öldürmek istediği ile ilgili bir şey söylemediğini anlatan Gülter, olayın gerçeğiyle ilgili bir bilgisi olmadığının belirterek, "Tuğyan olaydan sonra bana annemi ittim diye bir şey söylemedi. Zaten böyle bir şey de konuşmadık. Hatta onu cezaevine perşembe günü gidersem böyle bir soruyu sorup sormayacağımı da bilmiyorum. Vereceğim cevaptan korkuyorum inşallah böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum. Benim onların kaçma planları ile ilgili bir bilgim yoktur. Hatta kaçmayla ilgili ses kaydı medyaya düşünce ben de Whatsapp’tan Tuğyan’a ’Biraz önce öğrendim, bu Gürcistan, Fransa muhabbetleri ne, hayırdır, nereye kaçmayı planlıyorsun, niye?’ diye yazdım, o da bana bir şey yazmadı, sonra ben onu aradım, kızdım, o da bana böyle bir kaçma planının olmadığını, ses kayıtlarının kesilip biçildiğini öyle servis edildiğini söyledi, ben de aslı varsa sen ver dedim. Yine bu konuşmamızda Bircan’a attığı annemle ilgili mesajların hesabını bana vereceksin demiştim. O bana herhangi bir cevap vermedim" dedi. Gülter, telefonunun kendi rızasıyla incelemesi için savcılığa verdi.