ÇEVRE - 11 Eylül 2025 Perşembe 09:13

Van Gölü’nde su seviyesi düşüyor

A
A
A
Van Gölü’nde su seviyesi düşüyor

Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nde son yıllarda yaşanan su çekilmesi kıyıdan metrelerce uzaklaşarak ekosistemi ve yaşamı tehdit ediyor.


Uzmanlara göre göldeki çekilmenin başlıca nedenleri arasında iklim değişikliği, kuraklık ve sulama faaliyetlerindeki artış yer alıyor. Bu durum, gölde yaşayan canlı türlerini doğrudan etkiliyor. Özellikle bölgeye özgü olan ve nesli korunmaya çalışılan inci kefali balığı, su kaybından en çok etkilenen türlerin başında geliyor. Su seviyesinin düşmesi, insan sağlığı açısından da riskler barındırıyor. Göl tabanında ortaya çıkan tozlu ve topraklı alanlar, rüzgârla birlikte havaya karışarak solunum yolu rahatsızlıklarına yol açabiliyor. Ayrıca göl suyunun azalmasıyla birlikte su altında kalan atıklar ve endüstriyel kirlilik de yüzeye çıkıyor. İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında uzmanlar, geniş çaplı ağaçlandırma çalışmalarının önemine dikkat çekiyor. Ağaçlandırma faaliyetlerinin havadaki nem oranını dengeleyebileceği ifade edilirken, uluslararası iş birlikleri ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle sürdürülebilir çözümlerin hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.



"Bölgedeki canlı yaşamını tehdit ediyor"


Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Halk Sağlığı Uzmanı ve Search and Rescue Arama Kurtarma Acil Yardım (SARAKAY) Derneği Bitlis İl Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Cihan Önen, kıyıdan metrelerce uzaklaşan göl suyunun bölgedeki ekosistemi doğrudan etkilediğine dikkat çekti. "Göldeki su kaybı, sadece ekolojik dengeyi değil aynı zamanda bölgedeki canlı yaşamını da tehdit etmektedir" diyen Önen, "Dünyanın en büyük sodalı göllerinden biri olan Van Gölü, aynı zamanda Türkiye’nin de en büyük gölüdür. Ancak son yıllarda gölde dikkat çekici ölçüde su çekilmeleri yaşanmaktadır. Özellikle 2019 yılından itibaren kıyıdan metrelerce uzaklaşan göl suyu, bölgedeki ekosistemi doğrudan etkilemektedir. Bu çekilmenin başlıca nedenleri arasında iklim değişikliği, kuraklık ve sulama faaliyetlerinin çeşitlenmesi sayılabilir. Gölde su kaybı, sadece ekolojik dengeyi değil aynı zamanda bölgedeki canlı yaşamını da tehdit etmektedir. Özellikle Van Gölü’ne özgü olan ve nesli korunmaya çalışılan inci kefali balığı başta olmak üzere birçok canlı türü bu süreçten olumsuz etkilenmektedir. Su çekilmesi, insan yaşamını da farklı boyutlarda etkilemektedir. Göl tabanında ortaya çıkan tozlu ve topraklı alanlar, rüzgârla birlikte havaya karışarak solunum yoluyla insan sağlığı üzerinde risk oluşturabilmektedir. Ayrıca göl suyunun azalmasıyla birlikte daha önce su altında kalan atıklar ve endüstriyel kirlilik de yüzeye çıkmakta, bu da çevresel sorunların boyutunu artırmaktadır. İklim değişikliğiyle mücadelede ise çeşitli yöntemler ön plana çıkmaktadır. Geniş alanlarda ağaçlandırma faaliyetleri, havanın nem dengesini koruyarak bu sürece katkı sağlayabilir. Bunun yanı sıra uluslararası örgütlerle yapılacak iş birlikleri, sürdürülebilir mücadele açısından kritik öneme sahiptir. Yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve halkın ortak çabalarıyla bu sorunların etkileri azaltılabilir" diye konuştu.




Van Gölü’nde su seviyesi düşüyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Zonguldak’ta hamsi yoğunluğu yaşandı, palamut çıkmadı Zonguldak Kilimli Su Ürünleri Kooperatifi Müdürü Bülent Aksu, Zonguldak’ta balıkçılık sezonuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Aksu, kentten karaya yaklaşık 500 ton hamsi çıktığını, buna rağmen ekolojik dengelerde değişim ve iklim şartları sebebiyle sezonun balıkçılar açısından zayıf geçtiğini söyledi. Aksu, Zonguldak’ta toplam 116 kamyon hamsi çıktığını belirterek, bunun yaklaşık 45 bin kasa ve 500 ton civarında bir miktara karşılık geldiğini ifade etti. Sezon başında palamut olmayacağını öngördüklerini hatırlatan Aksu, bu yıl hamsi ağırlıklı bir balıkçılık yaşandığını kaydetti. Tezgâhlarda hamsinin 100 ile 150 lira arasında satıldığını aktaran Aksu, çıkan hamsinin büyük bölümünün göç balığı olduğunu, İğneada ve Trabzon hattından Karadeniz’e yayıldığını söyledi. Hamsinin göç güzergâhına da değinen Aksu, balığın İğneada’dan başlayarak Gürcistan Batum’a kadar ilerlediğini, avcılığın da bu hatta sıralı şekilde sona erdiğini belirtti. Hamsi göç balığı, fiyatlar tezgâha yansıdı Tezgâhlarda hamsinin 100 ile 150 lira arasında satıldığını ifade eden Aksu, çıkan balıkların büyük bölümünün göç balığı olduğunu belirtti. Aksu, "Tezgâhlarda gördüğümüz balıklar göç balığı. İğneada’dan, Trabzon’dan gelen balıklar. Diğer illerden de karşılanıyor" diye konuştu. Küçük ölçekli balıkçıların şu anda mezgit avcılığı yaptığını söyleyen Aksu, avın zayıf geçtiğini ifade etti. Aksu, "Şu anda küçük ölçekli balıkçımız mezgit avcılığı yapıyor ama o da çok zayıf. Çinekopta ve lüferde de ciddi bir azalma var, onlardan da bir haber yok" dedi. Küçük ölçekli balıkçıların şu anda mezgit avcılığı yaptığını ancak bu avcılığın da zayıf geçtiğini dile getiren Aksu, çinekop ve lüferde de ciddi azalma yaşandığını söyledi. Ereğli bölgesinde görülen sınırlı yoğunluğun ise trol avcılığından kaynaklandığını ifade etti. Zonguldak’ta balık çıkış noktalarının sınırlı olduğunu belirten Aksu, "Bizim çıkış noktamız ağırlıklı olarak Ereğli ve Kilimli. Ereğli’de biraz yoğunluk oldu, o da trol avcılığından kaynaklı. Orada trolün açık olduğu bölgeler var" ifadelerini kullandı. Ekolojik denge ve iklim şartları etkili Balıkçılık sezonunun genel olarak kötü geçtiğini vurgulayan Aksu, bunun nedenini ekolojik dengelerdeki değişim ve iklim şartları olarak değerlendirdi. Aralık ayına gelinmesine rağmen deniz suyu sıcaklıklarının yüksek seyrettiğini belirten Aksu, doğal afetler ve iklim değişikliğinin balık popülasyonu üzerinde etkili olduğunu söyledi. Aksu, "Balıkçılık sezonu bu sene kötü geçti diyebiliriz. Sebep olarak ekolojik dengeler, dünyada yaşanan doğal afetler ve iklim değişikliği gösterilebilir. Aralık ayındayız ama kar yağması gerekirken deniz suyu sıcaklıkları hâlâ yüksek" dedi. Hamsi göçü Karadeniz boyunca ilerliyor Hamsinin göç rotasını da anlatan Aksu, "Hamsi göç balığıdır. İğneada’dan başlar, Karadeniz illerini sırayla dolaşır, en son Gürcistan Batum’da avcılık biter ve sezon kapanır" diye konuştu. Önümüzdeki dönemde başlayacak kalkan balığı avcılığına ilişkin de değerlendirmede bulunan Aksu, "Kalkan avcılığı başlayacak ama çok hareketli bir sezon olacağını öngörmüyoruz" diye konuştu. Geçen yıla göre beşte bir seviyesinde Önümüzdeki dönemde başlayacak kalkan balığı avcılığından da yüksek beklenti olmadığını kaydeden Aksu, bu sezonun geçen yıla kıyasla yaklaşık beşte bir oranında kaldığını ifade etti. Aksu, geçen sezon palamut, istavrit, çinekop ve hamsi gibi birçok türün bulunduğunu, bu yıl ise çeşitliliğin belirgin şekilde azaldığını sözlerine ekledi. Bu sezonu geçen yılla kıyaslayan Aksu, "Geçen seneyle karşılaştırdığımızda bu sezonu beşte bir seviyesinde değerlendirebiliriz. Geçen yıl palamut vardı, istavrit vardı, çinekop vardı, hamsi vardı. Çeşit çoktu. Bu yıl çeşitlilik ciddi şekilde azaldı" şeklinde konuştu.
Bilecik 2 üniversite arasında iş birliği protokolü imzalandı Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi ile Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi arasında akademik iş birliğini artırmaya yönelik protokol imzalandı. Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Zafer Sağlık Külliyesi’nde gerçekleştirilen törende, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem Aslan ile Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Asım Kaplancıklı tarafından imza altına alınan protokol ile iki üniversite arasında bilimsel araştırma ve lisansüstü eğitim alanlarında kapsamlı bir iş birliği hedefleniyor. "BAP birimleri aracılığıyla eş finansman modeliyle desteklenmesi amaçlanıyor" İmzalanan protokol sonrası bir açıklama yapan Rektör Kaplancıklı, "2 üniversitenin akademik bilgi birikimi, araştırma altyapısı ve laboratuvar imkânlarının ortak kullanılması, akademisyenler tarafından ortak projeler yürütülmesi ve bu projelerin üniversitelerin Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) birimleri aracılığıyla eş finansman modeliyle desteklenmesi amaçlanıyor. Ayrıca ortak güdümlü veya farklı türlerde bilimsel projelerin geliştirilmesi planlanıyor. Protokol çerçevesinde lisansüstü eğitim alanında da iş birliği yapılması, yüksek lisans ve doktora tezlerinin ortak danışmanlık modeliyle yürütülmesi, karşılıklı ders görevlendirmeleri yapılması ve araştırma merkezleri danışma kurullarında karşılıklı görevlendirmelere gidilmesi öngörülüyor. Bunun yanı sıra, kurumların altyapı imkânlarının kullanımına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi de protokol kapsamında yer alıyor. Söz konusu iş birliği ile üniversiteler arası akademik etkileşimin artırılması, nitelikli bilimsel çalışmaların desteklenmesi ve lisansüstü öğrenciler için yeni araştırma olanakları oluşturulması hedefleniyor" dedi.