ASAYİŞ - 17 Temmuz 2025 Perşembe 14:47

Otel faciasında torunu ve kızını kaybeden acılı dede: "Bütün savunmaları yalan üzerine kurulmuş"

A
A
A

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde yaşanan otel faciasında kızını ve torununu kaybeden acılı dede Yusuf Yaman, "Onlara verilecek en büyük ceza, ellerindeki mal mülkün alınıp çocukları ve torunlarıyla birlikte devlete teslim edilmeleri olur. Çünkü böyle aileler düzgün bir nesil yetiştiremez. En ağır ceza bu olur diye düşünüyorum" dedi.

Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Grand Kartal Otel’de 21 Ocak’ta çıkan yangın, 36’sı çocuk 78 kişiyi hayattan koparmıştı. İş adamı Rıfat Doğan’ın eşi Ceren Yaman (45) ile kızı Lalin de (16) bu faciada yaşamını yitirdi. Yangın faciasında kızı Ceren Yaman ve torunu Lalin Doğan’ı kaybeden acılı dede Yusuf Yaman, açıklamalarda bulundu.

"Bütün savunmaları yalan üzerine kurulmuş"

Sanıkların ifadelerinin yalan üzerine kurulduğunu söyleyen Yusuf Yaman, en azından bir özür beklediklerini dile getirdi. Yaman, "İlk ifadelerinde, bütün çalışanlar, patronlar da dahil, hepsi yalan söylüyorlardı. Yani bütün savunmaları yalan üzerine kurulmuş. Biliyorduk. Biz bu memleketin çocuğuyuz. Ne olursa tahmin ediyoruz ve daha sonra tahmin ettiğimiz yüzde yüz doğru çıktı. Benim çocuklarımla aynı katta olan Emir Aras, genel müdür, yani resmen çoluğunu çocuğunu alıp kaçmış. Böyle olduğunu da biliyorduk. 78 canımız gitti. Yiğitlik yapsalardı da her şeyi itiraf etselerdi. Vicdanlarda daha rahat ederlerdi. En azından derdik ki ‘ya insanoğludur, hata yapmışlardır, işte bir bakıma özür de dilediler.’ O zaman insan olarak acırdık. Onlara da acırdık. Ben şunu söylüyorum, hem kötülük etme hem hıyanet etme. Kime kötülük ettiler? Bütün topluma kötülük ettiler. Bütün memlekete hıyanet ettiler. Turizme ihanet ettiler. Başta Bolu olmak üzere, Bolu turizmine çok ciddi bir hançer sapladılar. Yetmedi, Türkiye turizmine çok ciddi bir hançer sapladılar. Yetmedi, dağ turizmine çok ciddi bir hançer sapladılar" dedi.

Otel faciasında torunu ve kızını kaybeden acılı dede:

"Aile olarak biz onlara (otel sahipleriyle) çok yakındık"

Halit Ergül’ün ailesiyle çok yakın olduklarını belirten Yaman, yangın olmadan önceki akşam Emine Ergül’le kızının beraber olduğunu söyledi. Doğan, "Benim çok özel bir konumum vardır. Bolu’daki arkadaşlar beni bilir. Kartalkaya Turizm Merkezi’yle ilgili geçmişte siyasette bulunduğum zamanlar, 80 kilometrelik yolu Kartalkaya yolunda 28 kilometreye indirten siyasi irade bendim. Orayı, o yolu, orman yolunu ben turizm yolu hâline getirttirdim. Ona göre işlettim. Ben teknik bir adamım. 12 sene Anavatan Partisi döneminde il başkanlığı yaptım. Bolu’ya hep hizmet ettim. Sektörlerden birisi turizmdir; kalkınmada turizme çok önem verdim. Ve bunun geçmişi de ta 65’lere dayanır. Babamın da orada ormancı olması nedeniyle o bölgede çalışan birisi olarak da orada ilk keşifleri yapanlardan birisidir babam da. Yani aile olarak biz onlara çok yakındık. Birbirimizle görüşüyorduk, konuşuyorduk, tanışıyorduk. Çocuklarımızla tanışıyordu. O gece bile kızımla Emine Ergül Hanımefendi aynı masada, aynı lobide beraber oturup sohbet etmişler" diye konuştu.

"Bolu’yu da bana verseler benim torunumu, evladımı geri getirmez"

Mahkemede alınacak kararın en azından yüreklerine su serpeceğini belirten Yusuf Yaman, "Yani vicdanları nasıl el verdi? İnsan yani, tamam, 78 çok kıymetli ama sana emanet edilmiş. Benim damadım onlara gitmiş, emanet etmiş. Ya uyarın, başka şey istemiyoruz. Yani bizim çocuklarımızı uyarın, diğer misafirleri de uyarın. Onlar size emanet. Bu emanete nasıl hıyanetlik ediyorsunuz? Yani varlığı ön plana çıkarıp canı geri plana itmek ne demek? Bunun tarifini yapmak mümkün değil. Mahkeme de bunun üzerinde zaten. Bütün ispatlar, bütün çalışmalar, avukatlarımız, şahitler, yalancılar da dahil itiraf etmek zorunda kaldılar. Anlaşıldı ki ‘olası kast’ denen şey, hukuk diliyle, ben çok fazla konuşamam ama kesinleşti gibi sanki. O zaman bunlar gereken cezayı alacaklardır. Ne alırlarsa alsınlar, Bolu’yu da bana verseler benim torunumu, evladımı geri getirmez. Ama en azından yüreğimize bir su serper. Onların yaptıkları yanına kâr kalmamış olur. Bütün vefat eden kardeşlerimize, ben kendi evlatlarıma yaptığım duayı onlar için de yapıyorum. Vicdanen yapıyorum. Ve onlar da bizim evladımız yani. Onlar da bizim çocuğumuz, onlar da bizim kardeşimiz. İnanılmaz bir kötülük yaptılar. İnsanlığa inanılmaz bir kötülük yaptılar. Bu kötülük onların yanına kâr kalmamalı. Bu mal onlara harammış. Bu mal harammış. Helal mal olsaydı o mala sahip çıkarlardı. Bunlar da başımıza gelmezdi diye düşünüyorum. Sonuç, bugün çıkacak bir ara karar verilecek. İnanıyorum ki bu ara kararda heyeti umumiye gerekeni yapacak. Herkesin de beklentisi bu. Onlar da bundan sonraki duruşmalarda, kararlarda da gerekli cezayı görecekler. Buna inanıyoruz. Böyle düşünüyoruz. Böyle bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Otel faciasında torunu ve kızını kaybeden acılı dede:

"Torunları ve çocukları devlete verilmeli, en büyük ceza bu olur"

Otel yöneticilerin kaçmak yerine oteldeki vatandaşlara haber verselerdi bugün bunların yaşanmayacağını kaydeden Yaman, "Bütün konuşmalarımızda kendimizi zor tuttuk. Hep ağladık. Onların bu yalanları üzerine de daha çok hırpalandık. Daha çok üzüldük. Dediğim gibi keşke yalan söylemeselerdi, dürüstçe itiraf etselerdi. Belki bu ağlayan insanlar vicdanen biraz teskin olurlardı. Yani derlerdi ki ‘insanoğludur, hata yapmışlar. Yani biz de bu hatanın üzerine daha ne diyelim ki? Canımız yanıyor zaten ama bizim onlar bu düşüncelerimize, bu duygularımıza da ortak oluyorlar.’ derdik. Ama baktık ki hep yine yalan üzerine konuşuyor. Yalan üzerine kurulursa bu düzen böyle gitmez. Yani bu sonuna kadar götüremezler. Zaten foyaları da meydana çıktı. İşte dediğim gibi genel müdürleri, ‘normal bir şekilde çoluğunuz çocuğunuz var’ demiş, toparlamış, giyindirmiş, kuşatmış, oradan da kaçmış. 10-15 dakika sonra yangın alevlenmiş. İsteyebilselerdi, yapabilselerdi, aklına gelebilseydi, oteli o dakikalar içerisinde çok rahat boşaltırlardı. Ve hiç kimsenin de canı yanmazdı. Bugün de bunları konuşmazdık. Bütün ölenlerin mağdurları da bu omuzlarımızda, Bolu halkı da onların omuzlarında taşırdı. Gerçekten taşırdı. Onun için kendileri ettiler, kendileri buldular. Onlara verilecek en büyük ceza, elindeki malın mülkün alınıp, çoluğu çocuğu da alıp, hatta torunlarını da alıp gidip devlete teslim etmektir. Bu tür aileler böyle bir nesil yetiştiremezler, düzgün bir çocuk yetiştiremezler diye düşünüyorum. Bunlara da en büyük ceza bu olur diye düşünüyorum" dedi.

Emrah Sağıt - Enes Özkan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Göktaş: "Kadına şiddete sıfır tolerans gösterme yaklaşımına devam edeceğiz" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Her konuyu bizzat kendi davamız gibi, kendi kadınımız gibi bizzat çok yakından takip ediyoruz. Bu hususta da bütün kadınlarımız müsterih olsun, kadına şiddete sıfır tolerans gösterme yaklaşımına devam edeceğiz" dedi. TBMM Genel Kurulu’nda bütçe teklifinin 11’nci maddesi üzerine görüşmeler devam ederken Bakan Göktaş, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı. Bakan Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadele çalışmalarına ilişkin yaptığı konuşmada, "Bu konuda her zaman ifade ettiğim gibi, tek vaka bile bizim için fazla. Burada ben sayılardan bahsetmekten hicap duyuyorum. Asıl yapmamız gereken vakaları önleyebilmek ve burada bütün toplum üzerinde bir sorumluluk var. ’Sıfır tolerans’ ilkesinden asla taviz vermedik, vermeyeceğiz de. Bu hususta Türkiye’nin hangi köşesinde olursa olsun meydana gelen her olayı biz yakından takip ediyoruz. Davalara bizzat müdahil oluyoruz avukatlarımızla beraber. Zaten 6284 sayılı yasa, bize davalara müdahil olma görevi de veriyor. Dolayısıyla burada herhangi bir ihmal, herhangi bir ihbar veya bir iddia dahi olsa biz o vakada varız. A’dan Z’ye bütün süreci yakından takip ediyoruz. İl müdürlüklerimizde sadece psikososyal destek sunmakla kalmıyoruz, aynı zamanda hukuki destek de sağlıyoruz. Gerektiğinde takipsizlik olsa bile biz itiraz ediyoruz. Burada da tekrar bunu ifade etmek istiyorum. Mağdurların haklarının korunması için tüm hukuki süreçleri titizlikle takip ediyoruz. Davalara sadece merkezden müdahil olmuyoruz, 81 ilimizdeki avukatlarımızla davalara müdahil oluyoruz" diye konuştu. 2025 yılında 2 tane kadın konukevinin ihtisaslaştırıldığını söyleyen Bakan Göktaş, "Bu hususta sadece bu sene 2 tane kadın konukevimizi ihtisaslaştırdığımızı belirtmek isterim. İhtisaslaşmış kadın konukevi nedir? İhtisaslaşmış kadın konukevi, kadınların çocuklarıyla birlikte bir arada kalabilecekleri ortamları sağlamaktır. Bakın, Türkiye genelinde 150 kadın konukevi var, 112 tanesi bizim bakanlığımıza bağlı. Diğer kuruluşlara da gerekli destekleri bu kapsamda sağlıyoruz. Kadın konukevi doluluk oranı şu anda yüzde 69. Bunu özellikle söylemek istiyorum; çünkü biz oraya gelen kadınlara sadece bakmıyoruz, aynı zamanda onları güçlendiriyoruz, hayata tekrar kazandırıyoruz, çocuklarının eğitim hayatlarına yönelik çalışmaları yerine getiriyoruz. Dolayısıyla, orada güçlendirdiğimiz her kadın tekrar hayata bağlanabilme imkanına da sahip oluyor. Bunun da altını özellikle çizmek istiyorum. Bugün buna rağmen kapasitenin güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımız devam ediyor. 4 yeni kadın konukevini daha inşa edeceğiz; çünkü ister istemez bir kadının bile, ’Ben istedim ama yer bulamadım’ demesini istemiyoruz. Biz gerekli bütün süreçlerle kadınların yanındayız. Bakın, sadece psikolojik danışmanlıkla değil, Alo 183 ihbar hattımızla, GAMER’le, KADES uygulamasıyla anında vakaları takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. Kadına şiddet konusunda sıfır tolerans göstermeye devam edeceklerini kaydeden Bakan Göktaş, "Bu konuda, bakın, bütün veriler entegre ve tek bir şekilde çıkıyor. Veri karmaşasının önüne geçmiş olduk. Kadına yönelik şiddetle mücadelede kadın sivil toplum kuruluşlarıyla beraber düzenli olarak da bizzat benim başkanlığımda, 2 ayda 1 bakanlığımızda bir araya geliyoruz. Neden biliyor musunuz? Çünkü konularımız bir. Eğer varsa bir ihtiyaç, düzenleme yapılması gereken konular varsa, bunu da düzenlemek için elimizden gelen gayretle çalışıyoruz. Bunu istişareyle yapıyoruz ve karar alma mekanizmalarında varsa bir eksiğimiz tamamlamak adına yapıyoruz. Çünkü kadına yönelik şiddetle mücadele asla rehavet kabul etmez. Bu konuda bizim tutumumuz da duruşumuz da nettir. Bu yolda her türlü öneriye, katkıya ve iş birliğine de her zaman açık olduğumuzu da ifade etmek istiyorum. Bakın, burada da hiçbir milletvekili bu hususlarda bana ulaşamadığını ifade edemez. Çünkü her konuyu bizzat kendi davamız gibi, kendi kadınımız gibi bizzat çok yakından takip ediyoruz. Bu hususta da bütün kadınlarımız müsterih olsun, kadına şiddete sıfır tolerans gösterme yaklaşımına devam edeceğiz" şeklinde konuştu. Kadınlar için 2026 yılında ayrılan bütçenin 287 milyar 36 milyon lira olduğunu kaydeden Bakan Göktaş, "Bu bütçe, kadınları koruyan bir bütçedir. Bakanlığımızın 2026 yılı bütçesinde kadınlar için ayrılan tutar 287 milyar 36 milyon liradır. Bu rakam, bakanlığımızın bütçesinin yüzde 53’üne tekabül ediyor. Evde bakım, SED, koruyucu aile, doğum yardımları, eşi vefat eden, engelli ve 65 yaş üstü kadınlara verilen destek, ADEM ve SODAM projeleri, genel sağlık sigortaları primleri gibi birçok kalemde kadınların yanında olmaya devam ediyoruz. Bakınız, 2022 bütçesinde kadın erkek eşitliğine duyarlı 39 gösterge bulunuyorken 2026 bütçesinde bu sayıyı 60’a yükselttik. Böylece OECD’nin eşitlik temelli bütçeleme uygulayan 23 ülkesinden biri olduk. Kadına ayrılan bütçeyi tek bir kalemle sığdırmak doğru bir yaklaşım değil. Zira, eşitlik temelli bütçelemede aslında pek çok bakanlığın kadınlara yönelik, kadınları güçlendirmeye yönelik de projelerini ele aldığını özellikle ifade etmek isterim. Dolayısıyla kadınları gözeten, önceleyen bu yaklaşımımızı sadece kendi bakanlığımızın bütçesinde değil, bütün bütçeleri de doğru okuyarak kadınları güçlendirmeye yönelik okumakta fayda olduğunu özellikle ifade ediyorum" dedi. Son 23 yılda sosyal yardımların 4 kalemden 58 kaleme yükseldiğine dikkati çeken Göktaş, "Bakın, biz özellikle son 23 yılda sosyal yardımları 4 kalemden 58’e yükselttik. Bu kapsamda, özellikle 17 günle 27 günü bulan bir başvuruyu e-Devlet üzerinden birkaç dakika içerisinde her vatandaşımıza ulaşılabilir kıldık. Dolayısıyla, bu sosyal yardımlarla ilgili siz fahiş rakamlar vererek aslında olayı şişiriyorsunuz. Bu rakamlarımızla çok stratejik bir şekilde, tamamen şeffaf bir şekilde kamuoyunu bilgilendiriyoruz. İhtiyaç sahibi olan her vatandaşımızın yanındayız. Zaman zaman tek seferlik yardımlarımız da bu kapsamda ele alınıyor. Afet zamanlarında, acil durum zamanlarında verdiğimiz tek seferlik destekleri de bu kapsamda alıyoruz. Dolayısıyla bir acil afet durumlarında dahi tek seferlik desteklerle vatandaşımızın yanındayız. Onlar da sosyal yardım alan haneler kapsamına girmekte. Dolayısıyla, AK Parti hükümetleri olarak 23 yıldır vatandaşlarımızın refahını artıracak her türlü politikanın ve projenin öncüsü olduk. Sosyal yardımlar da bu alanların başında geliyor" dedi.