TEKNOLOJİ - 25 Şubat 2025 Salı 12:03

Salda Gölü bilim, eğitim ve turizmin buluşma noktası olacak

A
A
A
Salda Gölü bilim, eğitim ve turizmin buluşma noktası olacak

Salda Gölü’nde kurulan bilim merkezi, hidrobiyoloji, jeoloji ve ekoloji alanlarında yürütülecek akademik çalışmalar ve eğitim programlarıyla ulusal ve uluslararası bilim insanlarını bir araya getirecek.-Salda Gölü Doğa ve Bilim Merkezi Müdürü Prof. Dr. İskender Gülle, Salda Gölü’nün doğal bir laboratuvar olduğunu belirterek," Salda Gölü, bilim merkezinin kuruluş amacına uygun olarak adeta bir doğal laboratuvar niteliğinde. Bu bölgenin jeolojik oluşumu, coğrafi şekilleri, gölün kendine özgü endemik türleri ve el değmemiş coğrafyası sayesinde çok özel bir yer. Bu nedenle burada kurulacak bilim merkezi çok amaçlı bir bilim merkezi olacak" dedi.



Türkiye’nin en önemli doğal güzelliklerinden biri olan Salda Gölü, kurulan bilim merkezi ile akademik çalışmalara ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. ‘Salda Gölü Bilim, Eğitim ve Doğa Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi’, hidrobiyoloji, jeoloji ve ekoloji alanlarında ulusal ve uluslararası bilim insanlarını bir araya getirerek önemli araştırmalara imza atacak.


Salda Gölü, kendine özgü ekosistemi ve barındırdığı endemik türlerle dikkat çekiyor. Ayrıca, jeolojik yapısı Mars yüzeyine benzetilerek büyük bir araştırma potansiyeli sunuyor. Bu nedenle, kurulan bilim merkezi, gölde gerçekleştirilecek akademik çalışmaların yanı sıra ekosistem koruma projeleri ve doğa eğitimi programları gibi kritik faaliyetleri yürütecek.


Merkez, 2019 yılında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Salda Gölü’nün özel çevre koruma bölgesi ilan edilmesiyle birlikte kurulma sürecine girdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar sonucunda, bilim merkezi 16 Şubat 2025 tarihinde resmi olarak faaliyete geçti. Bu yeni yapılanma, gölde gerçekleştirilecek araştırmaların yanı sıra biyolojik çeşitliliğin araştırılması ve doğa bilincinin artırılması hedefleri doğrultusunda önemli katkılar sağlayacak.


Salda Bilim Merkezi ile birlikte uzmanlar, göldeki hidrobiyolojik yapıyı inceleyerek su kalitesi ve ekolojik dengenin uzun vadeli korunmasına katkı sunmayı amaçlıyor. Ayrıca, Mars yüzeyi ile benzerlik taşıyan stromatolit yapılarının detaylı analizleri yapılacak ve bu süreçte uluslararası bilim insanları ile iş birliği içinde çalışmalar yürütülecek.


Salda Gölü Bilim Merkezi, yalnızca bilim insanlarına değil, öğrencilere ve doğa tutkunlarına da kapılarını açacak. Lise, Lisans ve lisansüstü öğrenciler, burada saha çalışmaları ve laboratuvar araştırmaları yaparak doğa bilimleri alanında değerli tecrübeler kazanacak. Bunun yanı sıra, halka yönelik bilgilendirme programları, bilim kampları ve ekolojik farkındalık projeleri düzenlenecek. Böylece, Salda Gölü’nün eşsiz ekosistemi bilimsel temellerle korunacak ve toplumda çevre bilincinin artırılması sağlanacak.


Salda Gölü’nün UNESCO’nun jeolojik miras listesine girmesiyle bilimsel açıdan daha da önem kazandığını vurgulayan uzmanlar, bilim merkezinin doğa koruma ve eğitim alanlarında büyük katkılar sunacağını belirtiyor.


Salda Gölü Doğa ve Bilim Merkezi’nin kuruluş aşamasını anlatan Salda Gölü Doğa ve Bilim Merkezi Müdürü Prof. Dr. İskender Gülle, Salda Bilim Merkezi’nin kuruluş aşamasının Salda Gölü ve çevresinin özel çevre koruma bölgesi olarak 2019 yılında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde ilan edilmesi ile başladığını hatırlattı. Sonrasında burası bir özel çevre koruma bölgesi ilan edilerek bilim merkezi haline getirildiğini aktaran Gülle, " Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından daha sonra gelişen süreçte bu bilim merkezi üniversitemize bir protokol çerçevesinde on yıllığına devrediliyor ve şu anda bilim merkezinin faaliyete geçmesi için üniversitemizde Salda Gölü Bilim Eğitim ve Doğa Koruma Merkezi adlı bir merkez kurduk. Burada bir uygulama ve araştırma merkezi oluşturduk. Bu merkezin yönetmeliği 16 Şubat 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi ve şu andan itibaren Salda Gölü Bilim Merkezi resmi hüviyetine kavuşmuş oldu." ifadesinde bulundu.


"Salda gölü doğal bir laboratuvar"


Salda Gölü’nün yapısı gereğiyle adeta doğal bir laboratuvar olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gülle; "Salda Gölü, bilim merkezinin kuruluş amacına uygun olarak adeta bir doğal laboratuvar niteliğinde. Bu bölgenin jeolojik oluşumu, coğrafi şekilleri, gölün kendine özgü endemik türleri ve el değmemiş coğrafyası sayesinde çok özel bir yer. Bu nedenle burada kurulacak bilim merkezi çok amaçlı bir bilim merkezi olacak. Bilim merkezinin şu anda tam olarak oturmuş bir bilimsel işleyişi yok, ancak üç tema üzerinde duruyoruz. Birincisi, bu bölgeye ülkemizin her tarafından özellikle lise ve üniversitelerden öğrencilerin planlanmış programlar çerçevesinde doğa eğitimi almak üzere gelmeleri. Burada biyoloji, jeoloji, coğrafya gibi konularda deneyim kazanmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Özellikle Salda Gölü’ndeki organizmaların tanıtılması, Mars’a benzerliği konusunda ilham veren stromatolitlerin araştırılması ve bu bölgedeki mikrolitlerle şekillenen mikroorganizmaların tanıtılması çok önemli. Ayrıca, göl ve çevresinde yaşayan dört adet endemik balığın ve on kadar endemik bitkinin tanınması ve korunması da kritik." açıklamasında bulundu.


"Salda Gölü UNESCO tarafından verilen madalyası ile bir ön laboratuvar niteliği taşıyor"


Salda Gölü’nün UNESCO tarafından en iyi 200 jeolojik sit alanından biri seçilmesi ile birlikte madalyalı bir ön laboratuvarın tescillenmiş olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gülle; "Salda Gölü’nün Mars’taki benzerliğine gelince, 2024 yılında ülkemizde Maden Teknik Arama’nın UNESCO Doğa Bilimleri İktisat Komisyonu’nun çabalarıyla Salda Gölü, dünyanın en iyi 200 jeolojik sit alanından biri ilan edildi. Dolayısıyla artık buranın UNESCO tarafından verilmiş bir madalyası var. Tüm bu güzellikler ve oluşumlar bir araya geldiğinde Salda Gölü, ideal bir bilim merkezi konumuna gelmiş oluyor. Bu bilim merkezinin üniversitemize devredilmesinden sonra, yılın en az sekiz ayında ülkemizin her yerinden ziyaretçilerin hizmetine sunulması için çalışmalarımız başladı. Özellikle ülkemizden ve yurt dışından gelecek hidroloji, jeoloji ve göl oluşumu konularında çalışan bilim insanları için burası bir ön laboratuvar niteliği taşıyor. Onlarla iş birliği yaparak, ortak projeler geliştirerek ulusal ve uluslararası çalışmalara katılmayı hedefliyoruz." dedi.


Salda Gölü bilim, eğitim ve turizmin buluşma noktası olacak


Salda Bilim Merkezi ile birlikte burada bilimsel araştırmalar, eğitimler ve bilim turizmi faaliyetlerinin gerçekleştirileceğini ifade eden Prof. Dr. İskender Gülle; "Ayrıca, göllerle ilgili, su kaynakları ve doğa alanlarıyla ilgili uluslararası çalıştaylar, sempozyumlar yapmayı planlıyoruz. Vatandaş bilimi de çok önemli. Salda Gölü, özel konumu nedeniyle yılda yüz binlerce turiste ev sahipliği yapıyor. Gelen turistlerin büyük bir kısmı manzara odaklı bir seyir zevkindeler. Ancak bu gelen insanların burada gölün oluşumu, özellikleri ve ekosistem bilinci hakkında bilgilendirilmesi gerekiyor. Bu bilim merkezimiz, vatandaşlar tarafından anlık olarak da ziyaret edilebilecek ve bilimsel araştırma, gençlerin eğitilmesi ve vatandaşların bilgilendirilmesi konularında odaklanmayı düşünüyoruz." şeklinde konuştu.


Salda Gölü’nün eşsiz ekosistemi ve bilimsel potansiyeli ile gelecek nesiller için önemli bir kaynak olacağı vurgulanıyor.


(SK-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Trump’ın Venezuela hamlesi küresel ticareti geriyor Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Donald Trump yönetiminin Venezuela’ya uyguladığı baskılar, Karayip Havzası’nda tansiyonu yükseltirken, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Doç. Dr. Berat Akıncı, yaşananların bölgesel bir gerginliği küresel krize dönüştürebileceğini belirterek, ülkelerin güvenlik ve ticaret planlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacağını söyledi. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Trump yönetimi Aralık 2025’te Venezuela’nın petrol ticaretine karşı baskıyı sertleştirerek, yaptırımlı petrol tankerlerinin Venezuela’ya giriş-çıkışına ‘tam ve eksiksiz abluka’ emri verdiğini açıkladı. Bu kapsamda ABD’nin, Venezuela açıklarında uluslararası sularda bir tankeri durdurup denetlediği ve bunun "gölge filo" üzerinden yaptırımları delmeye karşı bir hamle olduğu aktarıldı; Venezuela ise adımı "uluslararası korsanlık" diye niteledi. Bölgede ABD’nin sadece Venezuela değil Karayip Havzası’ndaki birçok ülkede de yaptırımları arttırıyor. Ayrıca Trump, Venezuela petrolü ithal eden ülkelere yüzde 25’e kadar ek tarife uygulanabilmesini öngören kararnameyi de devreye alarak üçüncü ülkeler üzerinden ticareti caydırmayı amaçladı. Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Berat Akıncı, konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu. "Bölgesel kriz, küresel krize dönüşüyor" Doç. Dr. Akıncı, ABD Başkanı Donald Trump’ın Birleşmiş Milletler’e üye olan bir ülkeye dahi tehditler savurduğunu belirterek, "Trump’ın Amerikan dış politikasında Venezuela ile yaşadığı gerginlik, bölgesel gerginlik ortamından çıkarak küresel bir boyut kazandı. Artık Amerika’nın dış politikası, Trump’ın baş aktör olarak bu dış politikayı güç ekseninde değerlendirmesi ve Amerika’nın hegemonik gücünü diğer ülkelere baskılamasıyla bölgesel bir krizi küresel bir krize dönüştürme evresindeyiz" dedi. "Ülkeler ticaret ve güvenlik planlarını yeniden gözden geçiriyor" Trump’ın son dönemde içerik ve kullanılan ifadeler açısından bağımsız, Birleşmiş Milletler üyesi bir ülkeye müdahale niteliği taşıyan bir yaklaşım sergilediğini anlatan Akıncı, "Küresel olarak düşünüldüğünde ülkelerin kendi güvenlik ve kendi ticaret altyapılarını, ikili ticaret ilişkilerini yeniden baştan dikkate alacağı konuma eviriliyoruz. Bütün ülkeler artık Amerika Birleşik Devletleri’nin istemediği, onların kendi çıkarlarına uygun olmayan durumda biz ikili ticaret ilişkilerimizi nasıl dengeye oturacağız. Bu şu an ciddi anlamda belirsizlik oluşturuyor" ifadelerini kullandı. "Venezuela’nın rezervi büyük, payı sınırlı" Venezuela’nın küresel ölçekte en büyük petrol rezervlerine sahip ülkeler arasında yer aldığını, ancak istikrarsızlık nedeniyle pazardan sınırlı pay aldığını söyleyen Akıncı, "Her ne kadar Venezuela, küresel anlamda petrol ihracatçısı olmasa da aslında en büyük rezervlere sahip. Ancak bölgenin istikrarsızlaştırılması sonucu Venezuela minimize bir pay alıyor" diye konuştu. "Ticaret anlayışı ‘haydut devlet’ çizgisine evriliyor" Trump’ın "kural tanımayan ve belirsiz" dış politika anlayışının hem bölgesel hem de küresel ticareti sorgulattığını kaydeden Doç. Dr. Berat Akıncı, "Uluslararası ticaret hukukunu ve ulus devletlerinin bağımsız ticaret yapabilme özgürlüğünü de sınırlayan bir hale dönüştü. Burada özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin ticaret anlayışını ‘haydut devlet’ üzerine kurduğu bir noktaya eviriliyoruz. Bu aslında Birleşmiş Milletlere üye bütün ulus devletlerinin sorunu haline geliyor. Şu anda Latin Amerika’da, Karayip Denizi’nde veya bize uzak gibi gözüken bölgesel krizler, bir bakışa uluslararası ticaret hükümlerini yeniden dizayn eden bir noktaya evriliyor" dedi. "Kısa vadede petrol fiyatlarında sert etki yok" Bölgeye yönelik yaptırımların şimdiye kadar petrol fiyatlarında ciddi bir sıçrama üretmediğine işaret eden Akıncı, "Bu bölgeye yönelik yapılan yaptırımların çok etkisini görmedik. Petrol fiyatlarının çok artmadığını görüyoruz. OPEC üyelerinin bu tür şoklara karşı üretimi arttırma kapasitesi var. Venezuela’nın rezervi çok ama bunları işleyip satma noktasında küresel pazardan çok pay alamıyor. Özellikle petrol rezervlerinin talebi karşılamasından dolayı şu anda bölgede oluşan savaş tehdidi fiyatları etkilemiyor. Kısa vadede böyle ama orta ve uzun vadede OPEC üyeleri petrol rezervlerini arttırma kapasitesine sahip. Tedbir alacaklardır" şeklinde konuştu. "Küresel sistem belirsizlik dönemine giriyor" Uluslararası ortamda ülkelerin ardı ardına yaşanan krizlerden yorulduğunu vurgulayan Doç. Dr. Akıncı, daha sonra şunları söyledi: "Orta Doğu’daki gelişmeler, Ukrayna-Rusya savaşı ve son yaşanan bu olaylar ulus devletlerinin istemediği durumlar. Ticaretin önündeki engellerin kaldırılması konuşulması lazımken küresel sistemin oyuncusu olan Amerika Birleşik Devletleri’nin ulus devletlerinin serbestçe yapabileceği ticareti de kendi çıkarları doğrultusunda evrimleştirilebildiği ve küresel ticaret anlamında bir belirsizlik dönemine ilerliyoruz."
Ankara 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçısı yakalandı, 112’si tutuklandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 14 ilde son 2 haftada jandarma tarafından göçmen kaçakçılığına yönelik düzenlenen operasyonlar ile 156 şüpheli göçmen kaçakçısının yakalandığını ve 112’sinin tutuklandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, Jandarma Genel Komutanlığı Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti ile Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Edirne, Muğla, Aydın, Balıkesir, İzmir, Çanakkale, Tekirdağ, Antalya, Mersin, Van, Şanlıurfa, Erzurum, Hatay ve Gaziantep olmak üzere 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlar düzenlendi. Son 2 haftada Jandarma İnsansız Hava Araçları (JİHA) ile havadan, İl Jandarma Komutanlıklarınca karadan yapılan çalışmalar sonucu düzenlenen operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı. Şüphelilerden 112’si tutuklanırken 44’ü hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulandı. Ayrıca yapılan operasyonlar sonucu 120 adet araç ile 13 adet bot ele geçirildi. Bakan Yerlikaya yaptığı paylaşımda göç yönetimine dikkati çekerek, "Göç yönetiminin güvenlik boyutunu; insan ticareti, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı ile mücadele alanlarında hukuk devleti ilkeleri ve insan haklarına riayet temelinde yürütülen etkin çalışmalar oluşturmaktadır. Bu kapsamda sınır güvenliği, üstün teknolojilerden ve gelişmiş izleme-denetim sistemlerinden yararlanılarak güçlendirilmekte; yasa dışı göç yollarını teşvik eden ve organize eden yapılara karşı hem sahada hem de hukuki zeminde güçlü ve caydırıcı mekanizmalar işletilmektedir" ifadelerine yer verdi.