GENEL - 19 Mart 2019 Salı 13:06

Bolu Adalet Sarayı, Bakan Gül’ün katılımıyla açıldı

A
A
A
Bolu Adalet Sarayı, Bakan Gül’ün katılımıyla açıldı

Bolu Adalet Sarayı’nın açılışına katılan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, adalet akademisini reforme ederek yeniden hizmete açmak için çalışmaların sürdüğünü belirtti.

Bolu Adalet Sarayı’nın açılışına katılan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, adalet akademisini reforme ederek yeniden hizmete açmak için çalışmaların sürdüğünü belirtti.


Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Bolu’da bir süre önce hizmete giren Yeni Adalet Sarayı’nın açılışını yapmak ve ziyaretlerde bulunmak üzere Bolu’ya geldi. Yeni Adliye Sarayı bahçesinde gerçekleştirilen açılış törenine katılan Bakan Gül’ü Bolu Valisi Ahmet Ümit, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, AK Parti Bolu milletvekilleri Arzu Aydın ve Fehmi Küpçü, Bolu Cumhuriyet Başsavcısı Önder Yaman karşıladı.


“Nitelik elbette nicelikten daha önemlidir”


Bakan Gül, açılış töreninde yaptığı konuşmada, 2019 yılını eğitim yılı olarak ilan ettiklerini belirterek, “Adaleti sağlamak ve hayatımızda bu erdemi hakim kılmak değişmez çabamızdır. Altyapı çalışmalarımız yanında insan kaynağımız gün ve gün artırıyoruz. Yaklaşık 20 bin hakim ve savcı yargı mensubumuz var. Diğer çalışanlarımızla birlikte toplam 150 bin adalet hizmetini sunan onurlu, şerefli bu mesleğin büyük bir ailesine sahibiz. İnsan sayımızın niceliği kadar bu saraylarımızın teknik kapasiteye ulaşması kadar elbette nitelik önemlidir. Adalet Saraylarını merdiven altından Cumhurbaşkanı’mızın öncülüğünde çok büyük imkanlara kavuşturduk. Elbette bu teknik kapasiteleri artırmak, bu binaları yapmak işin bir yönü. Asıl yönü içerisinde eğitimli, nitelikli, kaliteli adalet hizmetlerini standardını artırarak vermek. Nitelik elbette nicelikten daha önemlidir. Hakim, savcı eğitimi de bu çerçevede önem kazanmaktadır. 2019 yılını eğitim yılı olarak ilan ettik. Bu çerçevede tamamlayıcı hukuk eğitimi, sürdürülebilir hukuk eğitimi ve kişişel mesleki gelişim eğitimi olmak üzere 3 temel eğitim alanında yoğunlaşacağız. Türkiye adalet akademisini daha reforme ederek, geliştirerek, fonksiyonunu artırarak çok gecikmeden tekrar hizmete açmayı planlıyoruz. Çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.



Bakan Gül’den Yeni Zelanda hükümetine çağrı


Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Yeni Zelanda hükumetine yaptığı çağrıda şu ifadeleri kullandı:


“Yeni Zelanda hükümetinden, İslam karşıtlığı bu saldırıyı büyük bir titizlikle takip ederek soruşturmayı etkin bir şekilde yürütmesini ve faillerinin bir an önce adalet önünde hak ettikleri cezayı almaları için gerekeni yapmasını bekliyoruz. Bütün dünyanın, işlenen bu nefret suçunu maalesef cılız bir sesle dile getirdiğini üzülerek görmekteyiz. İslam karşıtlığı, Türk karşıtlığı, Türkiye karşıtlığı bu dünyada hiç kimseye fayda sağlamaz. Demokratik hiçbir toplum, hiçbir ülke, asla bunu kabul edemez. İnancımız odur ki hiçbir din asla ve asla terörle anılamaz. Terörün dini olmaz, dinin de terörü olmaz.”


Bakan Gül’ün konuşmasının ardından kesilen kurdeleyle Adalet Sarayı’nın açılışı yapıldı. Bakan Abdülhamit Gül, daha sonra adliye binasını gezerek bilgi aldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmirli ‘Müslümcülerden’ Mustafa Keser’e tepki: “Özür bekliyoruz” Şarkıcı Mustafa Keser’in Müslüm Gürses ile ilgili söylediği sözlere İzmir’de ‘Müslümcülerden’ tepki geldi. Müslümcüler, “Mustafa Keser’den özür bekliyoruz” dedi. Sanatçı Mustafa Keser, yaptığı bir röportajda şarkıcı Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses’e yönelik, “Orhan Gencebay iyi bir müzisyendir ama iyi bir ses sanatçısı değildir. Müslüm Gürses Türkiye’nin en lezzetli seslerinden biridir ama hayatımda dinlemedim çünkü kötü okuyor” ifadelerini kullanmıştı. Keser’in bu sözlerine İzmir’de ‘Müslümcüler’ tepki gösterdi. Bornova’da bulunan Müslüm Gürses Arşiv Evi’nde toplanan ‘Müslümcüler’ arasından kendisini ‘radikal Müslümcü’ olarak tanıtan Mehmet Kara, “Geçtiğimiz günlerde Mustafa Keser abimizin bir röportajına denk geldik. Bahsettiği kelimelerde Müslüm Baba için ‘kötü okuyor’, Orhan Gencebay için ‘müzisyenliğini sevmiyorum’ gibi yorumlarda bulunmuş. Biz buna üzüldük. Mustafa Keser’den öncelikle özür bekliyoruz. Müslüm Baba gibi bir sanatçı daha da gelmez” diye konuştu. “Müslüm camiası olarak özür bekliyoruz” 35 yıldır Müslüm Gürses’in müziklerini dinlediğini belirten Nuri Alptekin ise şöyle konuştu: “Müslüm Baba’nın arşiv evi ve müzesi var. Müslüm Baba’nın mumyası yapıldı. Müslüm Baba’nın burada milyonlarca evladı var. Onu sahipsiz bırakmayız. Lütfen ‘Müslüm camiası’ olarak bir özür bekliyoruz.” Müslüm Gürses’in ‘sadece müziklerime saygı duyun’ dediğini aktaran Mustafa Aldanoğlu, “Müslüm Baba, garibanların yanında olan bir insandı. Allah rahmet eylesin, yattığı yeri cennet etsin. Onun üstüne gelmiş geçmiş bir sanatçı daha tanımıyorum. Laflarıyla herkes kendinden sorumludur. Böyle iftiralar atılmaması gerekiyor. Her sanatçıya kendince saygı duyarım. Herkes yaptığından utanır” ifadelerine yer verdi.
Eskişehir Bu hastalığın çaresi hijyene dikkat ve stresten uzak durmak Yaklaşık 50 yıldır Eskişehir’de berberlik yapan Tahsin Bıyıkoğlu, mikrop ve stresten kaynaklanan bir deri hastalığı olan saçkıranın önüne geçilebilmesi için tavsiyelerde bulundu. Son zamanlarda erkek kuaförlerinin hijyene önem vermemesinden ve bireylerin stresli bir hayat sürmesinden kaynaklı saçkıran hastalığının yaygınlaştığı iddia edildi. Bu hastalığın bir deri hastalığı olduğu ve tedavisinin aylar sürdüğü öğrenildi. Saçkıranın, sağlığa herhangi bir negatif etkisinin bulunmadığı fakat vatandaşların, görüntü olarak hoş bir izlenim vermediği için tedaviye başvurduğu gözlendi. “Bu hastalık bir mikroptan bir de stresten olur” Saçkıran hastalığına yakalanan bireylerin kafalarının belirli kısımlarında zaman içerisinde kelliğin meydana geldiğini dile getiren erkek kuaförü Tahsin Bıyıkoğlu, ”Bu hastalık bir mikroptan geçer bir de stresten olur. Bu iki tür oluyor. Birisi dişi birisi erkektir. Bunun tedavisi için cildiyeye gidiyorlar. Ayriyetten jiletle ve sarımsakla kanatarak mikrobu öldürüyorlar. O şekilde dökülen saçın tekrar çıkma durumu oluyor ama erkek olanlarda saçın çıkması biraz daha zor oluyor. İlk başlarda saç olarak beyaz çıkıyor. Arkadan tekrar siyahlaşıyor. Ama bu biraz zaman alıyor tabi. En az 5 - 6 ay sürüyor” ifadelerine yer verdi. “Berberlerin kullanmış olduğu malzeme çok önemli” Saçkıran hastalığının sadece stresten değil, aynı zamanda tercih edilen erkek kuaförlerinin de hijyene dikkat etmemesinden kaynaklı olabileceğini belirten Bıyıkoğlu, “Kullanmış olduğun malzeme çok önemli. Tıraştan sonra kullanılan bütün malzemelerin ilaçlanması çok önemli. Ama tabii ki dikkat edilmiyor bu tür şeylere. Ciltte ne olduğunu bilemeyiz. Çünkü her türlü insan geliyor. Soramayız biz müşteriye saçkıran hastalığın var mı diye. Onun tedbirini berberler kendileri almalı, başka türlü olmaz. Bu saçkıran hastalığının sağlığa bir zararı yoktur. Sadece bir cilt bozukluğu yapar. Saçkıran sakalda ve saçta çıkar. Saç kıranı olan bir müşteriyi tıraş etmek için sandalyeye oturttuduğumuzda düşünerek alırız. Çünkü sonuçta bir sıçrama da olabilir. Tedavi olmadan olmuyor gerçekten. Kullanmış olduğumuz malzemeyi böyle bir durumda yıkamaya mecburuz. Başka bir müşterinin cildine atlama durumu var” şeklinde konuştu. “Hastalığı olan kişinin şansı varsa sarımsak ile saçı ve sakalı tekrar çıkar” Bazı vatandaşların cildiyeye gitmeyip çözümü kuaförlerde aradığını ve bazen dertlerine çözüm bulduklarını söyleyen kuaför Tahsin Bıyıkoğlu, “Önce bir kolonya ile saçkıran olan bölge silinecek sonra kullanılmamış temiz bir jiletin ucuyla iyice kanatılacak. Kanattıktan sonra o bölgeye tuz ve sarımsak sürülecek. Biraz yakar tabi cildi haliyle. Bu şekilde bir deneyecek. Eğer olmazsa mecburen cildiyeye gidilecek. Ama bizim sürdüğümüz sarımsak ve tuz ile geçerse şansına çıkar saçı, sakalı. Bilemeyiz biz, cildin nasıl bir mikrop aldığını bilemeyiz” dedi.