GENEL - 09 Nisan 2012 Pazartesi 14:05

DOKTORLARA ORGAN BAОIŞI EОİTİMİ

A
A
A
DOKTORLARA ORGAN BAОIŞI EОİTİMİ

Organ bekleyen hastaların çoğunun bir yıl içinde hayatını kaybetmesi üzerine harekete geçen Sağlık Bakanlığı, doktorlara vatandaşları organ bağışına nasıl ikna edecekleri konusunda eğitim veriyor.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Organ, Doku, Hücre ve Diyaliz Hizmetleri Daire Başkanlığı ve Bursa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından doktorlara organ temini konusunda eğitim verildi. Eğitime Bursa, Balıkesir, Düzce, Çanakkale, Yalova ve Bilecik illerden organ nakli koordinatörleri ve doktorlar katıldı.
Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Uzm. Dr. Arif Kapuağası, "Türkiye`de yaklaşık 4-5 bin civarında yoğun bakım ventilatör yatağı var. Biz ventilatör yatağı sayısına uygun olarak yılda bir yatağa bir tane beyin ölümü hedefi koyuyoruz. Türkiye çapında yaklaşık 3 bin 500 kişi eğitim alacak. Katılımcılara beyin ölümü, donör bakımı, hastayla ilişkiler konusunda eğitim veriyoruz. Beyin ölümü sayısı ne kadar artarsa kadavra sayısı da o kadar artacaktır. Geçen yıl bin 350 beyin ölümü
gerçekleşti. Bunun ancak yüzde 25`i kadavra sayısına dönüşüyor. Bizim hedefimiz 3 yıllık dönemde bu rakamı 3 binlere çıkarabilmek. Hedef rakamlara ulaşırsak ve yüzde 30 civarında kadavra elde edebilirsek, bin civarında donör temin etmiş olacağız. Türkiye`de organ havuzunda 16-17 bin böbrek bekleyen hastamız var. Hedefe ulaştığımızda bu havuzdan ciddi derecede hastaya ilaç olacağımızı düşünüyorum. Organ bekleyen insanlar çok sıkıntılı. Bu insanların birçoğu organ beklerken ölüyor. Özellikle karaciğer
bekleyen hastaların yüzde 20`si 1 yıl içinde hayatını kaybediyor. Biz bu insanlara ne kadar kadavradan organ bulabilirsek o kadar mutlu olacağız. Vatandaşlarımızdan bu konuda biraz hassas olmalarını bekliyoruz. Bu insanların bir yıl içinde vefat ettiğini düşünürsek organ bağışının ne kadar önemli olduğunu anlamış oluruz" şeklinde konuştu.
Böbrek nakli merkezleri sayısının 64`e çıktığını dile getiren Acıbadem Hastanesi Böbrek Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Bülent Oktay, "İhtiyaç olan organların temininde gelişmiş ülkelerin çok gerisindeyiz. Batı ülkelerinde temin edilen organların yaklaşık 4`te 3`ü kadavradan olurken, Türkiye`de bunun tam tersi olduğunu görüyoruz. Ben bunu ülkemizdeki başarıların daha çok bireysel olmasına ve grup çalışmasının eksikliğine bağlıyorum. Bir kişi ölürken birden çok kişinin kurtulabileceği herkesin aklında
olmalıdır. Ölüye potansiyel donör olarak bakabildiğimiz gün, çözüme çok yaklaşmışız demektir" şeklinde konuştu.
Uludağ Üniversitesi Karaciğer Nakli Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Ekrem Kaya ise, "Yalova ve Bilecik`te organ bağışı konusunda çok gerideyiz. Düzce`de de durum iç açıcı değil. Bursa`ya baktığımızda yoğun bakım yatak sayısı 277`dir. Yılda 277 kadavra olması lazım. Bu açıdan bakıldığında Bursa`nın da yetersiz kaldığını görüyoruz" dedi.
Organ naklindeki başarılı çalışmalarından dolayı 2011 yılının doktoru ve Organ Nakli Marmara Bölge Koordinatörü seçilen Yavuz Selim Çınar, "Bursa bölgeye baktığımızda, organ bağışıyla ilgili Türkiye ile paralellik gösteriyor. Organ bağışını değerlendirirken milyon nüfus başına düşen kadavra donör sayısından yola çıkıyoruz. Türkiye ortalamasına bakacak olursak milyon nüfus başına 4.1`dir. Bursa bölgesinde de 2011 yılı rakamları 4.6`dır. Bu sayı yeterli değildir. Uluslararası verilere bakılacak olursa
dünya ortalaması milyon nüfus başına 25`ler civarındadır. Daha katetmemiz gereken çok ciddi mesafe olduğunu düşünüyoruz. Amacımız konuyu her boyutta ele almak. Bu boyutun bir ayağı da sağlık çalışanlarının eğitimidir. Halkımızı bilinçlendirirken sağlık çalışanlarımızın da bilgilerini tazeliyoruz" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Hızlı tren projesi Edirne etabının yüzde 98’i tamamlandı Edirne Valisi Yunus Sezer, devam eden hızlı tren projesinde Edirne etabının yüzde 98 oranında tamamlandığını ve test sürüşleri ile sinyalizasyon çalışmalarının başladığını söyledi. Vali Sezer, düzenlediği basın toplantısında hızlı tren projesinde Edirne etabının yüzde 98 oranında tamamlandığını ve test sürüşleri ile sinyalizasyon çalışmalarının başladığını belirterek, "Edirne’de hızlı tren çalışmalarında artık son aşamadayız. İnşallah en kısa sürede tamamlanmış olacak" ifadelerini kullandı. Geçtiğimiz hafta Kapıkule sahasında incelemelerde bulunduğunu belirten Sezer, bölgede çok geniş bir alan üzerinde çalışmaların sürdüğünü ifade ederek, "Burası aslında Kalkınma Yolu dediğimiz projenin devamı niteliğinde. Hem konvansiyonel trenler hem de hızlı trenler aynı hatta hizmet verecek" dedi. Kapıkule’de gar binaları ve idari yapıların yenilendiğini aktaran Vali Sezer, demir yolu hattının da ciddi şekilde genişletildiğini vurguladı. Yaklaşık 24 kilometrelik yeni demir yolu hattının yapıldığını hatırlatan Sezer, bölgede büyük bir lojistik aktarım merkezi, gümrükleme alanları ve birçok farklı birimin bir arada yer alacağını kaydetti. Vali Sezer, yapılan binaların ise son derece modern bir mimariye sahip olacağını belirtti. Edirne merkezdeki eski gar binasının yıkıldığını ve yerine yeni bir gar binasının inşa edileceğini de açıklayan Vali Sezer, yeni gar binasının, Mimar Kemalettin’in Karaağaç’taki tarihi gar binasından esinlenilerek projelendirildiğini ifade etti. Sezer, "Çok şık, tarihi izler taşıyan ve Edirne’ye yakışan bir proje hazırlandı. Hem model olacak hem de tarihi dokusuyla dikkat çekecek bir yapı olacak" diye konuştu.
Antalya Yılbaşı akşamında yemek yerken pişman etmeyecek 10 altın kural Yılbaşı günü sağlıklı beslenmek için önerilerde bulunan Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Berna Ertuğ, "Tek bir gece tüm yıllık çabayı bozmaz ama aşırıya kaçmak da gereksiz şişkinlik, hazımsızlık ve sabah yorgunluğuna yol açar" dedi. Yılbaşı denince akla hindi, mezeler, kuruyemiş ve bolca tatlı ve içecek geldiğini belirten Memorial Antalya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Berna Ertuğ, geleneksel lezzetler bir yana, çoğu kişinin ocak ayının ilk günlerinde ‘fazla kaçırdım’ pişmanlığıyla tartıya çıkmaktan korktuğunu söyledi. Dyt. Berna Ertuğ, "Yılbaşı gecesinin ‘kaçamak günü’ olmadığını, sadece bir akşam yemeği olduğunu unutmamak gerekiyor. Tek bir gece tüm yıllık çabayı bozmaz ama aşırıya kaçmak da gereksiz şişkinlik, hazımsızlık ve sabah yorgunluğuna yol açar. Oysa küçük dokunuşlarla hem sofranızın zenginliğini koruyabilir hem de yeni yıla daha sağlıklı bir başlangıç yapabilirsiniz" şeklinde konuştu. "31 Aralık sabahını aç geçirmeyin" Yılbaşı gecesi kendinizi tamamen yasaklarla sıkmanın ya da tamamen serbest bırakmanın da doğru olmadığını belirten Dyt. Berna Ertuğ, "Önemli olan yılbaşı sofrasında da dengeli olmaktır. 31 Aralık gününde tüm gün aç kalmak yapılabilecek en büyük hatadır. Bu nedenle güne kahvaltıyla başlanmalı, ara öğünler atlanmamalı, öğle yemeğinde, akşam et yenileceğinden, sebze ağırlıklı beslenilmelidir" diye konuştu. Yılbaşı sofrasının uyulması gereken altın kurallar Yılbaşı sofrasında yapılması gerekenleri sıralayan Dyt. Berna Ertuğ, "Yılbaşı sofrasında en dikkat edilmesi gereken durum, açlık hissinin kontrolüdür. Sadece açlık nedeniyle değil, gecenin coşkusuna kapılarak aşırıya kaçmak yani sınırsız tüketim, yeni yılın ilk gününün sabahına ishal, mide bulantısı, besin zehirlenmesi, şişkinlik, hazımsızlık ve kan şekeri yüksekliği gibi sağlık sorunlarıyla uyanmaya neden olabilir. Tabak kuralını uygulayın: Tabağınızın yarısını sebze/salata, dörtte birini protein (hindi, balık, kırmızı et), dörtte birini karbonhidrat (pilav, börek, makarna) ile doldurun. Böylece otomatik olarak porsiyon kontrolü yapmış olursunuz. Kırmızı eti ızgara veya fırında tercih edin: Kırmızı et tüketilecekse, kızartma etler yerine fırında veya ızgarada pişirilen etler tüketilmelidir Hindinin derisiz yerinden seçin: Hindi derisi lezzetli olsa da doymuş yağ ve kalori bombasıdır. Derisiz göğüs eti hem daha az kalorilidir hem de daha çok protein içerir. Zeytinyağlıları başrole koyun: Yaprak sarma, barbunya pilaki, fava, enginar gibi zeytinyağlılar hem lezzetli hem de lif kaynağıdır. Masada bolca yer verseniz de suçluluk hissetmezsiniz. Ancak her mezeden 1-2 kaşıktan fazla tüketmeyin. Tatlıyı paylaşın: Yılbaşı sofrasında hamurlu tatlılar yerine sütlü ya da meyveli tatlılar bulunmalıdır. Tüm tatlılardan birer küçük dilim alın ya da tatlı tabağını masanın ortasına koyup çatal batırarak paylaşın. Böylece ’koca bir dilim yedim’ yerine ’tadına baktım’ dersiniz. Kuruyemişte ölçü önemli: 1 avuç (yaklaşık 25-30 gram) kuruyemiş 160-200 kaloridir. Bunun için ufak bir kase belirlenmeli ve içine beyaz leblebi, ceviz, fındık, fıstık, badem, kuru kayısı, kuru erik gibi çeşitlerden azar azar konulmalıdır. Alkol tüketimine dikkat edin: Alkol alımından uzak durulmalı ya da limit sınırlandırılmalıdır. Bu yapılamıyorsa alkol bol su veya soda ile sulandırılarak tüketilebilir. Böylece hem daha yavaş içersiniz hem de ertesi sabah baş ağrısı riski azalır. Ara öğün olarak meyve ve yoğurt bulundurun: Gece yarısından sonra acıkanlar için dilimlenmiş elma, armut, mandalina ve bir kase probiyotik yoğurt harika alternatiflerdir. Su içmeyi unutmayın: Her alkollü içecekten sonra 1 bardak su için. Hem alkolün etkisini azaltır hem de ertesi gün daha zinde kalkarsınız. Hareket edin: Gece yarısından sonra ‘İyi seneler’ ziyaretlerine yürüyerek gidin ya da ertesi sabah 30 dakikalık tempolu bir yürüyüş yapın. Hem sindirime yardımcı olur hem de kalorilerin bir kısmını yakarsınız" ifadelerini kullandı. "Yılbaşı gecesi uyumadan önce bol su için" Yeni yılın ilk gününü zinde geçirmek için de öneride bulunan Dyt. Berna Ertuğ, "Yılbaşı gecesi uyumadan önce bol su için. Güne kahvaltı ile başlayın. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin. Gün içinde sıvı tüketiminizi artırın. Metabolizmanızı hızlandırmak için gün içinde 2 fincan bitki çayı tüketin. Antioksidan tüketimi yorgunluk, halsizlik gibi problemlerin etkisini azalttığından, nar, kivi, greyfurt, portakal mandalina gibi meyvelerden tüketin. Mümkünse egzersiz ve açık havada tempolu yürüyüş yapın. Öğünlerinizi az ve sık planlayın" dedi.