ASAYİŞ - 18 Aralık 2025 Perşembe 14:15

Damadını öldüren kayınpederin ilk duruşması görüldü

A
A
A
Damadını öldüren kayınpederin ilk duruşması görüldü

Burdur’un Bucak ilçesinde damadını öldüren kayınpeder hakkında ilk duruşma görüldü. Kayınpeder Ali Ş.’nin tutukluluğuna devam kararı çıkan dava ileri bir tarihe ertelendi. Duruşmada konuşan acılı baba, Şeref Top, oğlunun tasarlayarak öldürüldüğü ileri sürerek, "Ali Ş. daha önce bana ’Oğlunu öldüreceğim, buradan cenazesini götüreceksin’ demişti. Olay günü de ’Oğlunu öldürdüm. Gel cenazeni götür’ dedi" diye konuştu.


Olay, 20 Ağustos’ta Fatih Mahallesi 1606. Sokakta meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Ali Ş. (63) evinin önüne tırını park eden ve bahçe müştemilatına tıra ait malzemeler koyan damadı Deniz Top (35) ile tartıştı. Tartışmanın kavgaya dönüştüğü olayda Ali Ş., damadı Deniz Top’u av tüfeği ile vurarak ağır yaraladı. Çevredekilerin 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından yaralı, ambulansla Bucak Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ali Ş. ise olayda kullandığı tüfekle yakalanarak gözaltına alındı. Hastaneye kaldırılan Deniz Top, doktorların yaptığı tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olay yeri inceleme ekipleri ise olay yerinde çalışma gerçekleştirdi.


Olayla ilgili ilk duruşması görüldü


Burdur 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık Ali Ş., Deniz Top’un babası Şeref Top, annesi Ümmahan Top, eşi Hülya Top ile taraf avukatları katıldı. Ali Ş., savunmasında, "10 sene önce görücü usulü evlendiler. İyi bir çocuktu ancak bir süre sonra çalışmamaya başladı. Kiradan kurtardım, kendi evim vardı, ona oturdular. Katiyen çalışmıyordu. Eviyle çoluk çocuğuyla ilgilenmiyordu. Boş geziyordu. Belediyede işe başlattım, 10 gün çalıştı, ayrıldı. Çimento fabrikasında işe başlattım, 2 ay çalıştı bıraktı. Babasıyla tır aldılar. Her yere borç takmaya başladı. Babasını aradım, ’Davranışları normal değil, gidişatı iyi değil, doktora götürün’ dedim. Kızıma, ’Sizi öldüreceğim’ dediği için uzaklaştırma kararı aldırdım. ’Uzaklaştırmayı kaldırmazsanız sizi öldürürüm, yaşatmam’ dedi. Kızım boşanmak istediğini söyledi. ’Kızım düzenin bozulmasın’ dedim. Benim söylememle devam etti. Kafama elindeki tüfeğin dipçiğiyle 3- 4 defa vurdu. Tüfeği boğazıma dayadı. Boğuşma sırasında nasıl olduysa tüfek elime geçti. Komşular araya girdi. Korkutmak amacıyla 1 el ayaklarına, 3- 4 el de havaya ateş ettim. 112’yi aradım. Polis geldi, tüfeği teslim ettim" diye konuştu.


"Bilerek ve tasarlayarak öldürdü"


Deniz Top’un babası Şeref Top ise, sanığın yalan söylediğini ileri sürerek, "Oğlumu tasarlayarak öldürdü. Oğlum mayıs ayında kaza yaptıktan sonra işin içinden çıkamadı. ’Başka işte çalış’ dedim. Ali Ş. daha önce bana ’Oğlunu öldüreceğim, buradan cenazesini götüreceksin’ demişti. Olay günü de ’Oğlunu öldürdüm. Gel cenazeni götür’ dedi. Bilerek ve tasarlayarak öldürdü. Tüfek, oğlumun değildi. Kayınpederine aitti" şeklinde konuştu.


"Uzaklaştırma kararı aldırdım"


Hülya Top ise Deniz Top ile 10 yıl önce görücü usulü evlendiklerini belirterek, "5- 6 yıl sıkıntı yoktu. Sonra tır sevdası başladı. Kredi çekip, tır aldılar. ’Almayın’ dedim. İşe gitmiyor, bu yüzden ceza yiyordu. Sürekli şiddet vardı ama katlanıyordum. Uyuşturucu batağına düştüğünü asla tahmin etmiyordum. Uzaklaştırma kararı aldırdım. ’Uzaklaştırma kararını kaldırmazsan seni öldürürüm’ diye tehdit etti" diye konuştu.


Tanıkların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verirken duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.


(ARD-SM-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Işıkhan: "(TÜRK-İŞ ile görüşme) Komisyona katılmama gerekçelerini tekrar yenilediler" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) ile olan görüşmesinin ardından "Geçen hafta bize iletmiş oldukları komisyona katılmama gerekçelerini tekrar yinelediler" dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücrete ilişkin görüş alışverişinde bulunmak üzere Türk-İş Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Bakan Işıkhan, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından, ikili birlikte basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. "Geçen hafta bize iletmiş oldukları komisyona katılmama gerekçelerini tekrar yenilediler" Türk-İş’in Asgari Ücret Komisyonuna katılmama gerekçelerini tekrar yinelediğini ifade eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "2026 yılı itibari olacak olan asker ücret sürecini başlattık. Bugün de saat 14.00’da ikinci toplantımızı gerçekleştireceğiz. Daha önce bakanlık olarak sosyal diyalog sürecini devam ettireceğimi söylemiştim. Bugün de sağ olsun Ergün Atalay’ı ziyaret ettik. Geçen hafta bize iletmiş oldukları komisyona katılmama gerekçelerini tekrar yenilediler. Herhangi bir değişiklik yok. Bu şekilde biz süreci devam ettireceğiz. Bundan sonraki aşamada da HAK-İŞ Başkanı’nı ziyaret edip sosyal diyalog sürecini işleteceğiz. Görüşlerini alacağım ve komisyona ileteceğim, sosyal diyalog sürecini iki önemli sendikamız var biliyorsunuz. Türk-İş başkanının yanındayım, yakın zamanda da HAK-İŞ’e gidip onların da görüşlerini, asker ücretiyle ilgili önerilerini almak durumundayım. Rakam belli değil zaten müzakerenin amacı bu" açıklamalarında bulundu. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda tüm konuların konuşulacağını belirten Bakan Işıkhan, "Hepsini komisyonda değerlendiriliyor. Tabii ki komisyon amacım bu zaten. Komisyona gelecek bu rakamlar işveren kesimi, kamu kesimi ve işçiden aldığım bu bilgileri komisyonda çalışma genel müdürümüze ileteceğim. Komisyonda bunları savunacak ve dediğim gibi her zaman işçilerimize, çalışanlarımıza enflasyona ezdirmeyecek aynı zamanda da işverenlerimizin gelişimlerini, girişimlerini engelleyemeyecek, ortak bir noktada anlaşacağımı verenizi ben belirtmek isterim" ifadelerinde bulundu. "Katılmama gerekçelerimiz biz geçen sunduk" Görüşme sonrası Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na katılmayacaklarını vurgulayan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, "Biz dediğimiz noktadayız. Burada komisyonu öyle olmuş, böyle olmuş, biz ona bakmadık hiçbir zaman. Burada veriler ortada, kira ortada, ulaşım ortada, eğitim ortada, gıda ortada. Bununla ilgili asgari ücretin kayıpları ortada. Bunları göz ardına almasınlar. Emeklin durumu ortada, işsizin durumu ortada. Bugün ne anlattıysam kendisine burada, hepsini bir de anlattım. Bakan Bey’de aynısını anlattı, talep verdiğimiz yok. Katılmama gerekçelerimiz biz geçen sunduk" diye konuştu.
Sakarya Sapanca Gölü’nde Bizans’a açılan kapı: Kalıntılar, stratejik bir yapının parçası olabilir Sapanca Gölü’nde su seviyesinin çekilmesiyle ortaya çıkan adacıktaki kalıntıların bazilika, kilise, şapel ya da gözetleme noktası olabileceği değerlendiriliyor. Sakarya Sosyal ve Kültürel Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (SAKUM) Müdürü Dr. M. Alper Cantimer ise "Bitinya döneminden itibaren Roma’da, Bizans’ta ve hatta Osmanlı’da denenmiş olan bir proje var. Biz bunu hep Marmara’ya üçüncü bir boğaz gibi düşündük ama bir alternatif olarak Karadeniz’e çıkışı değil de Sakarya Nehri’ni değerlendirerek Sapanca Gölü’yle birleştirerek Körfeze bir çıkış yani İstanbul’a yeni yol olarak düşünmenin de oldukça makul olduğunu düşünüyorum" dedi. Sakarya ve Kocaeli’de milyonlarca vatandaşın içme suyu kaynağı olan Sapanca Gölü’nün çekilmesiyle gözle görülür şekilde ortaya çıkan adacık üzerindeki yapı merak uyandırdı. İlgili adacık hakkında başlatılan tahkikat sürecinin ardından Sakarya Müze Müdürlüğü tarafından bölgede kurtarma kazısı çalışmaları başlatıldı. Çalışmalar sırasında çeşitli envanter niteliğinde buluntulara rastlandığı, sikke gibi küçük buluntuların yanı sıra yerleşime ait olduğu değerlendirilen mozaik kalıntılarının tespit edilerek koruma altına alındığı bildirildi. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sakarya Sosyal ve Kültürel Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (SAKUM) Müdürü Dr. M. Alper Cantimer ise göl seviyesinin düşmesiyle görünür hale gelen kalıntının bir bazilika, kilise, şapel ya da gözetleme ve kontrol noktası olabileceği ihtimallerinin değerlendirildiğini söyledi. Kalıntının, Sakarya ve çevresinde Bizans döneminden kalma kale ve köprülerle birlikte ele alınmasının daha sağlıklı neticeler verebileceğini dile getiren Cantimer, Justinianus döneminde planlandığı bilinen ve Beşköprü’yü de içine alan nehir limanı projesinin hayata geçirilmiş olması halinde, bu alanın stratejik bir noktada yer almış olabileceğini kaydetti. Cantimer, Sakarya Nehri üzerinden İstanbul’a taşımacılık yapılması durumunda 200 kilometrelik bir yol kat edilmesi gerektiğini, projeyle nehir ve göl ikilisi kullanılarak Körfez’den İstanbul’a ulaşımın mesafesinin en az 100 kilometre kısaltılmasının hedeflendiğini aktardı. "Burasının gözetleme ve kontrol noktası olması da muhtemel" Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sakarya Sosyal ve Kültürel Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (SAKUM) Müdürü Dr. M. Alper Cantimer, "Sapanca Gölü’nde ortaya çıkmış olan kalıntı üzerinde yoğun çalışmalar gerektiriyor. Önümüzdeki birkaç yıl boyunca bu çalışmaların devam edeceğini düşünüyorum. Ortaya çıkan yapının ne olduğunu bilmemekle birlikte bir hipotez üzerinde çalışacak olursak Sakarya ve çevresinde Bizans döneminden kalmış olan kaleler, köprüler ve bu kalıntıyı beraber değerlendirebilmenin bence ciddi bir anlamı var. Bu kalıntı, şuan itibariyle belki güncel bilgi olarak bazilika İznik’tekiyle mukayese edilebilir ya da bir kilise, şapel denebilir. Bize kalmış olsa makul olan çerçevede üretmek istediğimiz hipotezle bağlantılı olarak burasının gözetleme ve kontrol noktası olması da muhtemel ya da ihtimaller dahilindedir. Gözetleme derken eğer Justinianus zamanında Beşköprüyü’de içine alacak şekilde planlanmış olan nehir liman projesi işlemiş olsaydı burası önemli bir nokta olacaktı. Elbette bugün böyle görünmüyor çünkü ‘Sakarya’nın bir tarihi yoktur’ diye düşünülüyor. Oysaki adı konulmamış birbirinden farklı noktalarda bir sürü yapıyı bir araya getirebilme imkânı sunuyor bu kalıntı bize. Eğer bir iskele babasına rastlarsak ya da yapılan araştırmalarda buna benzer bir yapılar bulunursa memnun oluruz. Çünkü hemen yakınlarında Kurtköy Kalesi ve Eşme de hemen bu kalıntıyı gören bir de köprü var. Bu yapının bulunduğu yer Kocaeli Körfezi’ne doğru en son derinlikli noktadan önceki zirve nokta göl içeresinde" dedi. "Bitinya döneminden itibaren Roma’da, Bizans’ta ve hatta Osmanlı’da denenmiş olan bir proje var" Bizans döneminden bu yana Marmara ile Karadeniz arasında ticaret ve askeri transfer hususunda ulaşımın kısaltılması hedeflenen bir projenin olduğuna dikkat çeken Cantimer, "Göl çerçevesinde konuşmak gerekirse bunların anlam kazanabilmesi için gölün genişleme ve daralma sürelerini tarihi olarak bilememiz gerekiyor. Bununla ilişkilide hidrojeologlar çalışıyorlardır, bunların verilerinden istifade etmek ve beraber çalışmak gerektiğini düşünüyorum. Beşköprü ile buraya nasıl birleştirecek dersek; restorasyon geçirmekte olan Beşköprü’de bugün itibariyle biliyoruz ki altında küçük bir iskelesi var. Bitinya döneminden itibaren Roma’da, Bizans’ta ve hatta Osmanlı’da denenmiş olan bir proje var. Biz bunu hep Marmara’ya üçüncü bir boğaz gibi düşündük ama bir alternatif olarak Karadeniz’e çıkışı değil de Sakarya Nehri’ni değerlendirerek Sapanca Gölü’yle birleştirerek Körfeze bir çıkış yani İstanbul’a yeni yol olarak düşünmenin de oldukça makul olduğunu düşünüyorum. Bunu bizden evvel düşünen pek çok tarihçi, arkeolog, sanat tarihçimiz var, rahmetli Sencer Şahin hocamız bunlardan bir tanesiydi. Beşköprü’nün altında yapılan sondaj çalışmalarında büyük bir nehrin geçmediği ama geniş bir bataklık olduğu meselesi önümüzde akademik çalışma olarak duruyor. Bunun yapılabilmesi, bütün boğazın açılabilmesi Sapanca Gölü’nün tatlı su havzası özelliğini kaybetmesi demektir. Bitinyalılardan beri kimse bunu yapmak istemiyor. Kaldı ki Körfez’in kotunu sıfır aldığımızda Sapanca’nın rakımının 31-32 olduğunu, Sakarya Nehri’nin gölün paralelinden geçerken bundan biraz daha yüksek olduğunu düşündüğümüzde başka bir yapılanmaya ihtiyaç vardı. Bugün itibariyle Körfez tarafında bir ticaret yolu eğer ortaya çıkacak olursa bir taş zemin veya başka bir şey olabilir. Bu yol ortaya çıkacak olursa söylediklerimiz büyük bir anlam kazanacaktır. Sakarya Nehri’nden Sapanca Gölü arasında nasıl bir bağlantı söz konusu olabilir; Çark Deresi suyuyla bağlanılarak Sakarya Nehri’nin Kuzey’den Güney’e çevrilmesi ve Anadolu içlerinden gelen ticari emtianın aynı zamanda gönderilmek istenen askeri birliklerin en hızlı transfer edebileceği alandır. İnsanların zihinlerinde canlandırılmaları adına da 5-6 metre uzunluğunda, yaklaşık 3 metre eninde Bizans teknelerinin varlığını Yenikapı kazısı sırasında ortaya çıktığını söylemek isterim" diye konuştu. "Ayasofya’nın varlığından daha eski bir Bizans yapısına da erişmiş oluruz" Kalıntının, Ayasofya’dan daha eski bir yapı olabileceği ihtimalinin olduğunu aktaran Cantimer, "Eşdeğer olma ihtimali vardır hatta öncesinde de bir yapının varlığına erişilebilirse Ayasofya’nın varlığından daha eski bir Bizans yapısına da erişmiş oluruz. Bunu da İznik ile mukayese etmiş olursa oradaki Bazilika’nın altında da bir mezarlığın olduğunu hatırlatmak gerekir. Sapanca’nın altında da böyle bir yapının olması insanlık tarihinde anormal gelmemelidir. Sağlıklı bir araştırmanın 2-3 yıldan önce bitebileceğini ön görmüyorum çünkü gölün içerisinde ve tatlı su havzasıyla ilişkili zaten transfer imkânı oldukça sınırlı seyrediyor. Ekiplerin de devreye girmesi akademisyen arkadaşların çalışmalarını zaman alacağını zannediyorum. Bunun zaman alması bir kayıp değildir çünkü Beşköprü’deki restorasyonun da buna benzer şekilde hızla bitmesini istiyor insanlar ama Beşköprü’nün ayaklarının daha aşağıya kazılması ve görünür hale gelmesi bizim için çok önemli. Gözle görülmeyen bir sürü yeni iş çıkabilir. Sakarya’nın tarihi çerçevesinde oldukça önemli olan bu eser, Sakarya Nehri boyundaki Bizans kaleleriyle, nehir limanla birlikte Sakarya şehir tarihinin ilerlemesi ve derinleşmesinde büyük katkılar sağlayacaktır" şeklinde konuştu.
Kayseri Başkan Büyükkılıç’tan 1 yılda 90 saat ücretsiz tramvay hizmeti Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın talimatıyla, Kayserispor’un iç saha maçlarında taraftarlar için tramvaylar ücretsiz hizmet vermeye devam ediyor. Son bir yılda oynanan 18 karşılaşmada toplam 90 saat ücretsiz ulaşım sağlandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, şehrin Süper Lig’deki temsilcisi Zecorner Kayserispor’a ve sarı-kırmızılı taraftarlara verdiği desteği aralıksız sürdürüyor. Başkan Büyükkılıç’ın talimatıyla hayata geçirilen ücretsiz tramvay uygulaması, Kayserispor’un ev sahibi olduğu maçlarda taraftarların stadyuma ulaşımını kolaylaştırıyor. Uygulama kapsamında, Kayserispor’un RHG Enertürk Enerji Stadyumu’nda oynadığı karşılaşmalarda maçtan 2,5 saat önce ve 2,5 saat sonra olmak üzere toplam 5 saat boyunca tramvaylar ücretsiz hizmet veriyor. Bu sayede taraftarlar hem ekonomik hem de konforlu bir şekilde stadyuma ulaşma imkânı buluyor. 2025 yılı içerisinde, hem bu sezon hem de geçtiğimiz sezonu kapsayan süreçte Kayserispor’un kendi sahasında oynadığı 18 karşılaşmada toplam 90 saat ücretsiz tramvay hizmeti sunuldu. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Ulaşım A.Ş. tarafından sağlanan bu hizmet, şehirde futbol coşkusunun artmasına ve tribün desteğinin güçlenmesine önemli katkı sağladı. Kayserispor’u yalnız bırakmayan ve şehirde takım lehine oluşan birlik ve beraberliğe öncülük eden Başkan Büyükkılıç, bu sezonda da taraftarın yanında olmayı sürdürüyor. Şehrin markası Zecorner Kayserispor için sunulan ücretsiz ulaşım hizmeti, sporun birleştirici gücünü ve yerel yöneticilerin kulübe olan sahiplenmesine örnek teşkil ediyor. Başkan Büyükkılıç’ın "taraftar odaklı belediyecilik" anlayışıyla sürdürülen uygulama, Kayserispor camiasından da büyük takdir topluyor.